Bizler doğa ile iç içe zaman geçirmeyi seven,arazi ve doğallık aşığı olan avcılar için faydalı olacağını düşündüğüm Hayati İdame Tekniklerini içeren bilgileri sitemize taşımayı uygun gördüm.Gün geldiğinde bu bilgilerin bizlere faydalı olacağını düşünüyorum...
*ALINTIDIR*
Beklenmedik olaylar incelendiğinde, yaşam ile ölüm arasındaki o incecik farkı yaratanların hayatta kaldığı görülmektedir. Ani olaylar karşısında insanların büyük bir kısmı donup kalmakta ve gerekli reaksiyonu gösterememektedirler. Yaşam sürprizlerle doludur. Beklenmedik bir anda ve değişik bir ortamda yaşamımızı kurtarmak zorunda kalabiliriz. Bu an geldiğinde hazır olanlar yaşamını kurtarabilirler. Hayatta kalmanın en önemli kuralları; Paniğe kapılmamak, Olayları hızlı ve serin kanlı değerlendirmek, Yaşama azmine ve morale sahip olmak, İlk zorlukta pes etmemek, Ve en önemlisi gerekli bilgi ve beceriye sahip olmaktır.
Olabilecek her olay için hayatta kalma tekniği öğrenmek pratik olarak mümkün değildir. Buradaki amaç, temel prensipleri öğrenerek bunları farklı olaşyara uyarlamak olacaktır. Yaşam mücadelesinde muhtemel düşmanlarımızdan başlıcaları şunlardır.
SOĞUK; Yaşam mücadelisnde düşünme ve hareket yeteneğimizi kısıtlayan ve kan akışını azaltarak uykuya yol açan çok tehlikeli ve ölümcül düşmandır.
SUSUZLUK; Susuzlukta aynı soğuk gibi düşünme yeteneğimizi kısıtlar. Direncimizi yok eder. Su kısıtlı olduğunda gıda kesilmelidir. Sindirim gerekli suyun vücuttan kaybına yol açar.
AÇLIK; Kilo kaybına, zayıflığa, baş dönmesine ve algı kaybına neden olur. Soğuğun ve susuzluğun etkilerini artırır.
YORGUNLUK; Uyuşukluğa ve dışa dönük zihinsel zayıflığa neden olur. İnsanı ümitsizliğe iter. Dinlenme yaşam mücadelesindeki kişi çok önemlidir.
İÇ SIKINTISI; Gerginlik ve depresyon hissi ve ilgi yokluğuna neden olur. Kişi iç sıkıntısını yenmek için bir amaç edinmelidir.
YANLIZLIK; Bu duygu insanı umutsuz ve yardıma muhtaç hale getirebilir. Bunu yenmek için bir şeylerle kendini oyalamalıdır.
HÜSRAN; Pozitif enerjinizi ve amacınızı aksi yöne çevirebilir. Bu duygunun oluşmaması için gerçekçi olmayan amaç peşinde koşmamak gerekir.
Amerikan ordusu, Hayatta kalmayı becerebilecek insanın niteliklerini şöyle sıralamaktadır.
Yaşam mücadelesinde kişisel beceriler insanı başarıya ulaştırır. Düşüncelerine konsantre olabilmeli. Sorunları çözebilmeli. Kendinle yaşama yetisi olmalı. Duruma adapte olabilmeli. Sakin kalabilmeli. İyimser ama aynı zamanda en kötüsüne hazır olabilmeli. Kendi korku ve kaygılarını anlayabilmeli ve onları yenerek üstesinden gelebilmeli.
Hiç şüphesiz ki doğa güzellinğinin ve gizeminin yanında; kendisinde yararlanmayı bilmeyenlere karşı maalesef son decerece acımasızdır. Yapılan hataların ve tedbirsizliklerin bedeli çoğu zaman insan hayatı ile ödenmiştir. Oysa çoğu zaman biraz psikolajik birazda beceriye dayalı tedbirler ile bu zor ve acımasız koşulları atlatabiliriz. Başta doğaya saygılı olmaya dayanan bu tedbirler, doğa sporcuları tarafından bilinmeli ve uygulanmalıdır.
Dağcılık, atıcılık, avcılık, kayak ve kampçılık vs. faaliyetlerde yiyecek, doğada yön bulma ve barınma konuları zaruret halinde başımıza gelirse ve biz bu konuda eğitimsiz isek o zaman işimiz zor olmakla beraber hayatta kalmamızda imkansız olabilir, tüm bunların göz önüne alarak bazı temel hayatta kalma prensipleri ile ilgili pratik bilgileri sırasıyla burada incelemeye çalışalım.
HAYATTA KALMA
1-Plan 2-Yön Tayini&Mesafe Tahmini 3-Barınma 4-Ateş 5-Su ve Yiyecek
1-) Plan;
İçinde bulunduğumuz durumun vahameti ne olursa olsun öncelikle sakin kalmaya çalışılamalı ve mümkünse bulunduğumuz araziyi görebilceğimiz yüksekçe bir yere ulaşıp buradan konumumuzu doğru bir şekilde saptamaya çalışmalıyız. Araziyi incelerken sakin olup ihtiyaç duyabilceğimiz su, barınma ve yicek gibi şeylerin tespitinede çalışmalıyız. Mümkünse ısınmak, kuru kalmak ve işaret verebilmek için bir ateş yakmalıyız. Ateş yakıp moral tazeledikten sonra bulunduğumuz durumdan kurtulabilmek için gerçekçi bir plan yapmalı ve bazı kararlar almayız. Öcelikle bulunduğumuz noktayı terkedip etmeyceğimize karar vermeliyiz.
Terkettiğimiz durumda gideceğimiz yönü doğru bir şekilde tespit edip karşımıza çıkabilcek engel ve tehlikeleri ve bunlarla başa çıkıp çıkamayacağımızı mantıklı bir şekilde değerlendirip buna göre karar vermeliyiz. Bizi aksine zorlayan bir durum söz konusu değil ise bulunduğumuz bölgeyi terketmemeliyiz. Uzaklaşmamak bizi buna zorlayan şartlar yoksa en doğrusu olacaktır. Zira büyük olasılıkla sizin hangi bölgede olduğunuzu bilen kişiler öncelikle sizi bu çevrede arayacaklardır.
• Paniğe kapılmayın, Durun, oturun, düşünün,
• Bulunduğunuz yere, geldiğiniz yönü anlayabileceğiniz bir işaret koyun
• İşaretli noktayı kaybetmeden, geldiğiniz yolu bulmaya çalışın
• Başaramazsanız işaretli noktaya geri dönün O anki şartları göz önünde bulundurun ve düşünün, sizi kısa zamanda bulabilecek arkadaşlarınız var mı? Gece olmadan bulunma ve ya yolu bulma ihtimaliniz var mı? Eğer bu sorulara cevap “yok” ise,
• Gece için bir barınak hazırlayın,
• Hava kararmadan önce, bir gecelik yakacağınızı toplayın.
• Hava kararmaya başlarken ateşinizi yakın Geceyi geçirince korkunuz azalacaktır. Moralinizin iyice düzelmesi için bir şeyler yemeniz lâzımdır.
• Yüksek bir yere çıkarak, duman, deniz, akarsu, yol, patika benzeri işaretler görmeyi çalışın
• Bulunduğunuz noktadan arazinin krokisini çizmeye veya hafızanıza kaydetmeye çalışın
• Eğer yukarıda bahsettiğimiz işaretlerden birini görürseniz, buna doğru en kısa yoldan yürüyüşe geçiniz.
• Eğer sizi arayacaklarına eminseniz ve yiyecekle suyunuz yeterliyse, bir süre daha bulunduğunuz yeri terk etmeyin
• Akar suları akış istikametinin altına doğru, yani aşağılara doğru takip ederseniz, sonunda bir yerleşim yerine varırsınız. Çünkü yerleşmeler genellikle akarsu kenarlarındadır
• Duyulup, görüleceğinizi anladığınız zaman işaret veriniz
• Kaybolmadan önce hareket ettiğiniz noktayı, ya da kaybolduğunuzu anladığınız noktayı devamlı hatırınızda tutmaya çalışınız.
• Kaybolduğunuz noktadan itibaren, belli aralarla, dal, taş gibi malzemelerle yere oklar çizin. Okların ucu gittiğiniz yönü göstersin
• Hep aynı doğrultuda yürüyün, bunu başarabilmek için tabiatta düz yürüme kuralını mutlaka uygulayın, bu kuralı uygulamazsanız, mutlaka daire çizip aynı noktaya dönersiniz.
• Durduğunuz zaman yönünüzü kaybetmemek için yere, gideceğiniz yönü gösteren işaretler koyun
• Mesafe tahminleri yanıltıcıdır, tahmininizi 3 ile çarpın, Mesafeye küçümseyerek bakın
• Unutmayın ki insan, düz bir arazide yaklaşık olarak saatte 4 kilometre yürür.
• Saatte 7 kilometre de yürüyebilirsiniz ama hızlı yürümek yerine ağır ve devamlı yürümeyi tercih edin
• Engebeli arazi, göl, bataklık gibi bir alan ile karşılaşınca, etrafını dolaşmanız gerekebilir. Böyle durumlarda gittiğiniz yönü unutmamak için alanın karşısında belirgin arka arkaya iki nokta tespit edin. Bulunduğunuz yerde de arka arkaya iki işaret tespit ettikten sonra alanı dolaşın.
• Dikkat edin, bu işaretlerin tamamı gideceğiniz istikameti göstersin
• Dinlenirken yüzünüz, gideceğiniz yöne dönük olsun
• Karlı bir arazide ilerliyorsanız, sis ya da tipi bastırmışsa uygun bir barınak bularak geçmesini bekleyin
• Böyle havalarda arazi engebeleri, uçurumlar, büyük birer tuzaktır ve siz bunu göremezsiniz. Düz yürüme kurallarını bilmek demek, kaybolmamak, bilmediği bir araziden kolayca çıkabilmek demektir. Yaradılışı gereği, insan görmeden yürümesi halinde mutlaka daire çizer. Orman, sis ve tipide yürümek de görmeden yürümek demektir. Geçen yıllarda, 4x8 km lik bir alanda 5 genç 11 gün kaybolmuşlardı. Eğer bilmiyorsanız, hemen arazide düz yürüme kuralını öğreniniz.
HAYATI İDAME TEKNİKLERİ - SU TEMİNİ
1-Su
Hayatta kalma mücadelesinde su kadar önemli başka bir şey yoktur. Vücudumuzun % 70 sudur. Bir insan düzenli ve minimum miktarda su almaz ise, o insanın hızlı ve verimli olmasını bekleyemezsiniz. Bir insanın iklime, doğadaki aktivitesine ve ortam ısısına bağlı olarak minimum her gün 2.5 lt su içmesi gerekmektedir. İçtiğimiz su dışkı, idrar, vücuttan ve akciğerlerden çıkan nem sonucu kaybedilmektedir. Bu miktar her gün tekrar tamamlanmak zorundadır. Yemek yemeden bitkin vaziyette 30 gün dayanabilirsiniz ama su içmeden( bu süre ortama bağlı olarak) 7- 10 gün dayanabilirsiniz. Bu süre sonunda ölüm kaçınılmazdır. Aşağıda sıralanan önerileri su temin edinceye kadar (vücudumuzda mevcut suyu korumak için) uygulamalısınız.
Doğada Su Kuralları:
*Doğadan aldığınız suyu her zaman süzün ve arıtın.
*Su alırken o anki ihtiyaçlarınız haricinde taze su bulamayacağınız acil durumları da göz önüne alın.
*Yağmur yağarken bütün kaplarınızı çıkarıp kapaklarını açarak etrafa dizin. Toplayacağınız yağmur suyunun ne zaman işe yarayacağı belli olmaz.
*Suyu asla ziyan etmeyin. Ne kadar çok suyunuz olursa olsun, hiç beklemediğiniz bir anda susuz kalabilirsiniz.
* İdrar ya da deniz suyunu işlemden geçirmeden asla içmeyin. Acil durumlarda distile edebilirsiniz. Soğuk havalarda da sıcak havalardaki kadar çok su için. Soğuk havada da su kaybı olur. Karda yürüyüş ve kayak terlemenize sebep olabilir.
*Eğer yeterli suyunuz yoksa yemek yemeyin. Sindirim esnasında vücut çok su kaybeder.
*Su kaybını önlemek ve güneşten yanmamak için vücuda derimizi örtmemiz gerekmektedir.
*Günün en sıcak saatlerinde aşırı çalışmadan kaçının. Yürümeniz zorunlu ise bunu acele etmeden yapın.
*Suyunuz yoksa yemek yemeyin. Konuşarak ağzınızın ve boğazınızın kurumasına neden olacağınızdan bundan sakının.
*Mevcut suyunuzu akşam serinliğinde veya gece küçük yudumlarla için.
*Çevrenizde deniz suyu veya içilmez su varsa elbiselerinizi ıslatın. Bu işlem sizi serin tutar ve terlemenizi engeller.
*Alkol ve sigara içmeyiniz
Su Kaybını Engellemek:
Sadece gölgelik bir yerde yatsa bile insan solunum ve idrar yoluyla günde bir litreden fazla su kaybeder. Özellikle sıcak havalarda terleme yüzünden su kaybı artacağı için eğer suyunuz azsa bol bol dinlenmeli ve geceleri yolculuk yapmalısınız. Terlememeye ve gölgede kalmaya gayret edin. Su kaybını azaltmak için burnunuzdan nefes alın ve sigara içmeyin. Sıcak toprağa yatmayın. Sağ kalmanıza yetecek kadar yiyin. Yağlı yiyeceklerden kaçının ve kesinlikle alkol almayın. Yağ ve alkolün sindirimi sırasında çok fazla su harcanır. Su aramaya çıkmak için de suyunuzun tamamen tükenmesini beklemeyin.
Daima Hazır Olmak:
Doğada hayatta kalmanın birinci kuralı her zaman beklenmeyeni beklemektir. Doğanın kucağında yalnız kaldığınızda ne yaptığınızı iyi bilmeniz gerekiyor. Bu gibi durumlarda kullanılan teknikler, sürekli böyle ortamlarda bulunan insanlar için geliştirilmiştir. Çünkü tehlike onların günaşırı karşılaştığı bir kavramdır. Oysa normal bir hayat yaşayan insanlar için bir otomobil kazası ya da doğal afet olağanüstü bir durumdur. Ancak ailecek yapılan küçük bir kır gezisinde bile birçok belaya bulaşmak mümkün. Eğer temel hava tahmini, ilkyardım, yön bulma, elbise ve ayakkabı seçimi gibi konulardan bihaberseniz bu tatlı ve sakin gezinti başınıza bir sürü dert açabilir. Doğada başınıza gelebileceklerden korunmak için vahşi hayat konusunda çok bilgili olmak da yetmez, tehlikeleri gerçek bir tehdit haline gelmeden fark etmeniz gerekir.
Beklenmeyene karşı hazırlıklı olmak, olayların nasıl geliştiğini anlamaya çalışmak ve kendi tecrübelerimizle karşılaştığımız bilinmeyenleri birleştirerek devamlı gelişme kaydetmeyi gerektirir. Gezmek için az gelişmiş bir ülkedeki vahşi bölgeleri seçmiş olsak bile genellikle sadece modern hayatın imkânlarıyla donatılmış günlük yaşantımızdan bir an için uzaklaşmış seyirciler olmaktan öteye gitmeyiz. Ancak eğer hayatı anlamak istiyorsak konforlu korunaklarımızdan çıkmalıyız.
Su Bulmak:
Dağlara yağmur yağdığında küçük dereler oluşur ve bu dereler birleşerek daha büyük akarsular haline gelir. Ovalara ulaşınca bu akarsular geniş ve yavaş akan nehirlere dönüşür, nehirler ise denizlerde son bulur. Bu sistem içindeki her parçadan içme suyu sağlamak mümkündür. Doğadan elde edeceğiniz suyu içmeden önce mutlaka arıtmalısınız. Böylece sudan kaynaklanan hastalıklardan korunmuş olursunuz.
Doğadaki Suyun Tehlikeleri:
Hayvanlar su içerken suyun içine insanlar için zararlı olabilecek birçok mikroorganizma ve bağırsak paraziti karışır. Bunların birçoğu uzun dönemde oldukça zararlı olabilir. Bazıları ise etkilerini hemen gösterir. Modern insan bu maddelerin çoğuna alışkın olmadığından çok kötü etkilenebilir. Dağlardaki su kaynaklarının temiz olması gerekse de içlerinde endüstriyel kimyasal maddeler bulunabilir. Bu yüzden doğada bulduğunuz bütün su kaynaklarından alacağınız suyu kullanmadan önce arıtmalısınız.
Kötü Su İşaretleri:
Önünüzde duran su kaynağının tehlikeli olduğunu gösterecek hayvan kemikleri ve iskeletlerini her zaman göremeyebilirsiniz. Eğer suyun içinde tehlikeli kimyasal maddeler varsa kaynağın kenarına birikmeler olur. Kaynattığınız zaman bu maddeler açığa çıkar. Suyun çevresinde bitki örtüsü olmaması, yüzeyinde fazla miktarda yeşil alg olması da suyun içilemez olduğunun göstergesidir.
Kamış ve sazlar durgun sularda yetişir. Bu sularda parazit bulunması ihtimali daha fazladır.
Kum Tepeleri:
Kum tepelerinin arasında bulabileceğiniz en çukur yeri nemli kuma erişene kadar kazın. Bu sayede yağmurun kum tepelerinin içine süzülerek biriktiği yerlere erişebilirsiniz. Çukurun içine taze su dolana kadar kazmayı sürdürün.
Ağaçlar:
Ağaç ve diğer yeşil bitkiler, çevrede su bulunduğunu gösterir. Etrafınıza dikkatlice bakıp görünür hayat belirtileri aramayı unutmayın.
Buzullar:
Buzulların etrafında genellikle eriyen suların oluşturduğu dereler vardır, ancak buzul suyunun içinde bulunan kaya tozu hastalanmanıza sebep olabilir. Kaya partiküllerinin dibe çökmesi için içmeden önce suyu bir gece dinlendirmeli, daha sonra iyice süzmelisiniz.
Kayalıklar:
Yosun, eğreltiotu ya da küf suyun varlığının göstergesidir. Bunların bulunduğu kaya yarıklarından su sızıyor olabilir.
Plaj:
Su yükseldiğinde kenara yığılan yosunların üst kısmını kazarsanız çukurun içine su dolar. Eğer kumun içinde taze su varsa suyun üzerine çıkar.
Kaya Oyukları:
Kayaların içindeki oyuklara bakın. Buralara genellikle yağmur suyu birikir.
Kuru Nehir Yatağı:
Daha önce su varmış gibi gözüken yerleri, örneğin eski bir nehir yatağının kenarını kazarak su bulabilirsiniz. Nehir yatağının içi genellikle çakıl ve kille kaplı olacağından kazmak zor olur.
Hayvan İzleri:
Pek çok yerde yüzey suyu bulmak mümkün değildir. Doğada su ararken memeli hayvanlara ve kuşlara dikkat etmemiz gerekir. Bu hayvanların çoğu bizler gibi her gün su içmek zorundadırlar. Vahşi hayvanların ayak izlerinin yoğunlaşması suya giden hayvanları işaret edebilir. Genellikle düz araziden yükselen kayalık tepelerin yamaçları su bulma ihtimalini artırır. Bu gibi yerlerde bulunan yeşil bitkiler suyun varlığını gösterebilir. Yoğun yeşil bitkilerin dibinde nemli toprak varsa uygun yeri kazdığımızda suyu ulaşabiliriz. Kazdığımız yerden su çıktığı taktirde ilk bulanık suyun atılmasından sonra gelen su temiz olacaktır. Eğer bir gölet bulursanız civarda karşılaşabileceğiniz etobur hayvanlara karşı dikkatli olmalısınız.
Arı ve Sinekler:
Arılar çoğunlukla yuvalarından en fazla beş kilometre uzaklaşır. Devamlı bir su kaynağına ihtiyaç duydukları için, yuvalarından ayrılırken uçtukları yöne bakarak su kaynağının yönünü tahmin edebilirsiniz. Sinekler ise su kaynağından yüz metreden fazla uzaklaşmaz. Ama çöllerde sanki yoktan var olmuş gibi ortaya çıkıverirler, bu nedenle onları izleyerek su kaynağının yerini tahmin etmek çok zordur.
Karıncalar:
Karıncaların da devamlı bir su kaynağına ihtiyacı vardır. Ağaca tırmanırken gördüğünüz bir sıra karıncanın tepedeki bir yağmur suyu birikintisine gidiyor olması güçlü bir olasılıktır.
Su yaratmak:
Survival durumunda kaldığınızda, barınak sağladıktan sonra yapmanız gereken en önemli şey su bulmaktır. Suyunuz yoksa birkaç günden fazla yaşayamazsınız. Her zaman güvenli ve yeterli bir su kaynağının yanına kamp kurmanız mümkün olmadığı için acil durumlarda yağmur suyu biriktirebilir ya da çiğ toplayabilirsiniz. Atmosferden, bitkilerden ya da yeraltı birikintilerinden elde edilen su her zaman saf olduğundan diğer doğal su kaynaklarına oranla daha sağlıklıdır. Su toplamak için en iyi zaman şafak vaktidir.
Yağmur Suyu Nasıl Biriktirilir?:
Kamp kurduktan sonra su biriktirebilmek için kaplar hazırlayın. Barınağınızın damından akan yağmur sularını biriktirip bir kabın ya da küçük bir gölletin içine yönlendirebilirsiniz. Bulunduğunuz yerin yakınlarında bir nehir ya da dere olsa bile, kimyasal arıtma ya da kaynatma gerektirmediği ve saf olduğu için yağmur suyu kullanmak en iyi çözümdür. Yağmur suyunu biriktirmek için genişçe bir su geçirmez örtüyü tercihen bir yamacın kenarlarına çakacağınız kazıklarla gerin. Böylece yağmur suyunu bir kabın içine toplayabilirsiniz.
Yağmur Suyu Toplayıcısı:
Yağmur suyunu depolamak ve bir kabın içine yönlendirmek için herhangi bir su geçirmez örtü kullanabilirsiniz. Aşırı yağışlarda kap dolduğunda hemen yenisini koymak için kaba göz kulak olun.
Çiğ Nasıl Biriktirilir?:
Geceleri soğuyan havanın içerdiği nem yoğunlaşarak çiğ olarak yere, bitkilerin ve ağaçların üzerine yağar. Çiğ güneş çıkınca süratle buharlaşır. Birçok böcek, bitki ve hayvan hayatta kalmak için çiği kullanır. Siz de bu su kaynağından faydalanabilirsiniz.
Uzun ve ıslak çimenlerin üzerindeki çiği bir mendille silerek su elde edebilirsiniz. Güneş doğduktan kısa bir süre sonra çiğ kalkacağı için en iyi zaman şafak vaktidir. Kıraç topraklarda yaşayan yerlilerin çoğu su bulmak için bu yöntemden faydalanır.
Mendil iyice ıslandığı zaman bir kabın içine sıkın. Yeterince su elde edene kadar bu işlemi tekrar edin.
Su Kuyusu Nasıl Kazılır?:
Gevşek zeminlerde su genellikle toprak altındaki oyuklara sızar. Otuz santim derinliğinde bir çukur kazın ve içinde toplanan suyu alın. İlk birkaç defada su biraz bulanık olacak ama giderek daha temiz ve içilebilir hale gelecektir. (resim 1)
Dikkat: Su çukurunu kazmadan önce çevrenizi inceleyin. Eğer çamur garip kokuyorsa ya da üzeri yeşil bir tabakayla kaplıysa içerdiği su kirli demektir. Ölü hayvanların olduğu yerlerden de su almamalısınız. İçmeden önce suyu mutlaka arıtın.
Bitkilerden Su Elde Etmek:
Bitkiler yapraklarından su buharı verir. Naylon bir torbanın içine koyduğunuzda bitkilerin dışarı verdiği su torbanın üzerinde yoğunlaşacağı için rahatlıkla toplayabilirsiniz.
1. Eğimli bir yere sığ bir krater yapın. Bu kraterin etrafına da toplama yerine doğru daralan ikinci bir krater oluşturarak iki krateri toprak bir çıkıntıyla ayırın.
2. Kraterlerin üzerini bir naylon torba ile örtün. Torbanın altına bir sopa dikerek çadır oluşturun ve uçmaması için etrafına taşlar dizin. Ortadaki küçük kraterin içine yeşil yaprak ve çimen koyun.
[ Guests cannot view attachments ] [ Guests cannot view attachments ]
3. Torbanın ağzım sıkıca kapatın ve bitkilere değmemesine dikkat edin. Bitkiler "terledikçe" dışarı verdikleri su buharı ısınır ve naylon torbanın üzerinde yoğunlaşır. Bu su önce aşağıya doğru, sonra da torbanın ağzına akarak birikir. Yeteri miktara ulaştığında torbanın ağzını açarak suyu bir kaba doldurun.
Dalları Kullanma:
Büyümekte olan bir dal ya da bir bitkinin tamamının üzerine bir naylon torba geçirin. Bitkinin dışarı verdiği su buharı ısınacak ve torbanın yüzeyinde tekrar yoğunlaşacaktır.
[ Guests cannot view attachments ]
Güneş Enerjisiyle Çalışan Yeraltı Kuyusu Yapımı:
Bir metre genişliğinde ve 60 santim derinliğinde bir çukur kazıp dibine bir kap yerleştirin. Çukurun üzerine bir naylon koyun ve üzerine taş dizerek sabitleştirin. Ortasına yumruk büyüklüğünde bir taş koyarak naylonun çukurun dibine doğru sarkmasını sağlayın. Çukurun içindeki hava ısındıkça nem daha serin olan naylonun üzerinde yoğunlaşır ve daha sonra çukurun dibindeki kabın içine akar. Bu metot özellikle çöllerde gece - gündüz işe yarar. Geceleri dışarıdaki hava daha soğuk olduğundan naylonun dış yüzeyi daha iyi soğur ve çukurun içindeki hava daha sıcak olduğundan yoğunlaşma daha iyi olur. Kazdığınız kuyunun içindeki nem tükenince yeni bir çukur kazabilirsiniz.
Su Biriktiren Bitkiler:
Su biriktiren bitkilerin birçok çeşidi vardır: Bazıları yaprak ya da köklerinde, bazıları böcek yakalayabilmek için çiçeklerinin içinde yağmur suyu biriktirir, bazıları ise kendi sıvılarını kendileri salgılar. Bütün bu su ve sıvıları acil durumlarda kullanabilirsiniz.
Carrion Çiçeği (Stapelia)
Diğer etli bitkiler gibi carrion çiçeğinin de sapında su bulunur. Ayrıca taç yaprakları da çiğnenebilir. (resim 1)
Hint İnciri (Opunthia)
Hint inciri gibi bazı kaktüs çeşitleri çiğnediğiniz zaman neminden faydalanabileceğiniz etli yapraklara sahiptir. (resim 2)
Testi Çiçeği (Nepenthes)
Bu bitki, testisinin dibinde biriken bir çeşit yapışkan sıvıyla böcek yakalar. Bu suyu içmek mümkün olsa da önce içindeki böcekleri temizlemelisiniz. (resim 3)
Fıçı Kaktüsü (Ferocactus, Echinocactus)
Fıçı şeklindeki bu kaktüs cinsi, sütümsü bitki sıvılarının içilmemesi kuralına tek istisnadır. Fıçı kaktüsünün bazı türleri bir metreye kadar büyüyebilir. (resim 4)
1. Fıçı kaktüsünden su almak için tepesini keskin bir bıçakla kesin. Dikenlere dikkat etmeyi unutmayın.(resim 5)
2. Kaktüsün içindeki etli kısmı bir sopayla karıştırarak posa haline getirin. Bu şekilde etli kısmın nemi açığa çıkar. (resim 6)
3. Bir kamış kullanarak posanın sıvısını için. Ama aklınızdan çıkarmayın, kaktüsler çok yavaş büyür ve sıklıkla kullanılırlarsa bazı bölgede türleri yok olabilir. Bu nedenle kaktüsleri sadece çok acil durumlarda kullanmalısınız. (resim 7)
Sarmaşıktan Su Elde Etmek:
1. Büyük bir bıçak ya da palayla sarmaşığı erişebildiğiniz kadar yukardan kesin. Önce dibini kesmeyin ki sıvı bitkinin damar hareketleriyle yukarı doğru çıkmasın.
2. İkinci olarak sarmaşığın dibini keserek hazır bulundurduğunuz bir kaba koyup sıvının akmasını sağlayın. Gerekirse başka sarmaşıkları da keserek yeterince su sağlayabilirsiniz. (resim 9)
Dikkat:
Sütümsü bitki özsuları genellikle zehirlidir. Hindistancevizi sütü ve hayvanların vücut sıvıları ise protein içerdiklerinden sindirilmeleri için fazladan su gerekir. Buna ek olarak yoğun ve tatlı hindistancevizi sütü gevşetici olduğu için ishale yol açabilir, güçsüzlük ve su kaybına sebep olur.
Buzdan Su Elde Etmek:
Ateşin üzerine yerleştirilmiş bir kayanın üstüne koyacağınız buzu eriterek su elde edebilirsiniz. Yeni donmuş deniz buzu kullanırsanız elde edeceğiniz su tuzlu olur. Oysa Arktik bölgelerdeki eski deniz buzu mavimsi olur ve daha az tuz içerir.(resim 1)
Kardan Su Elde Etmek:
Yenen kar, aksine susuzluğu neden olur. Bunun için karı elimizde sıkarak eriyen kar suyunu içmek gerekir
Zemine mümkün olduğu kadar yakın bir yerden alınmış yoğun kar kullanmaya gayret etmelisiniz. Ateşe yakın bir yere asacağınız bir bohçanın altına su kabınızı koyun. Bohçanın içindeki kar zamanla erir. Kabı ateşin üzerine koymayın. Oluşan su tekrar kara dönüşür ve kap yanar. 41 santim kardan sadece üç santim su elde edilebilir. (resim 1)
Su Biriktirme:
Kurak mevsimlerde kullanmak için ya da taşıyabileceğinizden fazla suya ihtiyacınız varsa su biriktirmeniz gerekebilir. Suyun akacağı yönde bir yer seçip kil ya da kaya tabakası çıkana kadar kazın. (resim 1)
Kazdığınız çukurun içine üzerine kil sıvayacağınız bir örtü serip zeminin sugeçirmez hale gelmesini sağlayın. Buharlaşmayı en aza indirmek için gün boyunca çukurun üzerini vinil bir örtü ya da bitkilerden öreceğiniz bir kapakla örtün. Geceleri ve yağmur yağarken bu örtüyü kaldırarak yağmur suyu ve çiğin yaptığınız göllete dolmasını sağlayın. Suyu düzenli olarak kaplara doldurun. (resim 2)
Su Arıtma:
Vahşi doğada suyun saf ve temiz olduğu durumlara pek rastlanmaz. Bu yüzden içilmeden önce mutlaka arıtılarak hastalık taşıyan zararlı mikroorganizmalardan temizlenmeli, içindeki çamur ve diğer kirler süzülmelidir. Birçok bölgede musluk suyu bile saf ve temiz değildir. Bazı insanlar pis suya diğerlerinden daha dayanıklı olsa da genellikle pis su içen herkes mide ve bağırsak problemleriyle karşı karşıya kalır.
Doğada, yağmur haricinde, en temiz görünen su bile asla saf değildir. İçinde çeşitli tuzlar, mineraller ve zararlı organizmalar vardır. Doğada bulunan suyun içindeki parçacıklar süzülmeli ve en az beş dakika kaynatılarak ya da kimyasal maddeler kullanılarak içindeki organizmalardan arıtılmalıdır. Deniz suyu ve idrar doğal hallerinde asla içilmemeli ancak çok acil durumlarda distile edilmelidir.
Kullanılabilecek birçok su arıtıcısı mevcuttur. Bunların çoğu suyu önce süzer daha sonra da kimyasal maddelerin yardımıyla arıtır. Buna alternatif olarak arıtma tabletleri kullanabilir ya da suyu süzdükten sonra kaynatabilirsiniz.
Üçayak Filtre:
İlk işlemimizde suyu arıtmak için şekilde görüldüğü gibi bir düzenek hazırlamamız gerekmektedir. Bu işlem ile suyun içindeki çamuru, yaprakları ve diğer pislikleri uzaklaştıracağız. Şekilde bir kolu bağlanmış bir giysi görülmektedir. Bunun yerine bir çorap veya elbise parçası da olabilir. Bu giysi içine kum ve ot koymamız kâfidir. Bulabilirsek içine konan yanmış odun kömürü su içindeki kokuyu alır. Süzülen suyu en az beş dakika kaynatmamız gerekmektedir. Bu işlem sırasında mevcut kabımız yok ise, bu iş için bir ağaç parçasının içini yakıp oyduğumuz yeri bir kap gibi kullanabiliriz. Daha sonra ateşte ısıtılan temiz taşları ağaç kap içindeki su içine koyarak suyu kaynatabiliriz. Bu işlemde soğuyan taşlar tekrar ateşe konarak su kaynayana kadar işleme devam edebiliriz. Aynı iş için şekil verilmiş ve güneşte kurutulmuş kil kapta kullanılabilir. Kaynama süresi, suyun kaynama noktasına ulaştığı andan itibaren beş dakikadır.
Deniz Suyunu Arıtmak:
Güneş enerjisiyle çalışan kuyuda kullandığınız teknikle deniz suyu veya idrardan da temiz su elde edebilirsiniz. Bir leğenin içine deniz suyu koyarak suyun içine bir kap yerleştirin. Leğenin üzerine bir naylon koyup kenarlarını bağlayın. Örtünün üzerine bir taş koyarak kabın içine doğru bir koni oluşturun. Naylonun altındaki hava ısındığında deniz suyu buharlaşarak saf su olarak örtünün altında yoğunlaşır ve kabın içine akar. (resim 1)
Deniz kıyısında ve elimizde büyük naylon torba varsa, deniz suyunu kaynatarak buhardan su elde eden bir imbik yapabiliriz. Tencereden çıkan buhar naylon torba içinde yoğuşarak su haline gelecek ve içeri kıvırdığımız naylon torbanın kenarında birikecektir
Diğer bir yöntem de,
Acil bir durumda deniz suyundan da distilasyon yoluyla temiz su elde etmek mümkündür. Deniz suyunu kaynatarak buharı kabın üzerine koyacağınız bir bezde toplayın. Birbiri ardına kabın üzerine örteceğiniz bir sürü bez kullanmalısınız. Elinizin yanmasını engellemek için bir sopa kullanarak bezleri kabın üzerinden alın. Islak bezler soğuduğunda sıkarak sularını başka bir kaba boşaltın. (resim 2)
resim2
Kaç Derecede Ne Oluyor?
0 Derece: Su donuyor.
-10 Derece: Kulakta küpe yada yüzde herhangi bir yerinde piercing olanların bu derecede ki havada metal küpelerini ve süslerini çıkartmaları gerekiyor. Metal soğuğu çok iyi ilettiği için bu tip takılar yüzde donmalara neden olabiliyor.
-20 Derece: Hava bu soğukluğa düştüğünde sporda nordik disiplininde karşılaşmalar profesyonel dallarda bile yasaklanıyor. Uzmanlar açık havada uzun süre spor yapılmamasını tavsiye ediyor. Bu hava sıcaklığında dizel tipi otomobil kullananların da dikkatli olmaları gerekiyor.Çünkü yakıt akmamaya başlıyor.Buna karşılık benzinde daha düşük derecelerde bile sorun olmadığı söyleniyor.
-22 Derece: %40 derece alkoller donmaya başlıyor. Buna karşılık votkanın -24.5 derecede bile akışkanlığını koruduğu iddia ediliyor.
-30 Derece: Nefes almak zorlaşıyor. Her nefes alındığında burun delikleri donup, nefes geri verildiğinde tekrar çözülür.
-38 Derece: Bu sıcaklığın altında Güney Sibirya'da okulların çoğu tatil ediliyor.
-38.8 Derece: Cıva eriyor.
-40 Derece: Açık havaya çıkanlar gözleriyle ilgili problem yaşıyor. Sıcak gözyaşı, göz kapaklarının birbirine yapışmasına neden oluyor.
-114.5 Derece: Saf alkol donuyor.
NOT:Burada yazan bilgiler tek başına hayatta kalmanız için yeterli değildir! Bu bilgilerin ötesinde, yetkili eğitmenlerden eğitim almanız acil durumlarda hayatta kalmanız için son derece önemlidir!