Doğru atış yani hedefi vurmak için, ne tüfek, ne fişek, ne şok hiç biri tek başına etken değildir. Doğru bir atış yapabilmek için olmazsa olmazları alt alta sıralayacak olursak,
1) Doğru tüfek seçimi,
2) Doğru tüfek omuzlama,
3) Doğru duruş,
4) Ava, arazi şartlarına, iklim koşullarına göre doğru fişek seçimi,
5) Avı yapılan yabana göre doğru şok kullanımı,
6) Mesafe tayini,
Bu ana 6 başlık doğru atış yapabilmek için her biri birbirini bütünleyen faktörlerdir. Herhangi birinin yanlış yapılmış olması halinde, hedef vurulmuş olsa dahi bu ya tesadüf ya da meleke ‘den ibarettir...
1) Doğru Tüfek Seçimi ;
Burada kasıt, tüfeğin markası veya çifte, süper poze veya yarım otomatik vb.. şekilleri değil, bizim vücut yapımız itibariyle, tüfeğin kundağının yapısıdır.
Örnekleme yaparsak; solak atış yapan bir kişi, sağa yatık bir tüfekle doğru atış yapamayacağı gibi, kolu kısa olan bir kişi uzun yapılmış bir kundakla, uzun kolu olan bir kişide kısa yapılmış bir kundakla doğru atış yapması mümkün değildir. Ayrıca tüfek kundak yapısının dik veya yatıklığı da aynı hatayı yapmamıza nedendir.
Bu da gösteriyor ki, tüfek markası ve modeli itibariyle bir silah sevgisi sembolüdür. Avın veya hedefin vurulması marka ve modelle alakalı değildir.
2) Doğru Tüfek Omuzlama ;
Yerinde sabit duran bir hedefe atış yapacağımız zaman, yavaşça tüfeği omuzlarız, üzerine kapanırız, nişan alırız ve tetik keseriz. Peki ya; hiç beklemediğimiz bir anda ters istikamete fırlayan ve bir tepe veya ağacı aşmak üzere olan kekliğe nasıl tetik keseriz.
Ya donar kalır hiç atış yapamayız, ya da doğrultur refleksle ateş ederiz. Burada doğru atış yapabilmek ve hedefi vurabilmek için ;
Daha önceden defalarca boş olarak tüfeği rasgele birtakım sözde hedeflere omuzlamamız gerekmektedir. Bu defalarca yapılacak omuzla neticesinde, kollarımız, omzumuz bu refleks hareketine alışacak, beynimiz tarafından kollarımıza gönderilen emir pekiştirilecektir. Çünkü saliselerle ölçülebilecek bu ani omuzlama, avın kalkarken çıkardığı sesle birlikte, kulağımız bu sesi algılayacak, beynimize gidecek, beynimiz emir verecek tüfeği omuzlayacağız, gözümüz hedefi görecek, beynimiz algılayacak parmaklara giden komutla tetik kesilecek. Bakın ne kadar uzun bir işlem. Onun için tüfeğimizi omuzlama antremanı yapmak, doğru ve çabuk atış yapabilmek için ne kadar önemli,
3) Doğru Duruş ;
Atış’ta sağ elini kullanan bir kişi için, sol ayak biraz ileride, sağ ayak biraz geride ve hafif kırık bir atış duruşu ava veya hedefe doğru atış yapabilmeyi kolaylaştıracaktır. Bir bu şekildeki duruşla, birde iki ayağımız yan yana gelecek şekildeki duruşla atış deneyiniz, farkını göreceksiniz,
4) Hangi fişeği Kullanalım ;
Yurdumuza ithalatı yapılan Avrupa fişekler, uluslar arası standart testlerinden geçirilmelerine rağmen, bir de gümrükten çekilmeden önce TSE tarafından testten geçirilmekte ancak ondan sonra piyasaya sürülmesine izin verilmektedir. (2005 Yılı içerisinde gümrüğe kadar getirtilip, TSE ‘den olumlu rapor alınamadığından dolayı 1000 ‘lerce av fişeği ithal edildiği ülkeye geri gönderilmiştir.)
Burada kullandığımız fişeğin kendisinde bir sorun olmadığı, ancak biz avlamayı planladığımız av türüne, avlanacağımız bölgenin iklim koşullarına ve avlanılacak meranın bitki örtüsüne göre fişeğimizi doğru seçersek sorunu ortadan kaldırmış oluruz. Körü körüne; arkadaşım Mehmet 32 gr ……. Marka ….. saçma numarası ile vuruyor diye bizimde aynı özelliklerdeki av fişeğini her av türünde, her iklimde kullanacağımız anlamına gelmeyeceği muhakkaktır.
Artık Hepimiz de biliyoruz ki av küçüldükçe saçma numarasını büyütmek, av büyüdükçe de saçma numarasını küçültmek gerekmektedir. Fişeklerde vurmamızı %100 etkileyebilecek bir olumsuzluk veya standart dışılığı yoktur.
5) Doğru Şok Kullanımı ;
1985 ‘lerden sonra özellikle de 1999-2000 yıllarında çok çeşitli marka, model ve dizaynlarda yabancı tüfeklerle tanıştık. İçten takmalı şoklu olanlar, dıştan takmalı şoklu olanlar, uzatmalılar vs…
Biz avcılar değişken şokla tanıştıktan sonra, tabii bu arada yerli üretim hemen kopyalamaya başladı, başladık tüfekle beraber bize 3 tane 5 tane şok verdiler, hangisini hangi avda kullanalım diye sorulara,
Şok; özünde saçmaların belli bir düzen içerisinde doğrultulan hedefe gitmesini sağlayan faktördür. Ben silindir şoka göre ful şokla atılan bir fişeğin daha uzağa gidebileceği fikrine katılmamaktayım. Şok sadece daraldıkça hedefe daha fazla saçma varmasını sağlayan bir faktördür diyorum.
Şok kullanımında, avlanacak avın iriliği, muhtemel atış yapılacak mesafe de isabet etmesini arzu ettiğimiz saçma adedine göre tercih edilmektedir.
Örnek ;
30 mt. Mesafede bir bıldırcına silindir şokla 5 adet saçma isabet edebiliyor ise, aynı mesafede ful şokla da aynı fişekle 8 adet saçma isabet ediyor ise, bıldırcın için iyi bir netice daha fazla zedelemeden avlıyoruz. Ama; silindir şokla Ördeğe attığımızı varsayalım, 5 saçma isabeti yetersiz gelebilir, yerine full şokla 8 saçma isabet yüzdesi avın yaralı olarak kalmayıp ele geçirebilmemiz için daha verimli olacağından, full şoku tercih etmemiz daha akıllıca olacaktır.
Bu demek değildir ki silindir şokla Ördek avlanamaz. Avlanır ama neticeyi daha da garanti hale getirmek için Full şok kullanımında fayda vardır.
6) Mesafe Tayini ;
İşte doğru olarak yaptığımızı zannettiğimiz bir atış sonrası, ben neden vuramadım sorusunun cevabı olabilecek nesne MESAFE TAYİNİ,
Avda birçok atışlar yapıyoruz, her şeyi doğru yapıyoruz ama av kaçıyor. Tüfeğe kabahat buluyoruz, fişeğe kabahat buluyoruz, yeri geliyor neden vuramadım diye kahroluyoruz. Peki kaç metreye attığımızı biliyor muyuz ? Acaba tüfeğimiz kaç metreye kadar etkili ? Avcı arkadaşlarımızın av anılarında, soru vevap bölümlerinde “ benim ……… marka tüfeğim var. ….. gram magnum fişekle 150 mt.’den Ördeğe attım ve cansız düştü. “ diye yazıyor peki bu mümkün mü ?
Bazı Avrupa ithal fişeklerin kutusunda belirtilmiştir. Kullandığımız av tüfeğinin menzili ve aldığınız fişeğin balistik özellikleri hakkında bilgi veriyor…..
Balistik olarak verilen değerlerde maksimum 60 Yad.(Amerikan uzunluk Ölçü birimi) kullanılmıştır. Bir Yard.= 0,9144 metre olduğuna göre 60 Yard = 54,86 cm. eder. Saçmanın ulaşma menzili ile ETKİLİ MENZİLİNİ birbiri ile karıştırmamamız lazım.
Her şeyi doğru yaptık, 150 mt.’den geçen bir ava atış yaptık, bu avın vurulması veya düşmesi tamamen tesadüflerden ibarettir. Yaralı olarak yoluna devam etmesi ve daha sonradan ölmesi muhtemel bu gibi atışlar GERÇEK AVCILARA yakışmaz. Ele geçiremeyeceğimiz mesafelerde bulunan veya bu mesafeden geçmekte olan ava lütfen atış yapmayalım.
Mesafe tayini konusunda kendimizi eğitelim. Arkadaşlarımızı, dostlarımızı ikaz edelim, hepimiz zamanında düştüğümüz benim tüfeğim o mesafeleri vurur inatlaşmasını bırakıp, TÜFEĞİMİZİN ETKİLİ MESAFESİNİ bilelim.
ATIŞ TEKNİKLERİ ;
1) Duran Hedeflere Atışler ;
2) Önlemeli Atışlar ;
a) Önümüzden, yandan travest bir biçimde geçen hedefin, hızını dikkate alarak, saçmanın hedefte buluşacağını hesapladığımız yere ateş ederek, hedef ile saçmanın buluşmasını sağlamak.Bu teknik, Vietnam Savaşında Vietnamlıların düşman uçakların belli miktar önüne seri ve devamlı bir şekilde ateş etmek sureti ile hedefi vurmak için uyguladıkları bir teknik.Diğer bir adı (Baraj Atışı)
b) Yine önümüzden, yandan travest bir biçimde geçen hedefi namlunun ucunda yakaladıktan sonra onunla beraber aynı hızda giderken, tüfeği durdurmadan tetik kesmek,
Bu ikinci yöntem, bir çok atış üstadı tarafından en uygun yöntem olarak kabul edilmektedir.
Bunları yazmak veya bunları söylemek kolay da nasıl yapacağız, bu nasıl yapacağız sorusunun cevabı ; sağa sola rasgele ateş ederek değil, tüfeğimiz boş iken Tüfeği Doğru Omuzlamak bölümünde değindiğimiz gibi tüfeği omuzladıktan sonra hayali hedef takibi yapmamızdan geçiyor.
Bu antremanları boş kaldıkça sık sık tekrarlamalıyız, eğer bulunduğumuz bölgede atış poligonları var ise bu poligonlarda atış yaparak, meleke kabiliyetimizi yükseltmeliyiz. Benim bildiğim bana göre doğrudur demeyip, bize verilen seslere kulak verelim.
Atış hatamızı su avında, su üzerinden yan travest bir biçimde geçen (ördek veya meke) ‘nin yarım metre kadar önüne tetik keselim bakalım saçmalar su üzerinde nereye vuruyor. Acaba bu kadar önleme ile avı vurabiliyor muyuz? Yoksa saçmalarımız kuş geçtikten sonra geri mi kalıyor ? Zaman içerisinde avlandıkça, atışlar yapıldıkça, tüm bu olgular yerli yerine oturduktan sonra meleke ile hedefi vurmaya başlayacağız. Artık nişan almamız, travest geçen hedefin ne kadar önüne atmanız gerektiği, hangi gözümüzü kapattığımız gibi kavramlar ortadan kalkacak, sağ eli ile atış yapanlar için sol elimiz yani namlu doğru yeri gösterecek, tetik parmağımız doğru zamanda tetik kesecek.
Yapılacak bu antremanlar neticesinde büyük keyif alacaksınız, başarının zevkini yaşayacaksınız, elde edilmesi mümkün olmayan mesafelerdeki avlara tüfek doğrultmayacaksınız. Yabana saygı duyacaksınız. Avcı olarak maksadımız, vurmak veya yaralamak değil, ele geçirmek olmalıdır.
Not: Alıntıdır. Teşekkürler...!