Ülkemizde üretilen tüfeklerin hiçbiri dünyadaki prestijli tüfeklerle bir tutmak mümkün değil. Öte yandan daha hesaplı ve iyi tüfek arayan da çok. İşte bizim çoğu firma bu talebe dönük çalışıyor ve bir çoğu da aldıklarından memnun kalıyor. Burada memnuniyet derken, verdiği parayla aldığı sonucu karşılaştırıyor ve bakıyor ki, aynı hedef kitleye üreten firmanınkinden eksiği yok bazen fazlası var. Bu da memnuniyet oluyor işte. Her sene binlerce tüfeği alıp denize atmıyorlar, kullanıyorlar. Beğeniorlar ki para veriyorlar. Tekrar sipariş ediyorlar.
Bu işlerde ülkelerin gelir düzeyi ve tüfeklerin satış fiyatları da etkin rol oynuyor. Mesela Yıldız gibi bir tüfeği bizden daha kolay alıyorlar. Üstelik o herkesin bayıldığı tüfekler yine bizdeki kadar pahalı değiller. Hele de ABD de çook ucuzlar. İngilterede ikini el ne kalite tüfekler 300 dolara bile gidiyor. Buradan da şu sonuca geliyorum, bizim forum da dahil, ikinci ellerde bile araba fiyatına satılan tüfekler dışarıda çok daha ucuz oldukları halde hala Yıldız, Huğlu ... satın alınıyor. Biz ise hala beğenemiyoruz. İlla dışarıdan olacak. Ya tüfeğin garantisi olup olmadığı, parçasını nereden kaça bulacağın belli değilken demode ithal tüfeklerin peşinden kim koşar? Elbet koşan olur ama tekrar edeyim: Biz avrupalıdan daha mı lükse düşkünüz, daha mı zenginiz, saçacak paramız daha mı fazla ki, ithal tüfeğe avrupalıdan daha falza para verdiğimiz halde kendi mallarımızı beğenmiyoruz? iyi, dileyen dilediğini alsın ama ithal mala verdiğimiz bunca parayı ne avrupalı ne amerikalı vermiyor ve yine de bizim tüfekleri alıyorlar.
İstediğimiz markayı alalım ama verdiğimiz paraya hakikaten değiyormu yoksa sadece psikolojik tatmin için mi veriyoruz diye düşünmemiz lazım. İkinci söylediğime de itirazım yok ama bu batılı insanların çoğu için aynı şekilde geçerli olmadığı da unutulmasın. Şu kullandığımız tüfeğin kalitesi, geri hizmetleri için biraz daha ısralı olsak, bir şeyler istesek çok daha iyi olurdu. Şahsen ben, esas olarak verdiğim paranın karşılığını tam olarak almak isterim. Biri hariç, diğerleri benim için pratik amaçlarıma hizmet etmeli diye bakıyorum.
Bu konu uzun, çok boyutlu düşünülmesi gerekiyor. Bizde ise o şekilde düşünen yok gibi bir şey. Kendimi de katıyorum. Futbol takımı tutar gibi marka bellemişiz gidiyor, önümüze geleni kabul ediyoruz.
Birol un tüfeği konusunda söyliyeceğimi söyledim. Ama bir ilave yapacağım, Birol un haklı olduğu yerler de var. En başta, tüfeği hevesle almış birine kusurlarını saymak hiç düşünceli bir davranış değil. Başımıza gelmeden anlamamız da kolay değil, ben de bir konuda biraz o hataya düşmüştüm. Aslında maksadım bambaşkaydı ama sonradan yine de hakkım olmadığını farkettim. Artık dikkat edeceğim. Hal böyleyken,... neyse detaya girmeyeyim. Şimdi alan almış, içine sinmişse söylenecek bir şey kalmıyor bence. Gerçi kendisi oldukça alttan alıyor, sabır, saygı gösteriyor. Başka bir konuda mevzu nerelere gitmişti.
Benim Huğlu pozenin bantının orta yerinde biraz göçük var. Alırken de görmüştüm ama yine de bir sebepten tüfeğe ısındım. Belki başka yerleri çok hoşuma gitti emin değilim ama 15 sene falan oluyor ve hala zerre rahatsız etmiyor. Tek şkayetim ağırlığı ama ondan önce sattığım Huğlu pozemden hafif olduğu için yine memnuniyetle almıştım. Şu ana kadar tek derdim ağır olması. Bence firmaların ürünlerini tartışalım ama yeni tüfek almış birinin tüfeğini mercek altına alarak değil.