Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri: A, Sayı: 1, Yıl: 2006, ISSN: 1302-7085, Sayfa: 46-61AVCILIKTA ÇATIŞMA (ANLAŞMAZLIK) YÖNETİMİ ( İZMİR İLİ ÖRNEĞİ )
İsmail ŞAFAK
Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Pk.51, 35430 Urla-İzmir
[email protected] ÖZETTürkiye’nin av ve yaban hayatı kaynakları bakımından büyük bir potansiyele sahip olduğu, bu potansiyelin mevcut duruma yansımadığı ve yabanıl kaynakları tehdit eden faktörlerin kontrol altına alınması gerektiği sık sık ifade edilmektedir. Ancak, tehdit faktörlerinin önemlilerinden biri olan “avcılıkta çatışma kaynakları” konusu yeterince ele alınmamaktadır. Bu araştırma kapsamında İzmir ilindeki avcı dernekleri ve bu derneklere kayıtlı avcılar örnek alınarak, av ve yaban hayatı kaynaklarının yönetiminde konu olabilecek “çatışmalar” incelenmiştir. Araştırma sonucunda avcıların köylüler ve çobanlar ile bireysel temelde; yerel avcı dernekleri, muhtarlıklar, jandarma komutanlıkları, çevreci dernekler ve Doğa Koruma Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendislikleri ile örgütsel temelde çatıştığı tespit edilmiştir. Bireysel ve örgütsel bazdaki anlaşmazlıkların çoğunlukla belirli kaynakların paylaşılması, amaç-çıkar farklılıkları ve algılama farklılıklarından çıktığı belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Avcılık, Anlaşmazlık, Çatışma Yönetimi, Av ve Yaban Hayatı Yönetimi
1. GİRİŞİnsan gerek özel, gerekse iş yaşamında, farklı zihinsel ve ruhsal yapıdaki bireylerle birlikte olmak ve belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere etkileşimde bulunmak durumundadır. Bireyler arasındaki farklılık, amaçlara ulaşmada izlenen rolleri değiştirebilmekte ve anlaşmazlığı kaçınılmaz bir olgu haline sokabilmektedir.
Çatışma bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarından kaynaklanan ve normal faaliyetlerin durmasına veya karışmasına neden olan olaylardır (Eren,1993). Pondy (1973) örgütsel uyuşmazlık isimli makalesinde çatışma kavramını ifade etmek için aşağıdaki terimleri kullanmıştır (Pondy (1973)’e atfen Tuğlu,1996):
- Kaynakların kıtlığı, politika farklılıkları gibi ön koşulların yarattığı karşıtlık,
- Duygusal durumlar, gerginlik, huzursuzluk, düşmanlık, endişe gibi süreçlerden doğan anlaşmazlık,
- Bireylerin çatışma durumunu kavrama veya fark etme yetenekleri ile kavrayış düzeylerinden kaynaklanan karşıtlık,
- Pasif direnişten açık saldırganlığa kadar değişen uyumsuz davranışlar. Çatışma iki veya daha fazla kişi veya grup arasında çeşitli kaynaklardan doğan anlaşmazlık temeline oturmaktadır. Anlaşmazlık, zıtlaşma, uyumsuzluk ve birbirine ters düşme ise çatışmanın temel unsurları olarak sayılmaktadır (Koçel,1995). Diğer taraftan çatışmalar örgüt veya toplum içinde aksayan kısımlara işaret ederek bunlara canlılık katacak yeniliklerin ve değişimlerin gerçekleşmesini kolaylaştırır.
Çatışmanın tarafları kişilerin kendi içlerindeki çatışma, kişiler arası çatışma, kişiler ile gruplar arası çatışma, grupların kendi içindeki çatışma, gruplar arası çatışma ve örgütler arası çatışma olmak üzere altı grupta incelenmektedir (Koçel,1995).
Kişilerin kendi içlerindeki çatışma, kişinin kendisinden ne beklendiğinden emin olmadığı veya kendisinden farklı ve çelişkili şeyler (davranışlar, kararlar vs.) beklendiği veya kendisinin yapabileceğinden fazlasının beklendiği durumlarda ortaya çıkmakta, kişiyi rahatsızlığa ve kızgınlığa sevk etmektedir (Koçel, 1995).
Bu çatışma tipi çoğunlukla kişinin diğer çatışmalara göstereceği tepkiyi belirlemektedir (Takan, 1997).
Kişiler arası çatışma, iki veya daha fazla kişinin çeşitli konularda anlaşmazlık temelinde birbirleriyle çıkar yarışına girmeleridir. Daha çok amaç, bilgi, veri ve değer yargısı farklılığından kaynaklanmaktadır. Kişilerin sahip olduğu amaçların ve buna ulaşmak için izlenen yolun farklı olması da çatışmaya neden olabilmektedir. Kişiler arasında ortaya çıkan çatışmaların çoğunluğu kişilik çatışmalarıdır (Tuğlu, 1996).
Kişiler ve gruplar arası çatışma, kişilerin grup tarafından belirli normları kabule zorlanması ile oluşmaktadır (Akat vd., 1999). Grupların kendi içindeki çatışma, grup üyelerinin veya alt grupların amaç, davranış veya işlevlerinin grubun amaç, davranış veya işlevleri ile uyuşmadığı, farklılaştığı durumlarda meydana gelir (Yağcıoğlu, 1997).
Gruplar arası çatışma, farklı örgütsel amaçlara yönelik iki ya da daha fazla grubun çeşitli örgütsel nedenlerden dolayı sürtüşme, uyumsuzluk ya da zararlı rekabet ilişkisine girmesidir (Kılınç, 1990). Gruplar arasındaki görev bağlılığı, rekabet, ve farklılık bu çatışma tipinin nedenleri arasındadır (Tuğlu, 1996).
Örgütler arası çatışma, bir örgütün kendi dışında bulunan diğer örgütlerle olan çatışmasıdır. İki rakip işletmenin birbiriyle çatışması, işçi sendikası ile işletmenin uygulanan çeşitli personel politikaları ve uygulamaları konusunda görüş ayrılığına düşmesi örgütler arası çatışmaya örnek olarak verilebilir(Eren1993).
Çatışmanın nedenleri 13 başlık altında incelenmektedir. Bunlar; işler arası fonksiyonel karşılıklı bağlılık, belirli kaynakların paylaşılması, amaç farklılıkları, algılama farklılıkları, yönetim alanı ile ilgili belirsizlik, haberleşme noksanlıkları, statü farklılıkları, yönetici tarzları arasındaki farklılık, çıkar farklılıkları, kişilik farklılıkları, değişen koşulların öngördüğü yeni nitelikler, işçi-işveren ilişkilerindeki kutuplaşmalar ve örgüt içi güç mücadelesidir (Koçel, 1995).
Çeşitli nedenlerle gerek kendi içimizde yaşattığımız, gerekse karşımızdaki kişi ve/veya gruplarla yaşadığımız çatışmaların temelde kaçınılmaz olduğu çeşitli yayınlarda vurgulanmasına rağmen, bugün pek çok örgüt çatışma yönetimini uygulamamakta ısrar etmektedir. Oysa çatışmaların analiz edilmesi ile örgütler kendilerine bir geri bildirim mekanizması da edinmiş olmaktadır. Çatışmaların çözümünde birden fazla yöntem kullanılmaktadır. Ancak, hangi çatışmada hangi yöntemin kullanılması gerektiği konusu çatışmanın iyi bir şekilde analiz edilmesiyle açığa çıkmaktadır.
Çatışmanın çözümü örgütsel ve bireysel olarak incelenmektedir. Bireysel düzeydeki çözümlerde 4, örgütsel düzeydeki çözümlerde ise 10 yöntem söz konusu olabilmektedir.Çatışmanın
bireysel çözüm yöntemleri: çekilme ve kayıtsız kalma, saldırgan olma, rasyonelleştirme, olgun olmayan davranışlar gösterme;
örgütsel çözüm yöntemleri ise kaçınma ve bağlanmama, problem çözme yaklaşımı, yumuşatma, güç kullanma, daha önemli ve kapsamlı amaçları belirleme, taviz verme, çatışmaya taraf olan kişileri değiştirme, örgütsel ilişkileri değiştirme,çoğunluk oyu kullanma, çatışmanın kaynağını ortadan kaldırma olarak sayılabilir. Bireysel veya örgütsel düzeydeki çatışmaların çözümünde bu yöntemlerin bir veya birkaçı seçilerek sonuca ulaşılmaktadır (Koçel, 1995).
Çatışma yapısının ayrıntılı analiz edilebilmesi aşağıdaki soruların doğru yanıtlanabilmesine bağlıdır(Eren 1991)
- Çatışmanın nedeni olan anlaşmazlığın ortaya çıkış sebepleri nelerdir?
- Anlaşmazlık kapsamına giren kişi ve gruplar kimlerdir ve çatışma nasıl bir gelişim göstermiştir?
- Anlaşmazlığı devam ettiren nedenler hangileridir?
- Anlaşmazlığın çözümü hususunda tarafların takındıkları tutumlar nelerdir?
- Anlaşmazlığın büyümesine neler / kimler sebep olmuştur?
- Muhtemel çözümler sonucunda hangi taraf için ne tür bir çıkar / güç kaybı olacaktır?
- Sorunun çözümü için izlenecek yollar neler olmalıdır? Geçici çözümlerle durum kurtarılabilir mi?
- Anlaşmazlığın giderilmesi için örgüt içinde yer alan hatırı sayılır birkişiye baş vurmakta fayda var mıdır?
- Taraflar kendi aralarında sorunu çözebilirler mi?
- Örgütsel koşullar saptadığımız çözümler için uygun mudur?
- Çözümün etkinliği nasıl, kim tarafından ve ne zaman denetlenecektir?
Klasik yönetim anlayışı çatışmaları örgütün etkin işlemesini engelleyen istenmeyen durumlar olarak ele almakta olup, bunların çıkmasının engellenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Neo-klasik yönetim anlayışı örgüt içinde çatışmanın kaçınılmaz olduğunu kabul etmekte, ancak klasik yönetim anlayışında olduğu gibi
bunların çıktığı an ortadan kaldırılması ve çatışmanın çözümlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Modern yönetim anlayışında ise, çatışmalar örgütte doğal bir olgu olarak görülmekte ve örgütün etkinliği için belirli bir düzeyde çatışmanın gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Bu görüşe göre, yönetici çatışmaları örgütün yaşama ve gelişmesine katkıda bulunacak yönde yönetmelidir (Yağcıoğlu, 1997; Takan,1997).
Çatışma yönetiminde amaç, örgütlerde zorunlu olarak çatışma yaratmaya çalışmak sonra da yönetimi için vakit ve enerji harcamak değildir. Çatışma yönetimi zaten var olan çatışmaları, örgüt ve birey gelişimi için fonksiyonel anlamda sona erdirmeyi amaçlamaktadır (Taştan, 2005).
Günümüzde çatışmanın olmadığı örgütlerde yeniliğin, değişimin, yaratıcılığın ve performansın olumsuz etkileneceği kabul edilmektedir. Yine sürekli ve önemli çatışmaların olduğu örgütlerde de, kararların gecikmesi ve/ veya verilememesi, tavizlerin sorunları çözmeye yetmemesi gibi nedenlerle performansın olumsuz yönde etkileneceği hatta örgütün yaşamasının tehlikeye düşeceği vurgulanmaktadır(Koçel1995). Bu nedenle çatışmaların örgütün amaçlarını gerçekleştirmesini sağlayacak biçimde yönetilmesi gerekmektedir.
Bu çalışma, İzmir ilinde yaşayan avcıların çatıştığı tarafların belirlenmesi, çatışma nedenlerinin açıklanması ve çatışma çözüm yöntemlerinin ortaya konulması amacıyla hazırlanmıştır.
2. MATERYAL ve YÖNTEMÖncelikle Türkiye’de çatışma yönetimi, avcılık ve avcılar ile ilgili konularda literatür taraması yapılarak konu ile ilgili genel bilgiler toplanmıştır. Çalışma alanı olarak seçilen İzmir ilindeki avcı derneklerinin adı, adresi, telefon numaralarına ait veriler İzmir il Çevre ve Orman Müdürlüğü,Doğa Koruma ve Milli Parklar
Başmühendisliği (DKMPB)’nden temin edilmiştir.
İzmir ilindeki 144 avcı derneğinden 15’i Nisan ayında (2004) ziyaret edilmiş ve 135 avcı ile yüz yüze görüşülmüştür. Bu görüşmelerde avcıların çatıştığı tarafları ve çatışma nedenlerini belirlemek amacıyla ön etütler yapılmıştır. Araştırma bulguları bu görüşmelere ek olarak Haziran ve Temmuz (2005) aylarında 26 avcı derneğinde 96 avcı ile yapılan yüz yüze ankete dayanmaktadır. 2005 yılında yapılan görüşmelerin amacı bir önceki yılda belirlenen çatışma taraflarının avcılar içindeki ağırlığını belirlemek, çatışma nedenlerini ve çözüm yöntemlerini tespit etmektir.
2004 yılında gerçekleştirilen çalışmada avcıların çatıştığı taraflar (kişi ve örgütler) belirlenmiştir.
Bu doğrultuda; 2005 yılında 31 Köy Muhtarı, 4 Jandarma Komutanı, 2 Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Mühendisi ile görüşülmüştür. Yine çatışmanın yaşandığı köylerde, 12 köylü ve çoban ile görüşülmüş, avcılar ile yaşadıkları sorunlar ve sorunların çözüm yöntemleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Anket yapmak üzere belirlenen avcı derneğine gidildiğinde, öncelikle dernek başkanı ile görüşülmüş ve gönüllü olarak ankete katılma isteğinde olan avcılar belirlenmiştir. Avcılara yönelik olan anket formu 19 sorudan oluşmakta olup, avcılıkta yaşanan sorunları, sorunların taraflarını ve sorunların çözüm biçimlerini
belirlemeye yönelik olarak hazırlanmıştır.
Anket verileri, bilgisayarda Excel formatında işlenerek değerlendirilmiştir. Anket formlarında avcılara birden fazla seçeneği işaretleme olanağı tanınmıştır.Bu nedenle bulgular bölümünde verilen çizelgelerdeki yüzde sütunlarının toplamı ile metin içerisinde verilen yüzdelerin toplamı % 100’ü aşmaktadır. Bu değerlendirme biçimi avcıların sorulara verdiği cevapların ağırlıklarının net olarak görülmesi amacıyla tercih edilmiştir.
3. BULGULAR
3.1. Avcıların Kendi İçlerindeki Çatışmaları ve NedenleriAvcıların %73’ü kendi içlerinde1 bir çatışmanın olduğunu düşünmektedir. Avcıların kendi içlerindeki çatışmanın nedeni “geçmişte çok fazla av hayvanı vurmaları”dır. Nitekim, avcıların % 54’ü geçmişte çok fazla av hayvanı vurduğunu kabul etmekte ve “eski davranış biçimimdi şimdi yapmam” demektedir. Bu konuda düşünce belirten avcıların % 31’i “avcılığın ilk zamanlarında kendini gösterme davranışı”; % 15’i günümüzde avladıkları av hayvanı sayısında olan azalma2 nedeniyle, “vurduğum iyi olmuş, o zaman vurmasaydım şimdi hiç vuramayacaktım” şeklindeki yanıtlarla aşırı avlanma hakkındaki düşüncelerini
ifade etmektedir.
1 Avcıların kendi içlerindeki çatışma terimi, bireyin kendi içindeki (kendi kendine olan) çatışmayı
ifade etmek amacıyla kullanılmıştır.
2 Av hayvanı sayısında olan azalma terimi genel kapsamda av ve yaban hayvanları ifade etmek
amacıyla kullanılmıştır.Avcılardan % 66’sı atış yaptıktan sonra, yapılan atışın biçimi3 konusunda kendisiyle (kendi içinde) çatıştığını ifade etmiştir. Kendi içinde çatışmaya düşen avcıların % 39’u “avı yaraladığı zaman”; % 28’i avı vuramadığı zaman” atış biçimini sorgulamaktadır.Yine avcıların % 19’ü “çok sık”, % 14’u ise “bazen” atış biçimini sorgulamaktadır.
3.2. Bireysel Çatışmaların Tarafları ve NedenleriAvcıların % 85’inin arazi sahibi köylüler, çobanlar, orman kesim işçileri ile bireysel çatışma yaşadığı, % 15’inin çatışma yaşamadığı tespit edilmiştir. Aşağıda bireysel çatışmaların nedenleri ve çözüm yöntemleri açıklanmıştır.
3.2.1. Avcılar ile Arazi Sahibi Köylüler ve/veya Çobanlar Arasındaki Çatışma:Avcıların % 75’inin köylülerle4, % 64’ünün çobanlarla çatıştığı belirlenmiştir. Çizelge 1’de avcıların bireysel olarak çatıştığı taraflar ve çatışma nedenleri verilmiştir.
Köylüler veya çobanların % 50’si avcıların avlanma sezonu dışında avlanmaya geldiklerini ve arazilerinde projektör ile avlandıklarını, % 25’i avcıların ekili arazilerinde avlanarak ürünlere zarar verdiğini, % 25’i avcıların köyün avlamadığı av hayvanlarını kalabalık (10 kişiden fazla) gelerek avladığını, % 13’ü avcıların merada küçük veya büyükbaş hayvan otlarken avlanarak hayvanları ürküttüğünü, % 13’ü avcıların tarlalardaki sebze ve meyveye zarar verdiğini veya bunları izinsiz yediğini, % 13’ü dışarıdan gelen avcıların avlanmasına izin vermediğini belirtmiştir.
Avcılar sorunların çözümünü köylü veya çobanların bazı tutumlarının güçleştirdiğini kabul etmektedirler. Nitekim avcıların % 45’i köylülerin çıkar farklılığının bulunmasının, % 30’u köylülerin eğitim seviyesinin düşük oluşunun, % 22’si köylülerin konuşma biçiminin sert ve kaba olmasının, % 2’si köylülerin son söylenecekleri ilk önce söylemesinin, % 1’i köylülerin kendilerini küçük
3 Atış biçimi terimi ile fişeğin av tüfeğinden çıktığı anda avcının tüfeği tutuş şekli, tetiği çekme
zamanı gibi özellikler anlatılmak istenmiştir.
4 Metindeki akıcılığı artırmak üzere bu cümleden itibaren “arazi sahibi köylüler”den “köylüler” olarak
bahsedilecektir.görmesinin sorunların çözümünü güçleştirdiği düşüncesindedir. Aynı konuda köylüler ve çobanların % 50’si avcıların çıkar farklılığının bulunmasının, % 25’i avcıların konuşma biçiminin sert ve kaba olmasının,% 25’i avcıların kendilerini küçük görmesinin sorunların çözümünü güçleştirdiği kanaatindedir.
3.2.2. Avcılar ile Orman Kesim İşçileri Arasındaki Çatışma:Avcıların % 6’sı orman kesim işçileri ile sorun yaşamaktadır. Avcılar bu sorunun kaynağını, orman kesim işçilerinin avcıların ateş ederken çıkardıkları tüfek sesinden ve/veya vurulmaktan korkmasına, avcıların kesilen ağaçların altında kalmalarından tedirgin olmasına bağlamaktadırlar.
Avcılar, kesim yapılan alanların Merkez Av Komisyonu (MAK) kararlarında gözükmesini ve/veya bölge avcı derneklerine bildirilmesini istemektedirler. Aksi takdirde avcılar kesim yapılacak alanlara avlanmaya gittiklerini ve kesim nedeniyle avlanmaları ertelendiği için bir av günlerinin boşa gittiğini belirtmektedirler.
Avcıların büyük kısmının kuş avladığının ve sadece % 6’sının kesim işçileri ile sorun yaşadığının saptanması üzerine, bu çatışmanın fazla önemsenmeyebileceği kanaatine varılmış ve orman kesim işçileri ile görüşülmemiştir.
3.3. Örgütsel Çatışmaların Tarafları ve NedenleriAvcıların % 78’inin köy muhtarlığı, yerel avcı derneği, çevre dernekleri, Jandarma Komutanlıkları, Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği ile örgütsel çatışma yaşadığı, % 22’sinin ise örgütsel çatışma yaşamadığı belirlenmiştir. 2004 yılında Kaymakam ile sorun yaşadığını belirten avcılar bulunmakla birlikte, 2005 yılı çalışmasında Kaymakamla sorun yaşadığını belirten avcıya rastlanmamıştır. Aşağıda çatışmaların nedenleri açıklanmıştır.
3.3.1. Yerel Avcı Derneği Üyeleri İle Dışarıdan Gelen Avcı Derneklerinin Üyeleri Arasındaki Çatışma:Avcıların % 60’ı yerel avcı derneği ile sorun yaşadığını, % 40’ı ise sorun yaşamadığını belirtmiştir. Dışarıdan avlanmaya gelen avcılar ile yerel avcı derneği arasında yaşanan çatışmanın nedenleri Çizelge2’de verilmiştir.
Dışarıdan avlanmaya gelen dernek üyesi avcılar MAK kararları ve bu kararlar doğrultusunda hazırlanan haritalara bakarak avlanacakları yeri belirlemektedirler. Çizelge 2`de sunulduğu gibi, avcıların % 59’u yerel avcıların bölgelerindeki av hayvanlarının tükeneceği ve avlayacakav hayvanlarını kalmayacağı endişesinden dolayı kendilerini sahalarında avlandırmadıklarını ifade etmektedir. Yine avcıların %14’ü yerel avcı derneğinin kendilerinden zorla bağış aldığını belirtmiştir.
Yerel avcı dernekleri, dışarıdan gelen avcıların usulsüz ve/veya belgesiz olarak bölgelerinde avlandığını ve kendilerinin Jandarma Komutanlığına veya DKMPB’ne bu kişileri bildirdiklerini ifade etmektedir. Bu bağlamda dışarıdan gelen avcılar ile yerel avcı derneği arasında çıkar ilişkisine dayanan bir çatışma oluşmaktadır.
3.3.2. Avcı Derneği Üyeleri Arasındaki Çatışma:Avcıların % 56’sı kendi avcı derneği ile sorun yaşamazken, % 44’ü sorun yaşadığını belirtmiştir.
Çizelge 3’de avcıların avcı derneklerinde yaşadığı sorunlar verilmiştir. 2004 yılında tespit edilen sorun başlıklarının bazılarının 2005 yılında önemini yitirdiği Çizelge 3’de görülmektedir. Çizelge 3’e göre avcıların % 48’i “avlanma yöntemlerine ve avlanma zamanlarına uymayan üyelerin uyarılması konusunda”, %43’ü “avlanma pulu alan avcılarla, almayanlar arasında usulsüz ve kaçak avlanma konularında” avcı derneklerinde sorun yaşamaktadır.
Avcı derneği yöneticileri, bekleme avı5 yapabilmek için DKMPB’den izin alınması gerektiğini üyelerine bildirdiklerini ifade etmişlerdir. Ancak yapılan anket sonucunda avcıların % 2’sinin tavşan, kuş ve domuz için izinsiz (kaçak) bekleme avı yaptıkları ortaya çıkmıştır. İlgili avcılar, DKMPB’den bekleme avı için her seferinde izin almak istememektedir.
Bu kapsamda avcı deneği üyeleri arasında avcılıkla ilgili yasalara uyma ve uymama konusunda çatışma yaşanmaktadır. Nitekim avlanma pulu (%43), usulsüz avlanma (%48) gibi konular başlıca çatışma konusunu oluşturmaktadır.
3.3.3. Avcı Derneği ile Muhtarlık Arasındaki Çatışma:Avcıların % 34’ü muhtarlıklar ile sorun yaşamadığını, % 66’sı sorun yaşadığını belirtmiştir. Çizelge 4’de avcıların muhtarlıklar ile yaşadığı sorunlara yer verilmiştir.
Çizelge 4’e göre avcıların, % 65’i MAK kararlarına göre ava açık gözüken sahaların köy muhtarlığı tarafından ava kapatıldığını, % 58’i köy muhtarlıklarının av hayvanlarını kendilerine ait görerek yabancı avcıları avlandırmadıklarını belirtmektedirler.
Köy muhtarlıklarının % 25’i avcılar ile çatıştığını belirtmiştir. Muhtarlıklar en çok avcı__________ların avlanma sezonu dışında ve projektör ile avlandıklarından, daha sonra da avcıların ekili arazilerdeki sebze ve meyveye zarar verdiklerinden yakınmıştır.
Avcılara göre çatışma köylülerin av hayvanlarını besin öğesi olarak görmesi, av hayvanı sayısının tür ve sayı itibariyle az oluşu, köylü avcıların av hayvanlarını avlamak istemesi, dışarıdan gelen avcı grupların fazla olması ve bunların av hayvanlarını tüketeceği korkusundan kaynaklanmaktadır.
5 Bekleme avı yaban hayvanlarının geçiş yolları üzerindeki çayır ve tarlaların orman kenarlarına rastlayan kısmına, uygun ağaçlar üzerine veya özel yapılan bekleme yerlerine genellikle sabahları şafak sökmeden ve akşam üzeri karanlık basmadan yerleşilerek yapılır (Çanakçıoğlu ve Mol,1996).3.3.4 Avcı Derneği ile Çevre Dernekleri Arasındaki Çatışma:Avcıların % 88’i çevre dernekleri ile sorun yaşamadıklarını belirtmiştir. Avcıların % 12’si Türkiye genelindeki çevrecilerin MAK’da kendilerinin aleyhinde bazı kararların alınmasında ve kendilerinin kamuoyunda kötü tanıtılmasında etkili olduklarını ifade etmiştir (Çevrecilerin avcılar üzerindeki olumsuz bakış açısını gidermek, İzmir halkının avcıları daha iyi tanıması ve avcılar ile kaynaşmasını sağlamak amacıyla bir avcı derneği, İzmir’de piknik alanı kurmak istemektedir.).
Bu çalışmada avcıların İzmir ilindeki çevre dernekleri ile sorun yaşamadığı belirlenmiş ve çevre dernekleri ile görüşülmemiştir.
3.3.5. Avcı Derneği ile Doğa Koruma Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği Arasındaki Çatışma:Avcı derneklerinin Doğa Koruma Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği (DKMPB) ile yaşadığı sorunlar yasal sorunlar ve diğer sorunlar olarak iki grupta ele alınmıştır. Avcıların % 57’sinin DKMPB ile yasal sorunları %86’sının ise yasal sorunların dışında(diğer sorunlar)sorunları bulunmaktadır.
Avcı derneklerinin DKMPB ile yaşadığı yasal sorunlar aşağıda belirtilmiştir:- Avcıların % 79’u avcılık konusunda çok fazla bürokratik işlem yaptırılması, % 43’ü avcılardan alınan avlanma bedellerinin bir kısmının avcı derneklerine verilmemesi konularında DKMPB ile sorun yaşamaktadır.
- Avcılar MAK kararları ile belirlenmiş olan günlük avlanma limiti kadar av hayvanını yanlarında bulundurabilirler. Ancak avcılar uzak bölgelere, birkaç günlük ava gidebilmektedirler. Bu durumda avcılar bir günlük av limitini çoğunlukla 1-2 günde doldurmakta olduklarını, dönüşte fazla av hayvanını yanlarında bulundurdukları için suçlu duruma düştüklerini belirtmektedirler (%34). Avcılar suçlu duruma düşmemek için şehir dışına çıkmadan ve geri dönmeden önce DKMPB’nden izin alarak limit aşımı sorununu çözmek istemektedirler.
- Avcı dernekleri DKMPB’den avcılıkla ilgili belgeleri dağıtma ve avcı denetimleri konularında yetki almak istemektedirler.Avcıların % 23’ü belge dağıtma için, % 32’si avcı denetimleri için avcı derneklerine yetki verilmemesini sorun olarak görmektedir.Belge dağıtma yetkisi avcıdernekleri tarafından hem bürokratik engellerden kurtulma, hem de gelir kaynağı yaratma bakımından oldukça önemsenmektedir.
- Avcıların % 29’u MAK kararlarıyla avlakların üreme sahası veya milli park olarak gösterilerek ava kapatılmasını eleştirmektedir.
- Avcıların % 21’i bir araçta 10’dan fazla sayıda kişiyle av mahalline gittikleri takdirde suçlu duruma düştüklerini, birden fazla araç kullandıkları takdirde ise ulaşım giderlerinin arttığını belirtmektedirler. Avcı dernekleri bu çelişkiyi gidermek ve üyelerinin otobüsle avlanabilmesi için, DKMPB’den izin alarak sorunu çözmek istemektedir.
Avcı derneklerinin DKMPB ile yaşadığı diğer sorunlar aşağıda verilmiştir:- Avcıların % 60’ı yeterince denetim yapılmamasını sorun olarak görmektedir.
- Avcıların % 58’i DKMPB’nin belirlemiş olduğu avcılık belgesi, vize ve tüfek ruhsatı ücretlerini yüksek bulmaktadır. Bu yüzden dernek üyelerinin bir kısmı avcılığı bırakmış, bazıları ise kaçak avlanmaktadır.
- Avcıların % 35’i bölgelerinde yapılan usulsüz ve kaçak avcılıkla ilgili şikâyetleri DKMPB’ne bildirdiklerini, ancak yetkililerin personel ve araç eksikliğinden dolayı şikâyet edilen alanlara gelmediklerini belirtmektedirler. Bu nedenden ötürü avcı dernekleri yaptırım güçleri olmadığı halde kaçak ve usulsüz avlanan avcılarla mücadele etmek durumunda kaldıklarını ifade etmektedirler.
- Avlaklara yeterince kuş salınmaması (% 28), avcı eğitimlerinin yeterince yerine getirilmemesi (% 18), MAK kararları ile haritaların birbirini tutmaması (% 17),herhangi durumda yetkililerin yerel halkı desteklemesi (% 6) avcıların ilgili DKMPB ile yaşadığı diğer sorunlardandır.
DKMPB mühendisleri ile yapılan çalışmada, avcıların belirttiği sorunlarla karşılaşma durumları DKMPB mühendisleri tarafından yüz üzerinden puanlanmıştır. Çizelge5’de DKMPB mühendislerinin avcılar ile yaşadığı sorunlar ve sorunların önemi verilmiştir. Yine Çizelge 5’de avcıların sorunlarla karşılaşma yüzdeleri belirtilmiştir.
Çizelge 5’de belirtilen sorunlar gerek avcı kesimi, gerekse DKMPB yetkilileri tarafından benzer önemde gösterilmiştir. Ancak bu örtüşme sorunların bir kısmında görülmemektedir. Örneğin denetim eksikliği ve bürokratik işlemlerin fazlalığı her iki örgüt tarafından aynı önemde belirtilirken, avcılar tarafından az önemsenen (%18) bir günlük av limiti DKMPB mühendislerince en sık karşılaşılan sorun olarak belirtilmiştir.
DKMPB mühendisleri denetim eksikliğini orman muhafaza memuru sayısının yetersiz olmasına bağlamaktadır. Denetimlerin daha çok Jandarma tarafından sürdürüldüğü belirtilmektedir. Nitekim ilgili Başmühendislikte avcılıkla ilgilenen 2 mühendis ile 2 orman muhafaza memuru bulunmaktadır.
Avcıların DKMPB’nin gerçekleştirdiği yasal düzenlemelere bakışı belirlenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda avcıların % 48’i “devletin para toplamak için”, % 28’i “avcılığın kurallara bağlanarak bilinçli avcı yetiştirilmek için”, % 27’si “avcılığı bürokratik işlemlerle zorlaştırmak için”, % 26’sı “gelecek nesillerin avlanmasının garanti altına alınmak için”yasal düzenlemelerin gerçekleştirdiğini düşünmektedir.
3.3.6. Avcı Derneği ile Jandarma Komutanlığı Arasındaki Çatışma:Avcıların % 81’i Jandarma ile sorun yaşadığını, % 19’u ise sorun yaşamadığını belirtmiştir. Avcıların Jandarma ile yaşadığı sorunlara aşağıda yer verilmiştir:
- Avcıların % 38’i Jandarmanın avcılık konusundaki mevzuatı eksik bildiğinden şikayetçi olmuştur.
- Bölge halkı ile yaşanan problemlerde, avcıların % 37’si Jandarmanın bölge halkının söylediklerini önemsediğini ve dikkate aldığını, avcıların söylediklerini dikkate almadığını belirtmiştir.
- Avcıların % 32’si Jandarmanın usulsüz ve kaçak avcılıkla ilgili ihbarları dikkate almadığını, % 32’si Jandarmanın yeterince denetim yapmadığını ifade etmiştir.
- Avcıların % 27’si Jandarma ekiplerinin denetim biçiminden rahatsız olmaktadır. Avcılar belge kontrolü için megafonla seslenerek avcıları araziden yanlarına çağırdığını ve bu esnada ya kontrol işleminin süresinin uzun tutulduğunu ya da avcıları toplayıp karakola götürerek denetim yapıldığını belirtmektedir. Avcılar bu denetim biçiminin avlanma zamanlarını ve motivasyonlarını azalttığını belirtmektedirler.
- Avcıların % 35’i bazı Jandarma ekiplerinin avlanmaya yasak olan saha ile yasak olmayan sahanın birbirinden ayrılamadığı bir noktada kontrol gerçekleştirdiğinden şikâyet edilmiştir. Bu durumda Jandarma ekiplerinin avlanmaya yasak olmayan bölgeden vurulan av hayvanlarına, avlanmaya yasak olan sahadan vurulmuş işlemi yaptığı avcılarca belirtilmektedir.
- Avcıların % 18’i Jandarmanın gereksinim duyduğu kırtasiye malzemelerini kendilerinden talep ettiğini ifade etmiştir.
- Avcıların % 26’sı MAK kararlarında ava açık görünen alanları Jandarmanın ava yasak bölge olarak dikkate aldığını belirtmiştir. Yine avcılar MAK kararları ile bu kararlar doğrultusunda hazırlanan haritaların bazı noktalarda birbirini tutmadığından yakınmaktadırlar. Bu bağlamda avcıların % 6’sı Jandarma ekiplerinin denetimlerde haritayı dikkate aldığı için, suçlu duruma düştüklerini ifade etmiştir.
- Avcıların % 4’ü tüfek ruhsatlarını Jandarmadan geç aldıklarını belirtmişlerdir. Nitekim avcılara göre, tüfek ruhsatı Emniyet Teşkilatınca 2-3 günlük bir sürede, Jandarma tarafından ise 15-30 günlük bir sürede verilmektedir. Jandarma komutanları ise rutin denetimler sırasında veya avcının ihbar edilmesi durumunda avcı ile karşılaştıklarını ve bu esnada avcıları yasal çerçevede denetlediklerini, eksik belge olması durumunda Karakola götürdüklerini ifade etmiştir.
Jandarma komutanları, yaklaşık 2700 kanunun kendilerine görev verdiğini bu çerçevede de mevzuatla ilgili olarak ayda iki kez seminer aldıklarını belirtmiştir. Bu seminerlerden bir kısmı avcılık konusundadır.
Jandarma komutanları, 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu`nu iyi düzeyde bildiklerini ancak 2003 yılında yürürlüğe giren 4195 sayılı Kara Avcılığı Kanunu`nu iyi bilmediklerini vurgulamışlardır.
Jandarma komutanlarının biri kuş türlerini iyi düzeyde bildiğini, ancak genel olarak Jandarma Komutanlarının kuş türlerini bilmediğini ifade etmiştir.
Jandarma komutanları denetim ve el koyma işlemlerini 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde cumhuriyet savcısının onayıyla yapılabileceğini belirtmiştir. Ayrıca Komutanlar gerçekleştirdikleri denetimlerde ele geçirilen tüfek veya av hayvanlarının 24 saat içinde hakim kararıyla onaylanması gerektiğini, bunun çoğu zaman sıkıntı yarattığını ifade etmişlerdir. Yine Komutanlar, çoğu komutanın avcı denetimlerini doğrudan görev olarak düşünmediğini ve gelecekte denetimlerin fazla önemsenmeyeceğini ima etmiştir.
Jandarma komutanları ele geçen hayvanların muhafazası konusunda sıkıntı yaşadıklarını, bunları teslim edecek yetkili bulamadıklarını belirtmişlerdir.
Jandarma komutanları av suçları için hazırlanan matbu bir tutanağın MAK Kararlarının kitapçığında yer almasını, Jandarma Komutanlarının ve avcıların bir arada bulunacağı ortamlarda eğitim seminerleri düzenlenmesini istemektedir.
3.4. Çatışmaların Çözüm YollarıAnket sonuçlarına göre elde edilen çatışma çözüm yolları bireysel ve örgütsel olarak iki grupta elealınmıştır. Belirlenen çatışma çözüm yolları aşağıda sunulmuştur:
- Avcılar bireysel çatışmaların % 56’sını çekilme ve kayıtsız kalma, % 34’ünü rasyonelleştirme, % 7’sini olgun olmayan davranış gösterme, % 1’ini saldırgan olma biçiminde çözmektedir.
- Avcılar örgütsel bazdaki çatışmaları, % 57 “kaçınma”, % 24 “problem çözme yaklaşımı”, % 18 “güç kullanma”, % 8 “yumuşatma”, % 6 “taviz verme” yöntemiyle çözmektedir.
- Köy muhtarları avcılar ile yaşadığı çatışmaların % 67’sini kaçınarak, % 33’ünü güç kullanarak çözmektedir.
- DKMPB mühendisleri avcılar ile yaşadığı çatışmaları, % 70 oranında kaçınarak veya yumuşatarak, % 30 oranında güç kullanma veya problem çözme yaklaşımıyla çözmektedir.
- Jandarma Komutanlığı avcılar ile meydana gelen sorunları yasal çerçevede güç kullanarak çözmektedir.
4. SONUÇ ve ÖNERİLERÇatışma nedenleri ve bu çatışmanın çözüm yolları toplumların kültürel yapısı ile ilişkilidir. Nitekim, toplumların yaşama ve düşünme tarzlarına bağlı olarak sorunlar ortaya çıkmakta ve çözümler belirlenmektedir. Toplumda örgütler ve/veya kişiler arasında yaşanan çatışmalar, doğru yönetildiğinde olumlu sonuçlar elde edilebilir. Ayrıca, çatışma yardımıyla örgüt kültürünü değiştirme, iletişim eksikliğini giderme,eleman transferi gerçekleştirme ve reorganizasyon yapma gibi sonuçlarda ortaya çıkabilmektedir.
Avcıların çatıştığı tarafların bireysel ve örgütsel bazda iki grupta toplandığı görülmektedir.Avcı dernekleri taraf olarak muhtarlıklar, yerel avcı dernekleri, DKMPB ve Jandarma Komutanlığı ile çatışmakta iken, avcılar bireysel olarak orman köylüleri ve/ veya çobanlarla çatışmaktadır.
Avrupa’da avcılar yoğun biçimde hayvan sever ve çevreci sivil toplum örgütlerinin engellemeleri ile karşılaşmakta iken, İzmir ilindeki avcıların böyle bir taraf ile çatışmadığı belirlenmiştir. Ancak, Türkiye genelinde bazı çevre örgütlerinin avcılar ile ilgili kararları etkilediği veya bunların kamuoyunu yönlendirdiği avcılar tarafından kabul edilmektedir.
Çatışmanın, belirli kaynakların paylaşılması, amaç-çıkar farklılıkları ve algılama farklılıklarından çıktığı tespit edilmiştir. Çatışmaların temel nedeni kaynak paylaşımına dayanmaktadır. Denetim eksikliği çatışma taraflarını arttırmakta ve çatışmaları şiddetlendirmektedir.
Örgütsel ölçekte çatışmalar yasal ve yasal olmayan nedenlere de dayanmaktadır. Nitekim, milli parklarda ve ekili arazilerde avlanılmak istenmesi, grup sayısının yasal limitin üstünde oluşu, izinsiz bekleme avı yapan ve kaçak avlanan avcıların dernek üyesi olabilmesi ve yasal limitin üstünde avlanılması gibi yasal olmayan çatışma konuları bulunmaktadır.
Köylülerin MAK kararlarında ava kapatılmayan sahaları kapalı olarak göstermesi, MAK kararları ile bu doğrultuda hazırlanan haritaların örtüşmemesi, yetkililerin denetimlerini personel ve araç eksikliği nedeniyle yeterince yapmaması gibi çatışmalar avcıların yasal olarak haklı olduğu konulardandır.
Tarafların % 60’ı “kaçınma”’yı çatışma çözüm yöntemi olarak kullanmaktadır.Nitekim av ve yaban hayatı kaynağının yöneticisi olan DKMPB’nin çatışmaların % 70’ini kaçınarak veya yumuşatarak çözmesi (veya çözdüğünü düşünmesi) üzerinde önemle durulması gereken bir husustur.
Avcıların % 48’inin gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin para toplamak amacıyla yapıldığını düşünmesi, DKMPB’nin gerçekleştirdiği etkinliklerin avcılara uygun bir şekilde aktarılamadığının bir göstergesidir. Aynı şekilde kaynak yöneticilerinin sorunlar karşısında kaçınma yolunu seçmesi, bu kaynakların sürdürülebilir yönetimi konusunda kuşku ortaya çıkarmaktadır.
Avcı derneği üyeleri arasında yaşanan çatışmalar dernek başkanının hakemliğinde dernek odasında çözülmektedir.
Avcı derneği öncülüğünde bölge dışında avlanmaya gidildiğinde, avlanacakları bölgenin en büyük mülki amirinden birkaç gün önce izin alınması durumunda yerel halk ile çatışma olmamaktadır.
Avcılar köylü, çoban veya bölge avcıları ile meydana gelen problemlerini DKMPB veya Jandarma Komutanlığı’na telefon ederek çözmeye çalışmaktadırlar. Telefonda yetkili ile görüşülme olanağı bulunduğunda, yetkilinin belirttiği doğrultuda çatışmanın çözüldüğü, ancak avcılar yetkili kişiye telefonla
ulaşamadıkları zaman kaçındıkları, sahayı terk ettikleri veya yöre halkının istediğini yaptıkları belirlenmiştir. Nitekim, aksi durumda köylülerin güç kullandığı,avcıların arabalarının lastiklerini patlatma, camlarını kırma veya anız yakarak hayvanları kaçırma gibi yollara başvurdukları belirtilmektedir.
Jandarma Komutanları avcılıkla ilgili bilgi eksikliklerini gidermek amacıyla seminerler talep etmektedir. Bu seminerlerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi konunun tarafları açısından ortaya çıkan çatışmaların çözülmesinde faydalı olacaktır.
İşletme literatüründe “çatışma yönetimi” terimi, “conflict management” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Ancak çatışma terimi şiddet içeren kavga, vuruşma gibi çok sert bir kavrama karşılık gelmektedir. Bu nedenle ormancılık literatüründe kullanımı yaygınlaşmamış olan “çatışma yönetimi” terimi yerine “Anlaşmazlık Yönetimi veya Uzlaşmazlık Yönetimi” ifadesinin kullanılması daha uygun olacaktır.
Sonuç olarak etkin bir av ve yaban hayatı yönetimi için belirli bir düzeyde çatışma, iyi yönetmek şartıyla gerekmektedir. Nitekim çatışmanın olmadığı veya çatışmanın çok fazla olduğu örgütlerde değişimi ve yenilikleri takip etmek hem güç hem de sürdürülebilir değildir. Yine çatışma için çözüm arama ve/veya üretme örgüt yapısında değişime yol açabilmekte, örgütün amaç, yöntem ve eylemlerinin tekrar gözden geçirilerek iyileştirilmesine yardımcı olabilmektedir. Bu bağlamda çatışmayı örgüt amaçlarına ulaştırabilecek biçimde yönetmek, yöneticilerin başarısı açısından oldukça önemlidir.
KAYNAKLARAkat, İ., Budak G., Budak G. 1999. İşletme Yönetimi, Barış Yayınları, İzmir.
Çanakçıoğlu, H., Mol, T., 1996. Yaban Hayvanları Bilgisi İstanbul Üniversitesi, Yayın No: 3948,Fakülte Yayın No: 440, İstanbul.
Eren, E. 1991. Yönetim ve Organizasyon, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yayını, İstanbul.
Eren, E., 1993. Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayın, İstanbul.
Kılınç, T. 1990. Gruplararası Çatışmaların Çözümüne Laboratuar Yaklaşımı, İ.Ü. İşletme Fakültesi Dergisi, Cilt:19, İstanbul.
Koçel, T. 1995. İşletme Yöneticiliği: 5.Baskı, Beta Basım Yayın, İstanbul.
Takan, M., O., 1997. Örgütlerde Çatışma, Rol Çatışması ve Stres Nedenleri ve Çözümleri. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul.
Taştan, S. 2005. Örgütsel Çatışma ve Çatışma Yönetimi, http://www.humanresourcesfocus.com/makale010.asp (Erişim Tarihi: 1 Eylül 2005)
Tuğlu, A. 1996. Örgütsel Çatışma ve Yönetimi. Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul.
Yağcıoğlu, B., D., 1997. Örgütlerde Çatışma Düzeyleri ve Çatışmanın Ele Alınış Stilleri. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul.