Bakanlığımızın sayın yetkilileri.
Bir avcı olarak isteğimiz ve beklentimiz sürdürülebilir Av ve Yaban Hayatı. Yakın zamana kadar yasal avcılar, geçmiş yıllarda yeni bir sayfa açıldığını, kurallara uyarak, yasal olarak yapacağımız avcılığın av ve yaban hayatını koruyup, ödediğimiz paralarında bunun gelişimine harcanacağını düşünüyordu. Ülkemizde dürüst olan insanların, vergisini veren, kurallara riayet eden, yarınların daha iyi olmasını bekleyen fertleriz. Bu nedenle güzel şeyleri görmek ve yaşamak istiyoruz. Bu işlerinse sihirli bir deynekle bir anda gerçekleşemeyeceğini bilecek kadar gerçekçiyiz. Bu güzel hedeflere ulaşmak için Yönlendiren ve Yöneten insiyatifin Bakanlığımız ve MAK olması, doğal olarak bu dinamiği ondan beklememize neden olmakta. Çevremde konuştuğum pek çok avcı Yasal Avcılığa geçiş nedeninin bu ümitlere dayandığını açıkladı. Yasal avcı olmamızın nedeni ‘CEZA VE YASAKLARDAN DEĞİL’diyorlar. Önce Vatandaş, sonra Yasal avcı olarak en doğal beklentimiz; Ahlakın, Hukukun, Adaletinde hakim olduğu, aklın ve bilimin öngördüğü şekilde yönetilmek. Şahsım adıma korkum dürüst vatandaşların bu yöndeki düşüncelerinin değiştiğini görmem. Bunun nedeni nedir? Malum birkaç nedene bakın:
1-En büyük çevre sorunları müsebbibinin, ayrıca Av ve Yaban hayatına tecavüz edenlerin camiamız olmadığını cümle alem biliyor. Bu failler yerli ve yabancı sanayi kuruluşları ve kolları olup, en sıkı denetimin bunların üzerinde yapılması gerektiği aklın gösterdiği şaşmaz gerçek. Çevreye en büyük parasal katkının bu müsebbiplerden sağlanması gerektiği aşikar. Peki böyle yapılıyormu? Cevap açık olarak belli. Av ve yaban için tek dayanağımızın (BAKANLIĞIMIZ VE MAK) avıda-avcıyıda üvey evlat gibi görüyor kanısı artık oturdu. Avcılar bu durumu hazmedemiyor.
2-Avcılığın kanayan yaraları çok. Bir tanesi bile bizi çok üzerken bu sıkıntıların başka ülke yönetimlerinde çok uzun yıllar önce nasıl çözümlendiği görülüyor, duyuluyor. Ülkemizde bu yönde çalışma, gelişme, ilerleme olmaması mevcut Av ve Yaban Hayatı İdaresinin gerçekçi çözümler üretemediğini düşünmemize neden oluyor.
3-Avlakların, sulak alanların gelişmesi yerine türlü nedenlerle bitirildiği görülüyor.
4-Sonuçlara bakarak; Türlerin populasyon artışı için yapılan doğaya sadece hayvan salmakla ve yıllarca orayı yasak tutmakla bunun olmayacağı anlaşılıyor. Bu yönde hakkıyla gereğinin yapılmadığı kanısı, avcı camiasında oluşmuştur .
5-Yasal olmayan avcıların, özellikle kırsalda ikamet eden köylü avcıların büyük yüzdesinin zaman, usül, kural, limit, tanımadan yasak yöntemlerle av yaptığının, bunun Ülkemizin hemen hemen her yerinde olduğunun bilinmesi. Kısaca denetimin yetersiz oluşu. 6-Yasal avcıya prosüdürlerin artması, kolaylaştırma yönünde bir çalışma beklentimizin gerçekleşmemesi.
7-Madem MAK'ta sınırlar limitler konuluyor bu neye göre belirleniyor. Yoksa bir envanter çalışması ve av proğramı yapıldıda kararlara o bir gerekçemi oluyor. Bu yapılmamışsa çevremizdeki ülkelere ve sistemlere göremi bir kıstas belirleniyor. Cevabın her ikiside olmadığı malum.
MAK Yasal Avcıları ilgilendiren tüm kararların BAKANLIĞIMIZ kararlılığı ile denetiminde çıktığı yer. Çıkan kararlar ve uygulamaların AVI-AVCIYI koruması, bir düzen ve nizama sokması gerekmiyormu? Tüm iyi niyetleri ile bazı beklentileri olan yasal avcılar hüsranlar yaşıyorlar. Bunun böyle devamı halinde usulsüz avcılık iyice hortlar. MAK kararları yerine şahsi vicdan kararlarını öne çıkar. Böyle oluncada herkes zararlı çıkar. Çünkü insanlar MAK'tan, AV ve Yaban Hayatı yönetiminden ümidi kesmemeli, bu ümitler kestirilmemeli.
AVCI