Alkan bey, yazınızı beğenerek okudum, özellikle benim gibi karavanacılar bu antrenmanları hiçbir zaman bırakmamalı, fırsat buldukça bunları tekrarlamalı, bu şekilde uçara kaçara atışlarda, başarılı olunacağına inanıyorum. Bu vesile ile konuyla ilgili bir hikâyemi sizlerle paylaşmak isterim.
On altı yaşında tek kırma bir tüfek aldım. Babam avcı değildi, arazide sabah gün doğarken bir tavşan görmüş, tutturdu illâ gidelim de şu tavşanı vur. Bende kendime güvenemiyorum henüz daha bir tavşana atmadım, avda hiç tecrübem yok. Akşamüstü döşendik yola yaklaşık üç kilometre uzağa. Yürürken bende bir heyecan telaş, nasıl vuracağım? Babamın arkasından yürür iken kendiliğimden aklıma, işte tam da bu anlattığız konu geldi. Ona çaktırmadan, kendi kendime boş tüfekle, gözüme bir taş, bir ağaç gövdesi vs. seçip birden nişan alıyorum. Belki de böyle yüz defa yaptım, bunun sonunda kedime bir pozitif enerji ve güven geldi, kendi kendime “başaracaksın” dedim. Vardık tavşanın yattığı yerlere, babam işte buralarda olacaktı, hazır ol dedi. Babam bir taş aldı eline ormana doğru bağırarak attı, tavşan bir fırladı ormandan, ben hemen antrenman da yaptığım gibi birden tüfeğimi tavşana doğru omuzladığımda hedef, göz gez arpacık hizalamasını tuttuğunu gördüm ve bastım tetiğe tavşan bir takla attı yerde tekmeleniyor. Yaklaşık 10-15 metre gibi yakın vuruldu, koşarak vardım başına beni ısırır diye tutamıyorum, babam yakaladı kesti, iri erkek bir tavşandı. Bu şekilde ilk tavşanı “yaptığım antrenmanların verdiği güvenle” vurmuş oldum.
Tüm avcı kardeşlerime kazasız belasız avlanmak dileklerimle, Rast gelsin saygılarımla.