Günümüz avcısı ,avcılık adına avın esası olan yöntem ve teknikler hususundan ziyade ikincil planda değerlendirilmesi gereken ekipman mevzuuna odaklanmış durumda.Biraz da firmaların satış-pazarlama çalışmalarının da etkisiyle (bunu ayrı bir yazıda ele almak isterim)hemen herkes” Hangi avda hangi tüfek, hangi şok ,kaç numara kaç gram fişek?” gibi konuları yaşam biçimimiz olan(asla spor değil)avcılığın temel eksenine yerleştiriyor.Örneğin bir ördek avcısı düşünelim:Kıyafet seçimi yanlış,güme yeteri kadar gizlemiyor (askeri kamuflaj giyilmiş,bir gümede üç kişi kapkara 5 km.’den görünüyor),hatta rüzgar durumu dikkate alındığında yanlış yere yapılmış,arazide gözlem zaten yapılmamış ,yeteri kadar mühre yok(kulağa biraz fazla ve maliyetli geliyor ama yabancı kaynaklar tür başına 24 adet diyor) ,olanlarda uygun bir dizilimde ve gruplamada değil(dipten beslenenler elmabaş gibi açıkta, yüzeyden beslenenler yeşil gibi kıyıya yakın olmalı),tercihe şayan olmakla beraber ördeğe güven veren ve yadsınamayacak etki yaratan ,mührelerin arasına serpiştirilmiş sakarmeke,balıkçıl ;kıyıya atılmış bir miktar kaz mühresi zaten yok,mührelerin arasında ördeğe konacak yer bırakılmamış,düdük var lakin çalmayı bilen yok.Dolayısıyla ördek yanaşmıyor.50 metre üzeri atışlar ve sonuç yok.Av dönüşü dernekte yada sosyal medyada ilk muhabbet :Benim tüfeğin penetrasyonu yok ,patterni iyi değil(bu iki terime çok gülüyorum)”fişek mi tüfeğe uygun değil acaba?”,”şokları mı değiştirmeli?”,”ustalar ördeğe kaç şok, kaç gr.kaç numara fişek sizce?”,”Şu marka tüfek almayı düşünüyorum kullananlardan yorumları alayım?”Özellikle usta avcıların yöntem ve teknik hususiyetlerdeki deneyimlerini genç arkadaşlarla paylaşmasını önemli ve gerekli görüyorum.Bu anlamda oldukça faydalı çalışmaları kendi adına açtığı sosyal medya mecralarından etkin bir şekilde yürüten Değerli Avcı Ağabeyimiz İnan Vardar ‘a da bu vesile ile tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.Herkese rastgele.