Arkadaşlar,
Eren Bey, dikkati sayesinde ülkemizde yaygın görünen sahteciliğin bir tesbitini yapmış... Sağ olsun.
Z
Bu konuda "genel Bilgi" çerçevesinde bir şeyler söylemek gerekirse;
- Büyük çaplı namlularda yiv set açımı "Broach" denen, konik rayba benzeri, kısa aralıklarla çok küçük miktarlarda
ölçü artıran ve tek geçişle işini bitiren iyi vasıflı karbürlü çeliklerden imal edilmiş kılavuzlarla yapılır. Özellikle Rus veya
yakın ülkelerden gelen bu tür malzemeyi bir zamanlar İstanbul'da "Polonya Pazarı" diye anılan kaçak mal satım
alanlarında görmek mümkündü. Tüfekçi esnafımız büyük ihtimalle halen oralardan temin ettikleriyle bu işleri
yapıyor olsa gerektir. İyi honlanmış bir namludan yeteri hız ve kesiksizlikle geçirilmiş bir broach, işini kaliteli şekilde
yapıp bitirir... Sonradan yapılacak bir honlamayla işlemin yerli veya yabancı olduğunu ayırabilmek mümkün değil
gibidir. Çok büyük kuruluşlar muhtemelen yivlemeyi soğuk dövmeyle veya makaralı sıvamayla dahi yapıyor olabilirler
ancak, zaten hayli kısıtlı bir pazar için böyle pahalı yöntemleri uygulayacak işletmeler sanıyorum ki bulunmaz.
Büyük firmalar namlu üzerindeki markalamayı, yüksek basınçlı baskı makaralarının tek geçişiyle, ancak dönü nedeniyle
her harf ve rakamı tek tek basarak yaparlar... Bu işlem baskı yapılan metalin mikro bünyesini de markalama yerlerinde
daha derine yoğunlaştırır ve mekanik olarak silinmiş yazıların, hafif asitlerle muamelesi sonucu gerçek yazıyı biraz flu
şekilde orada görmek mümkündür. Bazı ülkelerde bu nevi markalama zorunludur. Dıştan bakıldığında, bu yazılar baskı
sırasında çok küçük ölçülerde dışarı doğru da hafif bir çıkıntı verdiklerinden yazı yüzeyi, esas yüzeye kıyasla eser
derecede engebeli gibi görünür. Markalama karakterinin aynısını günümüzün lazer yazıcıları verebilmektedir. Ancak bu
yazıların görünümü, civarıyla düm düz aynı yüzeydedir. Baskı markalamayla ayırd etmek mümkün olur. Bu nedenle,
süpheli ürünlerde, markalama lazer cihazıyla yapılmışsa endişelenmek için iyi bir sebep var demektir. Öte yandan belki
yabancı kuruluşlar dahi lazer yöntemine geçiş yapmış da olabilirler. Bunu en iyi şekilde o firmalara sorarak öğrenmek
mümkündür.
Çoğu yabancı tüfek yapımcısı, Benelli dahil, namlu ve arkasındaki uzantıyı ayrı ayrı yapmakta, sonradan vidalı olarak
birleştirip, sentetik esaslı reçinelerle tesbit etmektedir. Bunlar hayli yüksek ısı tatbikiyle birbirlerinden ayrılabilirler. Parçalı
yapımın en esaslı delili, namluya geçişte net kesimli konik bölgedir. Sayın Eren Bey'in örneği de buna benzemektedir.
Çakmacının yapacağı, ısıyla iki parçayı ayırmak, sonradan yivli namluyu çakıp gerekiyorsa sert lehimle gerekli üst aksesuarı
eklemek olacaktır. Bir zamanlar Remington ve Beretta namlularında görülen tek parça yapımını halen sürdürebilen firma
muhtemelen yoktur. Tek parça görünümü varsa bile büyük ihtimalle lazer kaynakla ekli olarak yapılmaktadır.
Acizane yazabildiklerim, kısıtlı bilgi, tecrübe çereçevesinde olağan malumattan öteye geçemez ve inanın, düzenbazlığın
sınırı yoktur... Onların yapabileceklerine akıl sır erdirilemez.
Saygılar.