Muhterem arkadaşlar,
Bireysel silah hakları şampiyonu ülke Amerika'da bir numaralı yivsiz tüfek ithalatcısıyız...
İtalya, İngiltere, İspanya hatta Çin dahi gerimizden geliyor, nal topluyorlar...
Tabancada yerimiz o kadar iyi değil... Önümüzde epeyi ülke var... Kuş avı farklı, can güveniği farklı...
Tüfekte iyiyiz. Ama bu her kesin koşa koşa bizim yivsizleri almaya geldiğinden değil... Aralarında Türk mallarından nefret edenler
bile var... Amerikalı siyasiler, görünürdeki dış politikalarını halka yeterlice enjekte etmişler. Adamlar hınçlarını bizim mallarımızı boykot
ederek aldıklarını sanıyorlar. Amerikan güreşini gerçek zanneden insanlar bunlar...
Ama tüfekleri ithal edenler o kafada degil... Malın bedeline göre kaliteli olduğunun farkındalar... Siparişlerini veriyor, marka değiştiriyor,
vatandaşlarına satıyorlar... Çoğu durumun farkında bile değil.
Buradan çıkarılacak gerçek şu... Tüfeklerimiz bedellerine göre kaliteli ürünler...
Aslında tabancalarımız da öyle... Ancak, onlar adı çıkmış olanlara kıyasla yeteri güveni veremiyorlar olsa gerek... Bunun yanında taklid
oldukları belli oluyor. Tüfeklerimiz de kopya ama bakıyorsunuz, İtalyanlar da öteden beri aynı şeyleri yapıyorlar... Üstelik bizimkiler ucuz...
Yarı hatta üçte bir fiyatına...
Öte yandan toptancı taifesi, bizim tüfekçilerimizin teknolojiyle pek barışık olmadıklarının da farkında olmalılar... İstediklerini planlayıp
imalatcılarımıza aktarıyor, kendi halklarının taleplerini uzaktan komutayla yönetiyorlar... Alan memnun, satan memnun...
Bizimkilerin varlıklarını çoğaltıp iyi yerlere varanlarımız, "E artık büyüdük... kendimize ait bir şeyler yapmamız lazım" düşüncesiyle, kendi
öz bünyeleri mi yoksa dışarıdan kiralanmış eksperlerin işi midir bilinmez, "Motorla ilerleyen otomobilin arkasına at bağlayıp koşturarak
süratı artırma" dan farksız yaklaşımlarla alel acaip buluşlar yapıyor, hatta bunların patentlerini yabancı ülkelerde tescil ettiriyorlar...
Bunları yaparken bir taraftan da üniversitelerimiz ve adı büyük, asırlık patentleri tercüme edip kendi adlarına yayınlatmaktan öte iş
yapmayan devlet destekli araştırma kuruluşlarımızla işbirliği ilanlarını gururla halka ilan etmekten, "Tasarım" fiilinin resmi tarifinden
cesaret alarak dışı değiştirilmiş kopya ürünlerini "Özgün" sıfatıyla teşhir etmekten geri kalmıyorlar.
Tüfekçilerimizin büyük çoğunluğunun patronları kendini çalışarak yetiştirmiş, aslında değerli, alaylı kimseler... İşi başlarken nasıl görmüş
öğrenmişlerse o şekilde, fikir değiştirmeden faaliyetlerini sürdürüyorlar... Okuyan tahsilli çocuklarını yönetime getirdiklerinde, onlar da
babadan gördükleri, işin yürümesinde aksama yaratmayan uygulamaları aynen devam ettiriyorlar... Müşteri yurtdışında hazır, bir
istedikleri varsa zaten yapılması gerekeni söylüyorlar... Onlar bu işin erbabı... İşi bilirler...
Üreticilerimizin dışarı verdiklerinden yerll kullanıcı da nasibini alıyor... Belki bu biraz dolaylı şekilde gerçekleşiyor olabilir ancak sonunda
bu bir lütuf... Az değil... Amerikalılarla aynı malları kullanıyoruz... Bazan diklenen, hak arayan, bir şeyler bildiğini sanıp akıl öğretmeye
çalışanlar oluyor... Haddini bildiriyorlar...
Kocaman bir üretim kolu... Dünya'da sayılıyız... Ama bakıyorsunuz...
Ortada taklidden öte bir şey yok... Yenilik gibi bir şeyler yapanlar aslında havanda su dövüyorlar...
Bu ne zamana kadar böyle gidebilir... Sür git taklidle üretilenler nereye yükseltilebilir... Ne olacak bu işin sonu...
Ne yapılabilir... Muhterem tüfek üreticilerimiz... Merak edip, tenezzül edip buralarda dolaşanınız var mı... Lutfen kulak verin... Sizlerin
çoğundan yaşlı, "Moruk taifesinden" bir hevesli kardeşiniz bir şeyler söylemeye çalışıyor... Lutfen...
Kendi öz kaynaklarınıza ağırlık verin... Çocuklarınızı okutun... Uğraşınızın yabancı dilini iyi öğrensinler... Şimdilik bu lisanlarla araştırma
yapmaya bir kısıtlama yok... Sonra o da olabilir... Teknoloji tahsil etsinler... Mühendis olsunlar... Ama unutmayın ki; Üniversiteler mevcut
ne varsa onu öğretir... Yenilikleri çıkartmak, varsa okudukları okulların araştırma birimlerinin uğraşı olabilir... Öyle üniversitelerimiz var
mı... Biliyor musunuz... Mühendislik diploması alan kişi "Hesap, hendese" adamıdır... Buluş vermez... Buluş varsa onu basitleştirip her
kesin kullanabileceği şekilde sıradanlaştırır... Buluş akıl işidir... Tahsil ile desteklenebilir... Neden her konservatuvar mezunu bir Mozart
bir Pagannini olamıyor... Kendi objektif düşünce sisteminizi oluşturabilirseniz, hem size gelen orijinal fikirleri gerçekçi olarak değerlendirir,
hem de yabancı şarlatanların kepazesi olmazsınız...
Devlet destekli araştırma kuruluşlarından medet umuyorsanız, onların bu güne kadar gerçek hangi yeniliklere imza attığına bakın... Bu
da kendi bilginizin sağlam filtrelerini gerektirir... Yabancılara bel bağlamayın... Genelde bu kişiler, yaptıklarına nüfuz eksikliğini fark
ettikleri başkalarını kazıklamaktan neredeyse keyif alırlar... Onlara muhtaç olmayın...
Olumlu tenkidlere kulak tıkamayın... Akıl akıldan, el elden üstündür... İyice dinleyip anlamadan hislerinizle karşılık vermeyin...
Kullanıcı geri dönüşlerine çok önem verin... Aralarında imkan bulsa sizden iyi bu işleri yapacaklar olabilir... Alınmayın... Sinirlenmeyin...
Bakın Amerikalılar; "Müşteri her zaman haklıdır" demişler... Onların her bir şeyi iyi bildiğini düşünüyorsanız, bunu da bir düşünün...
Şu ara tam zamanı... Yeterli potansiyel oluşmuş durumda...
Uçak alanda... Motorları çalışıyor... Birazdan ilerleyip kalkacak... Yerle alakası kesilecek... Fırsat henüz elinizde...
Yarınlarımız, çocuklarımız için...
Saygılar.