Muhterem Kamil Bey... Değer verip okuyan arkadaşlar,
Ulus ve ırk olarak silaha ne kadar değer veren bir topluluk olduğumuz malum. Ancak aynı yaklaşımı araştırmada gösteremiyoruz.
Bunu bir yerde mazur görmek de gerekebilir, zira kendi dilimizde ulaşılabilir kaynaklar mevcut değil... Yabancı olanların kavranabilmesi
için neredeyse bir tahsil icab edecek. Sanal medyadaki arşivin büyük kısmı güvenilebilir özellikte değil. Bir şekilde silahlara yakınlık
sağlamış blog sahibi öyle kişiler var ki, gururla yazdıklarının bir kısmı güvenip okuyanlara hayat boyu yanlış bilgiler verecek kadar
hatalı... Üşenmeyip kitap yazanların dahi çok sığ bir alt yapısı olduğu belli oluyor...
Bu durumda bir zamanlar ciddi literatürden bir şeyler öğrenmiş, tecrübeleriyle bunları değerlendirmiş kişilerin çaba vererek silahsever
ülkemizin fertlerine yardımcı olmaları neredeyse milli bir görev oluyor. Kendimi böyle bir sınıfın en beceriksizlerinden biri olarak nitelesem
de üzülerek daha iyisini yapamadığımı kabul ediyorum.
Bu girizgahı takiben, ateşli silahlarıın çalışma esaslarını bir nebze hatırlamak faydalı olacaktır...
Tüm ateşli silahlar "Etki/Tepki" prensibinde çalışır... Barut yanar, basınçlı gaza dönüşür, namlu içinde her yere eşit baskı yapar, alt ve
üst yönler birbirini massederken önde kurşun veya her ne sevk ediliyorsa ileri, arkada bu gücü içinde tutan kütle geriye hreket eder.
Elle dolum yapan türlerde art tarafa olan bu iş kaynağı heba edlirken otomatik besleme yapanlarda muhtelif yollarla bu itiş gücünden
istifade yolları aranmıştır.
Fişeklerde kullanılan barudun hiç bir zaman tamamı namlu içinde yanıp yok olmaz. Basıncın en yüksek olduğu saniyenin bir kaç binde
biri zamanda bu güç aşırı tehlikelidir, sevk edilen nesnenin silahtan uzaklaşması ardından seviye düşer ancak gene de bir takım işleri
başarabilecek kadar etkilidir.
Barut gücüyle elde edilen, öne ve arkaya etki tepki yaratan, hareket verdiği cisimlere ağırlıkları nisbetinde hız kazandıran bu istikameti
belli itiş değerinin teknik adı "Moment"tir, buna "Yönlendirilmiş Yük" de denilebilir.
Söylenen itiş değerinin neden olduğu diğer kavram "Enerji" dir. Moment gibi tek değil çok yönlü ve mahiyeti değişebilir özelliktedir.
Barut gazı enerjisinin yaklaşık yüzde otuzu sevk için kullanılabilirken diğerleri, ısı,ses, kimyevi gazlar ve sair mecralarda telef olur.
Barut gazının sevk işlevini yaratan öğelerinin genel adı "Basit geri tepme unsurları" olarak adlandırılır ve bunlar özetle; İtişi çıkaran
gaz ve itişle kazanılan momenttir.
Otomatik dolumlu ateşli silahların büyük bölümünde, namludan boşaltmayı, ateşleme düzeneğini tekrerdan kurmayı sağlayan öğeler,
bu bahsedilen basit geri tepme unsurlarıdır. Kullanılan fişeğin gücüne göre tatbik edilmiş kilit sistemleri, onlara hareket kaynağı olan
mekanik düzenler kaideyi bozmaz. Kilit sistemleri ( Döner başlık, Düşey salınım, mafsal ve saire ) namlu gerisinden itibaren ilk bir kaç
milimetrede, çalıştırma sistemleri (gazlı, kinetik, geciktirmeli, atıl ağırlıklı) bunu takip eden bir kaç santimetrede iş görürken adı geçen
basit geri tepme öğeleri, yani namlu içinde kalan gaz ve kazanılmış moment, bir fişek boyundan da geriye uzanan aralıkta mesai
verir, boşaltma ve kurmayı sağlarlar. Dolum her zaman bu işlem sırasında komprese olarak iş gücü kazanan irca yayı vasıtasıyla
gerçekleşir.
Bu genelleme dışına çıkan istisnai yapılanmalar, artık eskimiş Browning A5 benzeri "Uzun Geri Tepmeli" ve M1 Garand misali "Uzun
Vuruşlu Piston Tahrikli Gaz" çalıştırma sistemleridir. Bunlardan ilkinde tüm mesai , kazanılmış moment, ikinci grupta, piston içindeki
basınçlı gaz unsurları üzerine kalmıştır.
Bu izahattan anlaşılabileceği gibi, çalışma sistemi ne olursa olsun, otomatik ateşli silahlarda, kovanı dışarı atan, sistemi kuran, basit
geri tepme öğeleri denilen "Namlu içinde kalan gaz" ve "Mekanizmanın ağırlığı nisbetinde kazanmış olduğu geri tepme hızı"dır. Söylenen
artık gaz, arka cenahta açılan kovan atma çıkışından, önde namlu ucundan tahliye olur ve gücü çok yüksek olmadığı için tehlikesiz
seviyededir. Özellikle gece atışlarında geriye gaz çıkışının gözle dahi takibi mümkündür.
Kovanı dışarı atan namlu içinde kalan artık gaz olduğuna göre, "Tırnak" denen çengel biçimli kavrama unsurunun işlevi nedir sorusu
akla gelecektir. Gerçekten, atım yatağı kusursuz yapılmış, her daim temiz kalabilen bir namluda tırnak gereksizdir. Ancak pratikte bu
her zaman mümkün olamaz. Kirlenen atım yatağı içinde boş kovan, sürtünmeye yenilerek küçük kütlesinin kazanmış olduğu momenti
sürdüremez ve yerinde kalır, ancak tırnağı taşıyan ağır mekanizmanın momenti yeterli olduğudan geriye seyahatini devam ettirirken
boş kovanı da fırlatıcıya kadar taşır. Tırnağın asli görevi, atım yatağından dolu fişeği çekip dışarı almaktır.
Bütün bu söylenenlerin, olması gereken esaslarla imal edilmiş silahlarda geçerli olduğunu bilmek gerekir. Cehaletle gaz tahliye
kanalları yakın, geniş açılmış, kinetik yayı hantal seçilmiş, kızak toleransları aşırı tutulmuş birimler, hiç akla gelmeyecek olumlu veya
olumsuz çalışma sebepleri yaratabileceklerdir.
Günümüz genel sanayiinde ana tahdit faktörü "Üretim Maliyetleri"dir. Silahlar da bunun içindedir. Tasarımcılar her işlevin, yeteri güç
ve teferruatta birimler tarafından yapılması ana prensibinden hareket ederler.
Bu nedenle, gazlı çalışma sistemlerinde gaz odacıkları, namlu içi basıncın yüksek olduğu orta yerlere konumlandırılırken içinde devinim
verecek piston aralığı kısa tutulur ve alınan gaz dışarı atılır ki, kapalı mekanda daha uzun süre kalıp tahripkar sademelere neden
olmasın, sadece kilidi açsın, diğer kurma, boşaltma işlerini namlu içinde kalan gaza ve mekanizmanın kazandığı momente bıraksın.
Kinetik tüfeklerde diğer sistemlerde ilk tepki safhasında toparlanan iş yapabilme gücü yeterli seviyede kinetik yay üzerinde toplansın,
ikinci safhada ancak kilidi açabilecek seviyede mekanizma üzerine boşalsın.
Faydalı olacağı umuduyla...
Saygılar.