Ecevit iktidarı işbaşındaydı, 2001 ekonomik krizi yaşanıyordu. Bunun sebebinin, ABD'nin Irak'ı işgâline izin verilmemesi olduğu yıllar sonra itiraf edilecekti.
BU MİLLET TÜM GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRDİ
Dönemin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan il il gezip, “Halkın perişan, bezgin, umutsuz, çaresiz olduğunu, tarifi imkansız bir yokluk ve yoksulluk içinde bulunduğunu, yarına dair hiç bir umudunun kalmadığını ve hücrelerini parçalarcasına 'hükümet istifa' diye bağırdığını” anlatırken, Ecevit iktidarı ekonomik krize karşı “Bu ülke için seve seve” kampanyası başlatmıştı. Erdoğan, bu kampanyaya şöyle tepki gösterdi: “Bu hükümet duymadığı, görmediği, hayırlı hiçbir icraatta bulunmadığı gibi, arsızca ve sıkılmadan bir de halkımızla oyun oynadığını zannetmektedir. 'Bu ülke için seve seve' logosuyla başlatılan bir kampanyaya kurtuluş simidi gibi yapışmakta ve medya desteğiyle bunu etkin kılmaya çalışmakta. Bu tür kampanyalar her zaman yapılabilir. Halka moral ve motivasyon vermesi açısından önemlidir, bu yanıyla da desteklenmelidir. Zaten bu millet, bu ülkenin insanları, ülkeleri ve vatanları için, her zaman seve seve fedakâr davrandı. Gün geldi, vatan için canını verdi. Gün geldi, karşılığını tam almasa da çalıştı, üretti. Seve seve askerlik yaptı. Seve seve vergisini verdi. Gün geldi, sandık başına koşarak oy kullandı. Velhasıl tüm vatandaşlık görevlerini yerine getirdi. Bütün bu fedakarlıkları; Çoluk çocuğu namerde muhtaç olmasın, bu ülkede aç-açık kalmasın, herkesin işi-aşı olsun, ülkemiz insani gelişmişlikte dünya milletleri arasındaki şerefli yerini alsın diye yaptı. Ama bütün bunlara rağmen memleketin durumu ortada. Hükümet elini nereye attıysa kuruttu. Yolsuzluk ve yoksulluk, yegane ülke fotoğrafı haline geldi. 2 milyon esnaf ve tüccar bu yılı zararla kapattı. 420.000 işyeri kapandı.1,5 milyon yeni işsiz, işsizler ordusuna katıldı. Velhasıl vatandaşın yapacağı bir şey kalmadı. Bir şey yapılacaksa, yapması gereken hükümettir artık. Eğer bu hükümet, bu ülke için işe yarayacak, vatandaşı sevindirecek bir şey yapmak istiyorsa, derhal istifa etmelidir. Bir an önce çekip gidin!.. Düşün bu milletin yakasından, düşün!.. Milletin kabusu olmaktan çıkın artık.”
Merhum Ecevit, Arjantin'de yaşanan yağmalama olaylarının ülkemizde yaşanmamasını, “Halkın, hükümete güvenine” bağlamıştı. Erdoğan'ın buna cevabı da şu oldu:
“Böyle bir tespit eğer kasıtlı değilse, tam bir cehalet örneğidir. Sayın Başbakan, kendisine Başbakanlıkta ve konutunda söylenenleri gerçek zannediyor anlaşılan. Yine bu beyandan anlaşılan bir şey var ki, kimse Sayın Başbakan’a doğruları söylemiyor, kimse Sayın Başbakan’ı üzmek istemiyor herhalde... Herhalde bütün Türkiye, hepimiz, hükümet üyeleri gibi hafıza kaybına uğramadık. Sayın Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde polislerin ilk kez yürüyüş yaptığını, ilk kez sistemin orta direği sayılan esnafın miting yaptığını ve o mitingde neler olduğunu unutmuş olabilir. Ama bizler bunu unutmadık. Türkiye bunları unutmadı. Ankara’nın Tandoğan meydanında yapılan esnaf mitinginde olup bitenler kimilerinin hafızalarında silinmiş olsa da arşivlerde durmaktadır. Üstelik o insanların hiç birisi terörist ya da serseri değil, rejimin bel kemiğini oluşturan esnaf kardeşlerimizdi. Ayrıca özellikle Tandoğan mitinginden sonra, bu tür gösterilerin yasaklandığını, veya gösterilerin şehir dışlarında yapılmasına müsaade edildiğini de unutmadık. İşçilerimiz ve memurlarımız ise çok uzun süredir, neredeyse her gün, her hafta, her ay sokakta. Hükümetin görmemesi onların ve olayların yok olması anlamına gelmiyor. Beyler, Arjantin’de olanlar Türkiye’de olmadı, olmaz diye kendinizi kandırmayın. Eğer halkımız daha ileri gitmemişse, gitmiyorsa, bu büyük bir devlet geleneğine sahip olmamızdan, aile kurumuna çok önem vermemizden ve geleneksel dayanışma mekanizmalarını hâlâ ayakta tutabilmemizdendir. Yatsınlar kalksınlar, bu halka dua etsinler!.. Ancak bu gelişmeleri yorumlarken, 'bizde olmadı, olmuyor' diye sevinmek yerine, ibret almak gerekir.” ALINTIDIR...
Biz kim olursa olsun bu ülke için yine seve seve fedakarlık yapacağız. Ama bazı şeylerden ders çıkarmak lazım. Bu ülke batmaz. Sadece biraz zorluk yaşar. Borcumuz neyse öderiz. Ödeyemezsek bizim yerimize mutlaka biri öder ve karşılıkta beklemez.