Merhaba muhterem arkadaşlar,
Tüm alemi saran bu sıkıntılı günlerde tüfek sahiplerin vaktini değerlendirebilecek bazı paylaşımların faydalı olacağını sanıyorum.
Fişeği hazneden alıp atım yatağı hizasına yükselten, bizim "Kaşık" dediğimiz maniveladan başlayalım...
Bu kaşık genelde tetik grubuna bağlı, önde uzanan boylu bir kepçe gibidir ve kendini sürekli kapanmaya zorlayan bir yayın cebri
altındadır. Umumiyetle arka kısmında bizim "Atbaşı" yabancıların "İtbaşı" dedikleri bir ikinci levyeyle bağlantı halindedir... Ekseriyetle
atbaşının arkasına konulmuş bir yay hem onu hem de kaşığı ileri, kapanma yönüne iter... Mekanizmanın arkaya hareketi belli bir
safhasından sonra söylenen yayın itişi sadece atbaşına münhasır kalır.
Atbaşının üst ön kısmı, mekanizmanın geri konumunda içine oturacağı bir yuvaya uyacak çıkıntıyı ve arkasında mahmuz gibi uzantıyı
taşır... Her iki uç, mekanizma altıyla onun belirli bir geri hareketinden sonra devamlı sürtünme halindedir ve güçlü irca yaylı gazlı
tüfeklerde bir mahzur olmasa da, zayıf yaylı kinetik türlerde bu, çalışmayı etkileyen önemli bir faktördür. Atbaşını iten yay gücü ona göre
belirlenmelidir.
Atbaşı, küçük boyuna rağmen tüfek çalışmasında büyük ölçüde etkilidir... Bir kere yerinde çok az toleranslarla ancak büyük alanda
hareket zorunluğundadır ve bu devinimi sırasında özellikle yandan gövdeyle teması ya hiç ya da minimum ölçüde olmalıdır. Kötü temas,
kaşığın aşağı yukarı seyahatini yavaşlatarak kendini belli eder... Böyle durumlarda yapılacak olan, tetik grubunu söküp, küçük taşlama
aletiyle yandan atbaşını biraz traşlamaktır. Tabii ehil ellerde...
Öte yandan atbaşının yüksekliği, mekanizmanın ne kadar geride duracağının belirleyicisidir. İstenen, onun mümkün olduğunca en arkada
tutulup fişeğin yükselmesi ve atım yatağı hizasına sağlıkla ulaşması için gerekli zamanı sağlaması ise de aşağı hareketinde alt kısmının
tetik grubu tabanıyla teması olgusu her zaman bu rahatlığı vermez. İyi yapılmış ölçülü, standart parçalarla bu bir sorun değildir. Ancak,
her bir parçanın eğeyle yontularak tüfeğe uydurulduğu imalat türünde başlangıçta olmasa da silah kirlendikçe problem yaratır. Filvaki,
periyodik bakımı ihmal edilmiş iyi markalarda dahi aynı sorun ilerleyen zamanda ortaya çıkabilir.
İyi bir temizlik ve bakım, çoğu problemin en uygun çözümüdür...
Kaşık, işlevini tüfeğin sağı veya solunda mekanizma salma düğmesini taşıyan içteki "Şarjör mandalı" ile yürütür... Bu mandalın arka
kısmı taşıdığı yay zoruyla içe dönerek kaşığın yukarı hareket yolunu kapatırken ön kısmı tamamen gövde yan duvarına gömülerek hazne
çıkışını açar ve eğer varsa, bir fişeğin kaşık üzerine itilişini sağlar... Fişek yoksa, şarjör mandalının arka kısmı kaşığın üst hareketine izin
vermeyeceğnden ve de atbaşı mekanizma altındaki yerini terk etmeyeceğinden mekanizma arkada takılı kalır. Aslında mekanizmanın
geride tutulmuş hali fişek olsa da gerçekleşecektir ancak, hızla kaşık üzerine itilen fişeğin tablası şarjör mandalının içe dönen arka ucuna
çarpıp onu kaşık üst hareketine açacağından, sıkışık irca yayı tarafından öne zorlanan mekanizma ileri giderken atbaşının arkadaki
takılma ucunu da sürükleyip onunla bağlantılı arka uzantısı merkezli bir rotasyonla aşağı, salma yönüne ittiğinden kaşığı yükselterek
üzerindeki fişeği sürüp atım yatağını yükler...
Şimdi...
Ülkemizde halen imal edilen tüfeklerde üç tür hazneden atım yatağına yükleme vardır...
Armsan, Akkar gibi markalarda şarjör mandalı, bir üst uzantısı vasıtasıyla mekanizma kızağı kollarından biriyle sürekli temas halindedir
ve onun geri hareketinde bu uzantı yayı vasıtasıyla önden dışarı döndürerek şarjör mandalının hazne cıkışını açmasına ve bir fişeğin
kaşık üzerine salınmasına otomatik olarak izin verir... Tamamı gazlı olan güçlü irca yaylı bu modellerde mandal ve mekanizmanın devamlı
sürtünme hali önemli bir mahzur değildir. Ancak kinetik türlerde, kullanılan zayıf irca yayı nedeniyle tatbik edilemez... Bu tüfeklerde hazne
ve atım yatağına dolum her zaman ve hiç bir mandal, pim etkinleştirilmeden yapılabilir.
Benelli yapılanmasına sadık kalan Stoeger, şimdiki Huğlu ve benzer markalarda, tetik grubu yanında yer alan bir mandal, horozun inik
halinde yayının kovanı itişiyle aşağı hareket eden, horoz kurulduğunda kendi yayıyla yukarı devinimle şarjör mandalının kaşık yoluna
çıkacak ucunun önüne geçerek şarjör mandalını kaşık yukarı hareketine izin verecek, ancak şarjör çıkışını da yeterince kapalı tutacak
şekilde onun devinimini sınırlar. Bu özellik sadece horozun kurulu haline has olduğundan ve de düşen horozla şarjör mandalının kaşık
tutma işlevi açılacağından horoz kurulu olmadan hazneye dolum yapılamaz. Kinetik tüfekler için geliştirilen bu düzenek bizde bazı gazlı
örneklerde de kullanılmıştır.
Beretta 1200 klonu tetik grubu ve Benelli M3 benzeri irca yayı şarjör borusu etrafında konumlu hem gazlı hem kinetik diğer bütün
tek pimle gövdeye tesbitli tetik grubu taşıyan markalarda, horoz inik durumda onun alt önündeki bir çıkıntıyla içeri itilen, kurulu olduğu
zaman kendi yayıyla ileri çıkan tetik grubu ön ucunda konumlu bir basit pim, şarjör mandalının kaşık tutma halini, kaşığın en alttan biraz
yukarıda durumuyla engeller. Zira bu vaziyette şarjör mandalının arka ucunun içeri devinimi, dayandığı kaşık yan duvarı blokajıyla, daha
içe, onu tutacak seviyeden men edilmektedir.. Akdaş da böyle bir yapılanmadadır. Ve lakin, bir şekilde paslanıp kirlenerek veya yayı
zayıflayarak ileri hareketini çıkartamayan fişek salma pimi hazneden atım yatağına yüklemeyi engellemez. Tüfek, şarjördeki tüm fişekler
bitinceye kadar normal çalışmasını sürdürerek sonunda mekanizmayı geride takılı bırakır. Salma düğmesi mekanizmayı serbest bırakır
ancak, hazneye yükleme yapılamaz... Bunun için salma düğmesine sürekli basıp kaşığı içeride tutarak tüm fişekleri şarjöre sürmek
gerekir... Kaşığın bırakılmasıyla bir fişek hemen üzerine düşer ve mekanizma geri ileri hareketiyle atım yatağına yüklenebilir...
Son iki besleme şeklinin ilkinde horoz yayı kovanı, ikincisinde horozun alt çıkıntısı hemen hemen aynı güçle kaşığın hazne açma görevini
sağlama işlevindedirler... Birinin diğerine vuruşun gücünü azaltma yönünde bir farklılığı yoktur. Filvaki, hemen hemen yayın açılma son
safhasında vukubulan böyle bir blokajın olumsuz etkisini belirten vukuat da mevcut değildir.
Muhterem Emre Çetinkaya'nın problemine gelinirse; Muhterem Emrah Bey'in kaşık hareketiyle alakadar teşhisi son derece doğrudur.
Ancak bu, tüfeğin hazneden atım yatağına besleme işlevine mani olmaz. Fişek sıkışması mevcutsa buna sebep olan başka bir neden
olmalıdır. Muhtemelen atbaşının içeride hareketini kısıtlayan yağ ve pasla yoğunlaşmış barut artıkları, toz toprak bunda amil olsa gerektir.
Tetik grubunu da çıkararak yapılacak iyi bir temizlik muhtemelen çözüm olacaktır.
Saygılar.