2006 yılının kasım ayıydı. Güzeller güzeli Van ilinde üniversiteye 3. sınıfa devam ediyordum ve içimdeki av hasreti beni günden güne yakıyordu. Memleket yabancı birde terör belası var, samsun desen 18 saat mesafede. Çaresiz ocak şubat ayını kovalıyor okul tatile girince memlekette gideriyordum hasretimi. 2 yıl böyle geçmişti… 3. Sınıfta 2006 yılının kasım ayında herhangi bir Cuma gününün akşama yakın bir saatinde sanki bişeyler ararmışçasına dolaşıyordum Van’ın sokaklarını. Ana caddeden çıktım bir ara sokağa girdim, çok kuytu dar bir sokakta ufak bir av bayisinin önünde buldum kendimi. Gözüm vitrindeki bir av yeleğine ilişti. Sorsammı sormasammı ikilemi içinde dükkanın kapalı olan kapısını itip girdim içeri. İçeride gürül gürül yanan bir soba, üstünde ufak bir demlik kaynıyor, ,dar uzun bir dükkan, av tüfekleri,fişekler,kurusıkılar, oltalar…
Kapının direk karşısında küçük bir masa , masanın yanında 1.60 boylarında tombul yüzlü güler yüzlü bıyıklı, 50 li yaşlarda bir adam. Van şivesi ile konuşan bu adam ayağa kalktı ve konuşmaya başladık.
-Buyur gardaş,
-Selamın aleyküm abi şu dışarıda asılı yeleğin fiyatı nedir.
- Aleyküm selam…. Olur gardaş.
-Sağol abi hayırlı akşamlar..
- Senin şiven buraya yabancıdır sen nerelisen,
- Samsunluyum.
- Asker ,polis falanmısan,
-Yok öğrenciyim.
- Eylallah gardaş. Bizim çok dostumuz vardır o taraflardan. Avcımısan.
-Evet abi memlekette giderim ama burda biraz zor tabi.
-İşin yoksa bi çay doldurayım sıcaktır.
-Sağol abi zahmet olmasın,
-Yahu ne zahmetidir otur hele o kadar memleketimize gelmişsin sende bizim gardaşımızsın bi çayımızı iç. Sizin oralarda ne avı olur.
- çulluk ,ördek olur abi.
-çulluğun avıda güzel olur he gitmişimdir bende. Bizde keklik avlarız buralarda.
50li yaşlarda bu adamla yarım saat kadar muhabbet ettik. Kendisinin de avcı olduğunu keklik avına gittiğini isterse yarın sabah onunla ava gidebileceğimi söyledi. Hiçbir şey düşünmeden veya düşünemeden kabul ettim bu teklifi. Buluşacağımız yeri belirledik, telefonlarımızı aldık ve ben ayrıldım oradan…
Sonra bu olayın sıcaklığı geçince içime ince ince korkular işlenmeye başladı. Nereye gideceğiz. Adamın zihniyeti nedir. Ya adamın niyeti kötü ise ya teröristlere yakın biri ise. Van’da cesedimi bile kimse bulamaz dağlarda diye düşünmeye başladım... Bu düşünceler aklıma tesir etse de gönlüme hiç etkisi olmuyordu. Ben kendimden emin ölümden öte köy yok diyordum sadece… Tek korkum olurda ters bir durum olursa kendimi savunacak bir tüfeğim bile yoktu… Bu düşüncelerle geç de olsa uyumuşum saat çaldı sabah namazımı kılıp adamın tarif ettiği yere gittim. Evinin bahçesinde hazırlık yapıyor, köpekle uğraşıyordu. Köpeği görünce biraz rahatladım avcıydı işte gerçekten. Gri bir brodway arabası vardı öne binmek için hamle yaptım, köpek benden önce davrandı. Adam köpeğin biraz asabi ve kıskanç olduğunu öne kimseyi oturtmadığını söyledi. Dişi bir pointer kırması siyah beyaz ufak bir köpekti bu. Adı liz idi. Bende arkaya geçtim oturdum… Sonra adam bana öne geçmemi ancak yavaş hareket edip köpeği kızdırmamamı söyledi. Beni dişlemesinden korksam da yavaş yavaş oturdum koltuğa , yere ayak koyulan yere kıvrıldı köpekte. Adamın söylediğine göre beni sevmiş yoksa arıza çıkarır beni öne oturtmazmış liz.
Yolda muhabbet koyulaştı. Adam adının Mete olduğunu aslen Azerbaycan göçmeni olduğunu babasının gençken Türkiye’ye geldiğini önce Iğdır sonra Vana yerleştiklerini anlattı. Türklüğü ile gurur duyduğunu, vatanperver olduğunu ülke sevdası ile yanıp tutuştuğunu gördükçe bende denizde gerçek bir inci , samanlıkta aradığım iğneyi bulduğumu o an farkettim…
O gün 2 keklik vurup bir saat av yaptık. Keklikleri pişirip yedik , matara çayı içtik. Hoşap kalesini gezdik sonra… Mete AŞGA av hayatımın dönüm noktası oldu. Ördek avı yaptık, keklik avı yaptık ama en önemlisi avın etiğini öğrendim ondan. Av işi vicdan işidir. En büyük kural vicdanın koyduğudur derdi. 3 yıl Van’da ben onaçıraklık yaptım, o bana ustalık yaptı. İlk tüfeğimi ondan aldım. Onun yaptığı avların ve asıl avın duayeni olan olan babası Latif dedenin avlarını ve tecrübelerini görünce onların sohbetlerini hep lütuf bildim kendime. İlerleyen dönemlerde bir albüm oluşturup fotoğraflarını da paylaşırım forumumuzda. Latif AŞGAnın büyük avlarıda çok fazla… Latif AŞGA vefat etti Allah Rahmet Eylesin, Mete abim hala dağlarda keklik peşinde.
Allah her avcıya böyle güzel dostlar nasip etsin… Ustamın kulakları çınlasın…
Rastgelsin tüm vicdanı ile avlananlara…