Gönderen Konu: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!  (Okunma sayısı 1860 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Hüseyin BAŞARIR

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 652
  • Thanked: 470 times
MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« : 08 Aralık 2016, 20:49:34 »
        Avcıların en önemli gündem maddesi olması lazım bence.. Aşağıdaki yazıları dikkatle okuyacağınızı umuyorum.

       
      (Yeşil Gazete)

      Mermer ocakları tarıma ve doğaya zarar veriyor
     
      Bu tür ocaklarda madenlerin arasında çıkan taş, toprak vb. yabancı nesnelere pasa deniyor.Mermer ve taş çıkarıldıktan sonra kalan pasanın döküldüğü alanların kayması sonucunda kayan toprak, mermer ve taş parçaları bitkilere, meyve ağaçlarının üzerine yığılarak zarar veriyor.

      Dere yatağındaki taşkın arazilerinde önlem alınmadan depolama yapılıyorsa taşan sular da tarım arazilerini basıyor.

      Mermer atığı (Mermer Çamuru) %50 Kalsiyum Oksitten, %95 Kalsiyum Karbonattan oluşuyor, bu da dere yatağına bırakıldığında balıkların yaşamasını imkansız hale getiriyor. Atıkta bulunan karbonik asit de asit yağmuru etkisi yapıyor.

      Mermer ocaklarının neden olduğu ormansızlaştırma sonucunda alan tek bir parçaya dönüştüğü,doğal arazi dokusunun parçalanmasının biyolojik çeşitliliği azalttığı veya ormanda alan bölünmesi oluşuyorsa, yaşam alanları arasında orman canlılarının geçişlerinin engellendiği de konuşmacıların peyzaj ekolojisi açısından vurguladığı noktalar arasındaydı.

     Taş ocaklarının sağlığa da zararı var, canlılara da

      Mermer ve taş ocaklarında yapılan dört işlem var ki, çevre üzerinde ciddi etkilere neden oluyor.

     Patlatmalar 3,4 şiddetindeki bir depreme eşdeğer.Bu patlamalar önemli ölçüde toz emisyonuna ve yeraltı su tabakasında ve akifer yapısında bozulmalara neden oluyor. Ayrıca gürültü kirliliği oluşuyor ve rüzgara bağlı olarak havaya karışan tozlar hava kalitesini de bozuyor.

     Kırma ve eleme işlemleri de toz emisyonuna neden oluyor.Çünkü aslında bu işlemlerde sıvı kullanılması gerekirken, su tüketimi yüksek olacağı için bundan kaçınılıyor.

     Taşıma da çevreye toz emisyonuna neden oluyor. Yerleşim alanı içerisinden geçirilen kamyonlar taşıma esnasında yerleşim alanını da toz içinde bırakıyor.

     En önemli etkilerden birini oluşturan tıraşlama ve kazı da fauna ve florayı yok ediyor. Akiferde çatlaklar oluşuyor, yeraltı su tabakası kirlenebiliyor ve yüzeysel su kaynakları kuruyabiliyor.

     Taş ocaklarından yayılan tozlarda bulunan 2,5 mikrondan küçük parçacıklar akciğerlere kadar girebiliyor. Böylece metal bileşikleri doğrudan akciğerlere taşınmış oluyor. Ayrıca bitkileri de toz kapladığı için bitkilerin fotosentez yapması ve büyümesi engelleniyor.

     Toz kirliliğinin görünmeyen bir etkisi de trafik kazaları. Toz asfaltta görünmeyecek kadar ince bir kaplama alanı oluşturuyor, en ufak yağmurda kaygan zemin kazaya yol açıyor.

   
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Uygar TANDOĞAN, M.Ali AKDAĞCIK, Yaşar KÖKÇEN, Selim UYGUN, Aslan POLAT

Çevrimdışı Hüseyin BAŞARIR

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 652
  • Thanked: 470 times
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #1 : 08 Aralık 2016, 20:54:13 »
       
         Ekolojik Denge ve Taş Ocakları

       İnsanoğlu, tabiatta kendisinin emrine verilen şeylerden istifade ederken ölçüyü kaçırmamak ve dengeli olmak zorundadır. Aksi halde sorumlu olacağını ve ahirette bunlardan da hesaba çekileceğini bilmek durumundadır.

      Sanayileşme ile başlayan süreçte tabiatın vahşice kirletildiği ve ekolojik dengenin altüst edildiği bilinmektedir. Daha çok para ve servet kazanma uğruna insanoğlu tabiata saldırmakta, ormanları katletmekte, nehirleri kurutmakta ve doğal yaşamı altüst etmektedir. Hayatta kalmaya direnen göllerdeki ve nehirlerdeki canlılara/balıklara kimyasal atıklarla işkence yapmakta, onları zehirlemekte, denizlere zararlı atıklar boşaltmakta, baca ve egzoz gazlarıyla atmosferi kirletmekte, iklim değişikliklerine neden olmakta, kuraklık ve kıtlığa davetiye çıkarmaktadır. Kısacası insanoğlu, kendi eliyle kendine yazık etmekte ve kendi sonunu bizzat kendisi hazırlamaktadır.

      Son yıllarda fabrika bacalarından ve arabaların egzozlarından çıkan zehirli gazlar ve tüketilen fosil yakıtlar, insan hayatını olumsuz bir şekilde etkilemekte ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Duyarlı ve bilinçli bir insanın tüm bunlara karşı sessiz, seyirci ve kayıtsız kalması asla doğru değildir. Bu itibarla demokratik tepkiler mutlaka dile getirilmeli, gereken yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı, çıkartılan kanunlar kararlı ve ısrarlı bir şekilde uygulanmalıdır.
Son iki yıldır ülkenin bir ucundan diğer ucuna her ay düzenli olarak uçakla seyahat etmem nedeniyle memleketimizi yukardan seyretme imkânı bulmaktayım. Bu nedenle, gördüğüm bazı eksiklikleri ve yanlışlıkları buradan ifade etmeyi bir görev bilmekteyim. Zira bu da sosyal sorumluluğun bir gereğidir ve görülen yanlışların ifade edilmesi gerekmektedir. Mesela benim gördüğüm yanlışlardan bazıları şunlardır:

      Maden/taş/mermer/kum ocakları çevreye büyük zararlar vermekte ve tabiattaki dengeyi altüst etmektedir. Bunları kapatmak ve insanları işsiz bırakmak çözüm olmadığına göre yapılması gereken şeyler bellidir. Bu işletmelerden para kazanan patronlar, tabiatı eski haline getirmek, etrafı ağaçlandırmak ve çevre düzenlemesi yaparak “sanki orada daha önce bir maden/taş/mermer ocağı vs. yokmuş gibi” bırakmak zorundadırlar. Bunu yapmazlarsa çevreye ve topluma karşı büyük bir suç işlemiş olurlar. Dolayısıyla bununla ilgili yasal düzenlemeler derhal yapılmalı ve en ağır para cezaları devreye sokulmalıdır. Eğer ilgili kanunlar varsa, yetkililer bunları derhal uygulamalı ve çevrenin eski haline getirilmesini mutlaka ama mutlaka sağlamalıdırlar.

     Aynı şekilde çimento fabrikaları da çevreye verdikleri zararları telafi etmeli, açtıkları ocakları kapatmalı, filtrelerini mutlaka taktırmalı ve bunları işler halde tutmalıdırlar. Buraları denetlemekle görevli kimseler de görevlerini ihmal etmemeli, savsaklamamalı ve ciddiye almalıdırlar. Gözünü para hırsı bürümüş patronlara gereken ders verilmeli ve en ağır yaptırımlarla onlar bu niyetlerinden caydırılmalı ve tabiatın korunması sağlanmalıdır.
Sendika yetkilileri de hem işçilerin hem de çevrenin korunması için üzerlerine düşen görevleri eksiksiz yapmalı ve az bir pahaya/paraya kendilerini/yetkilerini kötüye kullandırtmamalıdırlar.

       Önlerine gelen davalarda savcı ve hâkimler daha dikkatli ve duyarlı olmalı ve çevreye zarar veren bu gibi firmalara en ağır bedel neyse mutlaka ama mutlaka ödetmelidirler.

       Öte yandan belediyeler, vahşi çöp depolama yönteminden derhal vazgeçmeli ve çöpleri en güzel şekilde değerlendirecek modern tesisleri beldelerine/ ilçelerine/ şehirlerine kazandırmalıdırlar. Yapmayanları ise halk bir daha seçmemeli, merkezi yönetim de çıkardığı kanunları uygulamayan bu gibi basiretsiz belediye başkanlarına hukuk içinde kalarak bunun hesabını mutlaka sormalı ve denetim mekanizması da çok iyi çalıştırmalıdır.

       Elbette ihtiyaç olan yerlerde hidroelektrik santralleri inşa edilmeli, bir nehre ne kadar mümkünse o kadar HES yapılmalı ve az sayıdaki HES ile kesinlikle yetinilmemelidir. Nehirler/dereler, asla boş yere akıtılmamalı ve en güzel şekilde değerlendirilmelidir. İçme suyu, tarımsal sulama, elektrik üretimi veya başka neler yapılabilecekse bu sularla onlar mutlaka yapılmalıdır. Ancak çevreyi korumaya da özen gösterilmeli ve ağaçlandırma kesinlikle ihmal edilmemelidir. Ülkede ağaç dikilmemiş tek bir karış vatan toprağı kalmamalı ve her yer yemyeşil olmalıdır.

      Karayolları/otobanlar/viyadükler/köprüler yapılırken bir kere yapılmalı ve en sağlam şekilde yapılmalıdır. Şehirlerarası yollar en az beş gidiş, beş geliş olmalı, her şehre hızlı tren mutlaka gitmeli, havaalansız hiçbir şehir ise kalmamalıdır. “Şimdilik böyle yapalım sonra bir daha bakarız, hele sonra düzeltiriz” sakat mantığı derhal terkedilmelidir. Yollarda/inşaatlarda standarda uymayan malzemeler kullanılmamalı, işini iyi yapan müteahhitler desteklenmeli yapmayanlar ise biran önce tasfiye edilmelidir.

      Otoyollarda kazalara davetiye çıkarak hiçbir kusura yer bırakılmamalı, engebeler, virajlar en aza indirilmeli, kör noktalara asla müsaade edilmemelidir. Zira tüm bunları yapmak yerine palyatif tedbirlerle oyalanmak ciddi vebal gerektiren hususlardandır. Kısaca, küçük düşünen değil, büyük düşünen adamlara ülke/emanet teslim edilmeli, işini adam gibi yapmayanlara hiçbir zaman hiçbir koltuk teslim edilmemelidir.
Özetle ifade edecek olursak, kim çevreye ve ekolojik dengeye zarar veriyorsa bunun bedeli o kişilere mutlaka ödetilmeli ve herkes görevini hakkıyla yapmalıdır. Açılan mermer/taş/kömür/kum vs. ocaklarında üretim bittikten sonra, çevre düzenlemesi yapılmalı ve oralardan mermer/kömür/taş/kum çıkartıldığı bilinmeyecek şekilde eski haline getirilmelidir. Bu tedbirleri almayarak, erozyona, heyelana ve başka çevresel felaketlere sebep olanlara gereken cezai yaptırımlar uygulanmalıdır. Tabiatı korumayı reddederek üç maymunu oynamayı tercih edenlerin ve çevre katliamına göz yumanların günün birinde ağlamaya ve sızlanmaya haklarının olmadığını bilmeleri gerekmektedir.  Zira Yüce Allah, haddi aşanları, israf edenleri, mahlûkata ve kendilerine zulmedenleri asla sevmediğini haber vermekte ve gereken uyarıları şimdiden yapmaktadır. (30.05.2014)

      Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN

      Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Uygar TANDOĞAN, Yaşar KÖKÇEN, Selim UYGUN, Aslan POLAT

Çevrimdışı Hüseyin BAŞARIR

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 652
  • Thanked: 470 times
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #2 : 08 Aralık 2016, 20:56:52 »
            Antalya'daki mermer ocakları uzayı bile 'kirletti'

          YAŞAMÇEVRE    08 Mart 2016 12:28
     
     TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin etrafındaki 4 mermer ocağının oluşturduğu toz kirliliği ve teleskoplara verdiği zarar, astronomların gözlemleri sırasında ‘time-lapse: zaman sapmalı’ görüntülerle kanıtlandı.

 
      Antalya Bakırtepe’de dünyada uzay gözlemlerinin en iyi yapılabildiği ender alanlardan biri olarak kabul edilen TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nin (TUG), etrafındaki 4 mermer ocağının oluşturduğu toz kirliliği ve teleskoplara verdiği zarar, astronomların gözlemleri sırasında ‘time-lapse: zaman sapmalı’ görüntülerle kanıtlandı.

      TUG’un en büyük teleskopu 1.5 metre çaplı RTT150’de (Russian Turkish Telescope) yapılan analiz sonuçlarında, teleskop kubbesindeki tozların yüzde 99’unun, mermer ocaklarının oluşturduğu tozlar olduğu belirlenmişti. Bilimsel çalışmaların yürütüldüğü TUG’un etrafındaki mermer ocaklarından yayılan toz bulutları, Erciyes Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden Aziz Kayıhan’ın 18’inci Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği sırasında çektiği ‘time-lapse’ görüntülerle belgelendi. Saklıkent’te astronomların gözlem yaparken, kuzey ufkunun 01.41- 02.41 saatleri aralığındaki görüntülerinde gece boyu mermer ocağından açığa çıkan tozlar ve çevreye yayılan ışık kirliliği görülebiliyor.

       TÜRK ASTRONOM DERNEĞİ KAMPANYA BAŞLATTI

       Mermer ocaklarından yayılan toz bulutlarının teleskopların aynasına verdiği zarar ve gökyüzünde oluşturduğu kirlilik nedeniyle Türk Astronom Derneği tarafından change.org.tr internet sitesinde başlatılan kampanyada, bölgede yeni mermer ocaklarına izin verilmemesi ve koruma altına alınması isteniyor. Kampanyada imzalanan dilekçeler Başbakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Antalya Valiliği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gönderiliyor. TUG’un, etrafındaki mermer ocakları nedeniyle ciddi tehdit altında olduğuna dikkat çekilen kampanyada, “Lütfen ülkemizin uzaya açılan en büyük gözünün mermer tozu ile körleşmesine sessiz kalmayın” çağrısında bulunuluyor. (DHA)
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Uygar TANDOĞAN, Yaşar KÖKÇEN, Selim UYGUN, Aslan POLAT

Çevrimdışı Erol ÖZTÜRK

  • Avlak Yönetici
  • *****
  • İleti: 4368
  • Thanked: 3479 times
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #3 : 08 Aralık 2016, 20:58:02 »
Paylaşım için teşekkürler,peki bunların olmaması için yapılması gerekenlerle ilgilide bir çalışma varmıdır ? insanoğlu bu hızla tükettiği sürece bu sonuçlar kaçınılmaz maalesef.
  • AKKAR ALTAY SİLVER YARIOTOMATİK
  • HUĞLU 104A
Erol ÖZTÜRK
1969 İSTANBUL / KÜÇÜKÇEKMECE  AB(RH-) Meslek:ESNAF /KIRTASİYE
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK, Aslan POLAT

Çevrimdışı Hüseyin BAŞARIR

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 652
  • Thanked: 470 times
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #4 : 08 Aralık 2016, 20:58:35 »
          Kök’ten, Mermer ve Taş Ocakları için Araştırma Önergesi

         “Portakal ağaçlarına zarar veriyoruz, arılar zaten yok oldu…”

         Antalya Milletvekili Devrim Kök, özellikle Antalya ve çevresinde son yıllarda sayısı iyice artan mermer ve taş ocakları nedeniyle uğradığı zararların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin bulunması talebiyle TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.

      Türkiye ekonomisinin inşaat sektörüne dayalı olması nedeniyle ortaya çıkan mermer talebi ve ekonomik değeri nedeniyle yeraltı zenginliklerimizin yurt dışına ihracatının artması, ülkemizdeki mermer ve taş ocağı sayısında bir patlama yaşanmasına neden olduğunu ifade eden Kök, Mermer ocakları bulundukları bölgenin çevresine, doğal yaşamına, doğal güzelliklerine ve tarım alanlarına ciddi zararlar vermektedir. Maden çıkarmak için yapılan patlatmalar yer altı sularının yatak değiştirmesine ve kurumasına yol açmakta, madenin taşınması sırasında ağır yük taşıtlarının çıkardığı toz sebze ve meyve bahçelerinin kurumasına neden olmaktadır.

       Yine toz nedeniyle başta kırmızı örümcek olmak üzere bazı hastalık ve zararların yoğunluğu artığını ifade eden Kök, “bugün, Türkiye genelinde yaklaşık 45.000 mermer ve taş ocağı ruhsatı verilmiş olup bunların yaklaşık yüzde 10‘u faal durumda olduğunu belirterek , Antalya il sınırları içerisinde 1000‘den fazla şirkete ruhsat verildiği halen 100’ün üzerinde işletmenin faaliyetini sürdürdüğü “ söyledi.

       Yaklaşık 300 adet ruhsatın verildiği Kaş ile birlikte Antalya’da en çok ruhsat verilmiş ilçe Korkuteli’ olduğunu belirten Kök, Kızılcadağ, Manay, Osmankalfalar, Başpınar ve Taşkesik köylerinin sınırları içerisinde 220’nin üzerinde ocak ruhsat verilmiş, aktif olan ocak sayısı ise 20’nin üzerindedir.

        Kök, “Antalya’nın Finike İlçesinde de Alacadağ Köyü sınırlarındaki Kızılcık Yaylası’nda sedir ve çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanda, birkaç yıl önce verilen 12 tane taş ocağı nedeniyle, koruma altında olmasına rağmen, sedir ağaçları taş ocakları tarafından kökünden kesilerek yok edilmiş, taş ocaklarından çıkan mermer tozları, Finike’deki Portakal ağaçlarına zarar verdiği gibi arıların da yok olmasına sebep olmuştur,” dedi.

        Aynı durumun Manavgat’ta da mevcut olduğunu ifade eden Kök, binlerce çeşit endemik ürünü etkilemekle beraber, daha önce doğal yaşamda olan hayvan türleri, yaban keçileri, boz ayılar, tilkiler, ada tavşanları ve tavşanların yaşam alanları açılan taş ocakları nedeniyle yok edilmiştir.

        Mermer tozlarının fotosentezi azalttığını portakal ağaçlarında böceklenme yaptığını, ve kalitenin düştüğü Ziraat Mühendisleri Odasının hazırladığı raporlarda yer aldığını belirten Kök, hatta raporda, rüzgârın etkisi ile bölgeye yayılan mermer tozlarının dünyaca ünlü Finike portakalının yetiştirildiği alanların üzerinde kalın bir toz tabakası oluşturduğu, bu toz tabakasının fotosentezi azalttığı, yaprakları sararttığı, böceklenmeyi arttırdığı, büyüme hızı ve kaliteyi ise düşürdüğü yer almaktadır. Mermer tozu ve kireç kalıntıları nedeniyle özellikle portakal ve bal üretiminde kalitenin ciddi oranda düştüğü, aynı sorundan zeytin ağaçlarının da etkilendiği bilinmektedir, dedi.

        Bununla birlikte, Orman Genel Müdürlüğü’nün çıkardığı hatalı yönetmeliklerle mevzuatta çatışma yaşanmakta olduğunu, taş ocakları ormanlık sahalarda üst havzalarda, havza bazında düşünülmediği için altta tarım arazilerini de meraları da etkilendiğini belirten Kök, “bugün, Türkiye‘de ruhsat verilmiş ve faaliyetteki birçok maden ve mermer ocağı Çinli’lere devredilmiştir. Özellikle Burdur’da yapılan üretimin neredeyse tamamına Çinli’ler hakimdir. Büyük bir bölümü yabancılarının eline geçmiş olan mermer ocaklarının ruhsatlandırılmasında ülke menfaatleri dikkate alınmalı ve maden ocaklarının çalışmalarını yasa ve yönetmeliklere uygun yapmaları sağlanmalıdır” dedi.
1980-Antalya
 
The following users thanked this post: Yaşar KÖKÇEN, Selim UYGUN, Aslan POLAT

Çevrimdışı Aslan POLAT

  • *
  • İleti: 107
  • Thanked: 115 times
  • AVLAKFORUM.COM AVCI FORUMU
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #5 : 28 Şubat 2017, 09:55:11 »
     En son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde...
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK, Selim UYGUN

Çevrimdışı Uygar TANDOĞAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 516
  • Thanked: 178 times
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #6 : 28 Şubat 2017, 12:11:49 »
orman ve sulak alan var oldukça avcılık var olur.bizde toplum olarak çevre duyarsızlığı var.bir de bilinç sahibi değiliz ve yaşadığımız yere bağlılığımız zayıf.maden ocağı taş ocağı santraller gerekli ama çoğu zaman sulak alanlar ve ormanlar gözetlmeden yapılıyor .
  • HUĞLU RENOVA SENTETİK 66CM
  • VURSAN 92A EUROPE 66cm
  • HUĞLU GX 812 TACTICAL
Uygar TANDOĞAN
1977 MUĞLA
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK, Selim UYGUN

Çevrimdışı Akif ARSLAN

  • *
  • İleti: 333
  • Thanked: 45 times
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #7 : 28 Şubat 2017, 14:38:38 »
Yaban Hayatı Koruma bu konularla neden hiç ilgilenmez acaba?
Akif ARSLAN
1980 KARAMAN
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK, Selim UYGUN

Çevrimdışı Hüseyin ÜNLÜ

  • *
  • İleti: 109
  • Thanked: 67 times
  • AVLAKFORUM.COM AVCI FORUMU
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #8 : 28 Şubat 2017, 16:54:09 »
Yaban Hayatı Koruma bu konularla neden hiç ilgilenmez acaba?
. Ben mermer ocaklarının icindeyim uzun yıllardır calışıyorum mermer ocagın da cevreye verdikleri zarar tartışılamaz ama devlete  okadar cok vergi veriyorlar ki onun icin yetkililer bişey diyemiyor dese ocagı kapatsa yada hic actırmasa vergi alamicak onun icin cevre ve doga yaban  hayatı koruma bişey yapamıyo yapsada bu mermer ocagı sagipleri bir yolunu bulup hallediyolar onun icin doga herzaman zararını ceken oluyor...
1991 - Antalya/korkuteli/kızılcadag koyü
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK, Selim UYGUN

Çevrimdışı M.Ali AKDAĞCIK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1805
  • Thanked: 1042 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: MERMER OCAKLARI GELECEĞİMİZİ YOK EDİYOR!!!
« Yanıtla #9 : 28 Şubat 2017, 17:53:58 »
 yunus suresi yine geldi aklıma.

 100. ayet derki,

(Yaşar Nuri Öztürk Meali,)

''Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır. ''

pek çok tasfirci bu konuyu açıklamış ama biz insanoğlu olarak çıkar menfaat uğruna doğayı katledip duruyoruz bile bile gözbile yumuyoruz maalesefki.

allah sonumuzu hayreylesin yarınki nesillere nasıl hesap vereceğiz bilmiyorum.

saygılarımla.

  • TURKUAZ HK 11, OTOMATİK, 4+1, 12 CAL. 65 CM.
  • LAZER TEK KIRMA, 36 CAL. 65 CM.
İnsanlara hoşgörülü tavrım , bildiklerimin yanılgılarıma yetmeyişindendir,..
 
Murat Ali Akdağcık
1970 MERSİN
 
The following users thanked this post: Selim UYGUN, Hüseyin ÜNLÜ