Gönderen Konu: Medine müdafası  (Okunma sayısı 2790 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Murat DİNGİZ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1036
  • Thanked: 919 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Medine müdafası
« : 26 Ekim 2016, 23:40:34 »
Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası

5 Haziran 1916 tarihinde Şerif Hüseyin'e bağlı kuvvetler,Medine garnizonuna bağlı Türk birliklerine ve özellikle tren istasyonlarına yaptıkları saldırılarla isyan başlattılar.Başkaldırı zaten bekleniyordu ve Cemal Paşa,bölgeyi takviye için 4.Ordu birliklerinden bir kısım kuvvetle "Hicaz Kuvvei Seferriyesi"adı verilen bir güç oluşturmuştu.Hicaz cephesi 1.Dünya savaşında Türk Ordusunun gayri nizami savaş koşullarıyla karşılaştığı tek cephedir.Teşkilat-ı Mahsusa tarafından,Trablusgarp ve İran'da benzer hareketler uygulanmasına karşın,hiçbir cephede nizami Türk birlikleri gerilla taktikleriyle savaşan bir düşman gücü ile karşılaşmamıştır.Hicaz cephesinde ki en önemli taktik hedef,Hicaz demiryoluydu.Lawrence ve eğittiği Arap gerillalar sürekli olarak demiryolunu sabote ediyorlardı.Fahrettin Paşa,demiryolu saldırılarına karşı,oluşturulan karakollar,hareketli postalar ve silahlandırılmış trenlerle karşı konulmasını emretti.9 Temmuz 1916 günü Mekke Arap isyancıların eline geçti.Galip Paşa ise Araplar tarafından kuşatılan Taif'te üç buçuk ay çok zor koşullarda dayanarak 22 Eylül günü teslim olmak zorunda kaldı.Cidde,İngiliz donanmasının sağladığı ateş desteği ile önceden düşürülmüştü.Medine Müdafaası,Fahrettin Paşanın varlığıyla özdeşleşti.Asker ve Cephane eksikliği,gıdasızlık ve hastalıklara rağmen Medine savunması sürdürüldü.Fahrettin Paşa daha kuşatma tamamlanmadan kutsal emanetleri İstanbul'a ulaştırmayı başardı.Savaşın sonuna kadar Araplar Medineyi ele geçiremediler.2 yıl 7 ay süren ve Mondros Mütarekesi'nin imzalanması üzerine Padişah VI. Mehmet'in, müdafaada ısrar eden garnizon komutanı Fahrettin Paşa'yı iknasıyla sona erdi. Medine'deki Osmanlı garnizonu, mütarekeye göre silah bırakan son Osmanlı birliği oldu ve Medine'de kısa süreli Haşimi iktidarı başladı. Çatışmalardan ötürü Medine halkının ciddi bir kısmı göç etmek zorunda kaldı. Kuşatma sonunda, garnizon komutanı Fahrettin Paşa İngilizler tarafından tutuklanarak Malta'ya sürgün edildi.

Hicaz Cephesi'nde Medineyi savunan Fahrettin Paşa ve Osmanlı subayları

  • fabarm l4s
Murat DİNGİZ
1983 MALATYA/Darende
 

Çevrimdışı Semih MAVİLİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 468
  • Thanked: 485 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #1 : 28 Ekim 2016, 22:15:46 »
Çöl Tilkisi Alman Erwin Rommel'i herkes bilirde,
Lawrens'ın, Çöl Kaplanı dediği Fahrettin Paşayı kaç kişi bilir,
Kendi tarihini bilmeyen bir millet, geleceğe güvenle bakabilir mi? :( :( :( :(
« Son Düzenleme: 28 Ekim 2016, 22:33:08 Gönderen: Semih MAVİLİ »
  • benelli cordoba
  • beretta çifte
  • benelli super 90
Drsalih Semih mavili
1981
Dostluğumuz ebedidir, menfaate tahvil olmaz, menfaat için dost görünende uzak durmalı.
[/ur
 
The following users thanked this post: Tuncay KAHRAMAN, M.Ali AKDAĞCIK, Hüseyin ÜSTÜN, Selim UYGUN

Çevrimdışı Semih MAVİLİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 468
  • Thanked: 485 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #2 : 28 Ekim 2016, 22:30:21 »
Fahrettin Paşayla birlikte,Medine'nin yerli halkı olan Araplar da, Fahrettin paşayla  beraber isyancılara karşı savaşmışlardır,
Emperyalist İngiltere, sömürdüğü ülkelerin tarihini kendi yazar,
Mısırlılara der ki, yüzyıllarca Türkler sizleri sömürdü yoksa süper güç olurdunuz,Mısırlıları Türklere düşman eder,
Araplara derki,Türkler Müslümanlıktan cıktı kafir oldu,sizi yüzüstü bıraktılar,Yüzyıllarca sizi sömürdüler,Arapları Türklere karşı kışkırtır,
Türklere derki,İslam Arapların dinidir,sizi İslam uyuşturdu,İslam yüzünden geri kaldınız,Araplar sizi sırtınızda vurdu,yoksa siz süper güç olurdunuz,
Ders kitaplarınızdan Kut-ül Amareyi ve Medine savunmasını sildirir emperyalistler,ruhunuz duymaz,
Tarihinizi Muhteşem yüzyıldan öğrenirsiniz,
Bu arada Emperyal güçler,Mısırı,Suriyeyi,Irakı sömürür,Savaşlar çıkartır,silah satar,yine karlı çıkarlar,
Birinci dünya savaşında Şerif Hüseyine bağlı 10 bin Arap isyan ederken,Osmanlı safında en az 100 bin Arap savaşmıştır,
Ama bunlar ders kitaplarında yazmaz,araştırıp çok okumak gerekir.....
« Son Düzenleme: 28 Ekim 2016, 22:34:06 Gönderen: Semih MAVİLİ »
  • benelli cordoba
  • beretta çifte
  • benelli super 90
Drsalih Semih mavili
1981
Dostluğumuz ebedidir, menfaate tahvil olmaz, menfaat için dost görünende uzak durmalı.
[/ur
 
The following users thanked this post: Tuncay KAHRAMAN, M.Ali AKDAĞCIK, Hüseyin ÜSTÜN

Çevrimdışı Murat DİNGİZ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1036
  • Thanked: 919 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #3 : 29 Ekim 2016, 09:34:04 »
Doğru söylersiniz araştırmak lazım osmanlı askerinin canlı canlı miğdesinde altın arayanları kafasına dirhem dirhem altın koyanları bu paylaşım kimseyi kötülemek için değil gerçekleri göstermek içindir
  • fabarm l4s
Murat DİNGİZ
1983 MALATYA/Darende
 
The following users thanked this post: Semih MAVİLİ, M.Ali AKDAĞCIK, Ali ARI

Çevrimdışı İbrahim ÖNGÜN

  • *
  • İleti: 187
  • Thanked: 94 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #4 : 29 Ekim 2016, 09:57:01 »
Doğru söylersiniz araştırmak lazım osmanlı askerinin canlı canlı miğdesinde altın arayanları kafasına dirhem dirhem altın koyanları bu paylaşım kimseyi kötülemek için değil gerçekleri göstermek içindir

👍+1
  • Baikal izh 43m 1c 12 ga çifte
  • Torun 307 light 12 ga sp
  • Zirve-Serdar 20 ga sp.
  • Sarsılmaz Kılınç 2000 standart
  • Huylu GX 812 66 namlu y.otomatik.
İbrahim ÖNGÜN
1967 Saray/TEKİRDAĞ 05364627469
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı Semih MAVİLİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 468
  • Thanked: 485 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #5 : 01 Kasım 2016, 22:57:44 »
Doğru söylersiniz araştırmak lazım osmanlı askerinin canlı canlı miğdesinde altın arayanları kafasına dirhem dirhem altın koyanları bu paylaşım kimseyi kötülemek için değil gerçekleri göstermek içindir
Bize de ilkokulda hocamız bu hikayeyi anlatmıştı,güvenilir kaynaklarda aradım bulamadım,eğer varsa paylaşırsanız sevinirim,
Tarih, belge ve güvenilir kaynağa dayanırsa değerlidir,yoksa hikaye olur,herkes işine geldiği gibi hikaye anlatır,
Elbette amacımız öğrenmek ama kimden ve nasıl?
Ben naçizane Türk-İslam tarihini dünyaca tanınmış bilim adamlarımızdan okumanızı tavsiye ederim,
İnternette doğru-yanlış her şey var, asıl bilgi kaynağından öğrenilmeli,
Prof.dr,Halil inalcık(tarihçilerin şeyhi),
prof.dr.şükrü hanioğlu(princeton üniversitesi,dünyadaki en iyi 10. üniversitedir)
prof.dr.kemal karpat(wisconsin üniversitesi)
prof.dr.bernard lewis(princeton üniversitesi)
Bu hocaların kitapları Türkiyede mevcut,gerçek bilgiler için okunmasını öneririm...
« Son Düzenleme: 01 Kasım 2016, 23:07:57 Gönderen: Semih MAVİLİ »
  • benelli cordoba
  • beretta çifte
  • benelli super 90
Drsalih Semih mavili
1981
Dostluğumuz ebedidir, menfaate tahvil olmaz, menfaat için dost görünende uzak durmalı.
[/ur
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK, Fatih YAZICI

Çevrimdışı Murat DİNGİZ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1036
  • Thanked: 919 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #6 : 01 Kasım 2016, 23:33:27 »
1916 yılının Şubat ayında tarihi Erzurum Kalesi düşmanın sürpriz bir saldırısıyla düştüğünde, bu durumun Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusyası'nın komutanlarına verdiği bilgiler sayesinde gerçekleştiği anlaşıldı. (Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı, s.19)
Emir Hüseyin'in oğlu Faysal, Araplara şu bildiriyi yayımlar: "...Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi." (Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.330)
Emir Faysal'ın 11 Ağustos 1919 günlü mektubu: "Bütün Müslümanların gözleri İngiltere'ye dikilmiştir. Türk-Müslüman İmparatorluğu'nun yıkılmasında asıl kuvvet olan Araplar, şimdi ödüllerinin ne olacağını bilmek istiyorlar." (Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, s.118)
Mekke Emiri Hüseyin, 11 Mart 1917'de Bağdat'ı ele geçiren General Mod'a, "Bağdat'ı Turanilerden(Türklerden) kurtardığı için Allah'a şükrettiğini, İngilizlerin başarılarına duacı olduğunu" bildirecektir. (Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.303-304)
??Her kim Türk?lerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim. İmdi müslümanlar bir bir Türk?lerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.Ve Türk?leri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübaleğa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merv?e geldiler.?? (Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)
??Yaz gelince Kuteybe Horasan şehirlerine nameler gönderip asker topladı. Sonra göçüp Talkan?a vardı. Şehrek ki Talkan meliki idi. Neyzekle müttefik idi. Kuteybe?nin geldiğini işitince kaçtı. Kuteybe Talkan?a girdiği vakit hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler. Ne kadar kırabilirlerse kıralar. Bunun üzerine Kuteybe?nin askeri orada hesapsız adam öldürdü.?? (Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)
??Kuteybe dedi: -Vallahi eğer benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar zaman kalmış olsa bunu derim ki (Uktülühü uktülühü uktülühü). (Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün) Bunun üzerine Neyzek?i ve iki kardeşi oğulları ki biri Sol ve biri Osman?dır. Ve yine o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler. hepsi 700 adam idi. Buyurdu başlarını kesip Haccac?a gönderdiler.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-347)
??Rivayet ederler ki 4 fersenk yol iki taraftan muttasıl ceviz ağacı dallarına adamlar asılmış idi. Oradan göçtü. Mervalarüd?e kondu. Oradaki melik kaçtı. Kuteybe onun da iki oğlunu tuttukta kalan şehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler.?? (Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-344)
??Ganimet malının beşte birini Haccac'a gönderip semerkant'ın fethini de ilan etti. haccac da bu haberi işitip sevindi. kuteybe tekrar Merv'e döndü. kardeşi abdullah'ı semerkant'a emir yaptı. askerlerinin bir miktarını onun yanında bıraktı ve lgereği kadar harp aleti verip, abdullah'a dedi: kafirlerden ( ki Türkler oluyor) hiç kimseyi semerkant'a girmeye bırakma, ancak eline bir parça balçık ver ve o balçığın üzerine mühür vur.?? (Tarih-i Taberi / Cilt 3/ sayfa 33)
??Bu harblerden birinde, et-Taberi'nin bütün tafsilatı ile anlattığına göre, bir defasında Abdurrahman b. Müslim, Kuteybe'ye, 4000 esirle gelmişti. Kuteybe, Abdurrahman'ın böyle kalabalık Türk esirleri ile geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir meydana kurulmasını istedi. Tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan Kuteybe, bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini soluna, bin tanesini arkasına ve bin tanesinide önüne dizilmelerini söylemiş ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir. Cebbar, zorba, insafsız Arap komutanının etrafının bir anda bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiğinden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bu harblerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu. Nitekim bu vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şöyle haykırmıştır,
?Kazah ve Facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız.
Herkesi kılıçtan geçirdiniz. Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler??. (Ziya Kitapçı, İslam Tarihi ve Türkler, Sayfa 314)
"... 57. Alay 180 yükseltili tepeyi, 27. Alay da Kırmızı Sırt'ın büyük bölümünü geri aldı. Ama sol kanattan haber gelmiyordu. Buraya yollanan 77. Arap Alayının, 27. Alayın soldaki taburuyla birlikte düşmanı denize doğru sıkıştırıyor olması gerekmekteydi. Anzakların denize süpürülmesini bu baskı sağlayacaktı. M. Kemal cepheyi siper siper denetleyip askerinin ateş altındaki durumunu inceleyerek, gün doğarken Kocedere'ye gelecek, çok üzücü, çok şaşırtıcı bir olayla karşılaşacaktı. Çanakkale'de bir daha yaşanmayacak bir olayla...
Gün ağarıyordu... Telefon bağlanmadan, 77. Alayın 1. Tabur Komutanı Binbaşı Hacı Mehmet Emin Bey geldi. Gözleri ağlamış gibi kıpkırmızıydı.
-"Efendim" dedi, "... Utanç içindeyim. Ne yazık ki, alayımız çil yavrusu gibi dağılarak savaş alanından kaçmıştır..."
- "Ne diyorsunuz?"
-"... Alay komutanını bulamadım. Sizin buraya geldiğinizi duyunca bilgi sunmak için koşup geldim."
Mustafa Kemal bu dürüst askeri Trablus'ta sömürgeci İtalyanlarla savaştıkları günlerden tanıyordu. Yanında kol komutanlığı yapmıştı. Gece sol yandan neden bilgi gelmediği, Anzakların niçin denize sürülemediği anlaşıldı. Savaş alanından kaçmak, bağışlanabilir suç değildi. Hacı Mehmet Emin Bey'e, "Alayı Kocadere'nin batısında toplayınız..." dedi, "...Yine kaçan olursa vurunuz!"
...
Arap askerlerinin bazı halleri, tavırları, alışkanlıkları, tümende bulunan Türk askerlerini şaşırta gelmişti... Ama en çok da bu adamların çoğunun silah arkadaşlarını ateş altında bırakıp kaçmalarına şaştılar. Bambaşka bir milletin ve çok farklı bir toprağın çocukları olduklarını yaşaya yaşaya her gün biraz daha iyi ve derinden anlamaktaydılar"
(Age, s:296-297 / Age, 4. Bölüm 75, 76 ve 77 nolu dipnotlar, s:623. Turgut Özakman söz konusu dipnotları M. Kemal, Fahrettin Altay, Şefik Aker, İzzettin Çalışlar gibi Çanakkale Savaşlarında görev alan komutanların resmi raporlarına ve adı geçenlerin anı ve müşahedelerine dayanarak hazırlamıştır.)
??Sultan Mehmet Reşat, bir yandan Türk Ordusunu harekete geçirirken, diğer yandan da Halifelik sıfatını kullanarak 11 Kasım 1914?te ?Cihad-ı Mukaddes? (Kutsal Savaş)?i ilan etmek suretiyle, ortak düşmana karşı İslâm âlemini birlikte savaşa katılmaya çağırmıştı. Ancak Mekke Emiri Şerif Hüseyin, Hicaz?da kutsal savaşa razı olmamıştı. Şerif Hüseyin?in esas gayesi, Arapların Kralı olmak ve Halifeliği ele geçirmekti. Kahire?deki İngiliz Genel Valisi Sir Henry McMahon ile Şerif Hüseyin arasında Temmuz 1915 ayı içerisinde yapılan ilk pazarlıkta, kurulması tasarlanan Arap İmparatorluğu sınırının; Kuzey?de Mersin, Adana, Birecik-Urfa-Mardin dâhil, İran sınırına kadar, Doğuda, Basra Körfezi, Güneyde, Aden üssü hariç Hint Okyanusu kıyısı, batıda ise Kızıldeniz-Akdeniz (Mersin?e kadar) kıyılarını kapsayacak şekilde olması görüşülmüştü.??
(Hicaz, Asir, Yemen Cephesi ve Libya Harekâtı (1914?1918), Birinci Dünya Harbinde Türk Tarihi VI nci Cilt Gnkur. ATASE Bşk.lığı Askeri Tarih Yayınları, Seri No: 3, Ankara, Gnkur. Basım Evi, 1978, s. 151?152)
Türk Ordusunun Eylül 1918 ayı içerisinde Tafas çekilme harekâtında Lawrence, kinini ve öfkesini kontrol edemez haldeydi. Artık Türkleri hiçbir şeyin kurtaramayacağını biliyordu. Bütün benliği ile kendini o kanlı katliama vermişti. Korkunç çığlıklar atıyordu. Deli gibi bağırıyordu. Süngülü bir Türk erinin yüzüne ateş etti ve yere yığılan ölüyü atına çiğnetti. Arap askerleri, Lawrence?ın kışkırtmasıyla Dera da terkedilmiş bulunan bir hasta trenindeki bütün yaralı ve hasta Türkleri merhametsizce öldürmüşlerdir. (A.g.e. ; s.173 - Willy Bourgeois; Çeviren Nusret Kuruoğlu, Lawrence, İstanbul, 1967, s. 135?136)
Türk Ordusu, Dera ve Şam istikametinde kuzeye doğru çekilirken Dera Tafas köyü civarında Lawrence, yanında bulunan Arap birliklerine; ??Savaşçılar! İçinizde en iyisi, en çok Türk öldürecek olandır. Esir almayacaksınız. Teslim olmak isteyeni öldüreceksiniz. Hepsini öldürün! Hepsini öldürün!? demiş, bunun üzerine Arap kumandanlarından olan Tallal, Auda ve Nasır?da bedevi askerlerine aynı şekilde ?Esir almak yok! Bütün Türkleri öldüreceğiz!? komutunu vermiş ve uygulamışlardır. Ayrıca Tallal, çekilen Türk askerlerini takip ederken yolda halsiz bir şekilde uzanan ?su? Su?? diyen bir Türk askerinin başına ateş ederek onları öldürmüş, yol boyunca gücü tükenmiş diğer Türk askerlerini de adamları ile birlikte insafsızca katletmiştir. (Matthew Eden; Çeviren Kemal Kutlu, Casus Lawrence?ın öldürülmesi, Bayrak Yayınları, Çağaloğlu / İstanbul, 1991, s. 170)
Arap Kuzey Ordusu?nun karşısında bulunan Cemal Paşa komutasındaki 4ncüTürk Ordusu da, Dera?dan kuzeye Şam?a doğru çekilmeye başlamıştır. Araplar; yol boyunca çekilen ve bitap düşen Türk askerlerine Lawrence?ın de kışkırtması ile insafsızca saldırıyor, onları arkadan hançerliyordu. (Hicaz, Asir, Yemen Cephesi ve Libya Harekâtı (1914?1918),Birinci Dünya Harbinde Türk Tarihi, VI nci Cilt Gnkur. ATASE Bşk.lığı Askeri Tarih Yayınları, Seri No: 3, Ankara, Gnkur. Basım Evi, 1978, s. 367)
??Haçlılar Suriye?ye gelince Türklere karşı Mısırlılarla birleşmekte tereddüt etmediler. Haçlı ordusu Antakya?da Türklere saldırdığı sırada, Mısır ordusu da yine aynı Türklerden Kudüs şehrini zaptediyordu. Nihayet Türkler yenilip Antakya da alınınca, Haçlılar sevinçle Mısırlıların üzerine yürüdüler ve (Beyt-i Mukaddes)i ellerinden aldılar.?? (Haçlılar tarihinin son büyük uzmanı Fransız tarihçi Rene Grousset, Bilan de l?historia adlı eseri, 1946 Paris baskısı, sayfa 214 ? Aktaran: İsmail Hami DANIŞMENT- 1979 yılında İstanbul?da basılan Tarihi Hakikatler kitabı-Sayfa:377-378-379-380-381-382-383-384-385)
Fatimi Halifesi (Elmüstali Billah Ebu-l Kasım Ahmed)in Türklere karşı Haçlılarla birleşmeye neden gerek görmüş olduğunu Miladin 1097 olaylarından söz ederken işte söyle anlatır: ?Fatimiler kendi hakimiyet sahalarında ve özellikle Suriye?de Türklerin ne kadar ilerlemiş olduklarını görerek nihayet bu akını durdurmaya karar verdiler. Musta?li o tarihten bir yıl önce Afdal?in komutasında büyük kuvvetler gönderip Haçlılar Türklerle savaştığı sırada onların da Türk fütuhatçılarına saldırmalarını emretti.? (18. yüzyıl Fransız tarihçilerinden profesör Mailly, L?esprit de Croisades adlı eseri, 1780 Paris baskısının 4. cildinin 116.sayfası ? Aktaran: İsmail Hami DANIŞMENT- 1979 yılında İstanbul?da basılan Tarihi Hakikatler kitabı-Sayfa:377-378-379-380-381-382-383-384-385)
Bu müthiş kin ve garezin feci tezahürleri Arap-Haçlı birleşmelerine münhasır kalmamış, Haçlıların Antakya önlerindeki ünlü yamyamlıkları Arapları sevindirmiştir! Açlıktan muzdarip olan Haçlıların Arap yardımlarından önce Türk şehitlerini mezarlarından çıkarıp pişirerek kebap gibi yedikleri, tarihin daima korku ve lanetle anacağı bir vahşet hatırasıdır. Bir gün binbeşyüz şehit cesedi birden çıkarılmış ve bunlardan üçyüzünün mübarek başları kesilerek Mısır?daki ?Halife-i İslam?ın haçlı ordugahında Türklere karşı birleşme yapmaya gelen hayasız elçilerine gösterilmiştir. Ünlü haçlı tarihçisi Guillaume de Tyr, Historia de Rebus gestis in partibus transmarinis adlı Latince tarihinin onüçüncü yüzyıl Fransızca çevirisinin 1879 Paris baskısının birinci cildinin 165. sayfasında Arap elçilerinin bu görüntü karşısındaki halini şöyle anlatır: ?Mısır halifesinin elçileri henüz oradan hareket etmemişlerdi. Bu manzarayı görünce, düşmanlarının(=Türklerin) ölmüş olmasından dolayı çok sevindiler...? ?Bütün cenazeler bir çukura atıldı ve kesik başlar da sayılıp ne kadar oldukları bilinmek üzere ordugaha getirildi. Yalnız Mısır Halifesinin Sefirlerine ait dört ata yüklenen başlar sahile göderildi.? (İsmail Hami DANIŞMENT- 1979 yılında İstanbul?da basılan Tarihi Hakikatler kitabı-Sayfa:377-378-379-380-381-382-383-384-385)
?Osmanlı hizmetindeyken Arap subay ve memurların büyük çoğunluğunun devlet aleyhinde faaliyette bulundukları ve bir bölüm kişinin daha etkin bir tutum içinde ajan görevi yaptıkları tespit edilmişti. İş bununla da kalmamıştır. Meclis-i Umumî, yani Osmanlı Parlamentosu?nda bulunan Arap temsilcileri tam bir casus davranışı içine girmişler, Mekke Şerifi?ne yolladıkları mektuplarda ?Mekke?nin yönetimini derhal ele geçirmesini ve Arap başkaldırmasına öncülük etmesini? istemişlerdir. (Mektubun tarihi: 12 Şubat 1911)? (Ergun Hiçyılmaz, Teşkilât-ı Mahsusa, Istanbul, 1979: 83)
??Birinci Dünya savaşı sırasında Medine?yi korumakla görevli Fahrettin paşa ve askerleri, üç yıla yakın bir süre devam eden bu görevde kendi yiyeceklerini halkla paylaştıkları için yiyeceksiz kalırlar. Fahrettin Paşa yiyecek sıkıntısı nedeniyle askere bir tamim yayınlayıp
çekirge yemelerini bildirir. Kendisinin de çekirge yediğini ifade
ederken, özel bir çekirge menüsünden de bahsederek tarifesini
verir;"Dün benim soframda çekirge tavası vardı. Arkadaşlarla yedik çok
leziz idi. Hele zeytin yağlı ve limonlu salatası pek hoş oluyor. Eğer
fazla çekirge toplayabilirseniz bana da gönderin" diye de not
geçiyor. Türk askerleri gıda konusunda kendilerini korudukları bedevilerden-
araplardan hiç yardım görmezler. Tarih meraklıları bilirler, Araplar
İngiliz oyunlarına inanınca topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için
kalleşçe hep arkadan vurdular, Anadoluya dönmek üzere yola çıkan
askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar. Hatta vahşetleri o boyutlara ulaştı ki silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini ?bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar? diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler.
TÜRK ASKERİNE ?MEHMETÇİK? ADI, MEDİNE MÜDAFASINDA VERİLMİŞTİR ?? Hulusi ŞENEL
??1916 yazında Arap meselesi İngilizlerin lehine dönmüştü. İngilizler için sadece hazırlanan esaslar üzerinde faaliyete devam etmek kalıyordu. Araplar ile olan bu çatışma İngilizlerin o kadar işlerine yaradı ki, Mısır Seferi diye anılan bu seferin daha sonraki aşamalarında, İngilizler, sanki kendi memleketlerinde savaşıyorlarmışçasına müsait şartlar altında savaştılar. Türkler ise kendi memleketlerinin bir kısmında doğrudan doğruya düşmanca duygular besleyen yerli halk arasında savaşmaya mecbur olmuşlardı.?? (Liman von Sanders, Türkiye'de Beş Sene s.178)
''Türk toplumunun Yemen?de ölmüs Türk askerlerine en azından bir Türk şehitliği bulunmalıydı. 'Oysa, Yemen'de İngiltere'nin bile şehit mezarlığı var.' (Türkiye'nin Yemen Büyükelçisi Türel Özkarol, 2005)
Lawrens'in altınla satın aldığı, derleyip toparladığı Araplar, bütün yarımadada Osmanlı askerlerini ve Teşkilât-ı Mahsusa ajanlarını tek tek avlarlar. Bu toplu katliamlar, zaman zaman Lawrens'de bile tiksinti duygusuna yol açar. (Tuncay Özkan: Bir gizli servisin Tarihi, 1997:44-45)
Kitaplarda, belgelerde, gözlemlerden en çok Yemen`de yitirdiğimiz Türk asker sayısını aradım. Farklı rakamlar çıktı ortaya. Üzerinde birleşilen rakam 300 bin! Bir ansiklopedideki not ise kaybın büyüklüğünü anlatmak için rakamı gereksiz kılıyordu: Tarih, Yemende ölen Türklerin sayısını bilmiyor, öğrenmekten de ürküyor!? (Mustafa Balbay, Türkler Mezarlığı Yemen, İstanbul, 2005)
Filistin bayrağı, ilk olarak Şerif Hüseyin tarafından 1916'daki Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak tasarlandı.[1] Ardından 1964 yılında bayrak Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin halkının bayrağı olarak ilan edildi ve 15 Kasım 1988 yılında da yine Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin Ülkesi'nin bayrağı olarak ilan edildi.
Bayrak üç eşit boyutta şeritten oluşur. Bunu soldan en uç noktası bayrağı ortalayacak şekilde duran bir ikizkenar üçgen tamamlar. Bayrak Batı Sahra ve Ürdün'ün bayraklarına çok benzer.
  • fabarm l4s
Murat DİNGİZ
1983 MALATYA/Darende
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı Semih MAVİLİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 468
  • Thanked: 485 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #7 : 01 Kasım 2016, 23:47:10 »
''Birinci dünya savaşında Şerif Hüseyine bağlı 10 bin Arap isyan ederken''

Yukardaki cümleyi ben yazdım Murat bey, Arap isyanı olduğunu bende biliyorum,bunu ispatlamak için kaynak yazmışsınız,
lakin ben ''karınlarının deşildiği veya kafataslarına altınla doldurulduğu'' gibi ifadeler için kanıt sormuştum,
  • benelli cordoba
  • beretta çifte
  • benelli super 90
Drsalih Semih mavili
1981
Dostluğumuz ebedidir, menfaate tahvil olmaz, menfaat için dost görünende uzak durmalı.
[/ur
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı Semih MAVİLİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 468
  • Thanked: 485 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #8 : 01 Kasım 2016, 23:48:09 »
''Birinci dünya savaşında Şerif Hüseyine bağlı 10 bin Arap isyan ederken''

Yukardaki cümleyi ben yazdım Murat bey, Arap isyanı olduğunu bende biliyorum,bunu ispatlamak için kaynak yazmışsınız,
lakin ben ''karınlarının deşildiği veya kafataslarının altınla doldurulduğu'' gibi ifadeler için kanıt sormuştum,
  • benelli cordoba
  • beretta çifte
  • benelli super 90
Drsalih Semih mavili
1981
Dostluğumuz ebedidir, menfaate tahvil olmaz, menfaat için dost görünende uzak durmalı.
[/ur
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı Semih MAVİLİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 468
  • Thanked: 485 times
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #9 : 02 Kasım 2016, 00:03:07 »
Neyse kimseyle polemiğe girmek istemem,Tarih metodolojilerimiz farklı,
Örneğin;
Türk askerleri gıda konusunda kendilerini korudukları bedevilerden-
araplardan hiç yardım görmezler. Tarih meraklıları bilirler, Araplar
İngiliz oyunlarına inanınca topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için
kalleşçe hep arkadan vurdular, Anadoluya dönmek üzere yola çıkan
askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar. Hatta vahşetleri o boyutlara ulaştı ki silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini ?bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar? diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler.
TÜRK ASKERİNE ?MEHMETÇİK? ADI, MEDİNE MÜDAFASINDA VERİLMİŞTİR ?? Hulusi ŞENEL

Hulusi Şenel kim bilmiyordum,İnternetten aratınca serbest gazeteciymiş onu buldum,kendi sitesinde yazıları var,kaynak belirtmemiş yazmış,
Bende avlakta yazı yazıyorum,eğer güvenilir kaynaklarım varsa değerlidir,
Bir de herkesin her yazdığı kaynak değildir,Ben İnternette ''Araplar aptaldır'' diye yazsam,neye ve kime göre,
zeka testi yaptım mı,güvenilir birinci dereceden önemli belgem var mı yok,
sadece bu benim kendi düşüncemi belirtir, o kadar....
« Son Düzenleme: 02 Kasım 2016, 00:04:56 Gönderen: Semih MAVİLİ »
  • benelli cordoba
  • beretta çifte
  • benelli super 90
Drsalih Semih mavili
1981
Dostluğumuz ebedidir, menfaate tahvil olmaz, menfaat için dost görünende uzak durmalı.
[/ur
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı Murat DİNGİZ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1036
  • Thanked: 919 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #10 : 02 Kasım 2016, 08:41:34 »
Valla siz bilirsiniz inanıp inanamamak size bağlı mekke şerifi hüseyin dediğinizde birsürü belge çıkıyo zaten arap topraklarındaki osmanlı askeri arap emirlere teslim etmişlerdir kaybettikleri toprakları neden ingilizlere değilde araplara bu arada her bir Türk kafasına altın verinde kuteybedir kendi yanındaki şaair der bunu a rtı emirlere faydalı ammanı alırken ordusundaki ingilizleride hintlileride yazar tarih peki Dera da ne oldu O yaralıları tanıyan trende
  • fabarm l4s
Murat DİNGİZ
1983 MALATYA/Darende
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı Murat DİNGİZ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1036
  • Thanked: 919 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #11 : 02 Kasım 2016, 09:06:27 »
Hicaz asir yemen cephesi ve libya harekatı birinin dünya harbinde türk tarihi 6 cilt gnkur. Ateşe bşklığı tarih yayınları seri no 3
Willy bourgeois lawrence istanbul s.135-136
Barbaros hayreddin paşa hatıralarında da her bir Türk başına konan ödül yazar haklısınız tarihi algılamak farklıdır
  • fabarm l4s
Murat DİNGİZ
1983 MALATYA/Darende
 
The following users thanked this post: M.Ali AKDAĞCIK

Çevrimdışı M.Ali AKDAĞCIK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1805
  • Thanked: 1042 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: Medine müdafası
« Yanıtla #12 : 02 Kasım 2016, 10:42:19 »
 dostlar güzel söylersiniz yakın tarihimizdeki gerçekler ders kitaplarında yazmaz çok araştırmak gerekir ama adamlar bizi makineleştrdi cennetten vahalarda susuz bırakmaya yani hertürlü imkan varken hayatımızı zora sokup bizleri düşünemeyen futbolla uyutan geçim sıkıntısı iş ev arası bitirmeye köleleştirmeye eğilimli bir hayatı yaşantımıza geçirerek toplumsl değerlerimizi yerle bir etmeye uğraşmaktalar,

 bakınız,
(toplu taşıma araçlarına parklara okul çevrelerine kafelere avmlere)
onlarca para verip okula giden ve kpss engeline takılmış dersane çocukları yani eğitim alıp hayata atılacak yeni nesil söylemim ellerden düşmeyen yeni nesil son sistem telefonlarla whatsap face sosyal ağlarda sanal hayat kargaşası çekiyorlar, düşünemeyen üretemeyen beyinlere yer ettirilmekte ver eline parayı bu kitlenin kızlar ikidirhem bir çekşrdek süslensin yaşüzeri giyim tarzı erkekler o kafe senin bu maç benin akşam arkadaşlarla orda burda eğlenelim vs. derdinde acaba kaç kişi kitap alıp şunuda merak ediyorum ya alamamıştım felanca kitabı alıp enver paşa veya dedem korkut konu herneysa vs. alıpta öğreneyim derki?... ;) kaç kişi düşünebiliyormusunuz bunların içerisinde benimde çocuklarım var hanımla bu sebepten hep tartışırız ,.. adamlar benim üzerimden hem para kazanıyor hem beni makineleştiriyor. vay anasını be,.. :(

iletişimden birebir uzak ikili yüzyüze toplun içirisinde yer edinip bilgi depolama eğitim çocukları ne hale getirdi biz büyükler dahil bu girdabın içine girdik.

 yani uzun lafın kısası ADAMLAR İŞİNİ ÇOK İYİ YAPIYOR   o geçmiş savaşlarda akan atakanları ve toprak altında yatan atalarımızın kemikleri bu emperyal oyunların kuklaları olarak gelinen bu günde sızım sızım sızlamasında ne olsun.

etten gövdeyi aşamayan düşmanlarımız öz toplumumuzdaki pis elleriyle pis emellerini hayata geçirmekte ustalaşmışlar yüzyıllardır bu topraklarda gözü olanın ardı arkası kesilmeyecek tek temennim milli birlik ve beraberliğimizin bozulmaması orayada nifak girdimi tuz gibi dağılırız rabbim bu ulusa düşmanlarını mesud edecek yarınlar yaşattırmasın.

saygılarımla.
« Son Düzenleme: 02 Kasım 2016, 10:49:40 Gönderen: M.Ali AKDAĞCIK »
  • TURKUAZ HK 11, OTOMATİK, 4+1, 12 CAL. 65 CM.
  • LAZER TEK KIRMA, 36 CAL. 65 CM.
İnsanlara hoşgörülü tavrım , bildiklerimin yanılgılarıma yetmeyişindendir,..
 
Murat Ali Akdağcık
1970 MERSİN
 
The following users thanked this post: Kurtuluş KARATAY