Gönderen Konu: Türkiye de nesli tükenme tehlikesindeki hayvan ve bitkiler ve çözüm yararlanma  (Okunma sayısı 6481 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Selim UYGUN

  • Üyelik Sonlandırıldı
  • *
  • İleti: 1086
  • Thanked: 1379 times
                        hepimizin malumu çevre ve yaban hayatına en çok önem vermesi gereken kesim biz avcılarız çünkü: av yoksa avcıda yok olur.kanunlara kuralara limitlere uymamız yanında çevreyi av ve yaban hayatını bozan tahrib eden konuda insan faaliyetleri(maden ocaklarıtarım ,yol ,hes,yanlış bilinsiz .uygulamlar vs)gibi konulara önem verip gereken duyarlığı görstermek zorundayız. kendi ve gelecek nesilerimiz için yazıların çoğu bilimsel veya kısmen bilimsel bir çok yerden alıntıdır :Türkiye                                                                                                                                                                                    nesli Tükenmekte Olan Hayvanlar :Türkiye’de nesli tükenmekte olan hayvanlar tehlike altında. Dünyamızın kalabalıklaşmasıyla beraber artan yerleşim alanları ile hayvanların doğal yaşam alanlarını yok ediyoruz. Tüm dünya üzerinde bazı hayvanların neslinin tükenişine şahit oluyoruz. Özellikle 21. yüzyılda, nesli tükenmekte olan hayvanların sayısı diğer yüzyıllara göre çok daha fazla. Yaşamımız sürdüğü müddetçe de bir çok hayvanının neslinin tükenişine şahitlik edeceğiz. Daha önce nesli tükenen hayvanları gördükçe Nesli tükenmekte olan hayvanları koruma altına almamızın önemini daha iyi anlayabiliriz. Ekolojik dengenin korunması için de önemli olan bu mesele aynı zamanda, gelecek nesillere ne bıraktığımızla da ilgilidir.

   

Peki Anadolu’da nesli tükenen hayvanlar  neler?

#1 Kelaynak

   

Nesli tükenmekte olan hayvanlar arasında yer alanlardan biri de Kelaynak’tır. Dünyada sadece Türkiye’de (Birecik/Urfa) ve Fas’ta koruma altında az sayıda bulunmaktadırlar. Dünya popülasyonları yaklaşık 500 bireydir. Türünün doğal yaşam alanı Alpler’den Kızıldeniz’e, Fas’dan Güneydoğu Anadolu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyadır. Yanlış tarım politikaları sonucunda kurutulan sulak alanlar ve böcek öldürmek için tarlalarda kullanılan ağır kimyasallar (Özellikle DDT) bu kuşu nesli tükenmekte olan hayvanlar listesine girdirmiştir.

Günümüzde Türkiye’de 83 kelaynak olmakla beraber 13 tane yavru bulunmaktadır.Ve Birecik’teki kelaynakların sağlık durumları da iyidir. Kelaynaklar da yakında nesli tükenen hayvanlar arasına katılabilir.

#2 Akdeniz Foku

Sadece Doğu Akdeniz sahilleri ile Batı Afrika’nın bir sahilinde yaşayan bu fok türü, aşırı avlanma, yaşam alanları kaybı ve deniz ekosisteminin bozulması nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Araştırmacıları göre günümüzde yaşayan Akdeniz foklarının tahmini sayısı 600’dür.

#3 Hint Oklu Kirpisi

Daha çok İskenderun çevresinde, Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Mersin, Antalya, Muğla, Aydın, İzmir’de görülür. Bursa, Balıkesir, Kütahya ve Kocaeli’nden de kayıtlar vardır.

 

#4 Ulu Doğan

Türün soyu, Asya’daki yaşam alanlarının kısmen azalmasına bağlı olarak tehlike altındadır. Ulu doğanlar, doğal yaşam ortamlarından şahincilik için zorla alıkonulurlar.


Türkiye’de Falco cherrug cherrug gray ve Falco cherrug milvipes jerd ırklarının İzmir İstanbul,Tarsus Ankara,Ereğli ve Kastamonu’da bulunduğu literatürde ortaya getirlmiştir. Bunun yanı sıra Ulu Doğanlar Bayburt, Erzurum, Arpaçay, Rize, Trabzon ve Süphan Dağında rastlandığı bilinmektedir.

#5 Kolan Balığı

Nesli tükenmekte olan hayvanlardan bir başkası, Avrupa kıyıları ve Karadeniz’de görülen Kolan Balığının nesli kritik ve tehlikedeki türler sınırında yer almaKTA


#6 Toros Kurbağası

Kurbağalar ekolojik denge içerisinde önemli rol oynayan türlerden biri olmakla beraber bazı kurbağalar nesli tükenen hayvanlara dahildir. Toros kurbağası, Dünya’da yalnızca Türkiye’nin Niğde ili Ulukışla ilçesi sınırları içerisindeki Toros Dağları’nda 2560 metre yükseklikteki Eğrigöl, Karagöl ve Çiniligöl’de yaşamaktadır.

#7 Bozkır Tuygunu

Bozkır Tuygunu erkeği çok açık renklidir, martıya benzer, göğsü beyaz, kanat uçları kama biçiminde dar ve siyah (genç erkeğinkinde daha belirgin), kanat altı ise beyazdır.Bu güzel yabani kuş nesli tükenmekte olan hayvanlar arasında kritik bir yere sahiptir. Dişisi çayır delicesine benzer. Koyu kulak lekesinin altında açık renk bir halka bulunur.

#8 Ak Kuyruklu Kartal

Ülkemizde yaşayan kartalların en büyüğü olan ak kuyruklu kartal yerli bir kuştur. Bu türün ülkemizde ürediği alanlar her geçen gün azalmaktadır. Ak kuyruklu kartallar göllerin yanı başında uzanan ormanlık alanlarda üremeyi tercih ederler.

#9 Bozkır Kartalı

Ülkemizde oldukça nadir gözüken bir kartal türüdür. Türkiye’de ürediği alanların sayısı oldukça az olan bozkır kartalını göç döneminde Hatay bölgesinde görmek mümkündür.

#10 Mezgeldek

Güney ve merkezi Avrupa ile batı ve merkezi Asya’ya yayılış gösterirler. En güneydeki Avrupalı kuşlar çoğunlukla yerleşiktir ama diğer popülasyonlar kışın güneye göç ederler. Bu kuşları yıl boyunca Trakya’da görülebilir ama batı Anadolu’da sadece göç zamanında görülmektedirler.

#11 Telliturna

Telli turnalar genellikle, kış boyunca kuru otlaklarda bulunurken, üreme mevsimi esnasında bataklık alanlar yaşam yeri olarak tercih edilir. Nemli bataklıklar, bozkır habitatları ve çayırlar seçilebileceği diğer alanlardır. Türkiye’de şu anda 11 telli turna vardır. Nesli tükenmekte olan hayvanlar arasındadır.

Türkiye’de sadece Bulanık Ovasında yaşayabilmektedirler.

#12 Anadolu Dikenli Faresi

Anadolu Dikenli Faresi Türkiye’de yalnızca Silifke ve Çukurova çevresindeki ormanlarda yaşar. Nesli tükenmekte olan hayvanlar arasındadır.

#13 Çizgili Sırtlan

Doğada düşük yoğunlukta bulunmaları, iyi gizlenmeleri ve yalnız yaşamaları sebebi ile vahşi yaşamda görülmeleri çok zordur. Günümüzde Anadolu’nun belirli bölgelerinde Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü tarafından fotokapanlarla takip edilmektedir. Ayrıca 2007 yılında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Doğa Derneği gönüllüleri tarafından üç adet çizgili sırtlan yuvası belirlenmiş ve bu yuvalardan birini kullanan bir çift çizgili sırtlan görüntülenmiştir. Bölge koruma altına alınmış ve fotokapanlarla izlenilmektedir. Anadolu ‘da sayısı az olmakla birlikte,avlanılması kesinlikle yasaktır.

Çizgili sırtlanların Türkiye popülasyonunu korumak için Güneydoğu Anadolu bölgesinin dışında, Altınözü Hatay’da 38.811 hektar’lık bir alan yaban hayatı geliştirme sahası olarak ayrılmıştır.

#14 Acem Ceylanı

Urfa’nın Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliğinde korunmakta ve üretilmektedir. Çiftlik arazisi dolaşıldığında bir günde 30-40’lık 8- 10 sürüye rastlamak mümkün olabilmektedir.

#15 Alageyik

Dama dama alt türünün günümüzdeki yabani popülasyonlarının Türkiye’de yıl boyu görüldüğü iki alandan birisi AntalyadakiTermessos Milli Parkı ve Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında, diğeri Mersin dir. Ayrıca çok az miktarda Bolu Dağlarındada bulunur.

Türkiye’de ilk defa av ve yaban hayatı çalışmaları Antalya Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı Düzlerçamı bölgesinde 1966 yılında başlamıştır. Senelerce bilinçsiz ve acımasız sürdürülen avcılık nedeni ile nesilleri yok olma sınırına gelen ve sadece Türkiye’de Düzlerçamı’nda 7 baş kalan alageyikler koruma çalışmalarıyla 2010 yılında 300-400 başa ulaşmıştır. Düzlerçamı’ndan Türkiye’nin çeşitli yerlerine alageyik aktarılmaktadır. Bir asır önce alageyiklerin görüldüğü Dilek Yarımadası Milli Parkına günümüzde Antalya Düzlerçamı’ndaki 200 başlık popülasyondan bir kısmı aktarılmıştır.




İlginizi Çekebilir:   Türkiye'de Nesli Tükenmekte olan Hayvanlar


#16 Bayağı Bukelamun

Türkiye`de kuzeyde İzmir`den güneye doğru Ege sahilleri ile bütün Akdeniz sahil bölgesininde yayılmış olup nesli tükenmekte olan hayvanlara güzel bir örnektir.

#17 Dikkuyruk

Ülkemizde, Göller Yöresi’ndeki etrafı geniş sazlıklarla çevrili irili ufaklı göllerde ve Göksu Deltası’nda yaşarlar. Afyonkarahisar veKonya civarında da bir miktar nüfüsa sahiptirler.

En yoğun olarak Burdur’da bulunurlar. Dünya üzerindeki kış nüfüslarının %66’sından çoğu Burdur Gölü’nde bulunmaktadır. Koruma altına alınmış türlerdendir ve avlanması(avlanma sezonu dahil) yasaklanmıştır.

#18 Fare benzeri yediuyur

Dünyadaki son yaşam alanları arasında yer alan Trakya’daki habitatları, Edirne ve çevresindeki tarla aralarındaki çalılık, meşelik ve meyve bahçeleridir. Adlarını fareninkine benzeyen ince ve tüysüz kuyruklarından alırlar.

#19 Tırtak

1960’lı yıllarda Akdeniz ve Karadeniz’de tırtak populasyonunda feci bir azalma olmuştur ama bunun nedenleri bugüne kadar aydınlatılamamıştır. Ama tırtakların hala bugüne kadar süren en büyük sorunları şunlardır: Gemilerin pervanelerine çarparak ölmeleri, balık ağlarına takılarak su altında boğulmaları ve günden güne azalan balıklar ve kirlenen denizsuyu.

#20 Kara Akbaba
 VAŞAK (Felis lynx)
 Kayalik ve ormanlik bölgelerde yasarlar. Çok yirtici hayvanlardir; tavsan, geyik, keçi ve kemirgenlerin yanisira herçesit evcil hayvana da çekinmeksizin saldirirlar. Diger kedilerin aksine yiyeceklerinden daha fazla birey öldürürler. (Sadece uçanlar ve kaçanlar kurtulurlar) Çanakkale, Kastamonu, Artvin, Siirt, Hakkari, Bitlis, Bingöl, Izmir, Mugla, Antalya ve Bolu'da halen görüldüklerine dair kayitlar vardir. Yasayla korunmalarina ragmen çok degerli olan postlari için kaçak olarak avlanirlar. Sayilarinin çok azaldigi tahmin edilmektedir. (Ben diyim 500, siz diyin 1000 tane)

 Bir alt tür olan ve sadece Dogu Karadeniz bölgesinde -bir zamanlar- bulunan "Benekli Vasak"tan uzunca bir süredir haber alinamamaktadir. (Oglum Benekli Vasak. Eger hala yasiyorsan, sakin sesini çikarma! )
 Baska bir alt tür olan "Step Vasagi" ise daha kalender bir hayvandir. Orman ve agaç diye tutturmaz; kaya kovuklarinda ve inlerde de yasayabilir. Diger akrabalarina nazaran daha ufak tefek olduklarindan dolayi tavsanlarla ve kemirgenlerle yetinirler. Izmir, Mugla, Antalya, Adiyaman, Adana, Kahramanmaras ve Malatya'da nadir olarak bulunduklarina dair kayitlar vardir.
 Daha baska bir alt tür olan "Bataklik Vasagi" ise, adindan da anlasilacagi üzere, sulak bölgelerdeki dikenlikler, çaliliklar ve kamisliklar arasinda yasar. Orta büyüklükte bir köpek iriligindedirler. Su kuslarinin, tavsanlarin, farelerin ve diger kemirgenlerin korkulu rüyasidirlar. Belesçi bir tabiatlari vardir; tilkilerin ve porsuklarin yuvalarina sahiplenirler. Izmir, Mugla ve Antalya'nin bataklik bölgelerinde; buralardaki nehir ve göl kenarlarinda; Göller Bölgesi ve Sultansazligi bölgelerinde numunelik olarak az sayida yasamaktadirlar. Soylari tükenmeye yüz tutmus olup yasayla korunmaktadirlar.
 "Arap Vasagi" ise ülkemizin Iran ve Irak sinirina yakin bölgelerindeki sulak ve agaçlik alanlarda yakin zamana kadar yasiyordu. Suriye ve Irak'ta hala az sayida da olsa yasiyorlarmis. Allah onlara uzun ömür versin artik...
 Tüm vasak türleri olaganüstü hareketlidirler. Görme ve koku alma duyulari çok gelismistir. Kisa mesafede iyi kosarlar, çok iyi siçrarlar ve yüzerler. Ayrica çok iyi kafa ve uçan tekme atarlar. Prensip olarak yalniz yasarlar; ancak büyük avlar için sürü kurduklari da nadiren olur. Bununla birlikte insanlara karsi bir terbiyesizlikleri görülmemistir. Bilakis, insanlar Iran ve Hindistan'da vasaklari av için kullanirlar.

LEOPAR = PARS = PANTER (Panthera tulliana)
 Çok degil, 100 yil öncesine kadar ülkemizde çok sayida yasiyorlarmis. Trakya hariç bütün bölgelerimizde yasadiklarina dair kayit ve gözlemler bulunmaktadir. Halen Güney Ege, Bati Akdeniz ve Hakkari'de zaman zaman görülmekte olduklarina dair duyumlar alinmaktadir. Zaman zaman yerel pazarlarda satisa sunulan postlar görülebilmektedir. Avlanmalari yasaktir; ancak is isten geçmis gibi görülmektedir. Ülkemizde son olarak 17 Ocak 1974 tarihinde Beypazari'nin (Ankara) Bagözü köyü yakinlarinda bir tane görülmüs ve köylülerce vurularak öldürülmüstür.
2013 vurulan Diyarbakır 2009 siirtte vurulan leoparlardan alınan dna ıran leoparın alt türü olduklarını kanılamış tır iranda 1800 den fazlaolduğu tahmin edilmektedir .biralt türü Kafkas leoparıdır Azerbaycan ve Ermenistan 500den fazla olduğu söylenmentedir . lenin yapacı biyoloğu gözlem yaparsa böyle olur bizikilerde pisirik tembel neme lazımcı olunca salla başını almaşını  kafasının sonucu türkiyede sadece 5 adet kaldığı düşünülmektedir .
HAZAR KAPLANI (Panthera tigris virgata)
 Hint ve Sibirya kaplanlarina nazaran daha küçüktürlerdünyada 3. büyük kaplan ırkıydı . Küçük dediysem yanlis anlamayin, yine de vurdu mu devirirler. Geyik, yaban sigiri, yaban keçisi ve bunlardan küçük her canliyi yalayip yutarlar. On metreye kadar siçrayabilir, agaçlara çikabilir ve yüzebilirler. Amuda kalkabilir ve ters takla atabilirler. Estetik yaratiklardir; bence aslandan daha kral bir hayvandirlar. Orman, savan ve kayalik yerlerde bulunurlar. Kökenleri Hazar Gölü çevresi, Iran ve Afganistan'dir.vE Türkİyenin traKya hariç her bölgesinde yaşamışlardır. Buralarda hala az da olsa bulunurlardı artık tükendikleri farz ediliyor. 1950 Toroslar batı doğusunda doğu karadeniz dağlarında azda olsa görülmekteydi ama yıllar geçtikçe azadılar ve son olarak  ise Siirt ve Hakkari illerinde (Sirnak, Uludere ve Çukurca arasindaki üçgen), Irak sinirindaki daglarda ve vadilerde yakin zamanlara kadar bulundugu anlasilmaktadir. Son olarak Subat 1970'de Hakkari'de (Uludere) Sehit Sen isimli bir köylü tarafindan 122 cm. OMUZ YÜKSEKLİĞİNDE uzunlugunda bir erkek birey vurulmustur. Bu kaplanin postu 3 yil sonra yörede bitki arastirmalari yapan Istanbul Üniversitesi Eczacilik Fakültesi ögretim üyesi Prof. Dr. Turhan Baytop tarafindan Istanbul'a getirilmistir. (Ali Üstay Kolleksiyonu) Prof. Baytop bu bulgusunu 1974 yilinda Münih'teki "Saugetierkundliche Mitteilungen" isimli bilimsel dergide yayimlamis ve makalesinde daha önceki yillarda da Uludere ve Sirnak bölgelerinde 8 adet kaplanin vuruldugunu köylülerden duydugunu yazmistir. Bu tarihten sonra hiç görülmemistir. 33 yildir görülmemesi hayra alamet olmasa gerektir. Bununla birlikte bölgenin kirsalinda yasayanlar tarafindan hala görüldügü kimi zamanlar ihbar edilmektedir. Kuzey Iran'in Türkiye sinirina yakin olan bir bölgesinde zoolog Paul Joslin tarafindan 1974 yilinda bulunan 17 cm. genisligindeki ayak izi gözönüne alinirsa bu ihbarlarin dogru olabilecegi düsünülebilir.

IRAN ASLANI (Panthera leo persica)
 "Iran Aslani", aslan familyasinin en batiya ulasmis alt türüdür. 18. yüzyil baslarina kadar ülkemizde, özellikle Orta, Dogu ve Güneydogu Anadolu'da çok sayida yasamislardir. Suriye sinirinda 1905 yillarinda görüldügüne dair kayitlar vardir. Bu tarihlerden itibaren hiç görülmedikleri için ülkemizde soylarinin tükenmis olduklari kabul edilmektedir.

ÇITA (Acinonyx jubatus)
 Ülkemizde (özellikle Güneydogu Anadolu) geçen yüzyilin sonuna kadar makul sayida bulundugu bilinmektedir. Nitekim, Anadolu ve Ortadogu'da zoolojik arastirmalar yapan Sir Danfors, Birecik'in (Urfa) güneyinde bir yerel seyhin kendisine canli bir çita hediye ettigini notlarinda belirtmektedir. (Sene 1879) Ayrica 15, 16 ve 17. yüzyillara ait, padisahlarin av sahnelerini gösteren minyatürlerin bir çogunda av için yetistirilmis boynu tasmali çitalar görülmektedir. Yari çöl, açik çayirlik ve küçük çaliliklarla donatilmis alanlarda yasayan çitalarin ülkemizde soylarinin tamamen tükendigi anlasilmaktadir.

YABAN KEDISI (Felis silvestris)
 Evlerimizde mincikladigimiz kedilerin ormanlarda yasayan akrabalaridir. Bunlari minciklamak pek mümkün degildir; zira yanlarina kimseyi yaklastirmazlar. Türkiye'nin kuzeyindeki ormanlarda; daha az miktarda da bati ve güneyde yasarlar. Agaç ve kütük kovuklarinda ve kaya yariklarinda barinir; tavsanlari ve kemirgenleri avlarlar.

AKDENIZ FOKU (Phoca monachus)
 Akdeniz ve Karadeniz'de yasayan tek fok türüdür ve sayilari çok azalmistir. Akdeniz'de en fazla ragbet ettikleri ülke Türkiye'dir. Kariyi, pardon karayi severler. Dinlenmek ve uyumak için karaya çikarlar, karada aga-nigi yaparlar ve karada dogururlar. Arada sirada da ayip olmasin diye denize girerler. Denizde olduklarinda genellikle sarp ve ulasilmasi zor magara ve kayaliklarin yöresini tercih ederler. Her çesit balik ve ahtapot yerler. Aglara zarar verdikleri ve aglardaki baliklari lüpledikleri için balikçilar tarafindan pek sevilmezler. Uluslararasi koruma altina alinmislardir. Ülkemizde en çok görüldükleri yer Foça'dir. Yanisira Antalya, Mugla ve Içel sahillerinde de görülürler. Karadeniz'de son kayit 1987 yilinda Karadeniz Ereglisi'nden verilmistir. Balikçilar tarafindan sürekli katledildiklerinden dolayi; bunu yanisira yasam alanlarinin turizme açilmasindan ve çevre kirliliginden ötürü soylari tükenme tehlikesi içindedir.

ASYA YABAN ESEGI (Equus hemionus)
 Yukari Mezopotamya kökenli bir hayvandir. Asur, Babil ve Sümer devletleri tarafindan askeri amaçlarla kullanilmislardir. Yine bunlar tarafindan Afrika Esegi (Equus africanus) ile çiftlestirilerek "evcil esek" elde edilmistir. Ortaya çikan bu güçlü ve dayanikli hayvani tarimda kullanarak zengin bir uygarlik kurabilmislerdir. Bugün genleri evcil eseklerle karismis olmakla birlikte Irak ve Iran sinirina yakin yari sulak bölgelerde dogal popülasyonlarinin yasayabildigi düsünülmektedir.

AFRIKA ESEGI (Equus africanus)
 M.Ö. 6000 yilindan itibaren Nil Vadisi'nden Arabistan'a ve Anadolu'ya, oradan da Avrupa'ya yayilmistir. Ekonomik degeri yüksek oldugu için insanlar tarafindan hep aranan bir hayvan olmustur. Güçlü ve dayanikli bir hayvan oldugundan dolayi tarimda ve ulastirmada kullanilmislardir. Seker ve protein açisindan çok zengin olan sütü tarih boyunca degerli bir içecek olmustur. Derisi parsömen yapiminda kullanilmistir. Eti günümüzde bile Ortadogu'da bazi topluluklar tarafindan sevilerek yenmektedir. Gözleri sairlere ilham kaynagi olmustur. Soylari tükenme tehlikesiyle karsi karsiyadir. Popülasyon yogunluklarini en yüksek ülke olan Somali'de korunma altina alinmislardir. Güneydogu Anadolu bölgemizde nadir olarak bulunabilecegi tahmin edilmektedir.

YABANI AT (Equus przewalskii)
 Kökeni Mogolistan'dir. M.Ö. 4000 yillarinda Mezopotamya ve Çin'de evcillestirilmis ve buradan da Avrupa'ya yayilarak insanogluna büyük yardimlarda bulunmustur. Fazla yagmur aldigi için çok agirlasan ve tarim yapilmasi çok güç olan Avrupa topraklarinda atin ve sabanin birlikte kullanilmasi ile "ürün patlamasi" olmus ve böylece insan nüfusu belli bir miktarin üzerine çikabilmistir. Bugün sayilari serbest dogada çok azalmistir; genleri evcil atlarla karismis oldugundan dolayi zoolojik özellikleri tam olarak belirlenememektedir. Bir alt tür olan ve "Tarpan" ismi verilen "Avrupa Yabanati" Güney Rusya'da yasamis; ancak 1876'dan beri soyu tükenmistir. Yabani atlarin günümüzde sadece hayvanat bahçelerinde örnekleri bulunmaktadir. Arada sirada ülkemizde görüldügü ileri sürülenlerin "Yaban Esegi" olma olasiliklari yüksektir. Bununla birlikte Iç Anadolu'nun güneyi ile Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgelerinde az da olsa bulunma olasiliklari kabul edilmektedir.

KIZIL GEYIK (Cervus elaphus)
 Genis yaprakli ve karisik - bataklikli ormanlari sever. Igne yaprakli ormanlarda da yasayabilir. Yaz aylarinda ormanlarin üst sinirlarina hatta yaylalara kadar çikarlar. En çok görüldükleri yerler Istranca ormanlari ile Adapazari, Bolu, Kastamonu ve Sinop'un ormanlik bölgeleridir. Yanisira Ankara (Kizilcahaman, Beypazari, Nallihan), Afyon (Akdag), Kütahya, Manisa, Denizli, Kahramanmaras (Binboga daglari), Artvin, Toros daglari (Akseki - Beysehir kesimi), Cudi dagi, Kigi-Hozat-Solhan daglarinda görülürler. Bos vakitlerinde futbol ve televole muhabbeti yaparlar. Genis yayilislarina ragmen sayilari çok azalmis ve birçok bölgede soylari tükenmeye yüz tutmustur.

ALAGEYIK (Cervus dama)
 Akdeniz bölgesindeki alt kismi makilerden olusan kizilçam ormanlarinda yasarlar. Yasam alanlari Akdeniz'in Anadolu'daki tüm kiyilari ile Izmir civari ve Gönen'dir. 1950 yilina kadar Kesan-Enez arasinda ve Semdinli'nin Rubanuh bölgesinde de yasadiklari bilinmektedir. 1960 yilindan sonra ülkemizde yok olma asamasina gelmisler; neyse ki alinan önlemler ve bunlarin basarili uygulanmasi sonucunda "yirtmislardir" 1966 yilinda Antalya - Düzlerçami'nda saptanan 7 adet alageyik koruma altina alinmis ve 2000 yilinda sayilari 500'ü asmistir. Halen Düzlerçami Üretme Istasyonu'nun yanisira Akyaka'da da (Ula - Mugla) bir üretme istasyonu bulunmaktadir. Alageyige çok az da olsa Manavgat, Tasagil, Çatalan Ormani (Adana) ve Aksu vadisinin üst kisimlarinda da rastlanilmaktadir.

MEZOBOTAM YA GEYİĞİ( İRAN ALAGEYİĞİ  ) AZERİCE :SIĞINDENİR AMA KAFKAS SIĞINI İLE KARIŞTIRMAMAK LAZIM :(Cervus dama mesopatamica)
 Hakkari ve civarindaki daglik bölgelerde yasayan küçük bir geyik türüdür. Kökeni Luristan (Iran) bölgesidir. Avlanmalari yasak olmakla birlikte eti ve postu çok makbul oldugu için ciddi tehlike altindadirlar. Dogal popülasyonlari ülkemizde çok azalmis durumdadir. BELKİ YOK OLMUŞTUR GÖÇ HAYVANI KONUMUNDA OLDUĞU SÖYLENİYOR . KIZIL YABAN KOYUNU VE ASYA YABAN EŞEKLERİ  GİBİ İRAN SINIRINI BAZEN GEÇİP ÜLKEMİZE GİRDİKLERİ SÖYLENİYOR ÜRETMEK KORUMAK GİBİ BİR ÇABA SARFEDİLMEMEKTEDİR BU TÜRLERİ.

YABANKOYUNU (Ovis orientalis anatolica)
 Endemik (tek bir bölgeye özgü) bir türdür. Dünyada sadece ülkemizde, Orta Anadolu'da yasamaktadir. 1950 yilina kadar Ankara (Nallihan), Eskisehir (Sivrihisar), Afyon (Emir daglari) ile Konya ve Karaman'in daglik bölgelerinde yasiyorlardi. Bugün ise sadece Bozdag / Konya'da 42.000 hektarlik alanda koruma altinda yasamaktadirlar.

ÇENGELBOYNUZLU DAG KEÇISI (Rupicapra rupicapra)
 Dogu Karadeniz ve Dogu Anadolu'nun daglik-sarp bölgelerinde (Kaçkar, Munzur, Tendürek ve Süphan daglarinda, Erzurum ve Bingöl arasindaki engebeli bölgede, Tekmen ve Eleskirt bölgelerinde) yasarlar. Çok ürkek ve çevik hayvanlardir. Dogal popülasyonlari gittikçe azalmaktadir.

CEYLAN (Gazelle subgutturosa)
 1950'lere kadar Güneydogu Anadolu'da çok yaygin olarak yasiyorlardi. Bugün dogal popülasyonlari tükenmistir. Sadece Ceylanpinar Devlet Üretme Çiftligi (Urfa) sahasinda ve koruma altinda yasamaktadirlar. (Cumhuriyetin ilk yillarinda Mekteb-i Mülkiye, yani bugünkü SBF, Istanbul'dan Ankara'ya tasinmis. Okula gelen Urfali ögrencilerden biri yaninda bir de ceylan getirmis. Tüm ögrenciler bu durumu sempatiyle karsilamislar ve ceylani sahiplenmisler. Ceylan, okulun çevresindeki bos araziyi hiç yadirgamamis; buralarda gayet mutlu-mesut yasamis. Sokak köpeklerinden ürktügünde seke seke yurtlarin oldugu binanin -bugünkü Sütunlu Salon- bahçesine kaçiyormus. Bilmeyenler için söylüyorum; sözünü ettigim yer bugünkü Cebeci'dir)

KUNDUZ
 20. yüzyilin baslarina kadar Suriye siniri civarinda ve Habur çayi, Yukari Kizilirmak, Karasaz ve Sultansazligi'nda görüldügüne dair kayitlar vardir. 1959 yilinda Körsulu çayinda (Kahramanmaras) bir tane vuruldugu, 1963 yilinda ise Ceyhan yakinlarinda 3 tane vuruldugu ve 1 tane canli yakalandigi bilinmektedir. Yukarida belirtilen bölgelerde halen çok az sayida yasadigi sanilmaktadir. Çogu kisi tarafindan susamuru ile karistirilmaktadir.

SU MAYMUNU (Myocastor coypus)
 Anavatani Güney Amerika olmakla birlikte kürkleri için 20. yüzyil baslarinda Avrupa'ya getirilmis ve çiftliklerden kaçan bireyler zamanla çogalarak dogal yasamin bir parçasi olmuslardir. Iri ve hantal hayvanlardir. Boylari 60 cm, agirliklari ise 7-9 kilo kadar olabilir. Bataklik bölgelerde yasarlar. Meriç ve Tuna nehirlerinde az sayida yasadiklarina dair kayit vardir.

OKLUKIRPI (Hsytrix indica)
 Akdeniz, Ege ve Güneydogu Anadolu bölgelerinde yasarlar. Popülasyon yogunluklari çok düstügü için yok olma sürecine girmislerdir. Avlanmalari yasaktir. Dogal düsmanlari azdir; buna karsilik çingeneler tarafindan kocakari ilaci yapiminda kullanildiklarindan ve etleri de yine bunlar tarafindan yendiklerinden dolayi büyük kayiplar görmektedirler.

YUNUS BALIGI
 Ülkemiz denizlerinde en çok görülen tür "Siyah Yunus"dur. Deniz kirliliginden ve yasadisi avlanmalarindan dolayi sayilarinin hizla azaldigi bilinmektedir.
 "Yuvarlakbasli Yunus" ve "Beyazburunlu Yunus"tan da ülkemiz sularinda çok az sayida bulunmaktadir.
 Tüm yunus türlerinin avlanmalari yasaktir. Ancak aglara verdikleri zararlardan dolayi balikçilar tarafindan sürekli olarak tüfekle vurulmaktadirlar.

BALINALAR
 Ülkemizin tüm denizlerinde görülen tek yerli balina türü "Domuz Balinasi"dir. Familyadaki en küçük balina türüdür (ortalama 3 metre) ve bu nedenle çogu kez Yunus Baligi sanilmaktadir. Eti ve yagi için uluslararasi balikçi filolari tarafindan ve korsan olarak avlanmaktadirlar. Soylari tehlikededir.
 Ülkemiz denizlerinin sürekli hayvanlari olmayan ve rastlantisal olarak denizlerimizde görülen balinalar ise "Fin Balinasi" (ortalama 25 metre), Mavi Balina (33 m), Kasalot (18 m) ve Gagali Balina'dir (7 m)

KURT (Canis lupus)
 Ülkemizin tüm bölgelerinde yaygin olarak bulunmakla birlikte evcil hayvanlara büyük zararlar verdiklerinden ve yasayla da korunmadiklarindan dolayi abartili miktarda avlanmaktadirlar. Çevre kirliligi ve yogun yapilasma nedeniyle yasma alanlari da gitgide daraldigindan dolayi yakin zamanda popülasyonlarinda büyük düsüsler olmasi kaçinilmaz olacaktir. Sosyal hayvanlardir; sürü halinde yasarlar. Yaygin kaninin aksine çok aç kalmadikça ve sýkýstirilmadikça insanlara saldirmazlar.

TILKI
 Ülkemizin hemen her bölgesinde ve çok sayida bulunurlar. (Çok uzaklarda aramayin. Geceleri Eymir gölündeki çöp konteynirlarini yoklamaya geldiklerinde arabalarinizin içinden izleyebilirsiniz) Kürkünün ekonomik degeri oldugu ve kümes hayvanlarina da kötü niyetle yaklastiklari için çok sayida avlanirlar. Ayrica kirsal bölgelerdeki köpekler tarafindan da bolca haklanirlar. Kuduz tasiyicisi olduklarindan dolayi da her hastalik vak'asinin ardindan etrafa zehirli etler konulur. Yasam alanlari da gittikçe daraldigindan dolayi yakin zaman sonra korunmaya alinmalari gerekebilecektir.

AYI (Urcus arctos)
 Ülkemizde yasayan en büyük etçil memelidir. Trakya bölgesi hariç ülkemizin her bölgesinde boz ayi bulunur. (En çok Artvin, Rize, Erzurum, Kastamonu, Bolu) Yasam alanlari ormanlar ve sarp daglardir. Etin yanisira bitkilerle de beslenirler. Avare hayvanlardir; her daim yer degistirirler. Kedigiller gibi ugrunda ölecekleri belli bir egemenlik sahalari yoktur. Postlari degerlidir. Yanisira, ari kovanlarina zarar verdigi gerekçesiyle ve sifali olduguna inanilan yaglari için kaçak olarak avlanmaktadirlar. Aci kuvvetlerine ragmen insanlardan çekinirler; dolayisiyla olaganüstü durumlar disinda insanlara zarar vermezler.

SIRTLAN (Hyaena hyaena)
 Ege, Akdeniz ve Güneydogu Anadolu'nun step, yari-çöl, kayalik ve seyrek agaçli bölümlerinde yasarlar. Insanlardan korkmazlar; ancak insanlara saldirmazlar da. Genelde lesle beslenmekle birlikte aç kaldiklarinda kümes hayvanlari ile küçükbas hayvanlara zarar verirler. Çok çaresiz kaldiklarinda kavun, karpuz ve üzüm de yerler. (Raki da içiyor olabilirler) Ekonomik degerleri olmamakla birlikte olumsuz imajlari nedeniyle görüldükleri yerde vurulurlar. Bu nedenle sayilari çok azalmistir.

KAYA UYURU (Dryomys Laniger)
 Endemik bir kemirgen türdür. Dünyada sadece Toros daglarinda ve Tunceli çevresinde görülür. Yasam alanlari yüksek daglarin kayalik bölümleridir. Sayilari çok azalmistir. Kis uykusuna yatarlar ve tohum, bitki sürgünü ve eklembacaklilarla beslenirler. Akreplerin bas düsmanlaridir.

KARAKULAK (Caracal caracal)
 Türkiye'nin güneyinde ve batisindaki seyrek ormanlar, makiler ve bozkirlarda görülür. Yirtici bir kedigildir; uzunlugu 80 santime kadar çikabilir. Genellikle gece etkindirler. Kaya kovuklarinda ve inlerde barinir ve tavsan, fare, kuslar ve kemirgenleri avlarlar. Sayilari hizla azalmaktadir.

YABANDOMUZU (Sus scrofa)
 Türkiye'nin hemen her yerinde yasarlar. Yasam alanlari ormanlar, sazliklar, batakliklar, göl ve akarsu kenarlaridir. Bitki yumrulari ve kökleri, böcek ve solucanlari yerler. Kendilerini tehlikede hissettikleri zaman çok tehlikeli olurlar; özellikle yarali bireylerin saldirilari ölümcüldür. Yetiskinlerin uzunluklari 2 metreyi bulabilir.

KARACA (Capreolus capreolus)
 Ülkemizin kuzey ve güneyindeki yaprak döken ormanlarda ve çaliliklarin bulundugu otlaklarda yasarlar. Taze sürgün, tomurcuk, yaprak ve otlarla beslenirler.

YABANKEÇISI (Capra gegagrus)
 Ülkemizin güney ve dogu bölgelerinde (özellikle Toros daglarinda) yayilis gösterirler. Yasam alanlari sarp kayalik ve bodur çaliliklarin bulundugu ormanlik ve daglik alanlardir. Gündüz etkindirler; ot, yaprak, meyve ve taze sürgünlerle beslenirler.

ÇAKAL (Canis aureus)
 Türkiye'nin kuzey, bati ve güneyindeki alçak kesimlerde görülürler. Yasam alanlari ormanlar, maki, fundalik, bozkir ve deltalardir. Magaralarda ve agaç kovuklarinda barinir; hayvan lesleri, kemirgenler ve zorda kaldikça da bitkilerle beslenirler.

KARA AKBABA (Aegypius monachus)
 Ülkemizde yasayan en büyük kustur. (Kanat açikligi 2 metreyi geçebilir) Soylari dünya genelinde (Ispanya hariç) tehlikededir; ülkemizde de sayilari çok azalmistir. Genellikle orta yükseklikteki ve yasli agaçlarin (özellikle karaçam) bulundugu ormanlik bölgelerde yasarlar. Ülkemizde Iç Ege, Iç Anadolu ve Dogu Anadolu'nun kuzeyinde görülürler. En yogun popülasyonlarinin bulundugu yer Soguksu Milli Parki'dir (Kizilcahamam / Ankara)

KIZIL AKBABA
 Kara akbabadan biraz daha küçüktür. Ülkemizde sayilari en hizli azalan türlerden biridir. Akdeniz havzasindaki pekçok ülkede soyu tükenmistir; ülkemiz son siginaklarindan birisidir. Özellikle kaya duvarlarinin ve hayvanciligin yaygin oldugu açik alanlarda yuva kurarlar. Yüksek daglar, bozkirlar ve makilerde görülürler. Ülkemizde Toros ve Ilgaz daglarinda, Çoruh ve Dicle vadilerinde, yanisira Ankara ve Eskisehir'in engebeli bölgelerinde yasarlar.

KÜÇÜK AKBABA
 1950'li yillara kadar tüm Türkiye'de yasiyorlardi; günümüzde Bati Anadolu ve Trakya'da tamamen yok oldular, diger bölgelerde az sayida bulunuyorlar. Dik kanyonlardaki kayalarin arasina yuva kurarlar.


ŞAH KARTAL
 Soylari dünya genelinde (Macaristan hariç) çok ciddi tehlikededir. Ülkemizde Iç Anadolu, Iç Bati Akdeniz ve Dogu Anadolu'da, çevresinde genis bozkirlarin bulundugu ormanlarda görülürler.

AKKUYRUKLU KARTAL
 Türkiye'de tümüyle yok olmak üzeredir; en fazla 15 çift kaldigi tahmin edilmektedir. Çevresinde dogal orman bulunan sulak bölgelerde yasarlar. Ülkemizde Igneada, Nallihan, Akdag ve Göller Bölgesi'nde görülürler. Kanat açikliklari 2 metreyi asabilir; kartallarin en kalin gövdelisidir. Beyaz kuyrugu, kalin boynu ve genis kanatlariyla diger türlerden ayrilirlar.


YILAN KARTALI
 Sulak alanlara yönelik yogun kurutma çalismalari nedeniyle (özellikle baraj yapimlari) YILAN KARTALI'nin artik ülkemizde yuva kurmadigi anlasilmaktadir.


ALADOGAN, DELICE DOGAN ve BIYIKLI DOGAN
 Ülkemizde soylari henüz tehlikede olmayan; ancak Arap ülkelerine canli olarak kaçirildiklari için gelecekte popülasyonlari azalma tehlikesinde olan türlerdir.

YESIL ARIKUSU (Merops persicus)
 Yari çöl, çöl, yariçöllerdeki nehir kenarlarinda, çaliliklarda ve kum yamaçlarinda yasarlar. Ülkemizde Güneydogu Anadolu bölgesi ve Igdir ovasinda çok az sayida kalmislardir. Sayilarinin hizla azalmalarinin temel nedeni barajlardir. Isminden de anlasilacagi üzere yesil renklidirler. Sürmesi siyah ve kalin, gidisi sari, bogazi
 kizil, gagasi ve kuyruk telleri uzundur.

TOY (Otis tarda)
 20 kiloya yaklasan agirligi ve devasa boyuyla Türkiye'de yasayan en büyük kus türüdür. Bati, Orta ve Dogu Anadolu'daki bozkirlar ve kuru tarim alanlarinda yasarlar. Avcilik, asiri otlatma, kimyasal gübre kullanimi ve tarim alanlarinin genislemesi sonucunda ülkemizde sayilari çok azalmistir. Ciddi önlemler alinmadigi taktirde on yil içinde ülkemizde tamamen yok olacaklari tahmin edilmektedir.

KELAYNAK (Geronticus eremita)
 Bilimsel arastirmalara ragmen eski dagilis bölgelerinde hiçbir canli birey bulunamamistir. Baska bir deyisle serbest dogada soylarinin tükenmis oldugu düsünülmektedir. Dünyada sadece ülkemizde (Birecik / Urfa) ve Fas'da koruma altinda az sayida bulunmaktadirlar.

DENIZ KAPLUMBAGASI (Caretta caretta)
 Tüm Akdeniz'de yuvalayan disi birey sayisi 2000 civarindadir. Kendilerini en fazla güvende hissettikleri ve en çok ragbet ettikleri ülke Türkiye'dir. (Yaklasik 800 birey) Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye, Patara, Kale, Kumluca, Çirali, Alata, Tekirova, Belek, Kizilot, Demirtas, Gazipasa, Anamur, Göksu Deltasi, Kazanli, Akyatan ve Samandag'da görülürler. Diger deniz kaplumbagalarina nazaran iri gövdeleri ve büyük kafalariyla dikkat çekerler. Üreme kumsallarindaki yapilasmalar, deniz kirliligi ve sorumsuz balikçilar nedeniyle tehlike altindadirlar.

YESIL DENIZKAPLUMBAGASI (Chelonia mydas)
 Nesli dünya genelinde tehlikededir. Tüm Akdeniz'de 500 dolaylarinda disi birey belirlenmistir; bunlarin çogunlugu (yaklasik 400 birey) ülkemizde yasarlar. Üredikleri en önemli alanlar Kazanli, Akyatan ve Samandag'dir. Kendilerini tehdit eden tehlikeler Deniz Kaplumbagasi'yla aynidir.

FIRAT KAPLUMBAGASI (Rafetus euphraticus)
 Sadece Mezopotamya havzasinda yasar ve nesli ciddi tehlike altindadir. Ülkemizde Firat ve Dicle nehirleri ile kollarinda ve dibi çamurlu göllerde bulunur. Baraj yapimlari nedeniyle ülkemizdeki sayilari çok azalmistir. Boylari 1 metreyi geçmez; kafalarinin ucunda yumusak bir hortum bulunur.

ÇÖL VARANI (Varanus griesus)
 Türkiye'de yasayan en büyük kertenkele türüdür. Uzunlugu 1 metreyi geçebilir. Sirtinda koyu bir serit bulunur. Ülkemizde tamamen yok olmak üzeredir. Sayilarinin 100'den az kaldigi tahmin edilmektedir. Iyi bir yüzücü olduklarindan dolayi görüldükleri yerlerde "timsah" ismiyle de bilinirler. Çöl ve yari çöllerde yasarlar ve kaya yariklarina ve magaralarda yuva yaparlar. Ülkemizde sadece Urfa'nin Suriye sinirina yakin olan bölgelerinde bulunurlar.


Kartallar, çaylaklar ve doğanlar gibi gündüzcül bir kuştur. Daha çok yaşlı ağaçların bulunduğu ormanlarda yaşayan türün sayısı, yaşam alanlarının yok olması nedeniyle her geçen gün azalmaktadır. Türkiyede Soğuksu Milli Parkı (Kızılcahamam) ve EskişehirTürkmenbaba Dağı’nda bulunur fakat en büyük popülasyonu Çorum’dadır. Türkiye’de sayılarının 50 civarında kaldığı söylenmektedir. Çok acil olarak koruma altına alınmaları gerekmektedir
Soyu tükenmiş türler[değiştir | kaynağı değiştir]
Asya fili (Elephas maximus) (MÖ 100) (EN)
Kafkas bizonu (Bison bonasus caucasicus) (MÖ 100) (EX)
Asya aslanı (Panthera leo persica) (19. yüzyıl) (CR)
Asya çitası (Acinonyx jubatus) (19. yüzyıl) (CR)
Hazar kaplanı (Panthera tigris virgata) (1970) (EX)
Hubara (Chlamydotis undutula) (???) (VU)
Orman horozu (Tetrao tetrix) (???) (LC)

Nesli tükendiği kesinleşmeyen türler[değiştir | kaynağı değiştir]
Anadolu leoparı (Panthera pardus tulliana) (1970) (PE)
Eski Dünya kunduzu (Castor fiber) (???) (LC)
Yılanboyun (Anhinga melanogaster) (???) (NT)

Soyu Tükenmek Üzere Olan Türler[değiştir | kaynağı değiştir]
Alageyik (Dama dama) (LC)
Acem ceylanı (Gazella subgutturosa) (VU)
Çizgili sırtlan (Hyaena hyaena) (NT)
Akdeniz foku (Monachus monachus) (CR)
Anadolu dikenli faresi (Acomys cilicicus) (CR)
Hint oklu kirpisi (Hystrix indica) (LC)
Telliturna (Anthropoides virgo) (LC)
Mezgeldek (Tetrax tetrax) (NT)
Bozkır kartalı (Aquila nipalensis) (NT)
Ak kuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla) (LC)
Bozkır tuygunu (Circus macrourus) (NT)
Ulu doğan (Falco cherrug) (EN)
Kelaynak (Geronticus eremita) (CR)
Toros kurbağası (Rana holtzi) (CR)
Kolan balığı (Acipenser sturio) (CR)
Likya orkidesi (Ophrys Iycia)

Soyu Tehlikedeki Türler[değiştir | kaynağı değiştir]
Kızıl geyik (Cervus elaphus) (LC)
Karaca (Capreolus capreolus) (LC)
Dağ keçisi (Capra aegagrus) (VU)
Çengel boynuzlu keçi (Rupicapra rupicapra) (LC)
Anadolu yaban koyunu (Ovis argali anatolica) (VU)
Mutur (Phocaena phocaena) (VU)
Tırtak (Delphinus delphis) (LC)
Afalina (Tursiops truncatus) (LC)
Risso yunus (Grampus griseus) (DD)
Boz ayı (Ursus arctos) (LC)
Susamuru (Lutra lutra) (LC)
Yaban kedisi (Felis silvestris) (LC)
Sazlık kedisi (Felis chaus) (LC)
Bayağı vaşak (Lynx lynx) (NT)
Karakulak (Lynx caracal) (LC)
Fırat araptavşanı (Allactaga euphratica) (NT)
Bayağı yediuyur (Glis glis) (LC)
Hasancık (Dryomys nitedula) (LC)
Kayauyuru (Dryomys laniger) (DD)
Asya bahçe yediuyuru (Eliomys melanurus) (LC)
Fare benzeri yediuyur (Myomimus roachi) (VU)
Fındıkfaresi (Muscardinus avellanarius) (LC)
Sibirya kazı (Branta ruficollis) (EN)
Dikkuyruk (Oxyura leucocephala) (EN)
Kızıl çaylak (Milvus milvus) (LC)
Kara çaylak (Milvus migrans) (LC)
Bayağı atmaca (Accipiter nisus) (LC)
Yaz atmacası (Accipiter brevipes) (NT)
Çakırkuşu (Accipiter gentilis) (LC)
Büyük orman kartalı (Aquila clanga) (VU)
Şah kartal (Aquila heliaca) (VU)
Yılan kartalı (Circaetus gallicus) (LC)
Kızıl akbaba (Gyps fulvus) (LC)
Kara akbaba (Aegypius monachus) (NT)
Kara kuş (Gypaetus barbatus) (LC)
Mısır akbabası (Neophron percnopterus) (EN)
Küçük kerkenez (Falco naumanni) (EN)
Tepeli pelikan (Pelecanus crispus) (VU)
Bayağı kaşıkçı (Platalea leucorodia) (LC)
Büyük flamingo (Phoenicopterus ruber) (EN)
Bayağı turna (Grus grus) (LC)
Toy (Otis tarda) (VU)
Bayağı bukalemun (Chamaeleo chamaeleon)
Caretta caretta (EN)
Yıldızlı mersin (Acipenser stellatus) (EN)
Rus mersini (Acipenser gueldenstaedti) (EN)
Şip balığı (Acipenser nudiventris) (EN)
Mersin morinası (Huso huso) (EN)
Kardelen (Galanthus sp.)
Göl soğanı (Leucojum aestivum)

Sayıları Azalan Türler[değiştir | kaynağı değiştir]
Kurt (Canis lupus) (LC)
Altın çakal (Canis aureus) (LC)
Araptavşanı (Allactaga elater) (LC)
Araptavşanı (Allactaga williamsi) (LC)
Kızıl şahin (Buteo rufinus) (LC)
Çöl varanı (Varanus griseus)


Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) raporu, insan kaynaklı suistimaller sonucu 784 türün dünya üzerinden tamamen yok olduğunu ve 16.119 hayvan türünün tükenmekte olduğunu göstermekte. Sadece bir yılda listeye 530 türün eklenmiş olması canlı türlerinin karşı karşıya olduğu tehlikeyi gözler önüne seriyor. Türkiye, nesli tükenmekte olan hayvan ve bitki türlerini korumak adına acil adımlar atması gereken ülkelerin başında geliyor.

İnsanlar olarak, tıpkı yaşamayı sevdiğimiz kadar, bizlerle birlikte yaşamaya hakkı olan hayvan ve bitkilerin yaşam özgürlüklerini de dikkate almalıyız. Onları kendi çıkarlarımız uğruna yok etmektense, onların güzellikleri ile dünyamıza renk katmaları için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız. İşte bu konuda acilen öncelik vermemiz gereken 17 hayvan ve bitki:

1. Akdeniz Foku
?
???


Akdeniz Foku
Sadece Doğu Akdeniz sahilleri ile Batı Afrika'nın bir sahilinde yaşayan bu fok türü, aşırı avlanma, yaşam alanları kaybı ve deniz ekosisteminin bozulması nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Araştırmacıları göre günümüzde yaşayan Akdeniz foklarının tahmini sayısı 600'dür.

2. Göl Soğanı
?
???


Göl Soğanı
Alzheimer hastalığı tedavisi ilaç yapımında kullanılan amarylldaceae alkoloidleri (galanthamine, tazettin, likorein) yüzünden, göl soğanının doğadan toplanarak ihracatı yapılmaktadır. Yıllık ihracatı yaklaşık olarak 4.000.000 adettir. Eğer acil önlemler alınmazsa göl soğanı bir daha asla geri dönmemek üzere yok olacak.

3. Alageyik
?
???


Alageyik
Senelerce bilinçsiz ve acımasız sürdürülen avcılık nedeni ile nesilleri yok olma sınırına gelen ve sadece Türkiye'de Düzlerçamı'nda 7 baş kalan alageyikler koruma çalışmalarıyla 2010 yılında 300-400 başa ulaşmıştır. Düzlerçamı'ndan Türkiye'nin çeşitli yerlerine alageyik aktarılmaktadır ve sayıları çoğaltılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmaların devlet tarafından daha büyük bütçelerle desteklenmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.

4. Kar Çiçeği
?
???


Kar Çiçeği
16. yüzyıldan bu yana yetiştiriciliği yapılan bu bitki Sırbistan ve Macaristan gibi bazı ülkelerde koruma altına alınmıştır fakat Türkiye'de bu konuda herhangi bir adım henüz atılmadı.

5. Kelaynak
?
???


Kelaynak
Ortadoğu ve Afrika, Kuzey Sahra çöllerinde, kayalıkların uçurumlarında iki veya üç yumurta yumurtlayarak üreyen kelaynakların vahşi doğadaki nüfusu yalnızca 420'dir. Dünyada sadece Türkiye'de (Birecik/ Urfa) ve Fas'da koruma altında bulunan 1500 kadar kelaynak bulunmaktadır.

6. Siklamen
?
???


Siklamen
Yaşam alanı orman açıklıkları ve kayalık alanlar olan çok yıllık yumrulu bir bitkitürlerini ortak adıdır.Tavşankulağı, buhurumeryem ve mormilik olarak da bilinirler. Şubat - Nisan aylarında çiçek açan bu bitkiler çiçek ticareti yüzünden yok olma tehlikesi altındadır. Bu bitkilerden üretilen çiçekleri satın almayı reddederek onlara küçük de olsa bir katkı yapabilirsiniz.

7. Deniz Kaplumbağası
?
???


Deniz Kaplumbağası
Akdeniz sahillerine yayılmış olan deniz kaplumbağaları Köyceğiz Dalyan sahilinde sıklıkla görülür.

Bir defasında 100 yumurta bırakabilen deniz kaplumbağalarının yavruları, 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize giderler. Yumurtlama kumsallarının işgali, avlanma ve ışık kirliliğinden dolayı deniz kaplumbağalarının nesli tehlike altındadır. Yavrular yumurtadan çıkar ve ışığı takip ederek karaya gelirler. Bu durum hayatta kalmalarının önüne geçer. Ayrıca avlanmak da sayılarını azaltır.

8. Nergis
?
???


Nergis
Anavatanı Avrupa olan bu bitkilerin en çok tür zenginliğine İspanya ve Portekiz'de rastlanmaktadır. Türkiye'de Ege Bölgesi'nde özellikle Karaburun ve Mordoğan'da yetiştirilmektedir. Bu bitkinin soğanları en az 1 sene ara ile kullanılmaktadır. Zira çiçeğini vermiş olan soğan ekilirse, bir dahaki seneye çiçek vermez fakat ülkemizde bu durum göz önüne alınmamakta ve nergislerin nesli tehlikeye atılmaktadır.

9. Yaban Kedisi
?
???


Yaban Kedisi
Avrupa, Batı Asya ve Afrika kıtalarında farklı alt türleri ile geniş bir coğrafyada yaygındır. Afrika yaban kedisi alt türü ev kedisinin atası olarak kabul edilir. Türkiye'de de bulunan yaban kedileri bilinçsiz olarak avlanmakta ve nesilleri tüketilmektedir. Bu konuda önlemler alınmalı ve insanlar bilinçlendirilmelidir.

10. Süsen
?
???


Süsen
Çok değişik renklerde olan süsen bitkisi genellikle mezarlıklarda bulunmasına rağmen yüzyıllar boyunca çok değerli bir çiçek olarak kabul edilmiş ve birçok devlet ile kişinin simgesi haline gelmiştir. Yurt dışına kaçırılan bu zenginliğimizin durumu artık öyle kötü bir hal almıştır ki, eğer gerekli önlemler alınmazsa neslinin tükenmesi an meselesidir.

11. Toy Kuşu
?
???


Toy Kuşu
Türkiye'nin en büyük kuş türü olan toy, aynı zamanda dünyada en büyük uçabilen kuşlardan biridir. Maalesef toyların nesli ciddi tehlike altındadır. İriliğinden dolayı gözde ve kolay av olduğu için kaçak avcılık ve habitat kaybı türün yok olma sürecini hızlandıran en önemli etkenlerdir.

12. Çiğdem
?
???


Çiğdem
Çiğdem çiçekleri, türüne bağlı olarak, ilkbahar ya da sonbaharda açar. İlk baharda çiçeklenen türlerin yumurtalığı toprak altında kalan uzun çiçek tüpleri vardır. Çiçekler geceleri ya da kötü havalarda kapanır. Ülkemizde çiğdem pilavı, çiğdem aşı ve çiğdem sütlüsü gibi yemekler çiğdem yumrularından yapılır. Çiğdem tüketiminin acil olarak denetim altına alınması gerekmektedir.

13. Vaşak
?
???


Vaşak
Vaşak, kedigiller familyasından Lynx cinsini oluşturan orta büyüklükte etçil omurgalı ve yabanıl bir türdür. Marmara, Karadeniz, Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde nadir olarak görülebilmektedir. Doğal hayatın bir parçası olan vaşaklar insanoğlunun tehdidi altındadır. Dünya Koruma Birliği tarafından koruma altına alınmış olsalar da, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de avlanmaları sürmektedir.

14. İstanbul Nazendesi
?
???


İstanbul Nazendesi
Dünyada yalnızca Türkiye'nin kuzeybatısına bulunan bu bitki çok çekicidir. istanbul'un Asya yakasındaki fundalıklarda zengin popülasyonları bulunur. Avrupa çapında nadir bir bitki olan İstanbul nazendesinin koruma altına alınması gerekmektedir. Aksi halde bu değerli bitkinin yok olması içten bile değil.

15. Kara Akbaba
?
???


Kara Akbaba
Kartallar, çaylaklar ve doğanlar gibi gündüzcül bir kuştur. Daha çok yaşlı ağaçların bulunduğu ormanlarda yaşayan türün sayısı, yaşam alanlarının yok olması nedeniyle her geçen gün azalmaktadır. Türkiyede Soğuksu Milli Parkı (Kızılcahamam) ve Eskişehir Türkmenbaba Dağı'nda bulunur fakat en büyük popülasyonu Çorum'dadır. Türkiye'de sayılarının 50 civarında kaldığı söylenmektedir. Çok acil olarak koruma altına alınmaları gerekmektedir.

16. Boz Ayı
?
???


Boz Ayı
Türkiye, Kıbrıs, Balkanlar, Sibirya, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika’da yaşayan bir ayı türü olan boz ayının nesli ülkemizde büyük tehlike altındadır. İnsanlar tarafından evcilleştirilmiş ya da avcılar tarafından yaralanmış boz ayılar, Bursa Karacabey'de bulunan Doğal Hayatı Koruma Derneği ve Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı'na ait Ovakorusu Ayı Barınağı'nda uzman veterinerler gözetiminde rehabilite edilerek, başta Uludağ Milli Parkı olmak üzere çeşitli bölgelerde ait oldukları vahşi doğaya bırakılmaktadırlar. Bu çalışmalara ek olarak, boz ayıları avlayanlara ağır cezalar verilmesini içeren yasal düzenlemeler gereklidir.

17. Sevgi Çiçeği
?
???


Sevgi Çiçeği
Dünyada yalnızca Gölbaşı / Ankara'da yetişen ve halk arasında gelin düğmesi olarak da bilinen bu bitki türü Bern Sözleşmesi ile koruma altına alınmıştı. Fakat yerel boyutta da önlemler alınması ve sevgi çiçeğinin korunması, bu bitkinin geleceği için büyük önem arz etmektedir.
                                       toy kuşu:çok büyük ve gösterişli hayvanlar etlerinde çok lezzetli olduğu söyleniyor .belki nüfüsları bu kadar azalmadan keklik gibi evcil yarı evcil yetiştirilseydi.v veya daha geç olmadan acil mudale edilimeli sonuçta büyük ekonomik değere sahip olurduk.her türlü yönden türkiyeye faydası olacak bir tür gerek yurt içi ve yurt dışında ekonomik değeri  yüksek olacağı kanısındayım nerde o günler.peh :-\ gerek av turizmi gerek canlı kuş satışı olarak bizim burda çok sayıda keklik sülün üreticisi var hatta tam rakamları anımsayamıyor kiriçi köyünden bir yetiştirici tanesi deli fiyata 2000 veya dağa fazla toplu keklikler sattı arap şehlerine her zaman türkiye kazanır doğal zenginliklerimiz yok olmadan değerlendirmek vatan millet hizmetidir. bir nevi                                                                                                                                                                                     kafkas bizonu:bir hayvanımız geri kazandırılmış olur ilerleyen yıllarda turizme ve kotalı ava açılır vs ayriten yerli kara sığırı ,doğu anadolusu sığırı gibi  veya angus vs gibi vecil sığırlarla melezlenebilir. iri yapısna rağmen çok uysal ve uyumlu kolay bir hayvan olduğu söyleniyor ayriten evcil inekle melezlerinde kaliteli çok et verimi olduğu söyleniyor. ayriten doğası gereği sütçü olmamasına rağmen protenin katı madde oranı yüksek besleyici süt verdiği söyleniler ms:3 yüzyıla kadar anadaolu ve Avrupa evcil yarı evcil yoğun beslenmiş 3.yüzyıldan sonra başta çeşit sığırlar yönelim olmuş ondan sonra hızla nüfüsü düşmeye başlamış yapılan araştırmalara göre bizim bütün karadeniz sahil ve iç kesimi kuzey doğu Anadolu Ardahan kars platosu ve iç anadolunun kuzeyi sivas yıldız ve Yozgat çankırı kuzey sarı karacam ormanları başlıca yaşam alanı idi ayritten bolu civarı uluağaya  uzanan kısım  yoğun yaşamışlardır tarihte benzer çalışmalırı Amerika bu çalışmaları 100- 150 önce yaptı  (beefalo)adında bir sığır ırkı oluşturcu oldukça verimli bir sığır ırkı   
Beefalo:
 Yüksek protein, düşük yağ ve düşük kolesterol içeren etiyle ünlüdür. Amerikan yaban sığırı (Buffalo) ile evcil sığırın melezlemesi sonucu elde edilmiş, mera besisine uygun bir ırktır. Evcil sığır olarak etçi ırklardan biri seçildiğinde et kalitesi, kaba yemden yararlanma yeteneği gibi özellikleri çok üstün hale gelir. Beefalo kolay idare edilebilen, fertilitesi ve aynı zamanda sütçü yeteneğiyle öne çıkmış, heterozigot melezlemeler için uygun bir etçi ırktır. Beefalo 3/8 Buffalo (Bison), 5/8 evcil sığır oranına sahiptir
 bir  rusyada yapıyor günümüzde  kırmızı et sıkıntı olduğu günlerde devlet desteği ile yapılacak çalışmalar karcabey haraları bandırma tesisleri gibi  kaplasamlı yapılar oluşturup çalışmaları yapılması ıvedilikle lazım bence doğaya salınacak saf ırklar içinse düzlerçamı alageyik üretim tesisleri benzeri bir yapı kaçkar miliipark alanı veya yakın bölgeye kurula bilir üretim ve salım yapılabilir













































































































































« Son Düzenleme: 16 Ekim 2016, 17:08:27 Gönderen: Selim UYGUN »
 
The following users thanked this post: İbrahim MERCAN, Tamer YİĞİT, Hüseyin BAŞARIR

Çevrimdışı Erdem BOZKURT

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 410
  • Thanked: 172 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Benim en merak ettiğim doğuda güneydoguda toy gören var mı?Bakanlık bu hayvan için nasıl bir çalışma yapıyor acaba üreme ve yaşam alanı sağlama gibi..
1982-İstanbul
 
The following users thanked this post: Selim UYGUN

Çevrimdışı Selim UYGUN

  • Üyelik Sonlandırıldı
  • *
  • İleti: 1086
  • Thanked: 1379 times
güzel bir konuya deyinmişsiniz benim haberim yok sandığım kadarı ile pek bir çalışma yapmıyor. sadece avlayana ceza kesmekten başka tütenmesini bekliyorlar .5-6 kaldımı alageyik gibi üretim sahasına alırlar . 40 sene uğraşırlar . 300 -500 çıktımı sayısı başarı diye millete yutturulmaya çalışır . bundan sonraki  2-3 nesilde ancak hayvantbahçesi vs de parasıyla seyredir. herhalde genelde bu şekilde işliyor bizim devlet makenizması böyle konularda ne yazıki :)üretecek kadar toy bulup bulmadıklarıda muama gibi özel bir araştırma yapmadım dışardan gördüğüm bu





















« Son Düzenleme: 05 Eylül 2016, 14:14:34 Gönderen: Selim UYGUN »
 

Çevrimdışı Erdem BOZKURT

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 410
  • Thanked: 172 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
1982-İstanbul
 
The following users thanked this post: Selim UYGUN

Çevrimdışı Erdem BOZKURT

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 410
  • Thanked: 172 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Bu kuşlara gereken değeri versek ülkemiz kazanır.
1982-İstanbul
 
The following users thanked this post: Selim UYGUN

Çevrimdışı Selim UYGUN

  • Üyelik Sonlandırıldı
  • *
  • İleti: 1086
  • Thanked: 1379 times
aynen öyle görüşlerinize katılıyorum çok büyük ve gösterişli hayvanlar etlerinde çok lezzetli olduğu söyleniyor .belki nüfüsları bu kadar azalmadan keklik gibi evcil yarı evcil yetiştirilseydi.v veya daha geç olmadan acil mudale edilimeli sonuçta büyük ekonomik değere sahip olurduk.her türlü yönden türkiyeye faydası olacak bir tür gerek yurt içi ve yurt dışında ekonomik değeri  yüksek olacağı kanısındayım nerde o günler.peh :-\ gerek av turizmi gerek canlı kuş satışı olarak bizim burda çok sayıda keklik sülün üreticisi var hatta tam rakamları anımsayamıyor kiriçi köyünden bir yetiştirici tanesi deli fiyata 2000 veya dağa fazla toplu keklikler sattı arap şehlerine her zaman türkiye kazanır doğal zenginliklerimiz yok olmadan değerlendirmek vatan millet hizmetidir. bir nevi
« Son Düzenleme: 05 Eylül 2016, 14:14:56 Gönderen: Selim UYGUN »
 

Çevrimdışı Selim UYGUN

  • Üyelik Sonlandırıldı
  • *
  • İleti: 1086
  • Thanked: 1379 times
rusyanın ve gürçitan sınırda miliiparklarda mevcud ülkemize yakın habitatlarda bu konuda çalışmaları var ve Ukrayna ve polanyada aynı şekilde  bizede aramız iyiken rusyadan 5-6çift getirilip üretilip  :)  salına bilir yok olan bir hayvanımız geri kazandırılmış olur ilerleyen yıllarda turizme ve kotalı ava açılır vs ayriten yerli kara sığırı ,doğu anadolusu sığırı gibi  veya angus vs gibi vecil sığırlarla melezlenebilir.hastalılara iklime çok dayanıklı  iri yapısna rağmen çok uysal ve uyumlu kolay bir hayvan olduğu söyleniyor ayriten evcil inekle melezlerinde kaliteli çok et verimi olduğu söyleniyor. ayriten doğası gereği sütçü olmamasına rağmen protenin katı madde oranı yüksek besleyici süt verdiği söyleniler ms:3 yüzyıla kadar anadaolu ve Avrupa evcil yarı evcil yoğun beslenmiş 3.yüzyıldan sonra başta çeşit sığırlar yönelim olmuş ondan sonra hızla nüfüsü düşmeye başlamış yapılan araştırmalara göre bizim bütün karadeniz sahil ve iç kesimi kuzey doğu Anadolu Ardahan kars platosu ve iç anadolunun kuzeyi sivas yıldız ve Yozgat çankırı kuzey sarı karacam ormanları başlıca yaşam alanı idi ayritten bolu civarı uluağaya  uzanan kısım  yoğun yaşamışlardır tarihte benzer çalışmalırı Amerika bu çalışmaları 100- 150 önce yaptı  (beefalo)adında bir sığır ırkı oluşturcu oldukça verimli bir sığır ırkı  bir  rusyada yapıyor günümüzde  kırmızı et sıkıntı olduğu günlerde devlet desteği ile yapılacak çalışmalar karcabey haraları bandırma tesisleri gibi  kaplasamlı yapılar oluşturup çalışmaları yapılması ıvedilikle lazım bence doğaya salınacak saf ırklar içinse düzlerçamı alageyik üretim tesisleri benzeri bir yapı kaçkar miliipark alanı veya yakın bölgeye kurula bilir üretim ve salım yapılabilir







































url=http://ibb.co/mkr3fa][/url]













free picture upload





free image hosting





upload pic



free image hosting









host images





img upload





post img









temporary image hosting




« Son Düzenleme: 07 Aralık 2016, 19:27:35 Gönderen: Selim UYGUN »
 
The following users thanked this post: İbrahim MERCAN