Merhaba muhterem arkadaşlar.
Çoğu zaman, "Neden bizim özgün tasarımlarımız yok" gibisinden hayıflanırız...
Kötümser olmaya gerek yoktur... "Hibrid Tüfek" ya da "Gazlı Kinetik" büyük ihtimalle bizim tüfekçi taifesinin, bize has
özgün buluşlarından biridir.
Geçen asrın son onbeş yılının başlarını hatırlayan arkadaşlar muhakkak çıkacaktır... Bir anda açılıveren ithal silahlar imkanı,
bunun yanında, yivsiz tüfeklerde çok atar türlerin yapım serbestisi üzerine, çoğu tüfekçi esnafı, o sıralar dışarıda çok populer
olan, bizde de pek beğenilen "Benelli" tüfeklerinin basit, az sayılı parçalı, üstün performanslı modellerinin görünüşüne aldanarak
bunların taklidlerini yapmağa soyunmuşlardı...
Gelin görün ki, kolay görünen yapılanmanın imal edilip çalışır hale getirilmesinin o kadar da rahat olmadığı kısa sürede anlaşıldı.
Her şeyden önce, tüfeğin nasıl çalıştığına akıl erdirmek mümkün değildi. Namlu arkasını dönerek kilitleyip kapatan mekanizma
grubu atışta, kendini bu fiile zorlayan görülür hiç bir bağlantı olmadan efsunlu gibi "Şrak" açılıyor, boşaltma kurma işlerine
geçiyordu...
Tüfekçilerimiz, düşündüler taşındılar, geri tepmeyle mekanizma grubunun arkaya bir hız kazandığına, aradaki anlam verilmeyen
yay benzeri zımbırtının açılmayı geciktirmek için konulduğuna karar verdiler. Bu zihniyet halen dahi gecerliliğini, kullanım kitaplarında
yer verilecek ölçüde devam ettirmektedir.
Bunun yanında bu tüfek hafif doluları pek de sevmiyordu. Dahası, geri getirme yayı sallasan açılacak kadar gevşekti ve çoğu kullanıcı
nezdinde bu, beğenilecek bir özellik değildi.
Sonradan "Kinetik" tanımını yakıştırdığımız bu tüfeklerin üretimi sıkıntılı dar boğaza girdiği sıralarda, bir kısım yapımcı, Avrupa'dan
ithal edilen "Fabarm" gazlı tüfeklerinin de bayağı basit yapılanmada olduğunu keşfettiler. Bazı öncüler, gaz devresi daha da rahat
yapılabilecek "İtalyan Loncası" tabir edilen modellerin, zaten tam bir iş bölümüyle İtalya'da üretim halinde olduğunu farkederek aynı
modelin yurdumuzda, Benelli taklidlerinden daha kolaylıkla yapılabileceğini gördüler... Üretim başladı... Bu tüfeklerde her bir şey göz
kontrolunda çalışmaktaydı, biraz nazlanınca gaz deliklerini genişletivermek, meseleyi hallediyordu...
Kinetik tüfeğin talebi de hayliydi ve üreticilerimizden biri, muhtemelen Düzce esnafından bir yapımcı, hafif dolu ve gevşek irca yayına
çözüm için, Benelli modelini gaz pistonuyla takviye etmeği akletti...
Benelli modellerinnin en başta gelen avantajı, temizliğin sadece namlu içine yapılabilmesiydi ve gaz takviye halinde bu en büyük tercih
unsuru aradan çıkıyordu... Dahası, kinetik tüfekler, o anki kabule göre, gazlılar üzerine bir gelişmeydi ve bu vasıf da telef olmaktaydı.
Ama ne gam... Kinetik tüfek hafif dolularda çalışıyor, mekanizma da öyle ufak tefek sallamalara ram olarak açılmayı reddediyordu...
Kinetik tüfek mi istenmekteydi... Al sana en alasından, orijinalinin dahi takıldığı manialarda durmayan bir kinetik tüfek...
Bazıları da sormaktaydı,,, "Yoksa gazlı tüfek mi"...
Her ne hal ise, gazlı kinetik tüfeklerin yapımı, oldukça uzun bir süre artarak devam etti, sonunda. sadece gazlı olanların maliyet
avantajı galebe çalarak pazarımızın hakimi oldu.
Rus teknik adamlarının Newton üçüncü formülünde "Hız" faktörünün "Yol/Zaman" eşitliğini kullanarak ortaya koydukları ve geri
tepme vakıasında, hangi boyda olursa olsun, atılan dane silahtan ayrıldığı anda, namlu arkasını kapatan kütlenin ne ölçüde
arkaya gittiğini bulan bir eşitlik vardır. Bununla mesela, kinetik bir tüfekte kurşun namlunun neresinde iken silahın ne kadar beriye
gittiğini, kilitsiz bir tabancanın sürgüsünün çekirdek silahtan ayrıldığı an ne miktar arkaya devinim içinde olduğunu, milisaniye
hesaplarına girmeden tesbit mümkündür.
"m1 l1= m2 l2"... (m) malum ağırlık, (l) de yol... Geri tepme denince bunun sağ tarafına bir de fişek taban alanı ile çekirdeğinkinin
bölümünü darbetmek gerekir.
Diğer taraftan kinetik bir tüfekte, mekanizmanın çalışabilmesi için, döner başlığı taşıyan ve kinetik yayı ezen kütlenin dört milim
kadar eylemsizliğiyle izafi olarak öne hareketi gerekir...
Daha da beri taraftan, gazlı tüfeklerde tahliye delikleri en az yirmi santim fişek ağzından ileridedir.
Böyle olunca, hibrid 12 Ga. Bir tüfekte, nazlı çalıştığı söylenen 24 gramlık doluda, atılan saçmalar tahliye kanallarına olan yirmi
santime ulaştığında, kinetik çalışmayı mümkün kılan 3 kiloluk bir tüfek acep kaç milim geri gider.
3000 gr. x geri tepme mesafesi (mm)= 24 gram x 200 mm x 1.3' Fişek tabanı alanı/ namlu iç çap alanı)... O da eşittir; 2,08mm,
Yani hibrid tüfeğin kinetik çalışması için tüfeğin geri tepmeyle dönt milim arkaya gitmesi gerekirken... Al sana bunun yarısı...
Tüfek kinetik çalışayım derken daha kinetik yay ezilmenin yarısında iken "Hop" barut gazı tahliye kanallarında ve bu kompresyon
ile belki biraz çalışabilecek kinetik düzenin tam aksi istikamette bir itiş içinde... 50 gramlık doluda tam kompesyon sırasında gazlı
sistem iş başında... Açılıp mekanizmaya kilitten kurtulma hürriyeti bahşedecek hıza fazladan katkıda bulunma telaşında...
E... Bu tüfek nasıl hibrid çalışıyor o zaman...
Mesai aslında, öyle de böyle de gazlı sistemin... Avantajlar onun avantajları... Fazladan bir de tüfek içine yayılan barut gazı pisliği...
Bu gerçekten acaip bir uygulama...
Nasıl olur da yurdumuzun en kaliteli tüfekcileriden biri bunu üretim modellerine dahil eder... Daha da acaibi, nasıl olur da akıl ve
hesap adamı Japon'lar bunu kabulle kendi markalarına fasoncu yaparlar...
Bazı şeyleri anlamak gerçekten zor iş muhterem arkadaşlar...
Bunun yanında...
Döner başlıklı gazlı tüfeklerle, mesela yeni model Beretta'larla, hibrid arasındaki tek fark, mekanizma içine konulmuş bir kinetik
yay... Bu kadar basit...Bir de döner kafa kılavuz kanalının arkaya açılan uzantısı...
Bu küçük farkı tüfeğe dahil etmekle bir anda hem kinetik hem gazlı sistem avantajları, sanki bir arada...
Bir de işin bu "Dayanılmaz cazibesi" var tabii...
Saygılar.