Çocuktum, sevdam başladı ava …
KaraRusu ile ava giden sigara kokulu dedem yüzünden, ördek avı deyince avın yakuşuğu (ava yakışan) bi alaş bi gancık(1 dişi 1 erkek) diyen, avını keserken incitmeye korkan dedem yüzünden.
Çocuktuk, su geçerdi çizmelere… avcı peşinde gezerken karda morarırdı parmaklar, sıcak sobaya birden yaklaşınca, sızısından ağlardık parmakların.
Çocuktuk, tutmasa da tuzaklar karatavuk, sabahtan akşama karda serpmeler kurardık. Tüfeğe dokunmak bile heyecanlandırırdı bizi, hani bazen boşunu tut diye verirlerdi elimize.
Büyümeye başladık, yavaştan tüfeği alıp erkenden ava kaçardık, eve gelince kopacak kıyamete rağmen…cehaletti evet cahildik ama... Ya ördek vurursam?. Ya çulluk vurursam?… Bu sorular uyutmaz , kaçırtırdı adama tüfeği…
Büyüdük kendi tüfeğimiz, belgemiz ,arabamız köpeğimiz oldu.
Büyüdük tonla malzemelerimiz oldu, mühre, fişek ve tüfeğimiz değil tüfeklerimiz oldu.
Büyüdük, marka ve kalite ayırır , av yeri kıskanır, vurduğumuzu az bulur, köpek beğenmez olduk.
Fotoğraf çektirir, video çekmeye çalışır , vurulan av cameraya girmemişse av vurduğumuza sevineceğimize çekim yapana kızar olduk.
Vuramadığımız her ava sinirlenir, vurduklarımızı ise yetersiz bulur olduk,
Fotoğraftan ibaret avcılığımız oldu,
Rekabetten ibaret avcılığımız oldu,
Avı, doğayı sevdiğimizi unuttuk.
Biz büyüyünce avcı olacaktık ama sanırım büyünce avın tadını unuttuk….