Kendi şahsıma Güme avını severim, hep bana keyifli gelmiştir.
Rahmetli babamın iki dedesi de Bulgaristan da avcı imiş. Tabii ördek avında gümeci.
1938 de İstanbula göç başlayınca babamın dayısı arkadaşı ile Haliç te adacıklarda sandal ile dünyanın çamurcun ördeğini vururmuş.
Malum babama da bulaştı, rahmetli ile İstanbul da evimizin bahçesinde mührelerimiz vardı. Küçükken az Edirne köylerine
iyi mühre aramak için gitmezdik.
O zaman yerli tüfek olmadığı daha doğrusu ayağa düşmediği için avcı azdı.
Köylerde daha çok biraz daha varlıklı kişilerin gümeleri vardı.
80'li seneler itibarı ile ayağa düşen tüfek sanayiimiz sonucu, avcı sayısı arttığı gibi güme enflasyonu da arttı. Önüne gelen derelerin,göletlerin,çeltiklerin ve ayakaltı yerlerin her tarafına güme yapmaları sonucu diğer avcıları da rahatsız etmeleri şikayetleri artırdı.
Son 10-15 seneden beri mühreler harici, sesi ile uzaktaki ördeği kendine çeksin diye modern teypli gümeler oluştu.
Marmara da güme avı daha baskın şimdi Marmara da 30 milyon küsur insan yaşıyor. 1980 li yıllar da parlama da bir ördek vurunca derenin karşısından bize atsın diye 2 gün beklerdik adam geçmezdi. Nerede ise şimdi 24 saat insan geziyor.
Gümecilik bir kültür ise yenilerde bu kültür yok. En son 1998 yılında Balıkesir de bir güme de idim. Nereden baksan bir göletin etrafında 20 tane güme vardı. Gece vakti gelenler, kapağı açıp havaya ateş edenler, müziğin sesini açıp nara atanlar gece gümeler arasında dolaşanlar vb
Bunun üzerine yasak olmasına rağmen Sosyal Medya da yayınlanması,yaban hayvanlarının kanadı kırık avlanıp yakalanıp satılması,mühre ticareti, avlaktan canlı yayın, meraların basbayağı tarif edilmesi de işin tuzu biberi oldu.
Bu saatten sonra serbest olmasının zor olduğunu düşünüyorum.