Onlar Eyalet Diyor.. Biz Avcılar Avlak

[Serhat ÇELEBİOĞLU]

Onlar Eyalet Diyor.. Biz Avcılar Avlak
Avcı camiası hala kış uykusundan uyanmak istemiyor. Bu nasıl bir rehavet? Türkiye de  avcılığı yönetenler, avcının yeni açıklarını yakalamış olmalı ki ne önlerine konulan önerileri umursuyor, ne de ciddiye alıyor camiayı.
DKMP genel müdürlüğü avcılık dairesi elinde ki kartları mükemmel kullanıyor. Herşeyin farkındalar. Yeni yeni örgütlenme gayesi içinde olan avcı camiasını mükemmel bir şekilde koordine etmek gibi bir yetenekleri var.
Oysa ki onlara geçtiğimiz aylarda samimiyetle ortaklaşa yürütebileceğimiz bir proje sunduk. Sunduğumuz proje içerisinde ki en can alıcı madde ise avlaklar içinde ki paylaşım sorunuydu. Bu konuda ki çözüm önerimiz bir ilde eğer popülasyon belirlenecek ise o ilin avcıları değil bölgeden istifade eden avcıların katılımı ile yasak ve serbest olarak avlaklar konusunda ortak irade kullanmalı ,şeklindeydi.
Trakya avcısı , İstanbul avcısını istemez, Erzincan avcısı Karadeniz avcısını istemez, İç Anadolu avcısı İzmir’den gelen İstanbul’dan gelen avcıyı istemez, Manisa Avcısı İzmir’den gelen avcı guruplarını  istemez.. Kısaca, kim kimi istemiyor.. Avcı Avcıyı…
Demek ki neymiş avcı henüz örgütlenmeyi başaramadığı gibi birbirlerini ötekileştirme konusunda mahirleşmiş.
Dernekler ,Federasyonlar, Konfederasyon vs her kuruluşun ortak amacı sözde avlakların avcılar tarafından yönetilmesi gibi idealist bir yaklaşım olsa da Türk avcısı sadece havanda su dövüyor.
Nasıl olacak bu iş.. Kimse kimseyi istemezken avlakları size verseler ne olur vermeseler ne olur.
Şimdi kim nederse desin kartlar açık. DKMP diyor ki alın avlakları siz işetin ey  Federasyon konfederasyoncular.. Nasıl olsa siz bu işi başaramayacak hatta elinize yüzünüze bulaştıracaksınız, bizde köşeden gülüp eyleneceğiz sizinle. Sonra mı sonrası şu.. siz de biz de yapamadık bu işi gelin bu avlakları özelleştirelim.. Bakın bakalım o zaman nasıl olacak.. Hani avcı arkadaşını memleketlerinde istemeyenler kendi topraklarınızda para verip nasıl avlanacaksınız. Kendi tapulu mülkünüzde ,köyünüzde elinizi kolunuzu sallayıp tüfek omza, köpek öne yapabilecekmisiniz…
Yapamayacaksınız çünkü avcılığın paylaşmak  sanatı olduğunu unutup.. Rekabet avcılığı yapmaktan vaz geçmediniz. Devam edin yarışın birbirinizle. Kimse kimseye hak tanımasın.. Düşman olun birbirinize.. Devammmm İşler tıkırında , bastırırız valiye yasaklar, avı ..bastırırız köylüye yakar araçları keser lastikleri, lokantacıya söyleriz dışardan gelen avcıya yemek vermez, söyleriz otelciye oda satmaz, hatta benzin istasyonları yakıt satmaz dışardan gelen avcıya, Av bayiileri fişek satmaz…İşte tamda böyle durum, bu dediklerim zaten gurbet elde avcılık yaparken yaşadıklarımızdan örnekler şaşırmayınız.
Belki ağır olacak ama söyleyeyim. Kimse kızmasın. Hani siyaseten ülke bölündü bölünecek efsanesi avcılar tarafından zaten uygulanmış görünüyor arada ki tek fark onlar eyalet diyor biz avcılar  avlak…
Saygılarla bir gün umarım herkes bir birini kucaklar, Devlet avlağı örnek avlak ,genel avlak özel avlak kavramlarından uzak avcılık yapmak ümidiyle hoşçakalın ..

[Kamil ÜNLÜTÜRK]

Güzel noktalar...Bu kıskançlık ve negatif rekabetçiliğin beslendiği ve yayıldığı odağı bulmalı, virüs gibi insanların kafasına sokuluyor olmalı bu..

Vatandaşlık bilinci yani bir devletin çatısı altında yaşadığımızın farkında olma durumu ile direkt bağlantılı bu gibi durumlar..Oraya gidenin de o bölge de yaşayanın da malı olamasın diye devlet ve vatandaşlık kavramları var ama bu vatandaşta yerleşmiş durumda değil, devlet mekanizması da zaten çok etkin olamıyor,olsa bile çözüm vatandaşlık bilincinden geçiyor yerel halk için olsun dışardan gelenler için olsun büyük oranda zaten..

[Volkan KÖYDEMİR]

Sülün Osman diye biri vardı. Ben de çok bilmem de, yaptıklarını gazetelerden, televizyonlardan ara ara duyardım.

Osman Ziya Sülün, (d.1923 ö. 1984) "Sülün Osman" olarak bilinen ünlü dolandırıcı.

Osman Ziya Sülün, 1923'te İstanbul'da doğdu. Adını duyurduğu ilk "işini" 1948 yılında Fatih'te yeni tuttuğu evin sahibini dolandırarak yaptı. 1950 ve 60'lı yıllardaki "işleriyle" ün kazanan "Sülün Osman", tramvay, Galata Kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara 'satarak' ya da 'kiraya vererek' efsane haline geldi. Bu olaylar Kemal Sunal'ın filmlerine de konu olmuştur.

Galata Köprüsü'nü satmak üzereyken tesadüfen yakalandı. Ölümüyle ilgili kesin bilgi olmamakla birlikte, polisin tahminlerine göre 1984'te Beyoğlu'nda sürekli kaldığı otelde kalp krizinden öldü ve kimlik taşımadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü.

https://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCl%C3%BCn_Osman

google amcaya sorunca gelen bir sürü sonuçtan biri yukarıdaki gibi. Bu adam "kendisine ait olmayan" neleri satmış, satmaya çalışmışbir görün. Memleketin saftirik, dünyadan bir haber tipleri sağolsun, bu dolandırıcı tarafından ütülmüş. Bu sattığın şey ne zaman senin oldu diyemeyenler adamın tuzağına düşmüşler. Kendine ait olmayanı zati sahiplerine satmaya çalışanlar da oluyor ve bu gidişle de olmaya devam edecek. Konuyla alakası yoktur.