Huğlu 202b çift kırma av tüfeğim var yanına bir otomatik tüfek düşündüm ama hangi markaya baksam çok büyük kusurlar söyleniyor.Tüfekler ve yorumlarından sonra tüm yerli otomatiklerin işe yaramaz olduğu hakkında algım gelişti.İthal desen 4000 liraya ancak alınıyor.2000tl bütçe ile sizin tavsiye ettiğiniz otomatik tüfek hangisi?Şuan Ata Venza Ata Neo modelleri arasındayım önerdiğiniz model ve markalar nelerdir?
Açıklamalırınızı sebepleri ile yazarsanız daha aydınlaştırıcı olur kafamdaki listeye armsan phonema ve stoager i ekledim ata venza ve bu diğer 2 tüfeğin avantaj ve dezavantaklarını yazabilecek birileri varsa yazarsa çok iyi olur
Muhterem kardeşim Hakan HEKİM.
Öncelikle seni çok iyi anladığımı bilmeni isterim. Aynı tereddütleri ben de yaşadım ve aynı belirsizliklerden muzdarip halde internet aleminin altını üstüne getirsem de beni tatmin edecek cevaplar bulamadım. Yeterince uzun süre okuyup araştırmam ve çevremde soruşturmam sonucu edindiğim her bilgi kırıntısı neticesinde kafamda puzzle oluştu diyebilirim. Hepsinden önemlisi, an itibarı ile bir otomatik tüfeğim bulunmadığı - ve hiç bir firma da babamın oğlu olmadığı - için sana en objektif yorumu yapabileceğimi düşünüyorum.
Benim listemde ATA, ARMSAN, AKKAR, AKDAŞ, GİRSAN, STOEGER ve HATSAN bulunmaktaydı. Her biri hakkında kendi gözlemlerimi TAMAMEN OBJEKTİF olarak sunmak istiyorum.
Öncelikle sana en yakın duran iki seçenek hakkında eleştirilerimi belirteyim.
ATA ve ARMSAN: Yerli malı olarak Türkiye'de en büyük pazar hacmine sahip olduklarını düşündüğüm bu iki firmanın da tüfekleri estetik açıdan çok hoş. Özellikle ARSAN estetik açıdan en beğendiğim markadır. Mekanik olarak da en az arıza veren markalar olduğuna eminim. Fakat sana tavsiyem iki markadan da UZAK DUR! KAÇABİLDİĞİN KADAR KAÇ! Çünkü Hakan kardeşim, tüfek bir ihtiyaç değil bir lükstür. Lüks sınıfa giren bir ürünün üretimini yapan bir kurumun en önemli misyonu halkla ilişkiler, satış sonrası hizmet kalitesi olmalıdır. Gel gör ki zat-ı âlileri (ata ve armsandan bahsediyorum) öyle şişmişler ki türk müşteriye gereken kıymeti vermek şöyle dursun, adam yerine koyup yüzüne bakmıyorlar. Bu konuda Armsan başı çekiyor. Arşivi iyice okuduysan bir avcı dostun "Armsan'da çalışan arkadaşı olduğu halde" merak ettiği namlu iç çapı gibi çok basit bir konuda bile bir ay cevap alamadığı gözüne çarpmıştır.
Yine ATA ile ilgili beni hayret içerisinde bırakan bir durum okumuştum: Tüfeğin hatalı üretim olduğu tespit ediliyor, firma bunu kabul ediyor. Fakat değişim için beklemeleri gerektiğini söylüyor. neden? patron yurt dışında!
Biz de özel sektördeyiz. Üründe üreticiden kaynaklı bir hata varsa bunun değişimi için patron onayı beklemek nedir? Bu firmanın kalite sorumlusu, mesul müdürü mühendisi yok mu? varsa neden var, sırf yasal zorunluluklar yerine gelsin diye mi? Bu, "Siz bakmayın kurumsalız diye hava attığımıza. Aslında merdiven altı üretimden pek farkımız yok." demektir.
ARMSAN ile ilgili bizzat yaşadığım bir olayı da anlatayım. ARMSAN resmi web sitesini incelediysen anasayfada PARAGON modelinin fotoğrafı var. Ancak modelle ilgili hiç bir bilgi yok. Bundan iki ay önce o fotoğraf bile yoktu. Model görüntü olarak hoşuma gittiği için bilgi almak adına kendilerine mail attım. Üç gün beklememe rağmen cevap gelmedi. İkinci kez bir katalog istediğimi belirten maili attığımda perşembe günüydü ve yine cevap gelmedi. Belki beni ciddiye almıyorlardır diyerek üçüncü maili şirket e-posta adresimden attım. imza bölümünde işimle ilgili bilgiler de mevcuttu. tahmin et ne oldu? yine cevap gelmedi
Sözümü sakın yanlış anlama kardeşim. 95 doğumlu olduğunu görüyorum. Ben kendi sektöründe önemli ihracat payına sahip bir fabrikada mesul müdürüyüm. ARMSAN'a giden mail adresimde bu göründüğü halde cevap alamadım. Sen henüz üniversite öğrencisi olduğunu düşündüğüm bir arkadaşımızsın. Beni ciddie almayan firma seni hiç almaz. Yarın bir sorun yaşadığında muhatap bulamazsın.
STOEGER:Bu tüfek seçeneklerim arasında çok uzun süre yerini koruyamadığı için yazacak fazla şeyim yok ama şunu söyleyebilirim ki namlu yalıtımı olarak yerli tüfeklerin içinde belki de en iyisi. Bu konuda bir kullanıcısının bile "eh idare eder" dediğini dahi duymadım. Herkes çok beğeniyor. Zaten bu konudaki başarılarından dolayı da diğer problemleri çok fazla konuşulmuyor. Mekanik problemlerin sıkça görüldüğü tüfeklerden biridir kendisi fakat yıkıcılığının hatırına çoğu insan buna katlanıyor. Benim bu tüfekten vazgeçme sebebim ise çok kaba olması. Ölçüleri bana uymadı. Omuzlamak şöyle dursun, elimde bile emanet gibi durduğunu hissetim ve o an soğudum tüfekten.
HATSAN: Hatsanla ilgili çokça olumlu yorum zaten mevcut olduğu için sözü uzatmadan slug namlularının kalitesini hatırlatıp, neden vazgeçtiğimi söylemek istiyorum. Beni HATSAN'dan vazgeçiren Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesinde hekim bir arkadaşım oldu. HATSAN'da çalıştığını öğrendiği bir hastasına tüfekleri sorduğunda "İlginiz varsa yardımcı oluruz doktor bey. Size ihracat mallarından veririz." gibi bir ifade kullanmış. Yerli piyasada satılan tüfeklerle aynı kalite olmadığını söylemiş. Bu kusuru tek HATSAN'a yüklemek adil değildir elbette. Diğer firmaların da yapmadığından kuşkuluyum fakat neticede kuşkular birinci ağızdan duyulan gerçekler kadar itici olmuyor...
GİRSAN: Senin için bir alternatif olmadığını bilsem de haksızlık etmemek adına Girsan ile ilgili de iki kelam etmeğe mecburum. Beni Girsan'ı düşünmeye iten şey kendine has tasarım çekiciliği, Karadeniz firması olması ve de eskiden kullandığım yavuz16 ile ilgili anılarım oldu. Ben Kastamonu Taşköprü'de büyüdüm. Bilenler bilir, bizim oralarda tabancası olmayana kız vermezler
İlk tabancamı orta 3 e giderken almıştım 7.65'lik canik
Biri siyah biri beyaz iki tane yavuz 16'ım oldu ve ikisinden de çok memnundum. Elbette bir Browning yada Sig Sauer değildi ama yerli tabancaların içinde kalitesi tartışılmazdı. O sebeple Girsan'ın da kaliteli olacağını düşündüm. Vazgeçme sebebim asker arkadaşım olan Erzurumlu bir arkadaşla konuşmam oldu. Kendisi yivli tüfekle geyik dağ keçisi domuz avına giden. Hobi olarak tahnitçilik de yapan bir arkadaş. Bu işlerin uzmanı yani. Sitede tanıyanlar da vardır İsmi Resul. Uzatmayayım "Girsan almayı düşünüyorum" dediğimde cevabı "Sakın öyle bir hata yapma" oldu. Tüfeğin avdaki haline gözleriyle şahit olmuş. Sürekli ya tıkıyor ya patlatmıyor dedi. Uzmanlığına güvendiğim için o dakika seçeneklerimden çıkardım.
AKDAŞ: (=Sadık USTA) Beni AKDAŞ'a çeken de, AKDAŞ'tan vazgeçiren de bu eşitlik oldu diyebilirim. Kendisini tanımasam da ülke genelinde bu kadar büyük üne kavuştuğu için Sayın Sadık AKDAŞ'ı tebrik ederim ancak bunu bir firma garantisi gibi göstermek bana amatörce geliyor. Akdaş kaliteli neden? çünkü sahibi Sadık USTA! 21. Yüzyılda yaşıyoruz. Artık kaliteyi garantileyenler süper bilgisayarlar olmalı, ustalar değil!
Bir diğer hoşuma gitmeyen yönü de tüfeklerine
GOS, SEMİOS gibi anlamını bilmediğim, antik yunan-vâri isimler koymuş olmalarıdır. Toplumun beş ana direği; Öğretmenler, Akademisyenler, Sanatçılar, Siyasetçiler ve İş Adamlarıdır. Sen bugün Konya Beyşehir'in bağrında dövdüğün çeliğe SEMİOS dersen, yarın Yunanlı gelir BAKLAVA bizim der, öbür gün gelir YOĞURT bizim der. Üç gün sonra gelir İZMİR bizim der. Basit gibi görünüp hayati önem taşıyan konulardır bunlar.
Ve son olarak
AKKAR: Kusursuz tüfekler üretmedikleri aşikar olsa da, yerli otomatik alacak olsam tereddütsüz seçeceğim marka AKKAR'dır. Sebebi de satış sonrası hizmet konusunda Türkiye'nin bir numaralı markası olmalarıdır. Seni bilmiyorum kardeşim ama ben, beni adam yerine koymayan firmaya kuruş kazandırmam. İsterse tüfeği altından olsun. Akkar'ı tercih ederken kusursuz bir tüfek alıp almadığımı bilemesem de, yaşayacağım sorunlarda firmanın bana hak ettiğim itibarı göstereceğini bilirim ve bu benim için yeterlidir.
Akkar'ın müşteri memnuniyeti konusundaki hassasiyetine dair onca olumlu yorumu okuduğumda acaba abartımı diye merak edip fabrikayı aradım. Bütün nezaketleriyle bana farklı bir numara verdiler ve bütün sorularıma cevap alabileceğimi söylediler. İkinci numaradan çıkan bey efendiyi yaklaşık 10 dakika telefonda tuttum, bilinçli olarak en basit soruları bile iki kere sordum adamcağız sıkılmadan cevap verdi ve AKKAR benim gönlümdeki yerini buldu.
Ayrıca tüfeklerine ALTAY, KARATAY gibi yüzde yüz Türk isimleri vermeleri de cabası
Peki ben tercihimi ne yönde yaptım diye sorarsan hiç biri derim. Zaten işten güçten bir yere kımıldayamıyorum. Arabanın borcu bitsin ithal almaya karar verdim. İnşallah Allah sana da nasip eder. Senin durumunu bilmiyorum ama ben öğrenciyken çok sıkıntı çektim. Kral marka bir superpoze alabilmek için 3 ay kampüse otostopla çıkmıştım. Sorduğun soru bana o günleri hatırlattı elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Kararın ne olursa Allah utandırmasın.
Selametle.