Merhaba Sayın Forum Sakinleri,
Volkan Bey konuyu güzelce özetlemiş, kendisine teşekkür ederim; ben de eklemeler yapmak istiyorum.
Gürsel Beyin dediği gibi
“siz gördüğünüz noktaya atıyorsanız bu olması gereken değildir şansınız yaver gitmiştir demek”
veya Ersan Beyin düşündüğü gibi “
Görün bakın, aynı yeri vursun diyen arkadaşlarında tüfeğinde yamukluk çıkacak, ben yerli sanayiye güvenmiyorum...”
şeklindeki ifadeler veya
“Seri üretimde oluyor böyle sıkıntılar gibi klişeleşmiş cevapların arkasına sığınmak …”
şeklindeki Suat Beyin kullandığı ifadeler gerçekten tamamen uzak.
Burada ne bir yamukluk, ne imalat hatası, ne bir şeylerin arkasına sığınmak ne de şans söz konusu. Suat Bey kötü ürün diye nitelendirdiğiniz, Sadık Ustadan beklemediğiniz ürünler, aslında Sadık Ustanın üzerinde kafa yorarak ortaya çıkardığı ürünlerdir. Yani şu anda, üst namlulun belli belirsiz üste isabet etmesi Sadık Ustanın tam da istediği şeydir. Lütfen, seri üretim hatası vs. ifadeleri unutalım. Biz üretmek istediğimiz değerlerde tüfek üretiyoruz.
Son zamanlarda saçma dağılım testlerine merak saldığınızı, başarılı işler yaptığınızı takdir ederek izliyoruz. Ancak, testlerin geçersiz kalacağı bir durum var ki, o da gerçek dünya av ve atış koşullarıdır. Testler fikir verse de gerçek başarı, kullanıcı tecrübelerinden anlaşılabilir ancak. İşte bu nedenle uzmanlar tarafından uygulanan namlu isabet ölçümlerine inanın. İmkânınız varsa, çok farklı (dünyaca kabul görmüş) tüfeklerle bu testleri uygulayın. Sizin için standart değerler, sadece kullanmış olduğunuz tüfekler olmasın. Eklemek isterim ki saçma atışlarındaki üst atış farkını kullanıcı hissedemez, tıpkı matemetikteki kesişim kümesi gibi alt namlu ve üst namlunun saçmaları en uzak mesafede bile kesişmeye devam eder. Bu minik (mesafeye göre değişen) farkı ancak tek kurşun atışlarında görebilirsiniz.
Suat Bey, burada vakit buldukça yazıyor olmam, sizlerin yorumlarının çok değerli olmasından ileri gelir. Yorum için teşekkür ederiz. Size önerimiz tüfeklere gerçek dünya koşullarında da testler yapmanız.
Sayın Mehmet Gönel; gülünç olarak değerlendirdiğiniz açıklama, salt benim değil, Sadık Ustanındır aynı zamanda. Konu hakkında yeterince bilgi sahibi değilsiniz anlaşılan. Attığı yeri vurmak istemiyor kadar bir fark asla söz konusu değildir ve hiçbir kullanıcı av koşullarında bu farkı hissedemez. Buradaki hassasiyet çok incedir. Size önerim, dünyanın kabul ettiği tüfeklerle kendinizin değerlendirme yapması. Yazdıklarınızdan anlıyorum ki iki namlunun tamamen farklı yerleri vurduğunu anlamışsınız. Bence yazın, biz de bildiklerimizle sizi aydınlatalım. Sadık Akdaş, memleketimizde en çok sayıda, en farklı tüfekleri elinden geçirmiş, bizzat onarım yapmış kişidir. Tecrübesinde, bu birikimin yeri çok önemlidir. Bu ortamda sadece yazı yoluyla iletişim kurulduğu için yanlış anlaşılmalar her daim gözlemlenebiliyor.
İdris Bey, kendimin de Akdaş AG 212-S kullanıcısı olarak yivsiz tüfeklerle aramın gayet tabii çok iyi olduğunu, iyi bir atıcı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Özellikle tek kurşun atışlarında kendimi geliştirmek için bir adet 112-SBE Slug da edinmeyi düşünüyorum. Koyu bir av tutkunu değilim, ancak ava giderim. Burada, sizlerin de takdiri, satış temsilcisi (ki değilim zaten) vb. olarak değil de, teknik bilgilerimi paylaşan; Volkan, İbrahim, Tuncay Beyler gibi ustalardan yeni bilgiler öğrenen bir kişi olarak yer alıyorum.
Özetle seri üretim, Volkan Beyin de tercih ederim dediği şekilde “Niçin üst namlumun biraz (10 cm civarı) üst vurmasını hoş karşılayacağımı da yazayım” şeklinde devam edecektir. Talebi olan kullanıcılar için üst namlu isabet noktası ayarlanabilir (ki bize göre yanlış olan budur). Neden böyle olduğunu anlatmaya çalıştım kısaca. Tabii bu kulağa farklı gelen bir şey olduğu için herkesin hoşuna gitmeyecektir. Seri imalat bu şekilde devam edecektir.
Akdaş olarak grupman, saçma tesirliliği ve isabet konusunda hep iddialı olduk, olmaya da devam edeceğiz.
Vakit ayırıp yorum yapanlara teşekkür ederiz.