Aynen, avcılık bir kültür meselesi.
İngiliz'lerin ayrı bir avcılık kültürü var, giyimleriyle, kıyafetleriyle, tüfekleriyle, köpekleriyle. Alman'ların çok farklı bir avcılık kültürü var kendilerine has. Fransız'laırn yine öyle, kendilerine has bir avcılık kültürleri var. İspanyol'ların vs... Hatta beğenmesem de Amerikalıların bile kendilerine has bir av kültürü var.
Bütün bu memleketlerde, avın, avcılığın bile kendilerine has ritüelleri var.
Ülkemizde, eskiden varmış belki ama şu anda ülkemize has bir avcılık kültürü göremiyorum, ya da farkındalık konusunda sorun yaşıyorum, göremiyorum.
Avda, askılı atletiyle, pijamasıyla çıkmış adamlar bile görüyorum artık. Ne av arkadaşına ne avlakta karşılaşacağı diğer insanlara ne de yaptığı işe saygısı var belli ki.
Rahmetli babam, "tüfeğini kırmadan kimsenin yanına yanaşma, selam verme, selam alma, bunu yapacağına adama küfret daha iyi" derdi... Şimdi görüyorum, adam otomatiğin namlusunu ağzıma sokacak neredeyse, "arkadaş ne yapıyorsun?" dediğinde, "abi sen de amma korkakmışsın bir şey olmaz ya" cevabı alıyorsun. Sinirlenmemek mi lazım böyle şeylere ? Ben sinirden deliriyorum!
Biz böyle öğrendik, av düştüğünde acele eder ve koşar adımlarla ava yetişip avın boğazlayıp besmeleyle kanını akıtmak bizim kültürümüzdü. Bu ayrıca avın değişmez bir ritüeliydi. Şimdi görüyorum, av düşüyor, canlı halde can çekişirken yeleğe atılıyor. Artık havasızlıktan mı ölecek, kaç dakika can çekişecek ne olacak o hayvana? Bu bizim kültürümüz değildi. Nereden çıktı böyle şeyler ? Kocaman kocaman kelli felli adamlar da yapıyor böyle şeyleri ?
Aman neyse ya... İşte öyle..
Avcılıkta Silah merakı ve kullanmakta bir kültür..Para her şeyin başı ancak alıp gereken önemi değeri vermedikten sonra ne önemi var..