İşin şakası bir tarafa, ''yıkım'' dediğimiz şey zaten penetrasyon.. Ama halen daha şu yakma çarpma zehirleme zihniyetinden kurtulamayan avcılarımız var, canlı örneklerine bile muhabbet esnasında defalarca şahit oluyorum.
Grupman ve penetrasyonu birlikte düşünmek gerek, yani bu ikisi ayrı düşünülemez. İkisinin de optimum seviyede birleşmesi önemli.
Grupmanı olmayan güçlü fişek, belki şansa saçma denk gelirse avı düşürebilir ama saçma arası boşluklardan ötürü defalarca karavana atış yaptırır.
Grupmanı iyi ama penetrasyonu zayıf olan fişek de, makul mesafesi dışında kullanıldığında ava nüfuz etmez, vuruldu düşmedi, tüy çıktı yaralı gitti yan yattı çamura battı olur. Hangi aklı başında avcı, yeşile 40-45 metrede trap fişeği veya bıldırcın fişeği atar mesela ?
Burada iş yine avcıdadır.. Çünkü doğru yerde ve zamanda doğru ava doğru fişeği ''avcı'' seçer..
Tüfeğinin huyuna suyuna vakıftır, elindeki malzemeyi iyi tanır ve hangi ava nezaman ne atılır onu da iyi bilir ''avcı'' olan..
''Yakmadı'' gibi bir derdi olmaz. Av ele geçmemişse, hatayı evvela kendinde araması gerektiğini bilir..
Tabiki av, biraz da nasip işidir.. Olduğu kadar