Değerli avlak üyeleri;
Av hayvanlarının çoğaltılmasına yönelik gönüllülük ve bağış esasına dayalı, kafamda kurduğum projem için araştırmalar yaparken Amerikalıların, Pheasants Forever (Tükçesi: Sülün Daima) adlı 1982'de başlayan ve şuan milyonlarca dolarlık bir bütçeyle yoluna devam eden projesine rastladım.
Projenin hikayesi ise şöyle; ABD'de sülün sayısının hızla düşmesi, devletin milyonlarca dolar harcayarak sülün salımı yapmasına rağmen popülasyonun bir türlü çoğaltılamaması üzerine, bir grup sivil doğa gönüllüsü araştırma yapmaya başlıyor. Doğaya salınan sülünlerin yırtıcılardan kaçma refleksi olmadığını ve %80'inin yırtıcılar tarafından öldürüldüğünü, kalan %20'den de ancak %5'inin üreyebilecek kadar yaşadığını gözlemliyorlar.
Yani doğaya salınan her 100 sülünden ancak 5 tanesi üreyebiliyor. Bunun dışında yabani sülünlere hastalık bulaştırdıkları ve yırtıcıları sülünle beslenmeye alıştırdıkları da gözlemleniyor. Bunun üzerine yapılması gerekenin, sülün salımı yerine doğadaki yabani sülünlerin sayısını artırmak olduğu kanaatine varıyorlar.
Araştırmalarını yabani sülünlere yönlendiren araştırmacılar görüyor ki sülün sayısının azalmasının asıl sebebi avcılık değil doğal ortamlarının hızla yok olması. İşte hikaye tam da burada başlıyor.
Önce çeşitli dergilerde bu araştırmaları hakkında makaleler yazıyorlar, yeterince insanı bir araya toplayınca sülünlere doğal yaşam ortamı yaratmak üzere harekete geçiyorlar. Gönüllülerden tahsis edilen veya bağışlarla satın alınan büyük arazileri, sülünlerin rahatça çoğalabileceği doğal yaşam alanlarına çeviriyorlar.
Sistem tam olarak şöyle işliyor, diyelim ki ekip biçmediğiniz 100 dönüm araziniz var, bu arazinizi derneğe tahsis ediyorsunuz, dernekten gelen biyologlar-yabani hayat uzmanları arazinize, sülünlerin içine girip beslenebileceği, yırtıcılardan saklanabileceği, yuva kurabiceği uzun boylu çayır otları ekiyorlar, sulak alanlar oluşturuyorlar, yırtıcıların araziye girmemesi için önlemler alıyorlar. Size de yabani sülünlerin araziye doluşup çoğalışını izlemek kalıyor.
Sülünler yerleşip, çoğalıp yeterli sayıya ulaşınca ava açık dönemlerde insanlar gelip limitler dahilinde avlanabiliyor. Gördüğüm kadarıyla sadece erkek olanları avlıyorlar.( arazi hala size ait, istemediğiniz insanı uzaklaştırma hakkına sahipsiniz ). Ve bu araziden belli bir miktar para kazanıyorsunuz (sanırım devlet teşviği gibi bir şey veriliyor).
Organizasyonun şuan 130.000'den fazla üyesi ve 25.000 kilometrekare dönüştürülmüş arazisi bulunuyor. Ayrıca av dünyasının önde gelen birçok şirketi (BROWNING, FEDERAL, GARMIN vs.) ve ABD hükümeti bizzat destek veriyor. Aynı organizasyonu Quai Forever (Bıldırcın Daima) adı altında bıldırcınlar için de uyguluyorlar.
Kişisel fikrime gelince; suistimale açık bir sistem olduğundan ülkemize uygulanması zor görünüyor. Bizim milletimiz sever "uyanıklık" yapmayı...