Herkese merhaba,
Özellikle keklik avında yıllardır bir tartışma sürüyor.Tartışmanın iki tarafının da haklı ve haksız yanları var. Ama avcıların mahalle kavgası şeklindeki atışmalarının gölgesinde kalan şey, av ve avlakların giderek yok olduğu ve avcılığın elit bir spor haline getirilmek istediği. Senin dağın benim kekliğim atışması ilgi görürken dağları, dereleri, hayvanları yani avcılığın varoluş unsurlarının tükenişine nasıl engel oluruz meselesi çok ilgi çekmiyor. Başka başlıklar altında güdük tartışmalarda bazı saptamalar yapıldı ama birlikte bir yol çizme konusunda bir adım atılmıyor. Biz dağı taşı bireysel olarak sahiplenmekle ya da turistik biçimde yaşam alanımız olmayan meralara bölük bölük doluşmayı hak görmekle uğraşırken sular ayağımızın altından akıp geçiyor.
Bir kere tükenen av değil, avcılık. Çarpık kentleşme, yanlış ve kısa vadeli kazanma hedefli tarım, doğayı hiçe sayan enerji ve sanayi politikaları ve son olarak avcılığın elit bir spor haline getirilmeye ve dar-orta gelirli kesimlerden hızla uzaklaştırılmaya çalışılıyor olması gibi konular malesef kimsenin ilgisini çekmiyor..
Neyse..
Avlaklarda avcı meselesine gelince;
1) Doğa ve avlaklar bu ülkede hatta dünyada yaşayan herkesin, insanların ortak malıdır ve misafir avcılar avlağa girmek için kimseden izin almak zorunda değildir. Tabi doğaya, köylüye, tarım arazilerine ve hayvanlara saygılı olmak koşuluyla.
2) Avcıların önemli bir kısmı çöpler ve atıklar konusunda hassas davranmamaktadır.
3)Ankara'da özellikle Bursa'dan gelen avcılar üzerinde odaklanan bir nefret söz konusudur. Kimseye karşı ayrımcılık yapılması doğru değildir. Hafta sonu ava bir araba ve 5 kişi gelen Bursalı arkadaşlarımızı soframıza buyur ettik, ekmeğimizi paylaştık. Ama Haymana'da bu yıl ve geçen yıl konvoy halinde gezen arabaları yerel avcı arkadaşlarımıza izah etme yolunu bulamıyoruz. 4-5 yıldır olmayan bir gergin havayı da sezinledim açıkçası, dikkatli olmak orta yol bulmak lazım yoksa 7-8 yıl öncesine dönmesi,cehaletin kendini göstermesi işten bile değil.
4) Hafta sonu Manisa'lı dostlarımızla da avlandık, normalde 1 araba gelmelerini beklerken 2 araba gelmeleri konusunda sitemimizi de kendilerine anlattık. Hatta başka bir Manisalı kalabalık gruptan birileri paçadan kekliği kaçıran arkadaşımıza hayıflanınca "oh oldu, biz kaçan ava sevinenlerdeniz" dedik..
5) Sözü geçen illere çulluk ve ördek zamanı Ankara'dan dolmuş dolmuş avcı gelse, merada durmadan zikzak çizmek zorunda kalsalar bu kadar demokratik tepki vermeyeceklerine bahse girebilirim. Yani biraz empati, anlayış..Sizin hiç mi anılarınızın gizli olduğu, kafanızı dinlemek için gittiğiniz avlağınız yok? Buraya 3 tane 06 plakalı Ford Trabnsit girse kızmayız demeyi birbirimizi kandırmayalım.
6) 15- 25- 40 gibi sayılarla düzenli birlik kurulur, bu kadar kalabalık yapılan avdan ne zevk alındığını biri bana anlatsın lütfen..Birçok insanın aracı var, neden bir araba gidilmez ava?Arabası olmayan avcılarımızı sahiplenmeyi unutmayalım, evlerinden alalım, mutlu edelim bu arada..
Mesele uzar gider...Nüfus artıyor, meralar daralıyor, hayvan bazen artıyor bazen azalıyor, av iki güne sığınca zaten yığılma oluyor..Vakit geç olmadan karar alıcıları zorlamaktan başka seçenek yok. Düşmanlığa, kavgaya gürültüye asla izin vermeyelim ama birbirimizi de iyi anlayalım. En önemlisi sorunun esas kökenini yii kavrayalım ve geç olmadan müdahale edelim.
Uzun oldu, kusura bakmayın..