Merhabalar;
Konu biraz eski ama, soruya cevaben, bir fikir oluşturabileceği düşüncesiyle bir şeyler yazmak istedim.
1995 yılıydı. Yeni bir tüfek almıştım; Remington 870 Marine Magnum 47cm. bir pompalı. Torosların eteğindeki bir dağ köyü yakınlarında, büyükçe bir gölete ördek avına gideceğiz, ben yanıma deneme amacıyla bu yeni tüfeğimi aldım. Araçları köyde bırakıp av sahasına doğru yola çıktık.Yol boyunca arkadaşların hedefi bendim; "Keşke tabancanı getirseydin", "paran yetmedi de namludan mı kestiler?", "yaşlandın mı, uzun namlu taşımak zor mu geliyor?" tarzı yüklenmelerle yürüyoruz. Her yer ekin tarlası,ekinler bir karış civarı uzunlukta. Bir tarladan geçerken köpekler hareketlendi. Acaba falan derken, köpeklerin fermada çakılmasıyla, tarlada sürü halinde hızlı adımlarla kaçışan keklikleri görmemiz bir oldu. Aman, yaman demeye kalmadı 'klap, klap,klap' sürü havalanıp dağıldı. Gözüme kestirdiğim irice bir tanesine nişan alıp tetiği çektim. Onun ayakları süzülürken, ben ikinci bir kekliğe nişan alıyordum bile... Diğer arkadaşların da yaylım ateşi (!) sonucu ortalık epeyce şenlendi.Vuranlar, vuramayanlar oldu. Benim adıma sonuç; iki atış, iki keklik! Benim atışlarımdan sonra, bir,iki arkadaşın bir kekliklerin vurulduğu yere, bir bana dönüp dönüp bakmalarına ben de yoldaki "tabanca" sataşmasına atıfta bulunarak, kovboy filmlerinden alıntı yapıp, namludaki dumanı üfürme esprisiyle karşılık vermiştim.
Bugün gibi hatırladığım bu tatlı anıdaki atış mesafem kabaca 25-30mt. civarı, fişekler 32gr. 6no Winchester idi.İki keklik de cansız süzülmüştü. Başka bir gün, aynı tüfekle, amcamın 1-3 sabit şoklu Huğlu çiftesinin 3 numara şoklu namlusuyla, karşılaştırma amaçlı yaptığımız kurşun atışlarında da benim tüfek, kurşunları, kesik bir çam kütüğüne çok daha isabetli gönderip, daha derine saplamıştı. Bunların, gerekli ve doğru kriterler ışığında, uygun koşullarda yapılmış denemeler olmadığını elbette biliyorum. Konuyla ilgili içerisinde Hikmet Bey'in yukarıda bahsettiği çalışmanın da olduğu pek çok yazıyı, üyesi olduğum olmadığım sitelerden takip edip okudum.Hem yıl, hem yaşamışlık olarak da fena sayılmayacak kadar da av tecrübem vardır. Elbette burada amacım "boşverelim 66-71vs namluları, kısacık namlular daha iyi" demek değil. Lakin herşey her zaman teorideki gibi olmayabiliyor. Diyeceğim o ki; fabrika verileri, kağıt üstündeki hesaplar, büyüklerimizden görüp-öğrendiklerimiz...hepsine eyvallah! Ancak, ben de yaşadıklarımı bilirim. Herkese rastgele. Kalın sağlıcakla...