HANİ YOKTU KEPÇELİK BALIK!

[Oğuz BABAÇOĞLU]

Okulların tatile girmesiyle birlikte Çandarlı’ya gitme, denize kavuşma isteği her yanımı sarmıştı. Denizin o naif kokusunu teneffüs etmek, denizden aylar boyu ayrı kalmış biri için apayrı sevinç kaynağıydı.
      Arabada giderken kilometreler hızla tükensin, bir an önce maviliklere kavuşayım da balık avlayım heyecanı pır pır atıyor içimde.
      Eve vardık kayık karada, ancak dalgada altı delindiği için su alıyor,tamir etmek lazım. Allah’tan Suat Abi  polyester malzemelerini önceden tedarik etmiş. Ters çevirip 2 saat içinde karinasına iki kat komple polyester geçtik. Sabaha kadar cam gibi olmuş. Attık denize su alan yeri yok çok şükür. E ne zaman balığa gidilecek? Artık anca akşam suyuna…
      Gün içinde kayığın bağlanacağı damacanayı denize fora ediyoruz. Ardından yem, benzin ikmali yapılıyor. Murat Abi’nin gecikmeli olarak gelmesi sonrasında Suat Abi ,ben, Ali Abi ve oğlum Altan’la denize açılıyoruz. Yolu yarıladığımızda eksik bir şey var mı diye gayri ihtiyarı her şeyi kontrol ediyorum. Yemler, içecek su, baş altında çapa ipi, balıkhaneden alınmış içeriği balık bağırsağından ibaret mazmuzlar, misinalar, hatta yedek misinalar… Her şey tamam da hala bir şeyler eksik gibi…
      Yerimize varıyoruz. Oltalar “Attım ağzına, gitsin boğazına” sözleriyle denizle buluşturuluyor. Murat Abi’nin geç gelişi av zamanını da kısıtlıyor. Balık tutmak için fazla vakit yok. Ben de hassasiyetle hazırladığım öldürgen özellikli mercan, karagöz oltamı salıveriyorum maviliklere. Zınk! diye oltanın gerilmesiyle balığın biri oltaya takılıyor. Kafa ata ata gelmesinden ve de oltanın ağırlığından orta boy bir karagöz olduğu belli. O an aklıma bir şey geliyor. Kepçe yok! Tamam balık kepçeye gerek bıraktırmadan kayığa alınabilecek kolaylıkta bir balık. Peki ya daha büyüğü gelse…?
      “Kepçe almadınız mı?” diye soruyorum Suat Abi’ye. Suat Abi dedi ki “Ohoooo Hoca! Nerde o kepçelik balıklar? Yıllar yılı öyle kepçelik balık yakalamıyoruz. O eski çamlar bardak oldu…”
       Bulunduğumuz yer, açık denizin başlangıcı ve 18 kulaç olmasına rağmen kepçesiz alınmayacak mercanların, azgınca kafa atan ıskatrozların, tavaya koydun mu burnu ve kuyruğu dışarıda kalan karagözlerin yatağı. İsyan halinde “Yahu burası açık deniz, burada kepçesiz balık avı mı olur?” dedim. Suat Abi “Sen kepçelik balığı tut, ben onu kayığa alırım Hoca merak etme…” dedi.
      Öte yandan oltalarına baktım. Hepsinin oltası yaramaz. Yok ip misinalar, koca koca sapı uzun, parlak, düz iğneler… Karagözün mercanın sevmediği ne varsa hepsi bunlarda. “Bu oltalarla tabi balık yakalayamazsınız.” deyiverdim. “Yakala da görelim bakalım.” demezler mi…
      Ya Allah ya bismillah diyerek oltayı iri yemlerle suya salıverdim. Zınk! Bu sefer olta adam akıllı geriliyor. İnce misinayı koparmadan yavaş yavaş çekerken “Suat Abi bu çok iri, kepçesiz nasıl çıkarcağız?” diye sormamla birlikte herkes şokta. Balığı teknenin altına kadar getirdim ama 0,25 oltayı kaldırırsam kesin kopacak. Herkes şaşkın şaşkın bakıyor, yardım eden yok. Balığın su üstünde bir an durmasından faydalanıp kafasından tuttuğum gibi attım teknenin içine. “Bu balık babamın.” dedim. Uzun zamandır böyle büyük bir mercan görmeyen şaşkın gözler, merakla balığa bakıyor. Uzunluk 30 cm oldukça iri bir balık. Suat Abiye lafı yapıştırıyorum. “Hani yoktu kepçelik balık?” :)Umursamaz bir edayla “Ohooo Hoca! Şans seninkisi, sen o balıkla daha çok namaz kılarsın…” dedi.
     
     Teknede benden başka 4 kişi var. Diğerlerinde tık yok. Oltalarınızı değiştirin diyorum, dinleyen yok. E sakalımız yok ki sözümüz geçsin. Yemleyip oltayı atmamla birlikte Zınk! Olta yeniden geriliyor. Çek babam çek. Güzel bir karagöz alıyorum.”Bu balık Onur’un” diyorum. Hep dilimden düşmeyen söz “Ah Suat Abi, ah Suat Abi neden almazsın kepçeyi!”
     Biraz bekledikten sonra oltadaki hafif titreşime tepki verip oltayı kaldırmamla birlikte şaşkın gözlerin şahitliğinde daha büyük bir karagöz sepetin yolunu tutuyor. Eh! O da Altan’ın olsun…
     Suat Abiye benim yedek oltalardan birini çıkarıp verdim. Ki biri bari balık yakalasın, hep ben, hep ben olmaz. Oltasını atar atmaz karagöz biniyor. Çek babam çek kayığın altına kadar getiriyor. Koca karagöz oltadan kurtuluvermesin mi? “Ah işte!” dedim, “Gördün mü bak. Kaçtı güzelim balık. Kepçe yok…”
    Kepçe yok, kepçe yok derken, Suat Abi “Şans o şans! Her zaman olmaz.” demesiyle birlikte Zınk! Oltam adam akıllı geriliyor. Hatta ilk anda balığın kafası kalkmıyor. Koparmamak için hafif bir gerginlikte kalamasını veriyorum. Diğer büyük balığa göre sert basmaları var. Bu sert basmalar ıskatroza benziyor ama değil. Yavaş yavaş, balığı yora yora oltayı büyük bir zevkle çekiyor, bir yandan da Suat Abi’den yardım istiyorum. Çünkü balık oldukça büyük.  İlk parlamalar sonrasında görünen o tatlı pembelik, balığın mercan olduğunu müjdeliyor. Suat Abi kepçe olmadığı için katlamalı balık sepetini eline alıp bu güzel balığı tekneye almamda bana yardımcı oluyor. Hakikaten de güzel bir balık, tam 32cm. Diyorum ki “Bu balık da benim.” Suat Abi’nin koluna iğne takılıyor. Sonra çıkarıyoruz balığı ve Suat Abiye diyorum ki “Gördün mü balığı usta! Hani yoktu kepçelik balık. Kepçesiz balık avı mı olur?”     
   Dedem Korkut geliyor, boy boyluyor, soy soyluyor Suat Ağabeyye hitaben şu maniyi düzüyor.
                                         Kahvaltının tadı olmaz reçelsiz
                                         Reçel ekmeğe sürülmez bıçaksız
                                         Boşuna konuşmaktasın Suat Bey
                                         Asla balığa gidilmez kepçesiz
Kıssadan hisse…

Video her şeyi anlatıyor. İyi seyirler...



Bir başka hikayede görüşmek dileğiyle şimdilik, kalın sağlıcakla…

[Uğur ŞENLİK]

Harika hikaye harika görüntüler Oğuz bey
emeğinize sağlık
Selamlar saygılar rastgele.

[Fatih EROL]

Harika hikaye harika görüntüler Oğuz bey
emeğinize sağlık
Selamlar saygılar rastgele.

[Taşkın GESİLİ]

Oğuz Hocam,

Sabah sabah senin hikayeyi okudum, videoyu izledim fena uykum vardı ama şuan gözler fal taşı oldu.... Ege, deniz, balık,av, rakı, roka, cacık derken süperbir anı olmuş ve bunu video ile ölümsüzleştirip bize de izlettiğin için teşekkürler.

Bende bayramda ve sonrasında Gelibolu,Gökçeada,Çeşme taraflarında takılacağım sabırsızlanıyordum şimdi daha beter içim kaynadı...

Devamını bekleriz....

Selamlar....

[Oğuz BABAÇOĞLU]

Oğuz Hocam,

Sabah sabah senin hikayeyi okudum, videoyu izledim fena uykum vardı ama şuan gözler fal taşı oldu.... Ege, deniz, balık,av, rakı, roka, cacık derken süperbir anı olmuş ve bunu video ile ölümsüzleştirip bize de izlettiğin için teşekkürler.
Bende bayramda ve sonrasında Gelibolu,Gökçeada,Çeşme taraflarında takılacağım sabırsızlanıyordum şimdi daha beter içim kaynadı...
Devamını bekleriz....
Selamlar....

Valla bir başkadır Ege'de balık avı. Artık Allah oltana kuvvet versin. Bir de zaman kısıtlı olunca alabildiğine iyi değerlendirmek gerekiyor. Ben de yarın gidiyorum Çandarlı'ya. Gidebildiğimiz kadar gideceğiz. Ya nasip ya kısmet. Sana da rastgele...

Harika hikaye harika görüntüler Oğuz bey
emeğinize sağlık
Selamlar saygılar rastgele.

Ben de teşekkür ettim...

[M.Ali AKDAĞCIK]

 rast gele, daha nice güzel avlarına olsun oğuz hocam. mersin'den saygı ve sevgilerimle.