Gönderen Konu: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 22  (Okunma sayısı 4561 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 22
« : 09 Nisan 2013, 22:57:54 »
Çoğu avlar vardır, umduğunuz gibi gitmez. Günlerce güzel olmasını istediğiniz, Pembe hayallerle süslediğiniz av bir kabusa döner. Yılbaşı avlarını oldum olası sevmemişimdir. Gittiğim zaman, hep yarı yarıya bir isteksizlik, tatsızlık olur veya yarım yamalak avlar…
     Yıl 1993-1994. Cumartesi akşamı yılbaşı.
     O zamanlar ördek avını ikimiz de çok seviyoruz, plastik ördeklerimiz var. Ancak sorun şu: Ördek yakınımıza kadar geliyor. İki vak vak, yapıyor, bakıyor ses yok, uçup gidiyor. Birkaç tane canlı ördek aldıysak da mührenin yerini tutmuyor. Ördek yine yakına geliyor, iki vak vak, yapıyor bizim ruhsuzların gıkı çıkmıyor. Ulen o kadar ördek aldık bir tanesi bile ötmez mi? Bütün gece dut yemiş bülbül gibi susuyor, bazen de uyuyor, bizi de sinir ediyorlardı. Biz de nasıl olsa bu ördekler iş yapmıyor, boşu boşuna beslemeyelim diye kesip evde yiyoruz.
      Ben her zaman olduğu gibi cumadan İzmir’deyim. Bizim evde Suat Ağabeyle muhabbet ediyoruz. Bana heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyor. Hafta içi bir yerlerden parası gelmiş bunun, Karşıyaka’daki bir arkadaşından yabaniden olma, 4 tane mühre ördek satın almış. İki ger iki yeşil. Dükkana götürmüş onları, şenlik şamata bütün gün ötüp durduklarını söylüyor.     
      Tabi bir avcı böyle güzel bir haberi alınca ister istemez ellerini ovuşturup cumartesi pazarı iple çekiyor. Suat Abi diyor ki “Hoca, bak göreceksin bu ördeklerle var ya, ne avlar yapacağız sen seyret…”
     Bir de döşemeci arkadaşına dikdörtgen şeklinde, siyah renk, brandadan bir çadır yaptırmış. Onu anlatıyor, atış için uygun olsun diye şöyle yaptım, böyle yaptım diye ayrıntıları tellendiriyor.
     Üstüne üstlük bir de kızaklı teyp almış. O zamanlar pek meşhur o kızaklı teypler. Baya da pahalı…
     Nereye gidelim, nereye gidelim diye düşünürken,  Suat Abi dedi ki “Çandarlı’ya gidelim. Hafta sonu yılbaşı olduğu için orada kimsecikler olmaz. Hem cumartesi hem de pazar günü rahat rahat av yaparız.” Oh ne güzel, ne güzel…!
     Hemen hazırlıklara başladık. Cumadan 3-4 numara saçmalarla fişekleri hazır ettik. Cumartesi sabaha karşı yola koyulduk. Suat Abi çok yorgun olduğu için arabayı ilk kez bana verdi. Sonra dedi ki “Ulen o kadar teyp aldık evde unuttuk iyi mi? Şimdi olsa ne güzel çalardık…”   Hani alışmamış …te don durmaz derler ya…    
    Çandarlı köprüsüne gelmeden sola döndük. Vardık meramıza. Havanın ağarmasına bir saat ya var ya yok. Karanlık, göz gözü görmüyor. Bir gümeye yerleştik. Ördeklerimizi bağlarken  bağıracaklar mı acaba, diye şüphe içerisindeyiz. Daha ilkini bağlar bağlamaz senfoni başladı. Amanın olmaz böyle bir şey, ördekler yırtıyor kendini. Gerler “Vaaaak Vak vak vak vak…!” saydırıyor. Yeşiller “Vijyt, vijiyt!” ortalık yıkılıyor. Dedik “Bu sefer oldu bu iş.”
     Heyecanla gümenin içinde ilk ördekleri bekliyoruz. Hava çok durgun, ördek çalışmıyor. Sağ ilerimizden bir tane yeşilin sesini duyduk. Sazlıklardan yüze yüze  bize doğru yaklaşmaya başladı. Sol ileriden de bir yeşil yaklaşıyor. Bizim mühreler, özellikle gerler, öyle bir yırtıyor ki ortalığı;  diğerleri dayanamadı, hızla yaklaşıyorlar ama göz gözü görmüyor, hava ağarmaya başladı. Ne var ki namussuzlar karşı sazlığın içinden açığa çıkmıyorlar. Derken iki ördek de kalktı VAS, VAS, VAS, VAS! Alacakaranlıkta kayboldular.
    Biz dedik ne oldu acaba, neden bırakıp gittiler? Halbuki gümeyi de çok iyi yapmıştık, ördeklerin bizi görmesi mümkün değildi. Onlar kalkar kalkmaz bizim ördekler de kesti sesini. Biz bağırsınlar diye taş atıyoruz, hikaye. Allah Allah ne oldu bunlara? Bir şeyden kaçmak ister gibi sola ileriye doğru gitmek istiyorlar ama ayakları bağlı  olduğu için suyun yüzeyinde çırpınıp duruyorlar.
    Derken bizim sağ arkamızdan DAN, DUN! İki sıkı patladı, kafamızın 1-2 metre üstünden giden saçmalarla bizim üç ördek nakavt, bir tanesi de yaralı kaldı. “Hoooop, mooop!” diye bir fırladık gümeden. Arkamızda 30-35  yaşlarında bir avcı. Suat Abi bir kızdı adama, açtı ağzını yumdu gözünü : “Ne yapıyorsun kardeşim sen? Görmüyor musun mühre ördek onlar! Ayakları bağlı kaçmaya çalışıyorlar! Ne biçim avcısın sen…!” diye adama bir fırça. Adamın dili tutuldu. Suat Abi öfkeden kıpkırmızı, adam  şaşkınlıktan sarı kara bir şey oldu. Adamın ilk sözleri şunlar oldu : “Yahu, ben geçen hafta iki tane ördek vurdum aynı yerde!” Suat Abi de “Hadi birincisine attın,eyvallah! Diğer iki ördek kalkmadı. Hiç mi uyanmadın..? Avcı adam konara atar mı?”  Adam sustu yutkundu ne desin. “Siz nerelisiniz?” dedi. Dedik ki “Çandarlılıyız.” O da Çandarlı’danmış. Bize dedi ki “Kardeşim kusura bakmayın, bir yanlışlık oldu bir kere. Ben zararınız neyse çekerim ama siz yeter ki bunu kimseye anlatmayın. Valla anlatırsanız rezil olurum.” dedi. :) :) :)  
         Adam öyle söyleyince Suat Abi biraz yumuşadı. “Kimlerdensin sen?” dedi. Adam, dıdının dıdısından bir de tanıdık çıkmasın mı? Artık çok fazla üstüne gidemedi. “Ben size mühre ördek bulurum.” dedi.
        Adam motosikletini aldı. Biz de arabayla doğru Çandarlı’ya.  Adam orayı aradı burayı aradı yok. En son dedi ki “Yenikent’te köyde mühre ördek var falancada. Oraya gidelim.” Gittik eve  30 -40 tane ördek var. Oradaki adam “Bunların hepsi mühre ördek.” dedi. “Yabaniden yetişme, ötmezse getir başka verelim…”
        Biz 4 tanesini seçtik. Koyduk arabaya ama Suat Abi dedi, “Benim tadım kaçtı, zaten burada da umduğum ördek yok.” E ne yapacağız? “Yürü gidelim Yavlum Mithat’a” Bindik arabaya, önce İzmir’e eve uğrayıp bir yemek yedikten sonra teybi aldık doğru Söke’ye. Teyp güzel ama. Yolda Suat Abinin hayranı olduğu Tolga Çandar’ı döndürüp döndürüp dinliyoruz.
        Arabada Suat Abinin bana ve babama çaldıra çaldıra bıkmadan dinlediği ve en çok sevdiği türkü çalıyor.



        Köye uğradık Mithat köyde işi olduğu için bizimle gelemedi. Vardık meraya, attık bizim ördekleri ulen bir tanesinden ses çıksın… Suat Abi “Mühre ördek diye yine bize ev ördeklerini bize kakaladılar.” dedi. :) :) :) :)  
       Arazide kimsecikler yok. Akşamüstü ördek işlemeye başladı, Bir alay üstümüze bindirdi, DAN, DUN, DAN, DUN! İki tane yeşil kıvırdık. Keyfimiz yerine geldi. Hava karardı bir yemek yedik. Ağırlığıyla uyumuş kalmışız. Yağmur başladı mı şıpırdamaya. “Hoca kalk kalk!” diye beni dürtüyor. “Şu çadırı kuralım, yağmur başlayacak.” dedi.
      Söke’de yağmur yağmasının tehlikesi şuydu, arabayla rahat rahat girdiğiniz yolu bir ıslatsın, yapış yapış çamur haline geliyor, araba saplanıp kalıyordu. Çadırı kurduktan sonra içi rahat etmedi. Her ihtimale karşı “Ben arabayı asfalta çıkarayım da ne olur ne olmaz!” dedi. Karanlıkta çıktı gitti. Ben yine uyumuş kalmışım.  Sonra bir yağmur yağdı, Allah’ım yer gök su! “Bu yağmurda arabayı nasıl çıkaracak?” diye merak etmeye başladım.
      1.5 – 2 saat sonra çıktı geldi. “Nasıl, arabayı çıkarabildin mi?” diye sordum. “Valla Hoca, öyle bir zamanlama ki anlatamam sana. Asfalta 200 metre kaldı yağmur bir bindirdi. Araba başladı kaymaya. Kaydıra kaydıra en sonunda çıkmayı başardım. 20 dakika daha geç kalsam araba orda kalacakmış.” dedi.
     Bu sırada saat gece yarısıydı. Ardından aramızda şöyle bir konuşma geçti. “Ulen şimdi millet gece yarısı sıcacık evinde karısıyla çocuğu, eşi dostu akrabasıyla yılbaşını kutluyordur. Televizyonda havai fişekler, konfetiler içinde birbirini tebrik edenler… Biz ne salak adamlarız ki gecenin bir vakti adamı kessen kimsenin duymayacağı bir arazide ördek bekliyoruz!” İşte o atasözünün doğruluğu burada ortaya çıkıyor. İnsanın akıllısına savcı, aptalına avcı derler. :) :) :)   
     Sonra ördekleri sudan çıkaralım mı, diye düşündük. Nasıl olsa sığ yerdeler diye gerek görmedik. Bekle bekle bir şey yok. Yine uyumuş kalmışız. Sabaha karşı uyandık, sular yükselmiş. Baktık bizim yeşillerden biri derinde kaldığı için boğulmuş. Yağmur hafiften hafiften tıpırdıyor. Şiddetli bir lodos var ama ördek çalışmıyor. Bir tane ördek geldi. Suat Abi “Hoca sen at!” dedi. Tam gözüme aldım. Ördek havalandı. DAN, tam üstümüze geliyor, iyice gözledim. artık kaçması mümkün değil. “Çıt!” diye bir ses. Tüfek çaktı, ördek gitti. İğne kırılmış. Demek ördeğin ölmeyeceği varmış.   

       

       Yağmur az yağınca Suat Abi “Hava dolu Hoca, bu gün av olmaz, dönelim. Yağmura bir yakalanırsak fena olur.” dedi. Tam toparlandık, yola koyulacağız. Yağmur  bir başladı Foşşşş!
Yağmurlukları giyinceye kadar sırılsıklam olduk. O çamurlu yolda yürü babam yürü 3 km. Arabaya vardık.Tüfekler, çizmeler, yağmurluklar, hasılı her tarafımız çamur içinde.      Hemen kıyafetlerimizi değiştirdik. Yolda yağmur hiç durmadı. İzmir’e vardık bir de ne görelim? Her taraf kupkuru, yağmurun damlası düşmemiş. Eh be hava bize miydi bütün kastın?   
        Arabada dedik ki “Ne umduk da ne bulduk?”
       Dedem Korkut gelir oldu. Boy boyladı, soy soyladı ve günün manasına ilişkin şu maniyi düzdü.
     
                                   Yağmur yağsa her taraf sel olsa
                                   Yollar çamur, dereler göl olsa
                                   Yine de bu avcılar uslanmaz
                                   Kafada bir dirhem akıl olsa

         Dönüşte tekrar köye uğradık. Mithat bizim ördekleri çok beğendi. Ötmediğini söylememize rağmen. Mithat bunların hakikaten mühre ördek olduğunu söyledi. “Alışkın olmadıkları için ötmezler.” dedi ve ekledi “Ben bunları alıp kulübeye götüreyim, orada eğitim alsınlar da bak gör nasıl av yapıyorlar seyret...” Suat Abi de Mithat’ın beğendiğini görünce “Al madem sende kalsın.” dedi ve bir yeşil iki geri orda bıraktık.
         O hafta ben hasta oldum ve bir hafta yataktan çıkmadım. Gidemediğim hafta sonu da Suat Abi ava yalnız gitmiş. Plastik mührelerle 7 tane ördek vurmuş ama çeşit yapmış. Macar, yeşil, ger, kaşık gaga…vs. E bu duyulur da haftasına ava gidilmez mi? Gidiliiiiir...
Onu da anlatırız ancak o başka bir hikaye…
         Haftaya görüşmek dileğiyle şimdilik, kalın sağlıcakla…
;)
« Son Düzenleme: 10 Nisan 2013, 09:13:55 Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU »
 
The following users thanked this post: Uğur KOÇ 72

Çevrimdışı Osman LİMAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 587
  • Thanked: 137 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #1 : 09 Nisan 2013, 23:20:17 »
hocam diline sağlık. güzel bir anı harika bi anlatım. saygılar...:))
  • Huğlu 401 b
  • Sarsılmaz charles daly
  • Vursan 92a
  • Drahtar (dişi),pointer(erkek)
Osman LİMAN
1980 Karaman
Artık ANAMUR...
 

Çevrimdışı Samet USLU

  • *
  • İleti: 101
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #2 : 09 Nisan 2013, 23:23:41 »
Nefes almadan okuduk yine ağzına sağlık hocam.
Samet USLU
1987 BURSA
 

Çevrimdışı Kaan ÇAKIR

  • *
  • İleti: 144
  • Thanked: 1 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #3 : 10 Nisan 2013, 00:00:57 »
süper bir hikaye hocam sizin anılarınızı paylaşmanızı dört gözle bekliyorum ...
file:///C:/Users/Cas/Desktop/24022013142.jpg
 

Çevrimdışı Uğur ŞENLİK

  • *
  • İleti: 353
  • Thanked: 128 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #4 : 10 Nisan 2013, 00:20:38 »
sağ olasın hocam  :D
paylaşım için teşekkürler.
  • Akkar 512 çifte
  • Akkar Altay
  • Armsan 620
Uğur ŞENLİK
1969 zonguldak
 

Çevrimdışı İsa TORUN

  • *
  • İleti: 167
  • Thanked: 1 times
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #5 : 10 Nisan 2013, 00:21:22 »
Hocam ağzına sağlık, yine bi solukta okudum...
Kitabın için de tekrar teşekkür ederim...
Saygı ile...
1984-Afyonkarahisar/Eskişehir
AB rh (-)

windows 7 screen shot
 

Çevrimdışı Kaan ÇAKIR

  • *
  • İleti: 144
  • Thanked: 1 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #6 : 10 Nisan 2013, 00:26:22 »
hocam ne kitabı bu av anılarınızın kitabı varsa söyleyin hemen alılım nerden temin edebiliriz ?
file:///C:/Users/Cas/Desktop/24022013142.jpg
 

Çevrimdışı Gökhan İŞNAS

  • *
  • İleti: 44
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #7 : 10 Nisan 2013, 00:37:18 »
Çok güzel bir hikaye daha hocam bir solukta okudum gene.. En kısa zamanda bekliyoruz hocam yeni hikayelerinizi ellerinize sağlık...
Gökhan İŞNAS
Karadeniz Teknik Üniversitesi
Elektrik-Elektronik Mühendisliği
1991 SAMSUN/TRABZON
 

Çevrimdışı Ethem EYİLER

  • *
  • İleti: 37
  • HAKKIN RAHMETİNE KAVUŞMUŞTUR.MEKANI CENNET OLSUN
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #8 : 10 Nisan 2013, 01:15:57 »



               Sıkıldım ben bu Oğuz hocadan ;)

               Kitabında okumuştum,tekrar okusamda zaten bişeycikler anlamadım.Nerde ördek nerde av nerde fotoğraflar oyalama bizi kardeşimmm.

               Baştan sona yağmur çamur,rezillik pehhhh ne avmış be.Bu ördek avı anılarında seni hiç kuru göremeyecekmiyiz ;D

               Kalasın sağlıcakla ;)

               
ethemeyiler
 
antalya 1968
 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 21
« Yanıtla #9 : 10 Nisan 2013, 09:06:19 »


               Sıkıldım ben bu Oğuz hocadan ;)

               Kitabında okumuştum,tekrar okusamda zaten bişeycikler anlamadım.Nerde ördek nerde av nerde fotoğraflar oyalama bizi kardeşimmm.

               Baştan sona yağmur çamur,rezillik pehhhh ne avmış be.Bu ördek avı anılarında seni hiç kuru göremeyecekmiyiz ;D

               Kalasın sağlıcakla ;)

               
Ethem Abi ben mi dedim sana güzelim profesyonel ördek köpeğin RETE'yi sat, avcılığı bırak. Bak şimdi de Çamur içinde kalmış adamlara, yetmez daha fazlasına layık, diye çamur atıyorsun. Ne demişler? Nazar etme ne olur, çalış senin de olur :) :) :) Denizli'den öpüldünüz, Antalya'ya selamlar... ;) ;) ;)
 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: YILBAŞINDA ÖRDEK AVI - ANILARIM 22
« Yanıtla #10 : 11 Nisan 2013, 09:26:23 »
hocam ne kitabı bu av anılarınızın kitabı varsa söyleyin hemen alılım nerden temin edebiliriz ?
Kitabı sınırlı sayıda bastırmıştık ama ne yazık ki kısa sürede tükendi. İnşallah ikinci kitap nasibolur...