Gönderen Konu: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (3. BÖLÜM) -ANILARIM 19  (Okunma sayısı 2100 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
1993 yılı kasım ayının ilk haftaları. Balıkesir Terminal garajından otobüse bindim, İzmir'e ava gidiyorum. Aldığım habere göre köpeğimiz Garip bir ferma sonrası ava başlamıştı. Anlaşılan o ki cumartesi pazarımız çok hareketli geçecekti.
      Akşam saat 8-9 gibi eve vardım, baktım Suat Abi evde. Hoşgeldin, beş gittinden sonra geldik sadede.
      Torbalı  taraflarında bir un fabrikası vardı. Bizimkiler hafta içi orada güzel bıldırcın olduğunun haberini almışlar. Sabah bir yoklayalım demişler. Bir iki saat dolaşmışlar, bir tek kuş görememişler. Boşuna dememişler çok övülen bağa küçük sepetle gideceksin diye. Tam da öyle olmuş.
     Derken tam arabaya dönerken Korkut'un yanından bir bıldırcın fırlamış. DAN, DUN! İki sıkı. Kuş saçmalanmış ama o halde uçarak çıplak bir tarlada küçük bir ot kümesinin  içine atmış kendini. Bizim Garip köpek de av yapmıyor ya. Suat Abi de demiş ki "Dur ben köpeğe şu kuşu göstereyim." Santo'yu, Fındık'ı tutmuşlar. Korkut'la ikisi köpeği alıp gitmişler kuşun başına. Köpek lay lay lom gezerken bir çakılmış fermaya. Biraz beklettikten sonra "BAS oğlum!" FRİNK! Bıldırcın kalkmış ve Korkut tek sıkıda indirmiş aşağı. Köpek alıp gelmiş kuşu. Sev babam sev. Köpek deli gibi aranmaya başlamış. Lakin ilaç niyetine bir tek kuş bulamamışlar. Geri dönmüşler.
       Suat Abi dedi ki:
      -Hoca, köpeğe bıldırcın göstermemiz lazım! Ancak işin  .ok tarafı bizim arabanın contası yanık, uygun conta da bulamadık. Araba tamirde, ancak haftaya çıkar. Ne yapacağız?"
        Ah o külüstür arabalardan neler çektiğimizi bir Allah bilir, bir de biz...!
        Yine Suat ağabeynin babası Hakkı eniştenin ihtiyar 57 model Chevrolet'sine kalmıştık. Ama araba da öküz gibi benzin içiyor mübarek. Değil ava gitmek, şehir içinde şurdan şuraya gitmek bile adamın ocağına incir ağacını dikiyor.
        Çaresiz gideceğiz, avı seven meşakkatine katlanır. İşin kötü yanı, o hafta araba olmadığı için Suat Abi mal da dağıtamamış, tahsilat da yapamamış, bir haftadır evden geçiniyormuş, parası da yok. Onun niyeti para olmadığı için gitmemek yönündeydi. Ona dedim ki "Bir çare buluruz. Dur ben annemi bir ikna edeyim de bana hafta içi vereceği paradan biraz versin.” Anneme gittim. “Anam anam, garip anam, güzel anam, çilekeş anam! Karaoğlun gelmiş parasızlıktan kıvır kıvır kıvranır...” ile başlayıp “Hafta içi çok sıkıldım , şimdi bir ava gitmesin mi oğlun!” ile biten bir nağme yapınca ana yüreği işte, dayanamadı bana harçlığı peşin verdi.
       Suat Abi’ye “İş tamam.” Anlamında bir göz kırptım. Onun da gözü parladı.
       Cumartesi sabahı yola koyulduk. Araba çok yakmasın diye Suat Abi gaza ayağının ucuyla dokunuyor ve kağnı hızında gidiyoruz. Vardık Tire yoluna. Atalanı diye bir köyü geçtikten sonra sola şose bir yola girdiğimizi hatırlıyorum. Pamuk tarlası çok ama hiçbirinde bıldırcının istediği ot yok. Garip tarlalarda fırtına gibi esiyor, lakin kuş yok, Öte yandan doğru dürüst yağmur yağmamış. Toprak çok kuru. Köpek ne yapsın...
      Gezerken yorulmuşuz, dinlenelim dedik. Bir yandan da çene çalıyoruz. Derken 70-80 metre ilerdeki  tarlaya bir kuş indi . O mesafeden bıldırcın mıdır, tarla kuşu mudur pek kestiremedik. Kalktık girdik tarlaya, sabahtan beridir aranan Garip'in hareketleri ilk kez değişti. Kuyruk başladı sallanmaya. solumdan gelip arkamdan geçti. Kuş 3-4 metre sağ tarafımdaymış. Çakıldı kaldı. BAS! PRİNK! DAN! Kuş düştü, "Al oğlum, getir oğlum." Sev babam sev. Amanın! Bizim köpek delirdi, aranıyor da aranıyor. Tarla çok büyük 30-35 dönüm var. İçi otlu mu otlu, daha da önemlisi bıldırcın kaynıyor. O merada ne kadar bıldırcın varsa sanki hepsi oraya atmış kendini. Kuş o kadar çok ki Garip ard arda fermalar veriyor, bıldırcınlar ikili ,üçlü kalkıyor.


    (1980’li yıllardan bir fotoğraf Afyon Dazkırı. Soldan sağa Babam,Erkut,Suat Abi, Korkut, Amcam, Kerim Abi)
      Biz şaşkına döndüğümüz için DAN,DUN, DAN, DUN! Atıyoruz bir türlü vuramıyoruz heyecandan. Aksi gibi sıkılar da az. Suat Abi'ye dedim ki : "Otur Abi! Biraz dinlenelim. "Sıkıları saydık, ikimizde 20 sıkı ya var ya yok. Elde üç beş tane kuş var. “Abi bak kuşlar ikili üçlü kalkıyor, bu bizi şaşırtıyor. Çok kuş kaçırıyoruz. Bu yüzden bir şey yapacağız. Tüfeğe tek sıkı koyacağız. Sakin atıp iyi gözleyelim. Sola kalkarsa sen at, sağa kalkarsa ben atayım..."
      Tüfeklerden birer sıkı çıkarttık. Yürüdük, köpek az ilerde fermada bekliyor BAS! Frink! Suat Abiden bir sıkı, kuş nakavt. Köpek kuşu aportladı ama kuş ağızda köpek yine fermada... Eski kokudur diye şüpheleniyoruz. BAS! FRİNK! Benden tarafa 3 tane kalktı TAK! Tek sıkıda birini aldım. Bizim taktik tuttu, boşa atmıyoruz artık.
      Birinde kuşu düşürdüm sıkı değiştirdim.Eğildim tam kuşu alacam. Köpekle göz göze geldik, çünkü bana karşı yine fermada. Anlaşılan kuş aramızda. Bas! FRİNK! Bir sıkı o da aşağıda. Ancak ara tara yok. Köpek bir yere geldi susuzluktan çatlamış toprak. Köpek orayı kazıyarak toz duman etti. Ne var diye eğildim baktım. Benim kuş çatlağın arasına girmiş. Elimi sokup kuşu aldım. Hiç başıma böyle bir şey gelmemişti.
        Dön dolaş baya bir av yaptıktan ve bol tüfek attıktan sonra tarlaya ilk girdiğimiz yere geldik, karığa oturduk dinleniyoruz. Köpekte dur durak yok, arama tarama faaliyetlerine devam. Herif açıldı, illa kuş bulacak. Gezdi dolaştı önümüzde çakıldı kaldı fermaya. Yorulmuşuz "Sen, at ben at!" derken ikimiz de kalktık. Frink! Bırdırcın bir fırladı. DAN,DAN! İki sıkı ard arda patladı. Oldukça yakın attık. Ben soldan attım, Suat Abi de arkasından attı. Gittik baktık, kuşun kafası ve sağ kanadı kopuk. O kuşa bira içimiz acımadı desem yalan olur…
       Biz ona bakarken Ana! Köpek arkamızda yine fermada. Prink! DAN! Tek sıkıda düşürdüm. Köpek gitti kuşu aldı geldi, ağzındayken bir ferma daha... Yok artık, dedik. Bu eski kokudur... Suat Abi “Yanaş!” dedi. Elimi attım. Sıkı bitmiş fişeklikte. “Bende sıkı kalmadı ki sen at.” dedim. “Benim de son sıkım.” demez mi. Frink! DAN! Tek sıkıda kuş aşağıda. Meğer üç kuşun içine oturmuşuz.     
        Oturduğumuz yerde 3 kuş vurmuştuk.
        Kuşları saydık. Bizim tek sıkı taktiği tutmuş, toplam 18 bıldırcın vurmuşuz.
        Dedem Korkut geldi. Boy boyladı soy soyladı. Garip köpeğin ava başlaması üzerine şu maniyi düzdü.
                                      Köpeğin adını koymuşlar Garip
                                      Fermada vuramazsanız çok ayıp
                                      Garip, köpek değil sanki fırtına
                                      Onunla av oluyor çok acayip

       Garip bize o gün, uzun yıllar özlemini çektiğimiz bir ferma ziyafeti vermişti. Ancak biz köpeğin avına hala doyamamıştık. Köpeğin avda iyice pişmesi için demir tavında dövülür, diye düşünerek pazar günü de ava gitmek istiyoruz. Lakin cepte ava gidecek para yok. Eldeki para Balıkesir’e otobüs parasıyla birlikte beni orada ancak 2-3 gün idare edecek kadar.  Üstüne üstlük sıkı yapacak doğru dürüst malzeme de yok. Ne yaparsınız?
      Onu da anlatırız; ancak o başka bir hikaye...
      Şimdilik, kalın sağlıcakla...  ;)

 
The following users thanked this post: Uğur KOÇ 72

Çevrimdışı Samet USLU

  • *
  • İleti: 101
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (3. BÖLÜM) -ANILARIM 19
« Yanıtla #1 : 12 Mart 2013, 00:37:56 »
Yüreğine sağlık hocam devamını bekliyoruz.
Samet USLU
1987 BURSA
 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (3. BÖLÜM) -ANILARIM 19
« Yanıtla #2 : 12 Mart 2013, 19:24:01 »
Yüreğine sağlık hocam devamını bekliyoruz.
İnşallah Samet! Av kapandı artık başladık anılara... :) :) :)
 

Çevrimdışı Samet USLU

  • *
  • İleti: 101
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (3. BÖLÜM) -ANILARIM 19
« Yanıtla #3 : 12 Mart 2013, 21:35:17 »
Kıyıda köşede yazmayı unuttuğun vardır elbet hocam :)  :'(
Samet USLU
1987 BURSA
 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (3. BÖLÜM) -ANILARIM 19
« Yanıtla #4 : 12 Mart 2013, 21:39:11 »
Kıyıda köşede yazmayı unuttuğun vardır elbet hocam :)  :'(
Yazacağımız anı çok ama her şey yavaş yavaş... ;) ;)