Gönderen Konu: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17  (Okunma sayısı 3104 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Yıl 1993.
 Suat Abiyle av molası verdiğimiz bir gün ona dedim ki “Her avcıyı avcı yapan ; ama her şeyden önce çatır çatır av yapan bir köpek vardır. Biz ne kör talihli adamlarız ki adam gibi bir köpeğe denk gelemedik. Bizim şöyle Santo gibi göğsümüzü kabartacak bir köpeğimiz olmayacak mı?” Bu, yıllardan beri süregelen köpek talihsizliklerinin sonucu derinden gelen  bir isyandı.

Sözünü ettiğim  Santo, Yumurtacı Mehmet Abimizin 1,5- 2 yaşlarındaki erkek kara kafa pointeriydi. Hani şöyle bir ezber vardır. Dillere pelesenk olmuştur. Erkek köpek 3 yaşından önce ava oturmaz, derler ya. İşte Santo, ezber bozan bir köpekti. Görüntü olarak çok yakışıklı olmasa da marifetleriyle kısa sürede herkesi kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Santo, gerek harika huyları, gerek araması, kokusu, gerekse resim gibi fermalarıyla dört dörtlük bir köpekti. İçimizden imrenerek hep geçirmişizdir. “Ah keşke Santo gibi bir köpeğimiz olsa!”

Mehmet Abi Santo’yu yavrudan almış 7-8 aylıkken üveyk avına götürmeye başlamış. Mehmet Abi’nin vurduğu üveykleri alıp getiriyormuş. Bir gün vurduğu bir üveyk ağaçta kalmış. Kuşu indirmek için önce taş atmış ama nafile. Uzun bir dal kesip kuşu aşağı indirmeyi düşünmüş. Bir dal kesmek üzere ordan ayrılıp geri döndüğünde bakmış köpek yok! “Köpek nerde?” Fiyuk, fiyuk! Bir de bakmış köpek ağacın tepesinde! Kuşu aportlamış ; ancak aşağı inememiş. Mehmet Abi “Gel oğlum!” diye kucak açınca, hop kucağına. Bizimkini almış bir merak. Acaba köpek ağaca nasıl çıktı? Diye düşünmekten alamamış kendini. Üveyki tekrar ağacın üstüne koymuş. Köpeğin gerilip bir leopar gibi ağacın üstüne tırmandığını gören Mehmet Abi şaşmış kalmış.
Bu olayı hiç dinlemediysem 4-5 kişiden dinledim ama hani derler ya göz görmeyince gönül inanmıyor. Aynen öyle oldu. Nasıl tırmandığını bir kez olsun görmek için bir gün bıldırcın avı esnasında dinlenirken vurduğum bir bıldırcını ağacın üstüne koyuverdim. Sen misin koyan? Kerata bir gerildi. Tıkı tıkı tıkı tıkı ağacın tepesine çıkıp kuşu kaptı. Kaptı ama benim de ağzım açık kaldı. Köpek de ağacın tepesinde kaldı. İşin kötüsü köpek aşağı inemiyordu. Mehmet Abi durumu görünce bana :” Hah, şimdi halt ettin! Koca köpeği kim indirecek şimdi?”dedi. Gayet sıkkın bir şekilde oturduğu yerden zorla toparlanıp ayağa kalktı. Sanki bir çocuğa seslenir gibi açtı kucağını “Gel koçum! Can can can can…” demesiyle köpek Mehmet Abinin kucağına, sonra da gümbedek ikisi birden yere… :) :) :) Biz gül gül kırıldık ama tozun toprağın içinden kalkan Mehmet Abi bana şakayla karışık bastı kalayı… :) :) :)

Santo her haliyle çok hoşumuza gittiği için Linda yalıklayınca ikisini eşleştirdik. Bizim hesabımız şuydu. Bir tanesi baba hakkı, bir tanesi birine verilecek, onun dışında iki yavru alıkoyulacak, biri Suat Abi’nin olacaktı biri de benim. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. İyi köpek az yavrular, derler. Linda 3 yavru doğurdu. Biri öldü, geriye bir erkek bir de dişi kaldı. Yıllardan beridir istediğim şekilde sarı solit bir yavru. Öyle güzel bir hayvandı ki bakmaya kıyamaz insan.Tek kötü huyu vardı, kucak sevmiyordu; kendini de sevdirmiyordu.  Suat Abi “Bu köpek senin olsun ben başka köpek alacam.” deyince yavrunun adını Funda koydum.

Mayıs ayının güneşli, sıcak bir cumartesi günü Suat Abi’nin dükkanındayız. Karşıyaka’da boru imalatıyla uğraşan bir Kemal Amcamız vardı. Biz otururken onun mavi Anadol kamyoneti kapıya yanaştı.  Güleryüzlü  Kemal amcamız doğuştan avcı. Ancak o gün ters giden bir şeyler var. Kemal Amca’nın yüzünden düşen bin parça. Oturduk çay içiyoruz. Sonra ne olduğunu sorduk. Kahverengi kırık bir pointeri vardı, hep kamyonetin kasasında gezdirirdi. Sen köpeğin zinciri bir boşal. Köpek yola atlayınca arkadan gelen araba ezmiş onu. Anlatırken koskoca adam başladı boncuk boncuk ağlamaya. Biraz teselli etmeye çalıştık ama nafile. Derken Suat Abi bana içeri gel diye işaret etti. Dedi ki “Kemal Amca çok kötü olmuş. Ben onu hiç böyle görmedim. Adam ağlıyor ya! İçim parçalandı. Gel senin şu yavruyu ona verelim. Alt tarafı it değil mi ya! Başka bir tane buluruz…” Köpeği vermek istemiyorum ama aslen köpek Suat Abi’nin, köpeğe bakan da o… Ne diyebilirsin ki…?

Amcam hep derdi ki “Ölen köpeğin acısı yavru köpekle geçer.” Aynı terbiyeyi aldığımız için Suat Abinin ne demek istediğini anlıyorum aslında. “Sen git ben getiririm yavruyu.” dedim. Anadol’un diğer kapısına dolandım. Arabanın aralık penceresinden köpeği içeri atıverdim. Sonra arabanın diğer tarafına dolaşıp Kemal Amcayı çağırdım. “Ne var?” dedi. “Sürpriz!” dedim. “Bak bakayım arabanın içine.” Kapıyı açtığında yavruyu görünce yüzünde güller açtı. “ Aman, aman sen ne güzel şeysin öyle!” dedi yavruyu kucağına aldı. O güleryüzlü Kemal Amcamız geri gelmişti. Köpek de onu şapur şupur yalamaya başlamasın mı? Kemal Amca şaşkın şaşkın bize bakıyor ve neler olduğunu soran gözlerle anlamaya çalışıyor. “Al bakalım, bu yavru senin” dedik. O hüzünlü hava dağılıverdi.

Amcam çok haklıydı…

Birer çay daha içtik. O kucak sevmeyen, kendini sevdirtmeyen yavru, Kemal Amcanın kucağından hiç inmedi. Sonra Kemal Amca müsaade istedi , bindi arabaya. Köpek de kucağına… Bize:”Siz bana dünyaları verdiniz. Ben şimdi size ne vereyim bunun için?” dedi. Köpeğin fiyatını soruyor.
 Eskiden köpek için avcıdan para istemek ayıptı. Babamların onlarca yavru verdiğine şahit olmuşumdur. Tek kuruş para almamışlardır. Genellikle karşı tarafın gönlünden ne koparsa; bir kutu barut, birkaç kutu saçma veya fişeklik, kapsül, kartuş, tapa gibi av malzemeleri verilir. Paranın adı bile anılmazdı. Babam da amcam da bunu bize hep ayıp olarak dikte ederlerdi…

İçim burkularak Kemal Amcaya “Bence kararımızı değiştirmeden, bir an önce köpeği al, git.” dedim.

Bizim köpek gitti. Aradan yarım saat geçti. Gittim Suat Abinin yanına “Ulen biz ne salak adamlarız. İki damla göz yaşına güzelim yavruyu verdik, gitti. Tamam adamın gönlünü ettik. İyi, güzel, hoş. Şimdi biz ne halt edeceğiz? Linda da av yapmıyor. Köpeksiz kaldık.” Suat Abi dedi ki “Boş ver Hoca! Her şeyde bir hayır vardır. Ne olacağını zaman gösterir.” dedi.  Hayatımızın köpeğine bir adım daha yaklaştığımızın farkında değildik…
Linda’nın bekçiliği çok iyiydi. Bir yere bağladın mı, yabancı gördüğü zaman kıyametleri koparırdı. Bunu iyi bilen bir arkadaş onu istediğinde verdik gitti.

Böylece köpeksiz kaldık.Arayış içerisindeyiz, sorup soruşturuyoruz. Kimsede köpek yok. Arabada bir gün köpeksizliğin verdiği efkarla sigarasını tüttüren Suat Abiyi görünce  Kemal Sunal'ın o meşhur duası aklıma geldi.

<a href="http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/44136/hababam-sinifi-kel-mahmut-duasi" target="_blank" rel="noopener noreferrer" class="bbc_link bbc_flash_disabled new_win">http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/44136/hababam-sinifi-kel-mahmut-duasi</a>
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/44136/hababam-sinifi-kel-mahmut-duasi

Sanki mevlitteymiş gibi yüksek sesle dua ediyorum. “Sen Suat kulunu yedi cihanda her şeyden aziz eyle Yarabbiii!... Yavrusuna nail olamadık emme. Sen artık Suat ve Oğuz kuluna Fındık (Ot Sıçanı) gibi ,Santo gibi süper bir köpek nasibeyle Yarabbiii!” “Suat Abi’den “Amin!”… :) :) :)
Haziran ayının sonlarına doğru ilginç bir olay oldu. Berber, Yumurtacı Mehmet Abi’nin vasıtasıyla Suat Abi’yi dükkanına çağırmış ve özür dilemiş. Mehmet Abi de “Eski dost düşman olmaz. Olmuyor böyle barışın artık…” diye ısrar edince, bunlar barış çubuğunu tüttürmüşler. Tabi konu dönmüş dolaşmış “Ah keşke Santo gibi bir köpeğimiz olsa!” meselesine. Berber de demiş ki “ Sana Santo’nun kardeşini alalım. Falanca Abi’de. Ancak adam hasta olduğu için eskisi gibi ava gidemiyor. Köpek 2 yaşında ama hiç av görmedi. Adam verecek birini arıyor. Onu hemen alırız sana…”
Cumartesi günü köpeği almaya beraber gittik. Köpeği bir gördük, dilimiz düştü. Santo’dan daha yakışıklı, daha iri, karakafa bir pointer.

 Bir de her şeyden öte itaat süper. Adam köpeği saldı. “Yat oraya!” dedi. Biz kalkıncaya kadar da yerinden kalkmadı. Adam “Çok temiz bir köpektir. Mutlaka gezdirin asla yerine yapmaz.” dedi.  Neyse aldık köpeği attık bagaja. Suat Abiyle dedik ki “Galiba bu sefer turnayı gözünden vurduk.”
Bindik arabaya hızla uzaklaşıyoruz. Sokağın başında CİYAAAK! Bir fren Suat Abi’den… “Ne oldu?” dedim. “Köpeğin adını sormayı unuttuk! Geri dönelim.” Eve hızla gidip geri dönen Suat Abi “Ulen ne salakça isim koymuşlar güzelim köpeğe!” dedi. “Neymiş adı?”  “GARİP!” :) :) :)
Devam edecek…
« Son Düzenleme: 27 Kasım 2012, 00:59:28 Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU »
 
The following users thanked this post: Uğur KOÇ 72

Çevrimdışı Taşkın GESİLİ

  • Taşkın GESİLİ
  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 763
  • Thanked: 64 times
  • Taşkın GESİLİ
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17
« Yanıtla #1 : 27 Kasım 2012, 08:22:55 »


Oğuz abi, sen roman yazsana avlarla, avcılıkla, köpeklerle ilgili hitabın, benzetmelerin okadar lezzetli tadlar veriyorki okurken insana...

Devamını sabırsızlıkla bekliyorum... Ama sana bişi diyimmi...: Santosu'n değil hiçibir köpeğin ağaca tırmanacağına ben hala inanamıyorum...

Selamlar...
Taşkın GESİLİ
1976 KAYSERI
BLUE PICARDY SPANIEL

 

Çevrimdışı Serhat SERİN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1140
  • Thanked: 3 times
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17
« Yanıtla #2 : 27 Kasım 2012, 09:57:26 »
Keyfle okudum..
Devamına rasgele ;) :)
doğum yılı ve yaşadığınız ili profilinize yazınız
http://avlakforum.com/forum/profile/?area=forumprofile;u=23147
 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17
« Yanıtla #3 : 27 Kasım 2012, 13:24:59 »

Oğuz abi, sen roman yazsana avlarla, avcılıkla, köpeklerle ilgili hitabın, benzetmelerin okadar lezzetli tadlar veriyorki okurken insana...

Devamını sabırsızlıkla bekliyorum... Ama sana bişi diyimmi...: Santosu'n değil hiçibir köpeğin ağaca tırmanacağına ben hala inanamıyorum...

Selamlar...
Dedim ya göz görmeyince gönül inanmaz. Onun için denedim.

Ben bu ağaca çıkma işini 3-4 kez daha yaptırdım Santo'ya. Sonra Mehmet Abi'den fırçayıyı yiyince bir daha yaptırmadım. Bir keresinde inerken kötü düşmüş, canı yandığı için kucağa atlamak istiyordu. Bu da köpek çok ağır olduğundan Mehmet Abi için çok zor oluyordu.

Santo dediğimiz köpek sirk köpeği kadar akıllı bir hayvandı.  Ağaca çıkmak için iki taktiği vardı. Ağaç eğikse ters tarafına gidip kedi gibi yaslana yaslana tırmanıyordu. Dikse hani askarde İtalyan çukurundan çıkışımızı bir hatırla. Geri çekiliyor, hızla koşup gövdeden yürüyerek ağacın çatallaşmaya başlayan yerine ön ayaklarını atıyor. Sonra arka ayaklarıyla tırmalaya tırmalaya hop ağacın üstünde.  Tek dalın üstünde yürüyüp kuşu alıp dengesini bozmadan geri geri gelebiliyordu. Zeytin ağacı, armut ağacına çok kolay çıkıyordu. Ancak gövde uzunsa, mesela çam ağacı gibi düşün, o zaman çıkamıyordu. Zaten bu tür bir ağaca bakıyor, çıkamayacağını anlayınca yerinden bile kıpırdamıyordu.

İşin tuhaf tarafı bunları köpeğe kimse öğretmemişti. Yani kendiliğinden yapıyordu. Hani avcılar arasında hep diyoruz ya "Köpeğin içinde olacak." İşte olay bu...
« Son Düzenleme: 27 Kasım 2012, 13:26:54 Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU »
 

Çevrimdışı Taşkın GESİLİ

  • Taşkın GESİLİ
  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 763
  • Thanked: 64 times
  • Taşkın GESİLİ
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17
« Yanıtla #4 : 27 Kasım 2012, 18:31:10 »


Bir gün avda bende şöyle bir olaya şahit oldum...

Avı bitirdik arabaya dönüyoruz... Arkadaşlarımın birinde Kurzhaar birinde de sarı kafa pointer var. Yüksekçe bir duvar denk geldi (3,5 4 mt civarında) önümüze bir baktım bizimkilerden biri önden çıktı öbürüne abi sen köpekleri uzat ben çekeyim diyor ne yapıyonuz lan diye seslendim abi it buradan nasıl çıkacak dediler, sen çekil ordan dedim benim COLA bir komutla hadi oğlum dedim siyahi atletler gibi biraz geriledi tek hamlede çıkışını gören arkadaşlar köpek değil panter diyerek çok denemesine rağmen köpeklerini duvardan çıkarmayı beceremediler...

Benimde böyle bir anım oldu ancak köpekten köpeğe yeteneklerin değişebileceğine bende ikna oldum....

Selamlar...
Taşkın GESİLİ
1976 KAYSERI
BLUE PICARDY SPANIEL

 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17
« Yanıtla #5 : 30 Kasım 2012, 15:25:18 »

Bir gün avda bende şöyle bir olaya şahit oldum...

Avı bitirdik arabaya dönüyoruz... Arkadaşlarımın birinde Kurzhaar birinde de sarı kafa pointer var. Yüksekçe bir duvar denk geldi (3,5 4 mt civarında) önümüze bir baktım bizimkilerden biri önden çıktı öbürüne abi sen köpekleri uzat ben çekeyim diyor ne yapıyonuz lan diye seslendim abi it buradan nasıl çıkacak dediler, sen çekil ordan dedim benim COLA bir komutla hadi oğlum dedim siyahi atletler gibi biraz geriledi tek hamlede çıkışını gören arkadaşlar köpek değil panter diyerek çok denemesine rağmen köpeklerini duvardan çıkarmayı beceremediler...

Benimde böyle bir anım oldu ancak köpekten köpeğe yeteneklerin değişebileceğine bende ikna oldum....

Selamlar...
Demek ki köpeğin içinde olacak içinde. Kimi köpek vardır, hırsızı eve sokmaz. Kimi köpek vardır  hiç mi hiç umursamaz. Ne desen boş içinden gelmedikçe olmaz...
 

Çevrimdışı Mustafa UYARLAR

  • *
  • İleti: 111
Ynt: LEOPAR SANTO'NUN GARİP KARDEŞİ (1. BÖLÜM)- ANILARIM 17
« Yanıtla #6 : 30 Kasım 2012, 16:12:06 »
Oguz bey once okurken hep babamin av yillarini anlattigi zamana bir gittim geldim sonlarina dogruda guzellesti vallahi bence siz bir kitap yazin ne akici bir yazi tarziniz varki saki ola ara vermeden devamini istiyoruz hatta belki kaciririm diye benim adima ozel bir msj atin ben okumazsam aklimda kalir ellerinize saglik
Mustafa UYARLAR
1984 ADANA HOLLANDA