Gönderen Konu: DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN AVCILARA MEKTUP VAR  (Okunma sayısı 13950 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Coşkun AKBULUT

  • *
  • İleti: 205
  • Thanked: 1 times
  • kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar
 arkadaslar bu olaylar yani keklik bitiyor nesli tükeniyor falan haykırışlar zaten malum kanal tarafından duyuruldu proğramlar yapıldı konuşmalar yapıldı zaten mak olsun milli parklar olsun bişi yaptıkları yok av sahası kapatmaktan baska bişi yapmıyorlar göstermelik keklik salımı yapılıyor okadar oda etraftaki yırtıcıyı ortadan kaldırmadan bilinçşiz bişekilde dostlar alış verişte görsün hesabı okadar para toplanıyor milli parklar busene avlanılan bölgelere av salımı yapsa bilinçli olmazmı sizce orda keklik avlandı nasıl olsa yenisi ürese üreyen ürese yani .. ama yok busene keklik gecti anlıcanız seneyede inanın özel avlak calışmaları baslıcaktır benim kanım bu yani seneye 2013-2014 avını insallah olmaz ama özel avlaklarda yapıcaz gbime geliyor ve inanın bu özel avlakların sahipleride hiç yabancı kişiler olmıcandan emin olun bekliyelim görelim allah sonumuzu hayır etsin iş zaten maddiyattı dahad güç olucak bizim gbi bu sevdaya gönül vermiş insanlar birazdaha zorlanacaz herhalde kötü bir tablo çizdim ama benim gördüm bunlar allaha emanet olun arkadaslar
Coşkun AKBULUT
1970 izmit/derince     kargalar sürüyle...kartallar tek uçar
 

Çevrimdışı Ahmet ŞAKİROĞLU

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 3339
  • Thanked: 282 times
  • ZEHİR AVCI
AVCILARDAN DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE MEKTUP VAR.


Başta Doğu Anadolu bölgemizde olmak üzere ülkemizin bazı bölgelerinde keklik miktarında önemli bir azalmanın olduğu yönünde’ki çalışmalarınızı haftada 3 günde olsa biz bizzat avcılar ve doğa severler olarak yerinde inceledik.

Doğu bölgemize ava giden ekiplerlerle,farklı bölgelerimizin avcılarıyla,tanıdığımız köylülerle,forum sitelerimizle,bireysel deneyimlerimizle yaptığımız istişareler sonucu bizde eskiye nazaran keklik popülasyonunda azalma olduğuna kanaat getirdik…Ama bunun herhangi bir hastalık sonucumu,göç sonucumu,herhangi bir doğa olayımı,yada hangi sebepten olduğuna ortak bir karar getiremedik.Bunun sebebi;

Elimizde hiçbir bilimsel bir veri ve araştırma yok.Daha önceden yapılmış bir çalışma yok.Kulaktan duyma ve tecrübelerimize dayanarak bir çözüm yolu bulmak için uğraşıyoruz.Ve bizim en büyük silahımız vicdanımızın yanınada bu kekliğin biz avcılardan başka kimsenin ihtiyacı olmadıgını ve avını avcıdan başka kimsenin koruyamayacağını düşünmek…

Biz bu işe gönül vermiş insanlar olarak sizlerinde destekleri sayesinde beraber hareket ederek bir mücadele vermek isteriz…Avcınında fikirlerinin alındığı,avcılarında söz sahibi olduğu bir çalışmada zorda olsa hasretini çekerek bekleriz.Belgeli yada belgesiz,binlerce avcının olduğu bir ülkede,bu işi 3-5 avcı 3-5 dernek üstlendi,silah bıraktı,ava gitmeyecek,diye düşünürsenizki mektubunuzda defalarca duyumlarla hareket ettiğinizi söylemişiniz,her zamanki gibi hataya düşersiniz.Ben ve arkadaşlarım daha silah bırakmanın yasakların çözüm olmadığını düşünmüyoruz’ki bunun  için avcılığı bilmeyenlerin baskısıyla alınan bilinçsiz  kararlardaki haritalara baktığınızda,yıllarda kapalı olan alanlardada kuş olmadığını görebilirsiniz.Sadece keklik için değil..Su olmayan sultansazlığınıda kapattınız.Yaz ördeğinden başka ördek olmayan Sökeyide kapattınız.Nerde bu kuşlar keklikler ördekler?Kaç defa avcı kontrolu yerine kontrol altına aldığınız  kuşları kontrol ettiniz?KUŞUN OLMADIĞINI GENE BİZDEN ÖĞRENDİNİZ.Biz o dağlara cadır kamp kurup,o göllerin kenarlarında sabahlıyoruz.Sizde çok iyi biliyorsunuz’ki bu Güzelim ANADOLUMUZUN coğrafyasını bizim kadar iyi bilmiyorsunuz.DOĞUSUDA,BATISIDA,KUZEYİDE,GÜNEYİDE bizim.AVRUPALI bize özensin.Yeter artık gavurun ekmeğine yağ sürdüğümüz...Bizim burda yasaklarla beslediğimiz yemlediğimiz ördeklerimizi avladığı yeter..

Ama alınan kararlar,verilen mücadelelerin boş olduğunu,çıkar için yapıldığını,bu işin iyi tarafını başkalarına verip,kötü tarafının avcılara verildiğini,bir yere kadar bizimle beraber gidip sonucunda gene başkalarının istedikleri kararların alındığını zannedersekki bu bizim için çıkmaz veri geri dönüşü olmayan bir yola gider.Sizde yasaklarla bir yere varımayacağını çok iyi biliyorsunuz.Gücünüzün yetmediği yerde size güç vermek için her zaman arkanızdayız.Boşa kürek çekmek istemiyoruz.

Biz siz ne derseniz bugüne kadar yapmaya,size yardımcı olmaya çalıştık.Kanuna nizama uyduk.Belgelerimizi aldık.Sizi eksiklerinizle hatalarınızla kabul ettik.Hatalarımızı eksiklerimizi’de kabul ettik.Ama mevzu avın kapanmasına,ava sahip çıkılmasına kadar geldiği için bizimde sesimizi duyurmamız gerekeceğini düşünüyoruz.Birileri yasaklarlarla,paralı avlaklarla,ayrımcılıkla,reytinglerle,bazı şeylerin zeminini hazırlarken lütfen desteğinizi ve oyunuzu doğru tarafta haklı tarafta kullanın.Bizimle bir ve beraber olursanız,biz PARALI DEĞİL,GÖNÜLLÜ OLARAK olarak GÖSTERMELİK DEĞİL KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR AVCILIK adına sonuna kadar size destek vermeye hazırız.


AHMET KAMİL ŞAKİROĞLU
KAYSERİ


MEKTUP 2.

Doç. Dr. Kemal KIRIKÇI

Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, KONYA.


Sevgili yaban hayat dostları veya sevgili avcılar!

Böyle bir başlangıç bir bilim adamının yazacağı bir yazının girişi olarak bazıları için garip kaçabilir, fakat günümüzde ülkemiz yaban hayatının durumunu gönülden ve samimi olarak düşünen ne yazık ki bir tek sizler kaldınız. Sizlere hiç hak etmediğiniz halde, sizi yaban hayatını bitiren, hayvan katliamı yapan, kendi zevki için canlıları öldüren kimseler diye tanımladığı kişilerin sözlerine aldırış etmeden, yaptıklarınızı reklam etmeden, hiç kimseden alkış beklemeden ve gerektiğinde size karşı söylenen sözleri içinize atarak, bu ülkenin yaban hayatına en önemli katkıyı yapıyorsunuz, yapmaktasınız ve ömrünüzün vefa ettiği yere kadar yapacağınızdan hiç mi hiç şüphem yok!

Birilerinin kulağına bir bilim adamından bu sözlerin de gitmesi garip gelebilir. Ancak 17 yıllık bilim dünyamda ne yazık ki gördüklerim bunlar. Ben tüm bilim çalışmalarını ülkemiz yaban hayatının en önemli nesnesi olması gereken keklik ve sülünler üzerinde yapan bir bilim insanı olarak, bu kanaatime yaşadıklarımla geldim. Bilim hayatım boyunca yanıma sadece ve sadece avcılar geldi. Geliş amaçları kendilerinin hiçbir dahli olmasa da fakirleşen yaban hayatımızın tekrar eski zenginliğine kavuşturulması için sadece “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aramaktı. Slogan ve hamaset üretmekten başka hiçbir şey yapmadıkları halde, sizleri insanımıza katil diye gösterebilmenin peşinde koşanlara inat, siz bu millete av hayatı nedir? Yaban hayatı nedir? Ne faydası vardır? Eksikliğinde ne olur? gibi konularda şimdiye kadar yaptıklarınızın yanında, YABAN TV gibi bir televizyon ile mükemmel yayınlar yapıp, bu milletin yaban hayatı konusundaki eğitim işini de yapıyorsunuz.

Peki siz kimsiniz? Sizin için, sizi tanımayan, bilmeyen veya bile bile kasten yanlış tanıtan kişilerin sözlerini bir tarafa bırakarak şu tanımlamayı yapabiliriz;
Sizlerin en azından benim gözümde bir elma, üzüm veya diğer bir meyve üreticisinden hiçbir farkınız yoktur. Nasıl ki bir meyve üreticisi her yıl meyvelerini hasat eder ve ağaçlarını daha fazla ürün almak için budarsa, ve bu yaptığı budama işinden dolayı ağaç katliamcısı sıfatını falan da kazanmıyorsa, sizler de yaban hayatının hasat ve budama işini yapmaktasınız. Zira avcılığın İngilizce’deki karşılığı “harvesting” yani “hasat”’tır. Hasat yapılmazsa bir ağacın meyvesi veya bir tarlanın mahsulü ne olur? Üstelik sizler bu iş için bırakınız bir ücret kazanmayı, ücret ödeyerek yapmaktasınız. Peki ödediğiniz ücretler ne oluyor?

4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun, gelirlerin kullanılması ile ilgili 10. maddesine göre “Bakanlık, av ve yaban hayvanlarının korunması, geliştirilmesi ve av ve yaban hayatı yönetimi, avlakların kurulması, bakımı, işletilmesi ve avlanmaların kontrol altına alınması, üretme istasyonları, koruma ve geliştirme sahaları kurulması, yaban hayvanlarının hastalıkları ile mücadele edilmesi, avcıların eğitilmesi, avcılığın ve av turizminin geliştirilmesi için Döner Sermaye İşletmesinde bu kanun uyarınca toplanan gelirin tamamını kullanır” denmektedir. Yani ister sizlerden toplanan her türlü gelir, isterse av turizminden elde edilen gelirler olsun toplanan tüm ücretlerin tamamının, bu ülkenin av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir şekle getirilmesi amacıyla kullanılması bu kanunun emridir. Peki bu işi yapmakla yükümlü olanlar ne yapmaktalar? Doğrusunu söylemek gerekirse, belki de bu sefer size çok garip gelecek ama, bu işi biraz bilen bir insan olarak söylüyorum, ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ama yazımın başlığına dönecek olursak ne yazık ki, boşa kürek çekerek. Peki nasıl mı boşa kürek çekiyorlar, dilimin döndüğünce anlatayım.

Bakanlık 1969 yılından beri sülün, 2001 yılından beri keklik üretip tabiata saldığını, 2001 yılından beri 140.000 adet keklik ve sülünün üretilip tabiatla buluşturulduğunu ifade etmektedir. Hatta son yıllarda bu işe Tarım Müdürlükleri de katılmış, özel işletmelerden satın alınan keklikler süne mücadelesi amaçlı olarak tabiata salınmaktadır. Fakat keklik ve sülünlerin salınmasında kesinlikle bu işin kurallarına ne yazık ki uyulmamaktadır. İlk yıllarda salım işlemleri “-ki bir tanesine de ben katıldım ve gördüklerime inanamadım”, kümesten, kafesten alınmış olan kekliklerin direk salınacak bölgeye bırakılması şeklinde yapılmaktaydı. Fakat son yıllarda salımı yapılacak olan keklik ve sülünlerin volyerlerde yerleştirileceği bölgeye alıştırılarak salındığı söylenmektedir. Peki bu yeterli mi? Hayır! İster volyerlerde tabiata alıştırılarak bırakılsınlar, isterse alıştırılmadan bırakılsınlar, yapılan iş kesinlikle bu ülkenin tilki, sansar, kurt ve çakallarını besleme işinden başka bir şey değildir. Bu şekilde isterse yılda 1 milyon adet keklik ve sülün salınsın, elde edilecek sonuç kocaman bir “0”’dır. Zira bu işlerle ilgilenen herkesin bildiği gibi, bir araziye gerek keklik veya gerekse sülünlerin salınmasında birinci şart, o bölgenin yırtıcılarının sayısının düşürülmesi ve kontrol altına alınmasıdır. Bu işin ise ülkemiz avcısının desteği alınmadan yapılmasının imkanı ve ihtimali yoktur. İşte asıl problem de buradadır.

Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenler olmadan yapacağı iş neyse, hakim ve savcılar olmadan Adalet Bakanlığının yapacağı iş neyse, avcılar olmadan, onların desteği alınmadan, onlara söz hakkı vermeden ilgili bakanlığın Av ve Yaban Hayatı Dairesinin yapacağı iş de o kadar olacaktır ve sonuçta boşa kürek çekilecektir. Yani avcılarımızdan, av turizminden elde edilen gelirler heba edilecektir.
Peki yapılması gereken nedir?

Birincisi, av ve yaban hayatı ile birinci derecede ilgilenen kurumlarla, siz ne yazık ki farkında değilsiniz ama Türkiye’nin belki de en büyük sivil toplum kuruluşu olan ve içinde ülkemizin en geniş sosyolojik yelpazesini oluşturan sizlerin yani avcıların iletişim eksikliğini, “BİZ ve ONLAR” düşüncesini bırakarak gidermek olmalıdır. Av ve yaban hayatında çalışanların, üstelik makam ve mevkisi her ne olursa olsun, görevlerinin ülkenin av-yaban hayatına ve avcısına hizmet etmeleri olması gerektiğini bilmeleri ve buna göre davranmalıdırlar. Zira yine İngilizce’de memur kelimesinin karşılığı “public cervant”’tır, yani dilimize çevirecek olursak, “halkın hizmetçisi” veya buradaki özel anlamıyla “avcının hizmetçisi”’dir. Avcılar ise av yaparken, veya av-yaban hayatı ile ilgili her işlerinde av-yaban hayatının gelişmesi ve zenginleşmesi için emek harcayanların, emeklerinin boşa gitmemesi için her türlü kanun, yönetmelik, sınırlama, yasaklama ve hatta örf, töre, anane, gelenek ve göreneklere göre de hareket etmelidir.

İkincisi, araziye ister keklik, ister sülün veya her ne salınacaksa salınsın, arazinin yırtıcı sayısının o bölgedeki avcı dernekleriyle iletişime geçilerek, yardımlarının alınarak azaltılması veya kontrol altına alınmasıdır. Bu iş ise av-yaban hayatı çalışanlarına düşmektedir. Ben bunu gönül rızasıyla yapmayacak olan bir Türk avcısını tanımıyorum, tanımak da istemem veya ona avcı denilir mi, denilmez mi sizlerin vicdanına bırakıyorum.

Üçüncüsü ise, bu ülkede yaşayan herkesin tüm hücrelerinde hissetmesi, farkında olması gereken şey hepimizin aynı gemide olduğudur. Bizler, yani bu ülkede şu anda yaşayanların amacı, ülkemizin her imkanından bencilce, azamice yararlanıp sonuna kadar tüketmek değil, ülkemizin şu andaki imkanlarının çocuklarımızın ve torunlarımızın bizlere emaneti olduğunu bilmemiz ve bu emaneti geliştirip, zenginleştirerek çocuklarımıza miras bırakmak olmalıdır
« Son Düzenleme: 28 Kasım 2012, 09:00:55 Gönderen: Ahmet ŞAKİROĞLU »
Ahmet ŞAKİROĞLU(AB R+)
1982/KAYSERİ
Kayseri Merkez Avcılar ve Atıcılık Kulubü
''AV MÜBAH,ODA KAHKAH''
www.anadoluaksesuar.com
 

Çevrimdışı Seyit ÖCAL

  • *
  • İleti: 228
  • Thanked: 2 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
Avcılıkta birlik beraberlik zamanı Ahmet beyin paylaşımında birçok konu açıkça belirtilmiş. Söylenmekle yorum yapmakla bir yere varılmayacağı kesin. Dernekler, avcılık cemiyeti, bu işle ilgili herkesin birlik olup Elinde imkanı olan söz sahibi kişilerin önderliğinde yönlendirmesiyle bu işin çözüme kavuşturulması daha uygun olur...
İnşallah hayırlısı olur...
Seyit-ÖCAL
1983-SİVAS
Arh+
 

Çevrimdışı Salih POLAT

  • *
  • İleti: 599
Yaz Ahmedim yazzzz;bu memleket dedelerimiz kanıyla kurtarıldı,cepe ne olursan olsun bizde o ecdadın torunlarıyız.hak sızlık karşısında susan dinsiz şeytandır.
Salih POLAT
 KAYSERİ  0532 7318008
TAM OLAN SUKUT EDER,EKSİK OLAN İSBATA KALKAR...

ZAFER İÇİN ACELE EDEN,YENİLMEYE MAHKUMDUR
 

Çevrimdışı Sedat BABAOĞLU

  • *
  • İleti: 125
  • [quo3.msg
adamlar haklı keklik yok ne yapacak av sahaların bir kısmı kapalı kalacak hayvan üresin çoğalsın açık bıraksa ne  olacak   olmayan hayvanı nerde bulupta avlayacaz biraz mantıklı olmak lazım
sedat babaoğlu 1976 mardin. 5323861267batıkent{ANKARA
resim upload servisleri
 

Çevrimdışı Ahmet ŞAKİROĞLU

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 3339
  • Thanked: 282 times
  • ZEHİR AVCI
Yaz Ahmedim yazzzz;bu memleket dedelerimiz kanıyla kurtarıldı,cepe ne olursan olsun bizde o ecdadın torunlarıyız.hak sızlık karşısında susan dinsiz şeytandır.

1 Mıh(çivi) bir nal kurtarır..Bir nal bir at kurtarır..Bir at bir asker kurtarır..Bir asker bir ordu kurtarır..Bir ordu bir memleket kurtarır.Karıncanın hesabı gidemesemde ömrüm yetmesede ben doğru bildiğimi yapıyım..En azından içimde kalmasın...En azından klavyedede olsa 3 5 kişide olsa sesimi duyururum...Hiç bi iş yapmadan kaderimi bekleyeceğime....Kapatılacaksa yasaklanacaksa biz kapatalım bize yakışır...

Gadamı alsınlar ilaa  :D :D
« Son Düzenleme: 27 Kasım 2012, 13:37:40 Gönderen: Ahmet ŞAKİROĞLU »
Ahmet ŞAKİROĞLU(AB R+)
1982/KAYSERİ
Kayseri Merkez Avcılar ve Atıcılık Kulubü
''AV MÜBAH,ODA KAHKAH''
www.anadoluaksesuar.com
 

Çevrimdışı Halil KARADENİZ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 1321
  • Thanked: 21 times
27 ekim' de sezon açıldığında olayın ciddiyetini anlatmıştım her yerde işallah gerekli adımlar atılır bu konuda durum çok ciddi gerçekten
Halil KARADENİZ 1982-ORDU


resim
 

Çevrimdışı Taşkın GESİLİ

  • Taşkın GESİLİ
  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 763
  • Thanked: 64 times
  • Taşkın GESİLİ

Anadolu ile özdeşlemiş ,dünyaya Anadolu' dan yayılmış, USA' de ise kendine TEXSAS gibi yaşam koşulları çok zor olan bir eyalette tutunarak üreyebilmiş yegane kuşlarımızdan olan KEKLİK için bugün bunları konuşuyor olmamız bence gerçekten çok üzücü... O kadar cahilce hareket ediyoruzki devlet olarak yaban hayatını korumayı sadece avcıları engelleyen bir TİM olarak görüyor, yapılan çok büyük yanlışıklara yukarıdaki hocamın dediği gibi münferit olarak değil global olarak bakmamızın geerktiğini düşünüyorum.

Av yasakları ile bir yerlere varılamayacağını,

SÜLÜN, BAĞIRTLAK, TURAÇ ;ÇİL KEKLİK gibi birçok av hayvanın ava yasaklanması sonucunda 20 senede nekadar bir populasyon artışının sağlandığına bakılmasını önemle rica ediyorum... Keklik zirai üretimin suni gübreler ve öldürücü haşere ilaçları ile yapıldığı şehirlerde zaten yoktu, hayvancılığın olduğu buğdayın ilkel usuller ile gübrelendiği geri kalmış kırsallarda olmasının nedeni idi.

Ben avın yasaklanamasını değil, gübrelerin, avcılık sistemimizin, kaçak avcı ihbarına büyük ödül vereerek herkezin desteğini sağlama ile bu kötü gidişin engelleneceği kanaatindeyim...

   
Taşkın GESİLİ
1976 KAYSERI
BLUE PICARDY SPANIEL

 

Çevrimdışı Osman DÖŞLER

  • Expert Üye
  • *****
  • İleti: 1520
  • Thanked: 854 times
  • osman döşler. 1968-istanbul
Eğer Teksas örneği bir eyalette avlanacaksanız Türkiyenin avcı olan % 90 ını öyle kolay kolay avlanamaz.

http://www.tpwd.state.tx.us/publications/pwdpubs/media/cs_bk_k0700_284_2012_2013.pdf

Osman DÖŞLER
1968 İSTANBUL
 

Çevrimdışı Mustafa ÖZKOL

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1158
  • Thanked: 79 times
  • Mustafa ÖZKOL 07.07.1977 KAYSERİ 532 776 89 56
Eğer Teksas örneği bir eyalette avlanacaksanız Türkiyenin avcı olan % 90 ını öyle kolay kolay avlanamaz.

http://www.tpwd.state.tx.us/publications/pwdpubs/media/cs_bk_k0700_284_2012_2013.pdf


türkçe meali?
  • Akus 20 ga çifte
  • Beretta 686 silver pigeon 12 ga
  • Benelli s90 12 ga
  • Radentis Queen Setter 6 yaşında
 

Çevrimdışı Taşkın GESİLİ

  • Taşkın GESİLİ
  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 763
  • Thanked: 64 times
  • Taşkın GESİLİ
Eğer Teksas örneği bir eyalette avlanacaksanız Türkiyenin avcı olan % 90 ını öyle kolay kolay avlanamaz.

http://www.tpwd.state.tx.us/publications/pwdpubs/media/cs_bk_k0700_284_2012_2013.pdf



Osman bey belge paylaşımınız için teşekkür ederim ki bu benim benim avcılık sistemimizi değiştirmemiz gerekir tezimi tamamen destekliyor...

Ekteki belgede de görülüyorki USA' de de her nekdar avcılık bir hobby olarak değerlendirilse de avcılık babadan oğula devredilen bir olgu değil ve avcılık seviyelere sınıflara ayrılmış yani herkez her avı yapamıyor ve herkes avcılık belgesi alamıyor. Avcının fizksel, sosyal ve psikolojik yeterliliklerine herşeyden önemlisi tecrübesne göre snıflandırılıyor.

Bence o ülke kadar kanunlarmızı biranda iyileştiremesek de beceilk yapılacak iş avcılığı iyiletirece vebohçacılığı engelleyeceksek ( Bu yapılacak yinesavunyuyorm keklik popülasyonunu çok fazla etkilemesede) avcılık belgesi olmayan hatta o yılki avcılık pulunu almayana fişek satışı yapılmamalı ve belirli bir limit dahilinde satılmamalı yada ava giderke taşınmamalıdır.. (Limit 2 fişek üzerimizdeki fşek sayısı sayısı 40...:) 

Neyse bunlar benim şahsi düşünce ve fikirlerimdir herşey vicdanla başlıyor ama içimizdeki vicdansızları dizginlemek için kurallarmızı bilge ve sorumluluk sahib kişiler tarafından koyulması gerekir....       
Taşkın GESİLİ
1976 KAYSERI
BLUE PICARDY SPANIEL

 

Çevrimdışı Osman DÖŞLER

  • Expert Üye
  • *****
  • İleti: 1520
  • Thanked: 854 times
  • osman döşler. 1968-istanbul
Onu artık kendiniz halledeceksiniz,

biraz emek,biraz sözlük olmadı google translate den öyle böyle çeviri.

Osman DÖŞLER
1968 İSTANBUL
 

Çevrimdışı Sabri KESKİN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 296
  • Thanked: 2 times
AVCILARDAN DOĞA KORUMA VE MİLLİ PARKLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NE MEKTUP VAR.


Başta Doğu Anadolu bölgemizde olmak üzere ülkemizin bazı bölgelerinde keklik miktarında önemli bir azalmanın olduğu yönünde’ki çalışmalarınızı haftada 3 günde olsa biz bizzat avcılar ve doğa severler olarak yerinde inceledik.

Doğu bölgemize ava giden ekiplerlerle,farklı bölgelerimizin avcılarıyla,tanıdığımız köylülerle,forum sitelerimizle,bireysel deneyimlerimizle yaptığımız istişareler sonucu bizde eskiye nazaran keklik popülasyonunda azalma olduğuna kanaat getirdik…Ama bunun herhangi bir hastalık sonucumu,göç sonucumu,herhangi bir doğa olayımı,yada hangi sebepten olduğuna ortak bir karar getiremedik.Bunun sebebi;

Elimizde hiçbir bilimsel bir veri ve araştırma yok.Daha önceden yapılmış bir çalışma yok.Kulaktan duyma ve tecrübelerimize dayanarak bir çözüm yolu bulmak için uğraşıyoruz.Ve bizim en büyük silahımız vicdanımızın yanınada bu kekliğin biz avcılardan başka kimsenin ihtiyacı olmadıgını ve avını avcıdan başka kimsenin koruyamayacağını düşünmek…

Biz bu işe gönül vermiş insanlar olarak sizlerinde destekleri sayesinde beraber hareket ederek bir mücadele vermek isteriz…Avcınında fikirlerinin alındığı,avcılarında söz sahibi olduğu bir çalışmada zorda olsa hasretini çekerek bekleriz.Belgeli yada belgesiz,binlerce avcının olduğu bir ülkede,bu işi 3-5 avcı 3-5 dernek üstlendi,silah bıraktı,ava gitmeyecek,diye düşünürsenizki mektubunuzda defalarca duyumlarla hareket ettiğinizi söylemişiniz,her zamanki gibi hataya düşersiniz.Ben ve arkadaşlarım daha silah bırakmanın yasakların çözüm olmadığını düşünmüyoruz’ki bunun  için avcılığı bilmeyenlerin baskısıyla alınan bilinçsiz  kararlardaki haritalara baktığınızda,yıllarda kapalı olan alanlardada kuş olmadığını görebilirsiniz.Sadece keklik için değil..Su olmayan sultansazlığınıda kapattınız.Yaz ördeğinden başka ördek olmayan Sökeyide kapattınız.Nerde bu kuşlar keklikler ördekler?Kaç defa avcı kontrolu yerine kontrol altına aldığınız  kuşları kontrol ettiniz?KUŞUN OLMADIĞINI GENE BİZDEN ÖĞRENDİNİZ.Biz o dağlara cadır kamp kurup,o göllerin kenarlarında sabahlıyoruz.Sizde çok iyi biliyorsunuz’ki bu Güzelim ANADOLUMUZUN coğrafyasını bizim kadar iyi bilmiyorsunuz.DOĞUSUDA,BATISIDA,KUZEYİDE,GÜNEYİDE bizim.AVRUPALI bize özensin.Yeter artık gavurun ekmeğine yağ sürdüğümüz...Bizim burda yasaklarla beslediğimiz yemlediğimiz ördeklerimizi avladığı yeter..

Ama alınan kararlar,verilen mücadelelerin boş olduğunu,çıkar için yapıldığını,bu işin iyi tarafını başkalarına verip,kötü tarafının avcılara verildiğini,bir yere kadar bizimle beraber gidip sonucunda gene başkalarının istedikleri kararların alındığını zannedersekki bu bizim için çıkmaz veri geri dönüşü olmayan bir yola gider.Sizde yasaklarla bir yere varımayacağını çok iyi biliyorsunuz.Gücünüzün yetmediği yerde size güç vermek için her zaman arkanızdayız.Boşa kürek çekmek istemiyoruz.

Biz siz ne derseniz bugüne kadar yapmaya,size yardımcı olmaya çalıştık.Kanuna nizama uyduk.Belgelerimizi aldık.Sizi eksiklerinizle hatalarınızla kabul ettik.Hatalarımızı eksiklerimizi’de kabul ettik.Ama mevzu avın kapanmasına,ava sahip çıkılmasına kadar geldiği için bizimde sesimizi duyurmamız gerekeceğini düşünüyoruz.Birileri yasaklarlarla,paralı avlaklarla,ayrımcılıkla,reytinglerle,bazı şeylerin zeminini hazırlarken lütfen desteğinizi ve oyunuzu doğru tarafta haklı tarafta kullanın.Bizimle bir ve beraber olursanız,biz PARALI DEĞİL,GÖNÜLLÜ OLARAK olarak GÖSTERMELİK DEĞİL KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR AVCILIK adına sonuna kadar size destek vermeye hazırız.


AHMET KAMİL ŞAKİROĞLU
KAYSERİ


MEKTUP 2.

Doç. Dr. Kemal KIRIKÇI

Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, KONYA.


Sevgili yaban hayat dostları veya sevgili avcılar!

Böyle bir başlangıç bir bilim adamının yazacağı bir yazının girişi olarak bazıları için garip kaçabilir, fakat günümüzde ülkemiz yaban hayatının durumunu gönülden ve samimi olarak düşünen ne yazık ki bir tek sizler kaldınız. Sizlere hiç hak etmediğiniz halde, sizi yaban hayatını bitiren, hayvan katliamı yapan, kendi zevki için canlıları öldüren kimseler diye tanımladığı kişilerin sözlerine aldırış etmeden, yaptıklarınızı reklam etmeden, hiç kimseden alkış beklemeden ve gerektiğinde size karşı söylenen sözleri içinize atarak, bu ülkenin yaban hayatına en önemli katkıyı yapıyorsunuz, yapmaktasınız ve ömrünüzün vefa ettiği yere kadar yapacağınızdan hiç mi hiç şüphem yok!

Birilerinin kulağına bir bilim adamından bu sözlerin de gitmesi garip gelebilir. Ancak 17 yıllık bilim dünyamda ne yazık ki gördüklerim bunlar. Ben tüm bilim çalışmalarını ülkemiz yaban hayatının en önemli nesnesi olması gereken keklik ve sülünler üzerinde yapan bir bilim insanı olarak, bu kanaatime yaşadıklarımla geldim. Bilim hayatım boyunca yanıma sadece ve sadece avcılar geldi. Geliş amaçları kendilerinin hiçbir dahli olmasa da fakirleşen yaban hayatımızın tekrar eski zenginliğine kavuşturulması için sadece “Ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aramaktı. Slogan ve hamaset üretmekten başka hiçbir şey yapmadıkları halde, sizleri insanımıza katil diye gösterebilmenin peşinde koşanlara inat, siz bu millete av hayatı nedir? Yaban hayatı nedir? Ne faydası vardır? Eksikliğinde ne olur? gibi konularda şimdiye kadar yaptıklarınızın yanında, YABAN TV gibi bir televizyon ile mükemmel yayınlar yapıp, bu milletin yaban hayatı konusundaki eğitim işini de yapıyorsunuz.

Peki siz kimsiniz? Sizin için, sizi tanımayan, bilmeyen veya bile bile kasten yanlış tanıtan kişilerin sözlerini bir tarafa bırakarak şu tanımlamayı yapabiliriz;
Sizlerin en azından benim gözümde bir elma, üzüm veya diğer bir meyve üreticisinden hiçbir farkınız yoktur. Nasıl ki bir meyve üreticisi her yıl meyvelerini hasat eder ve ağaçlarını daha fazla ürün almak için budarsa, ve bu yaptığı budama işinden dolayı ağaç katliamcısı sıfatını falan da kazanmıyorsa, sizler de yaban hayatının hasat ve budama işini yapmaktasınız. Zira avcılığın İngilizce’deki karşılığı “harvesting” yani “hasat”’tır. Hasat yapılmazsa bir ağacın meyvesi veya bir tarlanın mahsulü ne olur? Üstelik sizler bu iş için bırakınız bir ücret kazanmayı, ücret ödeyerek yapmaktasınız. Peki ödediğiniz ücretler ne oluyor?

4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun, gelirlerin kullanılması ile ilgili 10. maddesine göre “Bakanlık, av ve yaban hayvanlarının korunması, geliştirilmesi ve av ve yaban hayatı yönetimi, avlakların kurulması, bakımı, işletilmesi ve avlanmaların kontrol altına alınması, üretme istasyonları, koruma ve geliştirme sahaları kurulması, yaban hayvanlarının hastalıkları ile mücadele edilmesi, avcıların eğitilmesi, avcılığın ve av turizminin geliştirilmesi için Döner Sermaye İşletmesinde bu kanun uyarınca toplanan gelirin tamamını kullanır” denmektedir. Yani ister sizlerden toplanan her türlü gelir, isterse av turizminden elde edilen gelirler olsun toplanan tüm ücretlerin tamamının, bu ülkenin av ve yaban hayatının korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir şekle getirilmesi amacıyla kullanılması bu kanunun emridir. Peki bu işi yapmakla yükümlü olanlar ne yapmaktalar? Doğrusunu söylemek gerekirse, belki de bu sefer size çok garip gelecek ama, bu işi biraz bilen bir insan olarak söylüyorum, ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ama yazımın başlığına dönecek olursak ne yazık ki, boşa kürek çekerek. Peki nasıl mı boşa kürek çekiyorlar, dilimin döndüğünce anlatayım.

Bakanlık 1969 yılından beri sülün, 2001 yılından beri keklik üretip tabiata saldığını, 2001 yılından beri 140.000 adet keklik ve sülünün üretilip tabiatla buluşturulduğunu ifade etmektedir. Hatta son yıllarda bu işe Tarım Müdürlükleri de katılmış, özel işletmelerden satın alınan keklikler süne mücadelesi amaçlı olarak tabiata salınmaktadır. Fakat keklik ve sülünlerin salınmasında kesinlikle bu işin kurallarına ne yazık ki uyulmamaktadır. İlk yıllarda salım işlemleri “-ki bir tanesine de ben katıldım ve gördüklerime inanamadım”, kümesten, kafesten alınmış olan kekliklerin direk salınacak bölgeye bırakılması şeklinde yapılmaktaydı. Fakat son yıllarda salımı yapılacak olan keklik ve sülünlerin volyerlerde yerleştirileceği bölgeye alıştırılarak salındığı söylenmektedir. Peki bu yeterli mi? Hayır! İster volyerlerde tabiata alıştırılarak bırakılsınlar, isterse alıştırılmadan bırakılsınlar, yapılan iş kesinlikle bu ülkenin tilki, sansar, kurt ve çakallarını besleme işinden başka bir şey değildir. Bu şekilde isterse yılda 1 milyon adet keklik ve sülün salınsın, elde edilecek sonuç kocaman bir “0”’dır. Zira bu işlerle ilgilenen herkesin bildiği gibi, bir araziye gerek keklik veya gerekse sülünlerin salınmasında birinci şart, o bölgenin yırtıcılarının sayısının düşürülmesi ve kontrol altına alınmasıdır. Bu işin ise ülkemiz avcısının desteği alınmadan yapılmasının imkanı ve ihtimali yoktur. İşte asıl problem de buradadır.

Milli Eğitim Bakanlığının öğretmenler olmadan yapacağı iş neyse, hakim ve savcılar olmadan Adalet Bakanlığının yapacağı iş neyse, avcılar olmadan, onların desteği alınmadan, onlara söz hakkı vermeden ilgili bakanlığın Av ve Yaban Hayatı Dairesinin yapacağı iş de o kadar olacaktır ve sonuçta boşa kürek çekilecektir. Yani avcılarımızdan, av turizminden elde edilen gelirler heba edilecektir.
Peki yapılması gereken nedir?

Birincisi, av ve yaban hayatı ile birinci derecede ilgilenen kurumlarla, siz ne yazık ki farkında değilsiniz ama Türkiye’nin belki de en büyük sivil toplum kuruluşu olan ve içinde ülkemizin en geniş sosyolojik yelpazesini oluşturan sizlerin yani avcıların iletişim eksikliğini, “BİZ ve ONLAR” düşüncesini bırakarak gidermek olmalıdır. Av ve yaban hayatında çalışanların, üstelik makam ve mevkisi her ne olursa olsun, görevlerinin ülkenin av-yaban hayatına ve avcısına hizmet etmeleri olması gerektiğini bilmeleri ve buna göre davranmalıdırlar. Zira yine İngilizce’de memur kelimesinin karşılığı “public cervant”’tır, yani dilimize çevirecek olursak, “halkın hizmetçisi” veya buradaki özel anlamıyla “avcının hizmetçisi”’dir. Avcılar ise av yaparken, veya av-yaban hayatı ile ilgili her işlerinde av-yaban hayatının gelişmesi ve zenginleşmesi için emek harcayanların, emeklerinin boşa gitmemesi için her türlü kanun, yönetmelik, sınırlama, yasaklama ve hatta örf, töre, anane, gelenek ve göreneklere göre de hareket etmelidir.

İkincisi, araziye ister keklik, ister sülün veya her ne salınacaksa salınsın, arazinin yırtıcı sayısının o bölgedeki avcı dernekleriyle iletişime geçilerek, yardımlarının alınarak azaltılması veya kontrol altına alınmasıdır. Bu iş ise av-yaban hayatı çalışanlarına düşmektedir. Ben bunu gönül rızasıyla yapmayacak olan bir Türk avcısını tanımıyorum, tanımak da istemem veya ona avcı denilir mi, denilmez mi sizlerin vicdanına bırakıyorum.

Üçüncüsü ise, bu ülkede yaşayan herkesin tüm hücrelerinde hissetmesi, farkında olması gereken şey hepimizin aynı gemide olduğudur. Bizler, yani bu ülkede şu anda yaşayanların amacı, ülkemizin her imkanından bencilce, azamice yararlanıp sonuna kadar tüketmek değil, ülkemizin şu andaki imkanlarının çocuklarımızın ve torunlarımızın bizlere emaneti olduğunu bilmemiz ve bu emaneti geliştirip, zenginleştirerek çocuklarımıza miras bırakmak olmalıdır


Sonuna kadar arkandayız ahmedim."YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE"
« Son Düzenleme: 28 Kasım 2012, 09:01:37 Gönderen: Ahmet ŞAKİROĞLU »
Sabri KESKİN
keskin nişancı
1979-Kayseri
 

Çevrimdışı Tuncay KANDEMiR

  • Tuncay Kandemir
  • Hocamız
  • *******
  • İleti: 4269
  • Thanked: 846 times
    • Avcı Sayfası avlak
Mustafa ;Bu işin belgeyle melgeyle alakası yok,avcılğı batı kafasıyla pasta görenler,batıda olmayan kanatlı avınıda kaymak olarak görmeye başladı,oysaki coğrafyamız farklı,kültürümüz farklı,yaşantımız farklı,en önemlisi inancımız farklı,göl avına tavşan kotası koyan zihniyet neyin peşinde..ne kadar konuşursak konuşalım biz çalar biz oynarız şimdili k öyle görükoyor.kötü emelleri olanları Allah'a havel ediyorum.ilahi adalet hiç gecikmez. bu memleket ne kara kışlar gördü ama malesef kurt sisli havayı seviyor.

Ek olarak Aklıma birde aşağıdaki Hikaye geldi neden se :)

Tarım bakanlığı, il müdürlüklerine bir yazı gönderir.
"İlinizin bulunduğu bölgedeki karga, yaban domuzu vb. tarımsal alanlara zarar veren yabani hayvanların belirlenip sayılarının bakanlığa bildirilmesi"ni ister. Asıl komedi bundan sonra başlar. Adı üzerinde yabani hayvan... Nasıl sayacaksınız? İl müdürleri aralarında istişare ederler. Sonunda herkesin bir rakam belirleyerek bakanlığa bildirmesi kararına varırlar. Buna göre kimi otuz, kimi yirmi yaban domuzu bildirir.
Aradan bir yıl geçer ve bakanlıktan bir yazı daha...
"Bölgenizdeki yaban domuzlarının son durumu nedir? Eğer sayıları yüz elliyi aştıysa sürek avı başlatın ve vurduğunuz domuzların kuyruklarını keserek ispatlanması için tutanak altına alın."
İl müdürleri yeni sayıları beşer onar artırarak bakanlığa bildirirler. İş böyle devam ededursun bürokratın birisinin tayini Tunceli iline çıkar. O yıl bir yazı daha gelir bakanlıktan.
Malum... Yaban domuzlarının yeni sayısı sorulur. Bürokrat bir bakar ki; Tunceli il sınırları içerisindeki domuz sayısı bir önceki yıl yüz kırk dokuz olarak bildirilmiş. Artıracak olsa sürek avı başlatması gerekecek. Üstelik işlemlerde cabası... Yeni sayıyı elli olarak bakanlığa bildirir. Bakanlıktan cevap gecikmez. Ne oldu doksan dokuz yaban domuzuna? Bürokrat bir düşünür ve şu cevabı yazar;
"İl sınırlarımızdaki yaban domuzu sayısı aşırı arttığından köylüler yasa dışı olarak sürek avı başlatmışlardır. Bunun üzerine domuzlar kaçarak komşu il Erzincan sınırları içerisine girmişlerdir."
Bakanlık hemen Erzincan Tarım il müdürlüğüne bir yazı yazar ve Tunceli’den gelen doksan dokuz yaban domuzunun akıbetini sorar. Erzincan’dan şu cevap yazılır. Doksan dokuz yaban domuzu hızlarını almayarak komşu il Erzurum sınırlarına girmişlerdir. Erzurum’a sorulur doksan dokuz domuzun akıbeti. Erzurum’dan yazılan cevap ta benzeri... Hızlarını alamayarak Ağrı ili sınırları içerisine girmişlerdir."Ağrı’dan gelen cevap ise domuzların hızlarını alamayarak komşu ülke sınırları içerisine girdikleri yönündedir.
Tuncay KANDEMİR 1971
Samsun Ankara
 

Çevrimdışı Ahmet ŞAKİROĞLU

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 3339
  • Thanked: 282 times
  • ZEHİR AVCI
Ek olarak Aklıma birde aşağıdaki Hikaye geldi neden se :)

Tarım bakanlığı, il müdürlüklerine bir yazı gönderir.
"İlinizin bulunduğu bölgedeki karga, yaban domuzu vb. tarımsal alanlara zarar veren yabani hayvanların belirlenip sayılarının bakanlığa bildirilmesi"ni ister. Asıl komedi bundan sonra başlar. Adı üzerinde yabani hayvan... Nasıl sayacaksınız? İl müdürleri aralarında istişare ederler. Sonunda herkesin bir rakam belirleyerek bakanlığa bildirmesi kararına varırlar. Buna göre kimi otuz, kimi yirmi yaban domuzu bildirir.
Aradan bir yıl geçer ve bakanlıktan bir yazı daha...
"Bölgenizdeki yaban domuzlarının son durumu nedir? Eğer sayıları yüz elliyi aştıysa sürek avı başlatın ve vurduğunuz domuzların kuyruklarını keserek ispatlanması için tutanak altına alın."
İl müdürleri yeni sayıları beşer onar artırarak bakanlığa bildirirler. İş böyle devam ededursun bürokratın birisinin tayini Tunceli iline çıkar. O yıl bir yazı daha gelir bakanlıktan.
Malum... Yaban domuzlarının yeni sayısı sorulur. Bürokrat bir bakar ki; Tunceli il sınırları içerisindeki domuz sayısı bir önceki yıl yüz kırk dokuz olarak bildirilmiş. Artıracak olsa sürek avı başlatması gerekecek. Üstelik işlemlerde cabası... Yeni sayıyı elli olarak bakanlığa bildirir. Bakanlıktan cevap gecikmez. Ne oldu doksan dokuz yaban domuzuna? Bürokrat bir düşünür ve şu cevabı yazar;
"İl sınırlarımızdaki yaban domuzu sayısı aşırı arttığından köylüler yasa dışı olarak sürek avı başlatmışlardır. Bunun üzerine domuzlar kaçarak komşu il Erzincan sınırları içerisine girmişlerdir."
Bakanlık hemen Erzincan Tarım il müdürlüğüne bir yazı yazar ve Tunceli’den gelen doksan dokuz yaban domuzunun akıbetini sorar. Erzincan’dan şu cevap yazılır. Doksan dokuz yaban domuzu hızlarını almayarak komşu il Erzurum sınırlarına girmişlerdir. Erzurum’a sorulur doksan dokuz domuzun akıbeti. Erzurum’dan yazılan cevap ta benzeri... Hızlarını alamayarak Ağrı ili sınırları içerisine girmişlerdir."Ağrı’dan gelen cevap ise domuzların hızlarını alamayarak komşu ülke sınırları içerisine girdikleri yönündedir.

Bazı arkadaşarımız sen kuşları İç Anadoludan kovala bize Ege'ye gelsin dediğinizde herkez gülüyordu  ;) Bakın gerçektende kovalayınca şehir şehir dolaşıyorlar  :D :D

Son alınan bilgilere göre Hızını Alamayan 150 adet Domuzdan 1 taneside ağaca çarpıp ölmüştür ;D ;D
Ahmet ŞAKİROĞLU(AB R+)
1982/KAYSERİ
Kayseri Merkez Avcılar ve Atıcılık Kulubü
''AV MÜBAH,ODA KAHKAH''
www.anadoluaksesuar.com
 

Çevrimdışı Togay YURTSEVER

  • *
  • İleti: 124
  • Thanked: 6 times
Iyice kafam karıştı..
"Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" atasözü burda vuku buluyor anlaşılan..
Zamanında yapılan yanlışlar "gerçek avcıların" zaman içerisinde farkındalıklarının artmasıyla gün ışığına çıkmakta gecikmemis ve bunun ardından ilgili bakanlıkların ya da komisyonun yapmış olduğu her harekete artık şüpheyle bakılmaktadır gördüğüm kadarıyla..

Yazılan çok şeye katılmamak elde değil.Özellikle aklımda olan ve kesinlikle katıldıklarım arasında;
-Bunca zaman ilgili bakanlığın aklının nerde olduğu,
-Böyle tespitlerin yapıldığı halde, neden girişimde bu zamana kadar bulunulmadığı,
-Yıllardır avı yasak olduğu halde, popülasyonlarında değişiklik olmayan yaban hayvanlarının akibetinin ne olduğu,
-Bilinçsiz tarım ve çiftçinin herşeyden önce önüne geçilmesi gerektiği,
-Av pulu, avlanma belgesi vs. belgeleri olmayan kişilere silah ve fişek satışının yasaklanması,
gibi belli başlı olanları saymak mümkün..
Bu ve benzeri durumlar sadece bugün değil her zaman uygulanması gereken, hem avcılar, hem de ilgili makamlarca takibi gereken hususlar elbette..
Ben avcılığa yeni başlama arefesinde olan biriyim.Belki tecrübesizlikten, belki iyimserlikten ne derseniz deyin ama katılmadığım noktalarda yok değil.
 Görünen o ki "Çevre ve Orman Bakanlığı", "Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü" ya da "Merkez Av Komisyonu" gibi kurum-kuruluşların "ağızlarızla kuş tutsalar" avcılar tarafından haklı görülecek yanlarının neredeyse kalmaması üzücü..
Bu kadar eleştiri ile yapılan doğruların bile görünmekte zorlanacağı aşikar..
Ya gerçekten tüm yapılanlar bizim istediğimiz gibiyse? diye sormadan duramıyorum..
Eğer herşey gelecek nesiller ve yaban hayatının sürekliliği içinse, ben sahsım adına, içimde yeni başlamanın getirmis olduğu heves çok fazla olmasına rağmen, belirlenecek süre boyunca gerekirse hiç bir avı yapmayacağım ve ayrıca her zamanki gibi üstüme düşen her ne varsa yapmayı yarınlarımız için bir borç bilirim.
Ayrıca yapılması ve üzerinde en çok durulması gereken bir diğer mevzu da benim gözümde, avcılığın medya ya da diğer basın yayın organları , sosyal paylaşım siteleri vb. aracılığı ile halkın gözünde ki kötü imajın giderilmesi çalışmaları bir an önce hız kazanmalidir.
Hepimiz bazen bulunduğumuz ortamlarda bu tatsız durum ile kesinlikle karşılaşmışızdır eminim ki.
Avcılar , katliamcı, cahil doğa düşmanı olarak görülmekte ve bu gibi düşünenlerin sayısı da ne yazıkki artmaktadır.
Önemle üzerine eğilinmesi gereken bu konmu hakkında bir an önce birşeyleri yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Hepinize saygılar, Rastgele !
Togay YURTSEVER
1981 Mersin

"Sıkmasını bileceksin,vurmayan tüfek olmaz,vurmasını bileceksin;düşmeyen kuş olmaz"
 

Çevrimdışı Mustafa SUNAR

  • *
  • İleti: 315
Helal olsun Ahmet kardeş ağzına yüreğine sağlık ellerin dert görmesin.
Mustafa SUNAR-1981
0543 716 7018 Gölhisar/BURDUR
 

Çevrimdışı Togay YURTSEVER

  • *
  • İleti: 124
  • Thanked: 6 times
Ahmet bey yazının tamamını yeni okudum.. çok haklısınız Mükemmel olmuş.
Togay YURTSEVER
1981 Mersin

"Sıkmasını bileceksin,vurmayan tüfek olmaz,vurmasını bileceksin;düşmeyen kuş olmaz"
 

Çevrimdışı M.Ali AKDAĞCIK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1805
  • Thanked: 1042 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
  sayın ayhak yöneticileri madem kumdan kafayı çıkarmış ve gözleriyle gördüğü, kulaklarıyla duyduğu kadarıyla çevresinde olup bitenin haberini alıyorsa problemin farkına varıpta biz avcılara biz bu sorunu falanca yöntemlerle şunları uygulayarak böylece çözeceğiz de ve biz avcı camiası olarak değerlendirip doğru kati uygulamalara destek veririz biz olmazsak ayhak olmaz ama onlara bunu hissettiremiyoruz sadece bu sitede yanlışım varsa düzeltin lütfen 12 bin avcı var biz büyük bir camiayız aslında yine yanlışım varsa düzeltin bir konfederasyonumuz bile yok acı gerçekler bunlar acı ''ayhak adam gibi çözümler üretsin gelsin ciğerimi yesin'' temsilde hata olmaz sayın avcı dostlar bizi zamana yayarak 2016 ya dek uyutmaya çalışan zihniyete tam anlamıyla güvenim yok benim bu şahsi düşüncemdir inşallah ben haksız çıkarım bizden sonra gelecek avcılar kurallar çerçevesinde bilinçli avcılık yöntemleriyle keyifli dosluklar kurarak avlanırlar hayal ama göl ya maya tutarsa demiş hoca... sağlıcakla kalın avcı dostlar ^-^
  • TURKUAZ HK 11, OTOMATİK, 4+1, 12 CAL. 65 CM.
  • LAZER TEK KIRMA, 36 CAL. 65 CM.
İnsanlara hoşgörülü tavrım , bildiklerimin yanılgılarıma yetmeyişindendir,..
 
Murat Ali Akdağcık
1970 MERSİN
 

Çevrimdışı Kazım TINAS

  • Alaçatı Avcılar ve Atıcılar Derneği Başkanı
  • *
  • İleti: 53
  • Thanked: 1 times
  • C:\Users\lux\Pictures\2009-04-12 001\DSCN0064.JPG
Adamların yazdıklarına bak.Madem o kadar kekliklere değer veriyorsun.Olaya bilimsel yaklaşıyorsun.Aralık ayında çiftleşmeye başlayan kekliği Ocak ayına kadar vurduruyorsun.Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.Bu kararı alanlar bir bok dan anlıyorlarsa ben adam değilim diyecem.Ama ben adamım bunlar öküz
Kazım TINAS
1969....İZMİR
 

Çevrimdışı M.Ali AKDAĞCIK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1805
  • Thanked: 1042 times
  • AVCILIK AVCI SAYFASI
 kazım bey bizi tanımaya kılavuza hacet yok BİZBİZİ BİLİYORUZDA birtakım insanların bildiği yanıldığına yetmiyor. birtakım yalakalar nifak hamuru olmuş zatı muhteremler çok basit insanlar  bizi farklı lanse etmekte hatta yonca avcimikli daha önce sitemizde konu olmuştu, sanatçı camiasından bile bize katil cani gözüyle bakan bir sürü insan var, babam devlette vergini ver diyor salla başı al maaşı ağabeyime gidip tahakkukunu yaptırıp paşa paşa evime dönüyorum, avlanma şehir içi/dışı pul alıp dernek paramıda ödüyorum, avda karşıma çıkan nadir hayvanları avlamayıp seyrediyor doğa ile başbaşa dünya dediğin yangın yerini unutup mest oluyorken. keyfimizi kaçırana bakınız, sözüm bize haksız yere ithamda bulunan tüm insanlığa; HANGİ BİRİNİZ DÜZENLİ OLARAK YABAN HAYATINA MADDİ VE MANEVİ DESTEKTE BİZİM GİBİ SAHİP ÇIKTINIZ... artık arsızlığa vuruyorum,  kulak arkası yapıyorum iftiraları haksız yere ithamları yiyip sessiz kalıyorum enbüyük eylemim bu benim, arada sizin gibi dostlarla dertleşiyoruz avcılık hakkında fikir alışverişi avlak o yüzden aile ortamı benim için en azından anlatabiliyorum ve  anlaşabilecek beyinler var aynı dertten muzdarip olanlar topluluğu anlatabilme yüzdemiz yüksek. tüm yönetici ve  fikir üreten avcı emektar arkadaşlara teşekkürler iyiki varsınız. avınız limit dahili bol ve kanlı, yeşil merelara umutla yelken açsın o güzel yürekleriniz,... mersin den sevgi ve saygılarımla.         MURAT ALİ AKDAĞCIK                       
  • TURKUAZ HK 11, OTOMATİK, 4+1, 12 CAL. 65 CM.
  • LAZER TEK KIRMA, 36 CAL. 65 CM.
İnsanlara hoşgörülü tavrım , bildiklerimin yanılgılarıma yetmeyişindendir,..
 
Murat Ali Akdağcık
1970 MERSİN
 

Çevrimdışı M.Kemal KESKİN

  • *
  • İleti: 265
  • Thanked: 1 times
Avın artması, yaban hayatının daha sürdürülebilir olması için yukarıda güzel konulara temas edilmiş. Ancak, av ve yaban hayvanlarının azalmasına neden olan en büyük nedene değinilmemiş. Tek kelimeyle yazıyorum ORMANLAR, BAHÇELER, BATAKLIKLAR, TARIM ALANLARI, SULAK ALANLAR, GÖLLER, NEHİRLER hızla yok ediliyor. Nasılmı? Genellikle bu araziler imara açılıyor. (Nasıl olduğunu bilmiyorum ama çevremde yıllardır bunu izliyorum). Hep bu alanlar beton yığını haline geldi. Hayvanlar nereye yuva yapıp yavrulayacaklar? Nerede beslenecekler? Bu olmasa sanayi atıkları, çeşitli zehirler bu sulak alanlara bırakılıyor. Tabi bu sudan içen, bu suda yaşayan bütün canlılar bu zehirden etkileniyor ya da bu zehirler nedeni ile ölüyor. Ölen bu canlıları yiyen diğer hayvanlar da bu nedenle ölüyorlar. Ben İskenderun'da yaşıyorum. İskenderun'dan Osmaniye'ye kadar olan doğa cenneti ve bahçeler şimdi teker teker  yok ediliyor, Sanayi Bölgesi, Termik Santral, Tersane vb. yapılıyor. 2. Yön; İskenderun'dan- Arsuz'a tüm kıyı şeridi beton yığını haline geldi. Arada boş kalan alanlar da hızla betonlaşıyor. 3. Yön; İskenderun-Antakya İstikameti; İskenderun'dan Kıcı'ya kadar olan bölgede Ormanlar hızla yok oluyor. Bu bölüm de aynı şekilde beton yığını haline geldi. Henüz Ortaanadoluya ve Doğuanadoluya sıra pek gelmedi ama bütün kıyı şeritlerinde durum aynı. Doğayı korumak yerine doğayı yok edecek kanunlar çıkıyor. Orman Bakanına buradan sesleniyorum, doğayı gerçekten korumak istiyorsan yukarıda yazdığım konulara çözüm bul.  Arkadaşlar bunların amacı doğa değil avcıdan daha fazla para kazanmak. Verdiğimiz paraların karşılığı hiçbirşey alamıyoruz, üstelik bunlar bu işe el attı atalı nasıl oluyorsa av da göremez olduk. Bu sistem, "Dönersermayelere (Arpalıklara) daha fazla para toplama, avcıları daha fazla yolma sistemidir." Tabi bunlar benim düşüncem. Sürçilisan ettimse affola. Saygılar.
« Son Düzenleme: 05 Ağustos 2013, 11:35:02 Gönderen: M.Kemal KESKİN »


Mustafa Kemal KESKİN
1957-İskenderun
0505 4577838
 

Çevrimdışı Serhat ÇELEBİOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 1052
  • Thanked: 223 times
Bakın bu duruma özet şöyle bir fıkra var Bürokratların bizi düşürdüğü durumu ve nasıl davranmamız gerektiğine kısaca hisse

"İmdat" diye bağırmış.
"Boğuluyorum. Kurtarın beni!"
O civardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış.
Bürokrat, "Bataklığa düştüm. Kurtar beni!"
Köylü, "Geçmiş olsun" demiş ama kurtarmak için hiç gayret göstermiyor. Hani nerdeyse dönüp gidecek.
Bürokrat paniklemiş ister istemez, "Lütfen" diye yalvarmış. "Bir dal uzat. Kurtar beni!"
Köylü, "Olmaz" demiş. "Sen şu anda Hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur!"
Ölümle yüz yüze gelmiş bir insana söylenecek şeyler mi bunlar? "Sen, dalga mı geçiyorsun" diye bağırmış ağzına dolan çamurlarla bürokrat"Ölüyorum. Kurtar beni!"
Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş.
"Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem.
Fakat, seni böyle bırakacak değilim.
Gidip muhtara haber vereceğim.
O kaymakamı,
kaymakam da valiyi arar mutlaka.
Malmüdürüne falan sorulur.
Şayet, Hazine arazisi değilse,
vali itfaiyeye talimat verir ve seni kurtarırlar..."
"Yahu" demiş bürokrat,
"Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm."
Köylü gülmüş. "Ben ölmezsin demiyorum ki" demiş.
"Ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!"