Lafla hayvan sevgisi olmaz. Gerçek hayvan sevenler geçen gün tv'ye çıktı. 2-3 genç çocuk.
Tatillerinde boş zamanlarında İstanbul Ümraniye'de barınaktaki hayvanların bakımıyla temizliğiyle ilgileniyor ve o sahipsiz mazlumlara müzik bile çalıyorlardı.
Bana gösterin hangi lafta hayvansever yıllık en az 500 TL.harcıyor hayvanlara.
Hayvan sadece sokaktaki kedi köpek mi? Doğada kaç çeşit yabani hayvan var biliyor musunuz?
Benim yıllık 1000 TL. Param yaban hayatının ve doğanın devamı için harcanıyor.
Arkadaşımın 2 köpeğini evinde yuvasında zehirlediler buna ne demeli .
Et yemeyen deri ayakkabı giymeyen dondurma tatlı (içinde sığır jelatini var) yemeyen kaç hayvansever var?
Aşırı sevgiden mi etini yiyor derisini giyiyor jelatinden istifade ediyor Hayvanseverler?
Yoksa sevgiyi göstermenin farklı bir versiyonu mu bu?
Denizlerde günde kaç ton balık ağlarda can veriyor kaç tane ana kuzusu kınalı kuzu , kaç tane gelin gibi buzağısı karnında düve kasabın bıçağı altında boynunu canını teslim ediyor biliyor musunuz?
Yuvasından düşmüş kaç serçe yavrusunu ağaca tırmanıp yuvasına koyduğumu bilen var mı?
Arabamla yolda önüme çıkan hayvana çarpmamak için kaza yaptığımı yaralandığımı bilen var mı?
Allah(c.c) dünyayı içindeki herşeyi insanlar için yaratmış bu çok doğru.
Elbette et yiyeceğiz deri giyeceğiz ve elbette sırf Allah(c.c) emrettiği için Kurban keseceğiz.
Vajeteryanlar nasıl olsa et yemiyorum diye kurban kesmem diyemez çünkü Allah(c.c) '' Rabbin için namaz kıl kurban kes '' (kevser suresi) diye emretmiş.
Allah'ta kim oluyor(haşa) ben kesmem hayvanları seviyorum acıyorum diyenlere lafım yok.
Yabandaki av hayvanları da insan için.Kur'an'da Allah(c.c) İsrailoğullarına katından yemesi için bılldırcın indirdiğini bildiriyor.
Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav) İslâm Dininin gelmesiyle beraber hayvanların da üstümüzde hakkı olduğunu emretmiştir; fazla yük yüklemeyeceksin,karnını güzel doyuracaksın,bakımını iyi yapacaksın,eziyet etmeyeceksin,dövmeyeceksin,seveceksin sevdiğini göstereceksin(hayvan sevildiğini kızıldığını anlar)ve etinden faydalanmak için keseceğin zaman çok keskin bıçakla eziyet etmeden keseceksin diye emretmiş.
Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav) koyun sığır balık hepsinin etinden yemiş derisinden faydalanmıştır ve kendisine av eti ikrâm eden Sahabilerin(r.a) ikrâmını kabul etmiştir;Av eti yemiştir aksini kimse diyemez idda edemez derse yalan söyler.
Şehitlerin Efendisi Seyyidi Peygamber Amcası Hz.Hamza(r.a) da avcıydı çölde tek başına aslan bile avlardı.
Av ve avcılık kötü bir şey olsaydı Peygamber(sav) kendi Amcasına izin vermezdi , av eti yemezdi ve Allah(c.c) avı avcılığı yasaklar haram kılardı.
Kurtuluş Savaşında Kuvva-i Milliye'yi kuranlar avcılardır.Avcılar Milletin Memleketin Devletin Sivil Silahlı Milis Gücüdür.Av ve Avcılık savaşın tatbikatın harbin stratejinin her zaman yaşayan devamlı şeklidir.
Vatan'a Millet'e Devlet'e bir saldırı olsa polis asker ordu yetişene kadar ilk karşı koyacak olan Gerçek Avcılardır.
İnsan doğası gereği Avcıdır.
Esnaf müşteri avcısıdır müşterisinin parasını avlar, öğrenci ders avcısıdır öğretmenin öğrettiğini avlar ve bunu sınavlarda kullanır başarılı olur. Öğretmen iyi öğrenciyi avlar yetiştirir istikbal için.Polis yasa dışı olanların avcısıdır toplum huzuru için. Mühendis işinin mesleğinin avcısıdır en iyi projeyi yapmak için vs.
İşin özü her şeyin aşırısı fazlası zarardır haramdır günahtır. Çuvalla onlarca yüzlerce av vuranları ben de lanetliyorum bu avcılık değil etçiliktir katliamdır.
Gece farla tavşan çulluk vurmak düpedüz adiliktir ş.....liktir.
Benim 1 av köpeğim var ve yavrulama dönemi ve yasak zamanlar dışında merkez av komisyonunun(MAK) belirlediği yasal çerçevede avımı yaparım.
Önce İnsan Sevgisi sonra Hayvan Sevgisi gelir. İnsanı sevmeyen hayvanı zaten sevemez. Ben önce İnsan Sevimmm sonra da hayvan sevimmm (kurtlar vadisi zaza repliği)
Gerçek Avcılar nedense hep günah keçisidir.
Oysa ki filtresi atık tesisi olmayan fabrikalar yüzünden,tarım ilaçları ve yanlış gübreleme(kuşlar yem sanıp yiyor) yüzünden o kadar çok hayvan boş yere ölüyor ki sayısı bilinmiyor bile.
Ama gel gör ki Gerçek Avcı 2-3 av fotosu internete koyunca yüzyılın canisi seri katil ilan ediliveriyor BİLMEM ANLATABİLDİM Mİ ? ( Mehmet ARDİLLİ Usta'mın yazısı)
Sessizliğin içinde çok fazla şeyi duyabildiğim, ufukları gözbebeklerimde uçsuz bucaksız dağları; yaşama telaşına düşmüş insanların gürültülü, kocaman binaların arasına sıkışmış şehirlerine neden tercih ettiğimi anlaması kolay değil çoğu kişinin. Yağmurda ıslanmanın, çamurda ya da karda zorla yürümenin, soğukta yüksek tepelerde gerçek özgürlüğün, nefes almanın, doyasıya kaygısızca apansızca insan olmanın ve doğayla kucaklaşmanın, mücadelenin, son zirveyi görmenin verdiği iç huzurunu, mutluluğunu, hazzını, anlatmak kolay değil ki; sabahın beşinde bilmem hangi katta, sıcacık yatağında uyuyan veya tüm bu maceraların tv başında dev ekranda yumuşacık koltuklar minderler üzerine kurulmuş seyreden birilerine. Anlatmak zor…
Deli değilim aklım gayet başımda. İnsanlardan kaçmıyorum çoğunu severim zaten. Evet, dağlara çıkarım seherin ilk ışıklarında, mis gibi kekik kokulu dağlara. Rüzgara göğüs gererim en acımasız ayazlarda ve çiğ tanelerinden mutluluk toplar, şehir dediğiniz karmaşadan koparım ben. Ben sizler uyurken yürürüm. Yorulurum, yorgunluğumu bir kayaya emanet ederim kenarına ilişirken. Güneşi doğuşuyla karşılarım. Arkadaşlarım, can dostlarım olur çoğu zaman bana eşlik eden, yani o kadar da yalnız sayılmam. Hatta kalabalıklaşır bazen koyun, keçi sürüleriyle dağlar veya göllerim ördeklerle dolar taşar. Anlatması zor ama çok lezzetlidir, azığım zeytin peynir ekmekte olsa. Birde çay demlediysem odun ateşinde, değmeğin keyfime… Sizlerde yer, içersiniz elbet, konforludur şehirler, evler, cafeler ve duvarlarınızda ki manzara resimlerine bakarsınız muteber abiansınızın içinde ya; işte ben o manzaranın tam da içindeyimdir aslında… Bir dere kenarında, bir su pınarında arınırım derdimden tasamdan, bir yudum su içerim avucumla. Yemyeşil çimenliklere uzanırım boylu boyunca. Sizler apartman aralarında ki sokaklardan gökyüzünü görmeye teşebbüs bile edemezken, yüksek dağlardan aşağılara, aşağılardan yüksek dağlara bakarım, ama güneş dostluğunu esirgemez bana. Bazen koca bir gün yetmez, bazen geceler izin vermez dönüşlerime ya da gelmişken bir diğer günü kaçırmak istemem; işte o zaman gök yorgan olur toprak yatak ve varsa yıldızlar kandillerim… Karanlık, şehirde elektrik kesintisidir size göre. Karanlık, korkutucudur gölgelerin altında belki de. Dağlar karanlık olmaz oysa ya ay vardır ya fulu bir sakinlik sadece, oda koca bir ayda sadece birkaç gece… Ya erken çıkar ay, ya geç saatlerde ama birkaç gün hariç hep görünür gökte, siz bilmezsiniz… Erken saatlerde dağlara çıkmaktan daha güzel tek şey vardır, erken saatlerde dağlarda uyanmak. Şehirde yetmez uyku, uyudukça miskinleşir insan. Açık hava insanın ciğerlerini yıkar, birkaç saatlik bir uyku bile alır tüm yorgunluğu. Zindelik ferahlık içinde kalkarım, sanki yeniden doğmuşçasına tertemiz.
Anlatması zor, ama yaşaması zevklidir, anlaması zor ama öğrenmesi zevklidir. Şimdi ben bunları nerden mi biliyorum, çünkü ben avcıyım, avcılık sizin bilmediğiniz çok şey öğretir. Avcılık sizin zannettiğinizden çok daha farklı bir yaşama biçimidir, salt hayvan öldürmeği içermez, hatta onlarla bir olup gerçek dünyada yaşamayı öğretir. Oralardan bakınca ne kadar kurmaca bir sanal dünyanın içinde olduğunuzu görür şaşa kalırsınız… Bir adım ileri giderseniz insanlık denen dümanenin gerçek dünyayı nasılda kemirip, şehir denen yerlerin artıklarıyla dünyayı nasılda tükettiğini görebilirsiniz. Hadi avcı olamadınız, bari insan olun dağlara çıkın… Ama dağları çok beğenip şehirlerinizi veya artıklarınızı oralara da taşımayın sakın… Bilmem anlatabildim mi… Sevgiler hürmetler… Mehmet ARDİLLİ
Ustam bileğine yüreğine sağlık ........(Mehmet ARDİLLİ'ye cevaben yazdım)
Anlatamadın Ustam anlatamadın amma velâkin damarlarıma iliklerime hücrelerime hatta ve hatta kromozomlarıma kadar yaşattın harbiden yaşattın
Çünkü yazdıkların anlatılmaz yaşanır ; bazen gerçek bazen rüyada ....
Evet evet rüyada yaşıyorum zaman zaman ve diyorum ki rüyasında av görmeyen , ava gitmeyen avcı olamaz .....
Kimbilir kaç kere Efe'min fermasında koca horoza manke çektim , alay alay ördekler savruldu gözümün önünde tüfeğim çaktırdı ....
Bazen kayboldum bilmediğim dağlarda av peşinde koşarken ve korktum ya sevdiklerime dönemezsem diye ......
Bunları rüyasında gören bilen avcıdır.
Kimine yalan gelir belki ama ben ava gidemediğim zamanlarda dağlara bakıp gözleri dolan biriyim.....
Çünkü o dağlara çıkınca timimle göreve çıkmışım gibi gelir 17 sene önceki gibi .....
Canımı yakan şeyler oldu o dağlarda ahhhhhh Ağrı Dağı aahhhhh , ahhhh Tendürek ahhhhh , ahhhhhh Biçâre Dağları ....
Oysa Ege Dağlarında huzuru buluyorum huzuru Ustam; huzuru ve maziyi buluyorum aynı anda bilmem anlatabildim mi?
Ters kalkan kınalıya tüfek atamadıysam sevinirim, yaralı giden ava içim sızlar kızarım kendime neden neden neden?
Sıkıyı seçemedim tüfeğin ucuna bakamadım uzak attım acele ettim diye söverim kızarım kendime(...) üç nokta ...
Çoğu zaman da vurduğum avı öper koklarım nazlı gelin gibi severim okşarım bedenini ....
Bazıları gibi paçavra gibi buruşuk kırışık kanlı avların fotosunu çekmem paylaşmam bilen bilir bu huyumu ......
Avıma saygı duyarım avına saygı duymayana hoş bakmam .....
Ve yazdığım satırlarımın sonuna ...... koymamın sebebi var ....... sebebi o kadar çok yazacak şey var ki?
Bilmem anlatabildim mi?