Bir Bıldırcına 500 km yol
Cumartesi günü Melet'te buluştuk bizim ekiple.Avlak her zaman ki gibi kalabalık. Ne yana dönsen avcı.Ne yaparsın avlak bu kadar dar ve kısıtlı olunca yapacak pek bir şeyde kalmıyor.Bu meralarda eskisi gibi av yapamasakta buluşma noktası olarak bence çok güzel bir yer.
Avlakta o kadar avcı olunca bize de kenara çekilip olanı biteni izlemek düştü.Çünkü bizim ekipde bulunan tüm arkadaşların ve benim bu sene yavru köpeklerimiz var ,doğal olarakta o kalabalığın içinde yavruları konsantre etmek oldukca zor.Biz arabanın yanında oturup sohbet ederken Sabri ağbi, köpeği ile çıka geldi.Bende hemen Sabri ağbiye Selim'i sordum Selim dere kenarından köpeği Max ile bıldırcın araya araya yürüyormuş.Senmisin bize selamsız geçen, açtım Selim'e telefonu başladım işletmeye Selim ben Reşadiye'deyim burada çok kuş var dedim.Selim pek inanmak istemesede vaz geçmedim.Şöyle kuş var böyle kuş var ,Selim takıldı oltaya Serhat gardaşım ben Sabri abi ile Melet'teyim daha bir kuşa raslamadık dedi ,ben de Sabri ağbiyide ara kopun Reşadiye'ye gelin dedim.Telefonu kapattım.Ben telefonu kapatır kapatmaz,Sabri ağbinin telefonu çaldı ,tam da tahmin ettiğimiz gibi arayan Selim...ben ne anlattıysam Sabri ağbiye anlatıyor telefonda,Ramiz,Eşref,Atilla ve ben gülmekten yıkılıyoruz.Sabri ağbi hiç bozmadan; tamam Selim,Serhat'ı bir de ben arayayım dedi ve telefonu kapattı.Bir kaç dakika sonra Selim'i arayıp beni doğrularcasına Serhat ile konuştum Reşadiye'de kuş varmış deyince Selim telefondan Sabri ağbiye yarın gidelim diye ısrar etmeye başlamış.Sabri ağbide tamam yarın gideriz dedi.Neyse biz şakayı fazla uzatmadık Selim'i aradım ve Melet'te olduğumu söyledim.Selim de yaptığımız şakaya gülerek karşılık verdi.O gün av yapamasak da tüm dostlar bir arada olmanın keyfini yaşamış olduk.Ertesi gün için plan belli oldu Terme'ye gideceğiz.Eşref sabah erkenden beni aldı.Almanya'dan misafir gelen Kenan da bizimle gelecek.Kenan her yıl avlanmak için Türkiye'ye gelir.Evraklarıda tamdır.Kenan'ı da aldıktan sonra ,sıra Ramiz hocada onuda aldık.Düştük Terme yoluna,peşimizde bir ekip daha var Tuğrul Azaklı,Atilla Erkan,Yorgancı Ali dayı ve Salih Odabaş..Terme girişine kadar mola vermeden devam ettik.Girişde bir çay ve çorba molasından sonra tekrar avlağa doğru sürdük araçlarımızı.Gün ışıdığında girdik avlağa herkes heyecanlı.....gel gör ki koskoca avlaktan bir kuş bile kalkmadı...köpeklerimize bir bıldırcın bile göstermedik.Avlak değiştirdik yine olmadı.Kuş yok..Hepimizin canı sıkkın.Yapacak bir şey yok derken Ramiz hoca ,Serhat sence bir sakıncası yoksa Reşadiye'ye gidelim mi deyince Allah dedim.Ben dedim demesine de diğer arkadaşların da fikirlerini almamız lazım toplandık döndük arbaların yanına.Diğer arkadaşlarda hem fikir olunca döndük Reşadiye yoluna,Almancı Kenan tutturdu ben Bolaman'da köfte yemek istiyorum diye eee ne yaparsın misafir nederse o olur ,Kenan'ın gönlünü Parmaksızda köfte yiyerek yaptık.Tekrar Fatsa üzerinden Reşadiye topraklarına.Saldık köpeklerimiz meraya herkes şok olmuş durumda.Tek bir kuş yok merada yine üzülüyoruz ..Yine köpeklere kuş gösteremeden düşüyoruz Ordu yoluna Aybastı Perşembe yaylasında verdiğimiz çay ve et molasından sonra yorulan vücutlar dönüş yolunda uyuklama moduna giriyor.
Nihayetinde bir tek kuş görmeden tam 500 km yol yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz.Diyorum Allah büyük senmisin Selim'le bir gün önce Reşadiye'de çok kuş var diye kafa yapan.İşin şakası bir yana ,av olmasa da biz , birkez daha avclığın her yönü ile bir paylaşım sanatı olduğunu kanıtlamanın zevkini ve keyfini yaşadık.Buradan sevgili dostlarım ve av ekibimdeki herkese çok teşekkür ederim avcılık sizinle değerli,,iyi ki varsınız....