BILDIRCININ YURDUMUZDAKİ YABAN HAYATI İŞLEYİŞİ

[Ersin DÜZYOL]

Değerli dostlar yurdumuzda bıldırcının yaşamını bilgim ve tecrübelerime dayanarak itta etmeden yazma ihtiyacını duydum önce yerli bıldırcından bahsetmek istiyorum yurdumuza bıldırcın mayıs ayında gelir  bu yüzden eskiler mayıs bıldırcını derler  ülkemizde yerleşir ve kendine üreme ortamını hazırlar ilk yavruyu haziran ayının ortasında çıkarır eğer havalar iyi giderse hemen arkasından ikici kuluçkaya yatar ilk yavru ağustos ayının ikinci haftasında avlanma durumuna gelir fakat yağmurların avın açılmasından önce gelirse büyük bir kısmı yetişkinler ilk yerli  göçe başlar kalanların çoğu yavru ve anaçlarıdır zaman zaman bizleri bu durum yanıltır bu yıl erken göçün olduğu gibi göç eden bıldırcınlar güney akdeniz ve güney doğu anadoluya yerleşirler bu yıl yaptığım telefon görüşmelerimde tekrar bilgimi ispat etmiş oldum ikinci göç balkanlardan gelen göçtür eylülün ikinci haftası itibarıile gerçekleşmeye başlar  bu göç trakyadan başlar ege ve içanadolunun bazı illerinden su yollarını takip ederek göç devam eder genelde güney ege akdeniz ve güney anadoluya iner ve ağır kış şartları gelmeden güney ülkelere göçünü gerçekleştirir son göç kasım bıldırcını dediğimiz Rusyadan kuzey Avrupa dan gelen göçtür  Ekim ayının ortasında karadenize gelmeye başlar egeye ve güneye kasım ayının başında gelmiş olur ve ocak ayının sonuna kadar kalır burdan güney ülkelere göç eder bıldırcın kışın genellikle pamuk bostan ve sebze bozumlarının olduğu köpek üzümü  olan bölgelerdeki yerleri tercih eder ülkemizde son on yıl içerisinde pamuk ekiminin olmaması ve mısır ekiminin çoğalmasından dolayı ülkemizde fazla barınamamaktadır almanyadaki dostlarımız ve avlak sahiplerinin en büyük sıkıntısı mısır ekiminden dolayı bıldırcının transit geçtiğinden olduğunu söylüyorlar bizim egedede izmir ve aydın ovasında mısır ekimlerinin artması sonucu bıldırcın yüzde kırklara düşmüştür bu azalmayı avcıya teybe yorulması kesinlikle yanlıştır avrupada ve dünyanın bir çok ülkesinde teyple avcılık serbesttir mısırda büyük katliamlar yapılmaktadır devlet eliyle konserve haline getirilmektedir bu görmemezlikten gelinip avcının yok eden araç gibi gösterilmeside üzücüdür bilgim dahilinde bir şeyler paylaştım eğer yanlış bildiğim veya bilmem gereken başka bilgiler varsa bilmek isterim yoruma açıktır yazış ifademde yanlışlar varsa şimdiden özür dilerim saygılarımla  Ersin DÜZYOL

[Mustafa ÖZKOL]

eline sağlık Ersin abi...güzel bir yazı..

bu Mısır'da KATLİAM denilen olay gerçekmi yoksa bir ŞEHİR EFSANESİMİ??

Bunu gerçekten merak ediyorum...

[Halit ÖZKAN]

eline sağlık Ersin abi...güzel bir yazı..

bu Mısır'da KATLİAM denilen olay gerçekmi yoksa bir ŞEHİR EFSANESİMİ??

Bunu gerçekten merak ediyorum...

Mısırda katliam yapıldığı kesinlikle gercek..Mısırlı bir müşterimle sohbetimde kendiside söylemişti, bizim memlekette bunun konservesini yapıyorlar diye...

[Mustafa ÖZKOL]

halit kardeş belge resim video makale birşey varmı...? sadece kulaktan dolma bilgiler var sadece ....nette biraz araştırdım bişey bulamadım..

[Mustafa ÖZKOL]

[Hakan AKMAN]

BU Videodan anlaşılıyorki muhtemel haziran ayı ortası veya sonu çok az ihtimal olmakla birlikte temmuz başı gibi MISIR,da henüz hasat olgunluğuna gelmemiş ekinlerin içerisinde hemde bir taraftan ötmeye devam eden teyp sesi ile birlikte bıldırcın avlanılıyor... benim tespitlerim bunlar...diğer izleyicilerin izlenimleri yorumları ne yönde onlarıda görmek isteriz.....

[Osman DÖŞLER]

Ersin beyin göç tahmini kendi yorumudur.

Karadeniz bölgesini işin içine geç katmıştır.

Eski Karadenizlilere soruyorum önceden size gelen göç Eylül başlarından başlayıp Kasıma kadar devam ediyormuydu.

Yoksa Ekim 15 de mi başlıyordu.

Kasım ayında gelen bıldırcınlar, renk,irilik vb özellikler taşıyormuydu.

Bundan 20 sene önce hergün Eylül başından Ekim 15 e kadar olan bıldırcın bolluğunun sebebi Mısır ekimi ile bağdaştırmak düşünce çeşitliliği olabilir mi ?

Ki Trakya bu göçün merkezi,Mısır desen nerede ise yok denecek kadar az.

O zaman bu kuş geçiyorsa Mısır olmayan yerlerede inecek.

Sebep 20 sene önce dağılmayan bağımsız devletler topluluğunun Glasnost Perestroyka dahilinde özgürlüğüne kavuşup,

bu ülke vatandaşlarının biti kanlanıp, özgürleşip,zenginleşip, boş kalan toprakları işlemeye,

tarım alanlarını daha da geliştirmeye,bu hayvanların yaşam alanlarını tarımsal amaçla işlemeside sebeptir.

Önceden İtalya dan Teyp getiren biri konuştuğu ETG firmasının sahibi ile Azerbaycan,Ukrayna ve diğer ülkelerden aşırı derecede teyp alındığını,

kendisine belirtmiş.

Bu kuş 1986 yıllarından beri Trakya bölgesinde Teyple avlanılıyordu, hiç hilafsız düşmediği gün yoktu.

Ama o zaman teyp sayısı azdı, gün geçtikçe çoğaldı, düşen kuş sayısı bölünmeye ve azalmaya başladı.

Günümüzde salgın haline geldi, ördek,kaz,bıldırcın teybi mantar gibi çoğaldı. Türkiye nin en ücra köşelerine kadar geldi.

Av hayvanlarını teyp,avcı gibi etkenlerde azalmıyorsa ne azaltıyor.

İşi hemen kolayına başvurup tarım ilaçları demeyin.

Bu ülkenin avı yerli Silah sanayiinin üretime başlaması ile de idam fermanını imzalamış oldu.

Ersin başkan yakalanan tüfekleride bir incele % 99 u y.otomatik ve 3-30 satılan yerli tüfekler.

Bir de Ersin başkan dan dünya da ve Avrupa da serbest olan Av teybinin, bu ülkelerce serbest olduğuna dair yazıları da eklemesini rica ediyoruz.

Ayrıca Türkiye de Avcılık üzerine çalışmaları olan yalnızca bir elin parmaklarını geçmeyen kişilerden biri olduğu için kendisine de teşekkür ediyorum.

Bu konuda fikirleri olan arkadaşlar yazsınlar ortak nokta oluşturalım.

[Bülent KOCA]

Sebep 20 sene önce dağılmayan bağımsız devletler topluluğunun Glasnost Perestroyka dahilinde özgürlüğüne kavuşup,

bu ülke vatandaşlarının biti kanlanıp, özgürleşip,zenginleşip, boş kalan toprakları işlemeye,

tarım alanlarını daha da geliştirmeye,bu hayvanların yaşam alanlarını tarımsal amaçla işlemeside sebeptir.

Önceden İtalya dan Teyp getiren biri konuştuğu ETG firmasının sahibi ile Azerbaycan,Ukrayna ve diğer ülkelerden aşırı derecede teyp alındığını,

kendisine belirtmiş.

Bu kuş 1986 yıllarından beri Trakya bölgesinde Teyple avlanılıyordu, hiç hilafsız düşmediği gün yoktu.

Ama o zaman teyp sayısı azdı, gün geçtikçe çoğaldı, düşen kuş sayısı bölünmeye ve azalmaya başladı.

Günümüzde salgın haline geldi, ördek,kaz,bıldırcın teybi mantar gibi çoğaldı. Türkiye nin en ücra köşelerine kadar geldi.

Av hayvanlarını teyp,avcı gibi etkenlerde azalmıyorsa ne azaltıyor.

İşi hemen kolayına başvurup tarım ilaçları demeyin.

Bu ülkenin avı yerli Silah sanayiinin üretime başlaması ile de idam fermanını imzalamış oldu.
Ben de bu fikirdeyim,elinize sağlık Osman Bey.
Ayrıca avı avcılar bitirmiyor masalı da artık kabak tadı verdi yeter artık itiraf edelim arkadaşlar; bir teyple 50 kuş iniyorsa kaçını sağ bırakıyorlar?
Otobüsle-çadırla avlanan bir avcı 300km gittiği yerde bir alay bulunca 2 tane keklik avlayıp,eyvallah yeter deyip evine mi dönüyor?

[Ersin DÜZYOL]

Sevgili osman doğrudur ben egeye göre yazdım karadenizi tahminim olarak düşündüm şimdi teyp meselesine gelince ben katı olarak karşıyım diyemem ama düşününki 300 .500 kuş indiğini bu limitler  veya vijdan dahilindemi avlanır yoksa fişekler bitesiye kadarmı her yerde her zaman müsade edersek kontrolu olmaz fişekler bitesiye kadar avlanır bunun adıda avcılık değil katliam olur ama bunu belli zamanda göç aylarında ve yollarında kontrollu resmi olarak yapılması sağlansa ozaman sıkıntı olacağını zannetmiyorum tabiki bunuda avcı sivil toplum kurumlarının bir araya gelip ortak kararla bakanlığa sunması lazım yoksa önüne geçileceğini zannetmiyorum mısıra gelince yıllardır hep söyleniyor ama bu söylev dışına çıkmadı ayni tarım ilaçlarının keklik türlerini yok ettiği gibi köylerden hep ayni şikayet geliyor fakat kimse ne fotoğraf çekiyor nede bir numune olarak bildiriliyor sadece lafta kalıyor ve resmi olarak hiç bir şey yapamıyoruz  ama yaptığımız güzel şeyler bunlar artık bu konuları konuşuyoruz yazıyoruz çareler arıyoruz umutsuzluğun bize fayda getirmeyeceğini en azından öğrendik onun için diyorumki herşeyi yazın avcının boş olmadığını bu konuları sadece kendilerinin bilmediğini artık avcınında bilinçlendiğini görsünler herkez bilgilerini paylaşsın dernekler arasında kavgalar bitsin bilgi fikir alışveriş olsun en önemlisi birlik beraberlik saygılarımla   rastgele

[Osman DÖŞLER]

Ersin başkan, bu iş kontrollü diye kurulmaya başlanırda izin verilirse,

Türkiye gibi lakayt bir sistemde,

Teyp avcılığı yasak olsa da dağ taş teyp dolu,

inanın ama bütün meralar,sulak alanlar,ormanlar,dağlar taşlar, Ağrı dağının tepesi dahil teyp dolar.

Türkiye gibi ruhsat sayısı belli olmayan,tüfek sayısı adedini bilmeyen, düğünlerde merasimlerde havaya ateş açıp birbirini öldüren,

legal avcı sayısı yerlerde sürünen bir ülkede bu iş saçmalık.

Dünya da yaban hayatı dairelerini inceleyin teyp nerede serbest ona örnek verin,

Amerika da serbest tarım zararlısı av hayvanlarında, bazı eyaletlerde devamlı çalan teypler ile bazı eyaletlerde 30-45 sn çalııp duran teypler ile.

Arjantin,Romanya vb ülkelerde paralı avcılık rejimine dahil popülasyonu yüksek yerlerde teypler ile.

Paralı avcılık yani.

Öyle gösterin bir Avrupa ülkesi, you tube a bakıyorsanız bizim gibi kaçak çok var.

Başkan bu işle uğraşıyorsunuz ama Yivsiz Tüfek kanunlarını ve avda kullanımını sorgulamıyorsunuz.

Popülasyonu gittikçe azalan av hayvanlarında Y.otomatikleri sınırlandırmaya çabalamıyorsunuz.

Avcıyı koruyacaksınız diye av hayvanlarını da heba etmeyin.

[Mustafa DEMİRTAŞ]

sivasta bir avcıyla sohbet ediyorduk... iyiki bu sene limiti ikiye düşürdüler deyince şaşırdım biraz....niyeki diye sorunca... limit dörtken dört daha vuralım derdine düşüyor herkes,limit iki olunca iki daha vurur avı bitiririz dedi.....

teypte serbest olsa bokunu çıkartırız....eskiler dünyada nesli tükenmeyecek iki hayvan koyunla bıldırcın derlerdi...

[Ahmet ŞAKİROĞLU]

Bende teypcilerin birbiriyle kavga ettiğini duydum...Adam yıllardır hep aynı yere kurarmış,ama başka bir gurup aynı bölgede adamın teybinden daha yüksek yere kurunca kuş inmez olmuş

Ha birde saygılı teypciler varmış...Kuş çok olsada limitler dahilinde avlanırmış... Ne derlerdi külahıma anlatmı derlerdi

Eğer teyp avcılığının önüne geçilmezde,banane ben enayimiyim bende durucam herkez kuruyor denirde bu iş serbestleşmeye denetimsizleşmeye başlarsaki av bayilerinde satılıyor,talep oluncada yeni modelleri çıkar,ilk hafta yerli kuşu enik cücük toplarlar,merayı bir günde kuruturlar..

Zaten seneye köylerdeki camilerden yayına başlarlar,hazır mikrofon var,muhtarda tanıdıksa bi deneme yayını yaparlar..

ALLAH cc sonumuzu hayır etsin..Bi bıldırcın vardı,öyle yada böyle heryerde azda olsa bulurduk,onunda avı sıkıntıya giriyor..Ne yapalım,tarla kuşu,cırık,serçe,sığırcık vb.. derken biz yaşlanırız..Bizden sonrakilerde biizm videolarımızı paylaşımlarımızı izler...

Hakkımızda hayırlısı neyse o olsun..Nasip kısmet...

[Ersin DÜZYOL]

Osman sen şimdi şov yapıyorsun avrupada serbest bizde olsun demedik paralı avlağa karşıyız diyoruz bana paralı avlak örneği veriyorsun senin kadar bende nerede kurulduğunu biliyorum silahlarla ilgilenmiyorsun diyorsun yargısız infaz ediyorsun işte sana telefon numarası ara 03122076145 ersin başkan teybe karşı olan tutumuna yaban hayatına verdiği 2+1 adına ve avlak sisteminde verdiği mücadeleyi Daire başkanı cemal akcan beye sorarsın konuyu farklı yere çekme

[Hakan AKSU]

bu kuşun azalmasındaki faktörlerin başında geliyor teyp.gerçekten avrupa ülkelerinde teyple avlanmak serbest ise ozaman neden bu kuşun azaldığıda belli inen kuşun tamamı vuruluyor birde teyp bıldırcını olması gereken zamandan daha erken göç yaptırıyor.seksenli ve doksanlı,
 yıllarda teyp denen illet yoktu kuşlar yağdan kalkamazdı,ve çok boldu köylerde küçük kuş diye tüfek atmazlardı bıldırcına.ve  yeşil tarım bukadar değildi.ama şimdi bütün ovalar yeşil tarıma dönmüş vaziyette,ve herkes teyple avlanıyor ne olacaktıki inen kuşta vuruluyor.ve sonta bu kuş devamlı olarak azalıyor inanın ilerde böyle giderse resimlerini görürüz.bakın bu sene başımdan geçen bir olayı anlatmak isterin avın ilk açıldığı gün devamlı kuş tutan biryere avlanmaya gittik.sabaha karşı hazırlanrıyoruz,üç bölgeye teyp kurmuşlar biz hazılanırken tüfekler atılmaya başladı,sanki ova yanıyor.bizde ava başladık,inanın beş kişiyiz beşte köpek toplamda vurduğumuz 8 kuş,teyple avlananlarda 150 veya 160 kuş.şimdi ben size soruyorum bu avlanmak mı yoksa kuş öldürmek mi.türkiyenin neresine giderseniz gidin teyp  var.ama bunun yanında çok kuş yani sayısal bakımdan kuş oda var.bence yazık tır günahtır.kendi elimizle bu kuşu tüketeceğiz.ençok korktuğum da bu teyp işinin keklik avına sıçraması ki boyutları çok korkunç olur.sevgili ersin abi geçen sene bir arkadaşım dalamanda avlandı orada günlük teyp le 400-500 kuş vurulduğunu öğrenmiş,hatta ben ozaman milli parklara ve federasyona şikayet te bulunmuştum.yani teyp çok büyük etken.ama gerçek olan  birşey varsa nesli tükeniyor bu kuşun.

[Ersin DÜZYOL]

Bu iş ancak av yönetimi bölge federasyonlar ve avcı dernekleriyle birlikte olmadıktan sonra koruma ve denetim yeterli olmaz teyp ve gece avı denetimi gece olur sabah gelen ekip sadece belge ve takoz kontrol eder gider bizde hala tartışırız  herkeze hayırlı CUMALAR

[Osman DÖŞLER]

Ersin bey bana tel noları verme zaten bende herkesin tel nosu mevcut , şov mov yapmıyorum.

Tel dede bunları konuştuk bu yazını sonradan gördüm.

Konuyu açan sensin, yazdığın kadar, yazılanları da sindirebilmeyi öğrenmek gerek.

Kaldı ki şov yapmaya, başkasının gözünde kendimi yükseltmeye, paye kazanmaya ihtiyacım yok.

Yazdığınız bu

bu azalmayı avcıya teybe yorulması kesinlikle yanlıştır avrupada ve dünyanın bir çok ülkesinde teyple avcılık serbesttir

ifadeler yanlış anlaşılmaya ve yoruma açıktır.

Tel de konuştuğumuz diğer konularda hemfikiriz.

selamlar

[Hakan AKMAN]

.bakın bu sene başımdan geçen bir olayı anlatmak isterin avın ilk açıldığı gün devamlı kuş tutan biryere avlanmaya gittik.sabaha karşı hazırlanrıyoruz,üç bölgeye teyp kurmuşlar biz hazılanırken tüfekler atılmaya başladı,sanki ova yanıyor.bizde ava başladık,inanın beş kişiyiz beşte köpek toplamda vurduğumuz 8 kuş,teyple avlananlarda 150 veya 160 kuş.şimdi ben size soruyorum bu avlanmak mı yoksa kuş öldürmek mi.türkiyenin neresine giderseniz gidin teyp  var.

SN.AKSU
Şimdi size soruyorum karşılaştığınız bu durum karşısında ne yaptınız..??
milli parklar veya jandarmaya gerekli ihbarlarda bulunup olay anında bu kanunsuzluğu yapanlara müdahele ettinizmi
yoksa beyanınızda olduğu gibi 5 kişi köpekler ile ancak 8 kuş vurduk diye kaderinizemi razı oldunuz....
BENCE ASIL SORGULANMASI GEREKEN DURUM BU.....

[Hakan AKMAN]

SN.AKSU
Şimdi size soruyorum karşılaştığınız bu durum karşısında ne yaptınız..??
milli parklar veya jandarmaya gerekli ihbarlarda bulunup olay anında bu kanunsuzluğu yapanlara müdahele ettinizmi
yoksa beyanınızda olduğu gibi 5 kişi köpekler ile ancak 8 kuş vurduk diye kaderinizemi razı oldunuz....
BENCE ASIL SORGULANMASI GEREKEN DURUM BU.....

Bence yapılması gereken o bölgede hiç ava girmeden gerekli şikayetleri
milli parklar ve jandarma nezdinde ivedilikle yapmak ve takipçisi olmaktı
maalesef bizim insanımızın canı yanmadıktan sonra kanun kural tanıma gibi bir alışkanlığı yok
ÖNCE SÜTTEN AĞZI YANACAKKİ,,SONRASINDA YOĞURDU ÜFLEYEREK YİYECEK......

[Ersin DÜZYOL]

Yazımda ve aldığım cevablarda sindirilmiycek bir şey göremedim o yönden rahat ol herkez fikrini özgürce yazabilir tenkitte edebilir ben konuyu açarken şahsi fikrimdir diye konuya girdim  senlen tlde konuştuk sindiremediğim konu silah ve yaban hayvanları için kısımda yazdıkların ama tabiki yaptığım mücadele sizlerin takdiri onada saygı duyarım ama yinede şahsi fikrim teyp avı yasak olsun avcılık üç gün olsun yedi gün avın yerli yaban hayvanlarını sitrese soktuğu gibi yaşadığı yeri terk etmesine sebeb olur tamamen şahsı fikrimdir benim için önemli olan yerli yaban hayatının sürdürülebilirliğini sağlamak bunun yanındada göç hayvanları yok olsun demiyorum eğer gölleri her gün avlarsanız hayvanlar terk eder mekeyle su tavuğu avlarız ovalara bakıyorsunuz her taraf mısır ilaçla otlar yok edilmiş söke ovasının her yeri rüzgar gülü olmuş dağlar ona keza biolejik örtü kalkmış tel örgüyle çevrilp taraslanıp ilgisi olmayan fidan dikilmiş birkaç yıl sonra elektirk firmalarına kiraya verilip rüzgar gülü dikilmiş soruyorum size bu kuş nereye insin nerde üresin biz doğamıza sahip çıkamadıktan sonra nasıl yaban hayatını koruyup geliştiricez buna çare bulalım tartışalım eğer paralı avlak istemiyorsak hep beraber teyp  gece avına ve kaçak belgesiz avcılığa karşı gelelim   birde size üzülerek şehrim için birşey söyleyeyim karaburun gibi yunanadasınla çok yakın olan hassas önemli bir bölge ve avlağımıza 763 tane rüzgar gülü dikilmesi için çalışmalara başlanmıştır hiç bir itirazımda kabul edilmemiştir nerde bu doğa severler hayvan severler nerde bu avcılıktan rant sağlamak için bakanlığa fikir üretenler bu avcının başındaki başkanlar bu yazımı ersin düzyol olarak belgeli pul almış bir avcı olarak yazdım

[Ethem EYİLER]

                Kısacası bizim için bölgemizde bıldırcın,üveyik,ördek ve çulluk avı bitti.Bakarsanız eğer haritaya yasak olan bölgemiz de yok.


                Kısaca anlatmak gerekirse uçağın sağ tarafı böyleyse,sol tarfını da anlatmaya gerek yok










             Sağ olsun devlet bol bol kredi verdi de her yer sera oldu,ülkemin insanı sebzeyi ucuza yesin diye ama yakında ödemeler gelince bakalım ne yapacak bu üreticiler.

[Volkan KÖYDEMİR]

Karadeniz bölgesinde bıldırcının nasıl oyalandığını, yerli bıldırcının ne kadarının kaldığını bilmiyorum. Zannediyorum yerli bıldırcın pek oyalanmıyor. Sadece göç olduğunda dinlenip daha beğendiği yerlere kayıyor sanıyorum. Bu gelip geçen  bıldırcınların ne zaman ineceği, nereye doğal olarak ineceği ayrı bir uzmanlık ama teyple de indiğini biliyoruz. Teyple veya doğal olarak inen miktarın azalmasında sebep nedir dediğimizde ülkemiz dışındaki gerçeklerin de dikkate alınması gerekeceği bir gerçek. Ben "av sezonu açıkken" göçle gelen bıldırcının sayısındaki değişimin irdelenmesi yerine, "av sezonu kapalı" olduğu ters göç sırasındaki ülkemiz popülasyonunun iredelenmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Sebebi şu, sezon kapalıyken teyp kurulmayacağına ve avcı nedeniyle eksilmeyeceğine göre(umarım tüm göç yolu boyunca), bu ters göç sırasındaki sayısal değişimlerin bıldırcınnların nerede ve ne zaman azaldığıyla ilgili doğru bilgi verebilir.

Afrika'nın Güney'inden dönerken sayılarını etkileyecek öenmli bir avcı baskısı olmuyor sanıyorum. Teyp falan da yok. zaten avı da yok. Burada Mısır'daki toplu katliamın dönüş göçündeki durumunu bilmiyorum ama onu saymazsak, düzgün bir geri göç yapıyorlardır. Sayıları gidiş ve dönüşte aynı olmayabilir. Hangisinde daha çok olacağını tahminen söyleyebilirim, Güney'e göçte olmalı. Yine de ayrı ayrı değerlendirilip, seneden seneye neler olduğu izlenebilir. Avcıdan mı, teypten mi, ülkemizi tercih etmiyor mu, her ne ise...

Bu arada ülkemizde ters göçle gelip kalan yerli kuşların ayrıca izlenmesi gerekir bence. Bazen duyuyoruz ki, sezondan önce çok bıldırcın varken sezon açıldıktan sonra yok deniyor. Neden oluyor, kaçak avcılık mı, kullanılan mevsimsel ilaçlar mı, çevredeki başka değişimler mi, ...

Bunlar başka ülkelerde yapılmış mı, yapılıyor mu bilmiyorum ama üniversitelerin araştırması için önemli ve güzel konular bence. Avcılar da yardım edebilir. Yer gösterme, bulma vs. Araştırılmalı çünkü azaldığı bir gerçekse ne zaman ve ne sebeple olduğu öğrenilebilir. Bana göre sebep kuzeyimizdeki ülkelerle ilgili ama teybin etkisi ne kadar belli değil herhalde. Nasıl olup da göç hayvanlarına hesapsız kitapsız ölüm ilanı verilir. Bunu ülkemizden ziyade diğer ülkeleri kastederek yazdım. Yazdım ama illa faydası olacak diye değil. Sadece yeni bir fikir olsun, bu yönde düşüncesi olan varsa gelişsin diye... Selamlar

[Mustafa DEMİRTAŞ]

bence en büyük etken küresel ısınmadır... sadece bıldırcın degil tüm göç eden hayvanların biyolojik saatini bozmuştur... gitsemmi gitmesemmi ) gitsemde olur gitmesemde ) havalarda güzel gidiyor ,havasına sokmuştur göç kuşlarını.... onun için dr.Ali ustanında tahminleri tutmuyor.....

[İsmail TUNCER]

Sayın avcı arkadaşlarım.Bıldırcın göçü ile ilgili nacizane ,tecrübe ve bilgilerimi sizlerle paylaşmak isterim.Doğuda ve güneydoğuda,Trakyada vede Çanakkale Biga'da sayısız bıldırcın avları yaptım.Doğuanadolu ile batı bıldırcın göç yolları farklıdır.Doğunun geniş platolarına temmuz ayının ortalarında gelir ve eylül ayının sonlarına (Birazda havaların erken veya geç soğumasıyla ilgili olarak 5-10 gün değişebilir.)doğrubölgeden göçer.Doğubeyazıtta,tatvanda,erzurumda Eylül ayında bıldırcın avı yaptım.İkindiden sonra gayet güzel Bıldırcın kaldırabiliyorsunuz.Bu göç sibirya platolarından gelen kol ve ırak ta fırat ve dicle nehirlerinin birleştiği yani mezopotamya denilen bölgeye yani suyun bol olduğu yere gider.(anadolu bölgesinde-de her vadide bol dereler,akarsular mevcuttur.)Batının bıldırcın göç yolları orta avrupa,Ukrayna,Romanya ve yurdumuzda yerli dediğimiz Popülasyon .bu kol da mısır'a nil nehri deltasına gider.Onun için mısır'da avı bol Katliam derecesine ulaşır.Avrapalı ve amerikalı zengin avcılar ırak ve mısır'a ava giderler.(Bu bilgiler kitaplardan edinilen bilgilerden ve Avrupalı avcılardan duyumlardandır.)Şimdi bıldırcının üreme ve göç ediş şekline gelelim.Bıl-dırcının göçü tamamen hava koşulları ile doğru orantılıdır.Yukarıda belirttiğimiz ülkelerde hava koşulları soğumaya başlayınca bıldırcın göçe kalkar.Sıcak ve sulak alanlara gider.Ve kesinlikle gece göç eder.Ve bu gece göçünde yağmur,Şidetli rüzgar ve de Teyplere ,Çok kuvvetli ışığa yakandığı zaman yere iner.Karadeniz de kötü hava koşullarında denizden gelen bıldırcınları sabaha karşı ağlarla yakalandığı söylenir.Ama oda sabah erken saatlerde gerçekleşir.Bıldırcınının göçünde bıldırcın beyi(kılavuz da derler)önderlik eder.Karga gibi bağırır ve o sesi duyan ve göçe hazır yağlanmış bıldırcınlar kafileye katılır.Ve göç eden sürü gittikçe büyür ve yol alır.Zaten teyplere yakalanmasının nedeni de Karga sesinin teypte bulunmasından kaynaklanır.Üremesine gelince bıldır-cın yumurtadan çıktıktan sonra 45 içinde kuluçkaya yatar.Hava koşulları uygun olursa göç ettiği yerlerde 3 defa üreme ortamını yakalar.Beyin jimnastiği yapalım.Dişi yumurta yapıyor,yumurtadan çıkan dişi 40 ,45 içinde yavru çıkarır.Oda ayni sürede yavru sahibi olur yani kısaca korkunç üreyebilen bir av hayvanıdır bıldırcın.Bazen ekim ayında yerli bıldırcın larda yavrular görülebilir.Bu 3 ncü nesil yavrulardır.Eskisi kadar bıldırcın  olmamasının nedeni Tarım alanlarının yayılması Kadar vurulması ilede doğru orantılıdır.Çünkü hiç kimse 10 adet vurup avı bırakmıyor.Göç hayvanı seneye kadar bir daha yok diye katliam boyutlarında vuruluyor.Tarım alanların genişlemesi ve modern tarımla birlikte sezonda iki ürün alınması bıldırcının üreme alanlarını yok etmiştir Trakyada güney marmara da İç anadolu bölgesinde (Eskiden konya ovasında Eskişehirde süper avı olurdu.)Bıldırcın bu yüzden üremesini sürdürmek için göç yollarını değiştirmiş te olabileceği varsayımdır.Hepinize kazasız belasız av sezonları temennisiyle.

[Nazmi ALKAN]

Öncelikle bıldırcın klavuzu konusunda eksik bilgileriniz olduğu düşüncesindeyim yaşadığım yerdeki büyüklerimden duyduğumda bu yönde internette bıldırcın klavuzu ile ilgili bilgilerden alıntı yapıp paylaşmak istedim.
Tanımı
Büyüklüğü 26-30 cm, ağırlığı 120 ila 160 gm olan bıldırcın kılavuzunun uçarken kanat açıklığı 45- 50cm’yi bulur.
Genelde erkek ve dişi birbirine çok benzer, ancak dişinin sırtı biraz daha açık renk, gözlerinin üzerindeki gri kahverengi çizgiler ise erkeğinkine nazaran daha incedir.
Erkek bıldırcın kılavuzunun sırtındaki çizgilerde griye nazaran kahverengi/kızıl daha
hakimdir.
Ancak erkeğin başının iki yanındaki, göğsü ve gaga altındaki tüyler ise dişiden daha açık gridir.
Türkiyede avcılar arasında bıldırcın göçü sırasında rastladıkları bıldırcın kılavuzunun bıldırcın göçünün öncüsü fikri yaygındır, ancak bıldırcın kılavuzu’nun bıldırcınla hiçbir alakası yoktur. Bıldırcın Phasianidae, Bıldırcın kılavuzu ise Rallidae ailesindendir.
Ortak tek yanları aynı mevsimde göc eden iki farklı göç kuşu olmasıdır.



 
Habitatı
Açık çayırlık, az ağaçlı alanları tercih eder.
Kuru ya da rutubetli olması farketmez, ancak bataklık, kayalık ve kumsalları sevmez.

 

 
Beslenme
Böcek ve larvaları, solucan, küçük kurbağa, bitki yaprakları ve tohumla beslenir.
Beslenmeyi genellikle sabah gün doğarken ya da gün batışı saatlerinde yapar.
Yağmur sonrası ya da yağmur çiselerken beslenmeyi tercih eder.





 
Biyolojisi
Nisan ve Ağustos arasında çiftleşir.
Araştırmalar kılavuz bıldırcınının genellikle çok eşli oldugunu saptamıştır.
Erkek iki ya da daha fazla dişiyle çiftleşir.
Bu mevsimde erkek gece gündüz öter.
Yuva yapmak için ağaç olmayan yerleri tercih eder.
Yuvayı dişi yüksek yabani otların bulunduğu açık alanlarda yapar.
Yuva yapımında kurumuş yaprakları kullanır.
Kuluçka süresi 16 ila 20 gündür.
Yumurta adedi 8 – 12 arasıdır.
Yumurtadan çıkan yavruların renkleri kül rengidir ve gagaları açık pembedir.


 
Göçü
Bıldırcın kılavuzu Batı Avrupa`dan Çin’e kadar göç eder.
Yapılan araştırmalara göre farklı rotaları kullanır.
Fas, Tunus, Cezayir üzerinden Güney Afrikaya veya Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye ve Mısır üzerinden Kızıl denizi de geçerek Arabistan yarımadasına ulaşır.
Kışı Zaire’denGüney Afrikaya kadar uzanan bölgelerde geçirir.
Batılı araştırmacılar son yıllarda bıldırcın kılavuzu nüfusunun azaldığını öne sürmektedirler. Özellikle Rusyada çiftçilerin erken mevsimde silaj yapmalari yüzünden son on yılda yüzde
yirmi civarında nüfusun azaldığı yönündedir.

[İsmail TUNCER]

Merhaba nazmi bey.Bıldırcın kılavuzunun anatomisini yazmışsın güzel.Ben bıldırcın kılavuzunun bıldırcın familyasından olduğunu söylemedim sadece rehberlik yaptığını yazdım.Bıldırcın göçlerinin başladığı günlerde meralarda bıldırcın la beraber bir iki adet (yüzlerce bıldırcın arasında bir iki adet)tesadüf edersiniz.Ve aynen Gagagav diye bağırır.Bu yüzden kılavuz karga da denir.Örneğin teyplerin icat olmadığı yıllarda (70 li yıllar)da poyrazlı ve karayel yağmurlu havalarda gece av meralarında Kılavuz sesleri dinlemeye çıkardık.Kılavuz sesleri duyduğumuz gecelerin ertesi gününde meralar bıldıcın dolardı.Sen istersen yaşı 60 lı olan avcılarla bir sohbette bunu dile getir.Sevgiler.