Olayı İstanbul Balaban köyünden Kıymetli Musa Dayımız anlattı, onun kadar keyifli anlatabilir miyim bilmiyorum ama deniycem. Tüm yazılanları onun ağzından anlatıcam ancak sizden ricam bunları trakya şivesi ile hayal edin
"Benim takayla balığa çıktım gölde bi baktım karşıda adacıklar, biraz daha yaklaştım baktım adalar yüzer beya! gittim yanına baktım adalar domuz! haaaa dedim sorarım şimdi ben sana kayıkta var bi balta yeni almışım parlar parıl parıl, gittim domuzun yanına gemi gibi mübarek vurdum baltanın arkasıynan kafasına baktım iiiç asallamıyo tuttum kuyruğundan battı kafası suya, kuyruğundan tuttunmu yüzemez bilir misin? neyse baktım ayvan boğulacak acıdım garibe yeni aldığım ipekli urganı geçirdim boynuna bağladım teknenin yanına doğru karaya ayvan üöldü ölecek. Neyse yaklaştık karaya ayvanın ayağı toprağa değince kendine gelivermesin mi başladı kayığı dövmeye dedim ki bizim asana ( hasana ) dön gidelim çabuk bu mendebur bozdu niyeti canımızı zor kurtardık açıldık gene göle. Ayvan takip ediyo bizi karadan ben küfrediyom sudan o cevap veriyo karadan. İşin kötüsü kaldımı benim ipek urgan da boynunda. Hemen sabahına gittim muhtara dedim ki bi avcı boynu urganlı domuz vurursa o bizim domuzdur salmayasın sakın"
KALIN SAĞLICAKLA