Bu sabah işe gitmek için kalktığımda ,perdeyi şöle bi aralayıp dışarı baktım,açık camdan kafamı dışarı çıkartıp,temiz havayı şöle bi içime çektim ve dedim ki,Ulan tam av havası,ama lanet olası iş...şimdi işe gitmesem bi dünya kuş vururdum diye içimden geçirdim.saate baktım,en azından bizim evin üst tarafındaki meralara bi bakayım düşüncesiyle apar topar tüfeğimi alıp çıktım evden ,yukarı bahçeye çıktım,benim bahçe epey büyüktür,sıkça da bıldırcın kaldırdığım olur,hızlı hızlı koşarken pat kalktı bitane otun içinden doğru üst tarafki bahçeye:) nasibe bak,hemen divayı saldım,tak ferma peşinden atış ve aport:) bu evin bahçesinde yaptığım ilk bıldırcın avı değildi
neyse peşinden zito yu da salmak için geri indim ve onu da çıkardım kafesten,az üst tarlaya vardığımızda tekrar ferma,diva yine çok güzel durdu,göğsü yerde kuyruk ip gibi dondu kaldı,peşinden bi kanat sesi ,atış ve aport,Bu arada zito da ölee bakıyo ustasına
bunlar ne yapıyo yaav dediğini duyar gibiyim:) vakit kısıtlı olduğundan çok fazla ilgilenmiyorum onunla,sadece divanın aportundan gelen kuşu şöle bi koklatıp onu delirtmem kafi oluyor:)çok geçmeden bi ara divanın gözden kaybolduğunu fark ediyorum ve yüksek otun içinde kısa bi göz taramasıyla divayı yine fermada buluyorum,yardır bakalım mustafa yokuş yukarı,sabah idmanı:)nefes nefese bi tüfek daha atıyorum ve kuş divanın ağzında geliyor:) işte hepsi yarım saat içinde ,bizim arka bahçede yaptığım bıldırcın avı:)