Bu konuda tarafsız bir yazı: POLİSİN SAHİPSİZLİĞİ BİZİM UTANCIMIZDIR
07 Ağustos 2012, 12:51
Nuran TAYDAŞ ÇAL
[email protected] Her mesleğin kendine göre zorluk derecesi vardır. Sonuçta alın terinin ürünüdür alınan para. Evine götürdüğün helal lokmanın adıdır.
Bazı meslekler ise, teşbihte hata olmaz kaderi önceden bellidir. Çilesi çok sefası hiç yoktur. Bunun yanında da bir okadar gurur vericidir. Bazen de sonunda Peygamber açar kucağını bekler seni.
İster görevde isterse sivil zamanının her anında bu yüce makama ulaşmaya nişanlı olan polislerimiz, bu mesleği icra edenlerdendir.
Nedendir bilinmez bulunduğu konumunun önemini anlayamayan yetkililerin polis üzerindeki baskısını Hatay Dörtyol
olayında gördük. Sonra Kilis te de benzer olayların yaşandığını okuduk. Bunlar işin sadece basına yansıyan kısmı tabii ki, basının haberdar olmadığı nice olayları yaşıyor teşkilat mensubu polisler.
Daha dün haber olan polise şiddet olayını, içim acıyarak okudum ve izledim.
Bahçelievler Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü ekipleri, şüpheli şahısları arama yapmak istiyorlar, şahısların verdiği cevap şok edici;
“Bizi arayamazsınız, siz kimsiniz lan burası bizim mekânımız” oluyor. Bu durum “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Noktasından “siz kimsiniz lan” noktasına getirilen durumdur.
Bu şahısların yakınları tarafından darp edilip şiddet gören polisler rapor alıyor. Suçlular savcılığa sevk ediliyor ve çıkarıldıkları mahkemede serbest bırakılıyor.
Toplumun güvenliğini sağlayan devletin polisi şiddete uğruyor ve serbest bırakılıyor.
Polis şiddete başvurdu diye ayaklanan medya neredesin? Bu Polisin bağlı bulunduğu birimler, İç İşleri Bakanlığı neredesin?
Olayların iç yüzü bilinmeden bir anlık görüntü ile memurunu sorgusuz sualsiz açığa alan devlet yetkileri neredesiniz?
Cevap koca bir sessizlik maalesef.
Polis de yapsa şiddete karşıyım. Cezalandırma noktasında neden ayrımcılık yapılıyor?
Buradan şu sonucu çıkartıyorum;
Gerek medya, gerek siyasiler, gerek adli birimler el birliği ile Polisin itibarını yerle bir ettiler.
Gelinen nokta ise bir şüpheli şahsın “ Sen Kimsin lan” lafını çekinmeden söyleyebilme durumudur.
Değerli dostlarım; Polisler, Ütopyadan gelip de içimizde görev yapan insanlar değiller. İçimizden birileri. Komşumuzdan, akrabamızdan, sınıf arkadaşlarımızdan, kısacası bizden biri.
Polislerin bir vatandaşı şiddet uygularken izlendiğinde feryat figan olunuyor. İnsanlık dışı, cani-katil hatta küfreden bile oluyor. Peki, aynı hareket polise uygulanınca neden ses çıkmıyor? Bundan zevk alanları da ben insan diyemem.
Bir polisin çalışma saatini sordunuz mu hiç?
Özellikle yazın sahil kesimde görev yapan bir polis ile sadece ayaküstü sohbet edin. Geceden gelmiştir ve o gün akşama kadar ek görev yazılmıştır. Dinlendiği saati siz hesaplayın. 12 saat gece çalışıyor eve geliyor 2-3 saatlik uyku ile göreve gidiyor akşama kadar. Sonra sabah tekrar 6 ya da 7 de görev alıyor. Çocuğu ile eşi ile ilgilenmek, vakit geçirmek yok.
Büyük şehirlerde özellikle Nevruz zamanında, derby maçlarında, mitinglerde çalışma saatlerini kendileri dahi unutuyorlar. Yedikleri kumanyalar küflü. Uykusuz ve yorgun vücutlar. Ödülü yok.
Bazı olaylar sonunda cüzi miktardaki taltifleri almayı bekleyenleri de ikinci ir sürpriz yapılıp taltifler verilmiyor. Ama bunun yanında alan da alıyor. Çektikleri eziyet ömür hanelerine bir çizik atıyor.
Görev dönüşü geçirilen kalp krizleri, polislerin nasıl bir sistem ile çalıştığının açık bir göstergesi değil mi?
Son bomba da 10 Nisan da zam alan asker, yine %20 lik bir iyileştirme zammı daha alarak Emniyet Teşkilatını şok etti. Kimsenin askere verilen parada asla gözü olamaz. Bu ülkenin huzurunu ve güvenini sağlayan her personel aldığı parayı hak ediyordur. Fakat isyan etme noktası, neden Polise gelince kesenin ağzı kapanıyor durumudur. Kaldı ki polis zam değil özlük haklarını istiyor. Fazla mesai ücretlerini, ek göstergelerin yükseltilmesini
kısacası, Orhun Kitabeleri zamanından kalma yasaların değişmesini istiyor.
Polis artık kaybettirilen itibarını kazanmak ve verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyor.
E-MAİL:
[email protected]