Gönderen Konu: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği  (Okunma sayısı 125068 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ahmet ÖZTÜRK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 2032
  • Thanked: 235 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #75 : 13 Kasım 2012, 01:05:59 »
Ahmet Bey,

özel taşıma çantaları ekstra ücrete tabidir. Önümüzdeki dönemde açı değiştirme pullarını da ekleyeceğiz kutu içeriğine; şu anda istek üzerine özel ölçü yapıyoruz.

Tüm ürünlerimizi perakende olarak hem Komando'dan hem de fabrikadan satın alabilirsiniz. Bayii satışları için lütfen Komando Av ve/veya Yazıcılar Av ile iletişime geçin.

Selamlar
Ömer bey ilginize teşekkür ederim..Tüm ürünlerinizi fabrikadan perakende alabilmek güzel..ANCAK !!! Taşıma çantası ve ayar pulları konusunda sizinle aynı fikirde değilim..hadi çantadanda vazgeçtim ama şu pul meselesi çok büyük bir extra değil..Örneğin 37/57 sağ kundak ölçüleri tam benlik ama benim boyum 1.80 den fazla..ava yeni başlayan genç arkadaşlarımız örneğin sizin tüfeğinizi alıyor..farzedelim bayidede sadece bir adet var..bu tüfek bu arkadaşa kundak açısından uymuyor ve atışlar randıman vermiyor..bayiye gidiyor,danışıyor,bayi kendisine fişek değiştirmesini söylüyor..bir süre sonra bu arkadaş bu tüfekten soğuyor ve satılık ediyor..daha sonra bu tüfek hakkında forumlarda veryansın ediyor..bende  ilk başladığım yıllarda kundak açısının ne olduğunu bilmediğimden vurmuyor diye ne tüfeklerimi sattım..Bu yüzden Abdullah KARA ustamın bir sözünü hiç aklımdan çıkarmam:Her tüfek atar ama kundak vurdurur..selamlar..
  • Stoeger peregrine max 5
  • Ata Arms
Ahmet ÖZTÜRK
Lüleburgaz/KIRKLARELİ  1976
 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #76 : 13 Kasım 2012, 08:27:14 »
Ömer bey ilginize teşekkür ederim..Tüm ürünlerinizi fabrikadan perakende alabilmek güzel..ANCAK !!! Taşıma çantası ve ayar pulları konusunda sizinle aynı fikirde değilim..hadi çantadanda vazgeçtim ama şu pul meselesi çok büyük bir extra değil..Örneğin 37/57 sağ kundak ölçüleri tam benlik ama benim boyum 1.80 den fazla..ava yeni başlayan genç arkadaşlarımız örneğin sizin tüfeğinizi alıyor..farzedelim bayidede sadece bir adet var..bu tüfek bu arkadaşa kundak açısından uymuyor ve atışlar randıman vermiyor..bayiye gidiyor,danışıyor,bayi kendisine fişek değiştirmesini söylüyor..bir süre sonra bu arkadaş bu tüfekten soğuyor ve satılık ediyor..daha sonra bu tüfek hakkında forumlarda veryansın ediyor..bende  ilk başladığım yıllarda kundak açısının ne olduğunu bilmediğimden vurmuyor diye ne tüfeklerimi sattım..Bu yüzden Abdullah KARA ustamın bir sözünü hiç aklımdan çıkarmam:Her tüfek atar ama kundak vurdurur..selamlar..

Ahmet Bey merhaba,

pul meselesinde bence aynı fikirdeyiz. Pulları ekstra olarak sunmayacağız ki. Sadece ilk ürünlere yetişmedi; daha sonra pakete dahil edilecek. Şu anda üzerinde çalışma yapılıyor. Dostumuz Abdullah KARA gibi düşünüyoruz ve o nedenle herkese istediği kundağı sunuyoruz.

Selametle...

Çevrimdışı Zülküf ÖZDUMAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 588
  • Thanked: 336 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #77 : 13 Kasım 2012, 11:06:00 »
Sayın Köydemir, sayın Akdaş ve bu konuda bilgisi olan arkadaşlardan şunu öğrenmek isterim. Ben Avrupa namlulara baktığımda,  metal alaşımının yerli namlulardan çok farklı olduğu hissine kapılıyorum. Keza kubuz için de aynı şey geçerli.  Özellikle de yerli tüfeklerin fişek yatağı girişindeki traşlanmış bölge ve ejektör tırnakları metal olarak kalitesi düşük hissi veriyor. Acaba beretta,benelli, browning vb. ünlü markalar da  4140 mı kullanıyorlar, yok sa molibden,bakır vb. metallerden kendi markalarına özgü, özel alaşımlarmı kullanıyorlar? (Tabii bir de soğuk dövme olayı var) Sayın AKDAŞ, sizin şu ünlü markalara yaptığınızı belirttiğiniz namluların AK 212 veya sizden aldığım W&S 912 K süperpozenin namlusundan farkı nedir? AK 212’ nin namlu iç çapını “18,4 ve 18,5 arası yapıyoruz” demişsiniz. Bunun bir standardı yokmu? Şu bahsettiğiniz ünlü markalara yaptığınız namluların iç çapını kaç yapıyorsunuz? Özel olarak talep edersek AK 212’nin namlusunu  18,3 mm. (tabi bu iç çapa uygun şokları da) yapabilirmisiniz? SELAMLAR..
  • Robust 222
  • Breda Astro
  • Sarsılmaz Concorde
Zülküf ÖZDUMAN
1962/Diyarbakır
 

Çevrimdışı Mustafa DEMİRTAŞ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 4867
  • Thanked: 156 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #78 : 13 Kasım 2012, 13:48:28 »
Sizin için 71 cm namlu olanını tarttım, 2,910 geldi. 76 namlu ile 3,0 kg civarı olur.
.......................................
 agırlık 71 namlu ve knetik bir otomatik için mükemmel....
1968/amasya-istanbul-sarıyer
Hâlıkın dururken mahlûka tapma,
Şeytana uyup da yolundan sapma.(Lâ Edri)

VEFAT ETMİŞTİR
 

Çevrimdışı Volkan KÖYDEMİR

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 6325
  • Thanked: 1130 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #79 : 13 Kasım 2012, 14:16:22 »
Zülküf Bey, bildiğim kadar söyleyebilirim; metale bakınca kalite ve niteliği anlaşılması mümkün değil. Ancak pürüzlü veya pürüzsüz olması veya ona benzer görsel farklar bir yargı oluşturabilirse de her zaman doğruya götürmeyebilir. Bunları gördüğüm bazı şeyleri düşünerek yazdım.

Aynı malzeme olduğu halde sıcak veya soğuk dövme çelikler daha sağlam olur. Bu işlem ise esasen askeri ve genelde yivli silahlarda önemli. Dövme çelik yapmak için silah fabrikasına alınması gereken ek malzemeler oldukça pahalı diye okumuştum. Hatta epey pahalı. Bu işi yapanlar da av tüfeği için pek değilde, yivli silah üretenlerin av tüfeklerinde falan rastlanıyor. Ülkemizde yivli namlu üretebilen MKE ve Sarsılmaz. Yine de yivsiz namlularında uyguladılar mı uygulamadılar mı veya uyguluyorlar mı bilmek için laboratuvar analizi gerek. Bu ikisini ayırırsak, ülkemizde dövme çelik namlu üreten yoktur bence.

Namlu mazemesine gelince, mesela AISI 4140 kullanan her kim varsa, içindeki alaşım bellidir. Yine de namlunun üretimi ve çeliğin üretimindeki süreçler aynı alaşım çeliğin kalite farklarını oluşturabilir. Hatta aynı çeliği dövdüklerinde bile alaşım değişmez ama sağlamlığı değişir.

Namlu çapını arz talep belirliyor sanıyorum. Avrupa'da istenen çaplar Amerika'dakilerden daha dar genelde. Halen 18,3 mm tercih eden çok. Günümüzde Avrupa'da en yaygın çap bence 18,4 sayılır. Fişek malzemesinin de bu namluya uyuma daha yakın üretilmiş olabileceğini sanıyorum. 18,3 veya 18,5 de olsa pek fark etmez. Amerikan tüfeğiyle de Avrupa malıyla da av yapılıyor. Ben çapından ziyade yatak-namlu geçişlerinin, namlu şok geçişlerinin, şok daralmasının özenli yapılmış olmasını ararım ama bunları gözle fark etmek nerdeyse imkansız. Atış yapınca belli olur. Güvenilir imalatçılardan almak gerek.
1968
Dünya, kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.  Albert Einstein.
 

Çevrimdışı Tarkan ÖZHENDEKCİ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 969
  • Thanked: 31 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #80 : 13 Kasım 2012, 15:38:27 »
Zülküf Bey, bildiğim kadar söyleyebilirim; metale bakınca kalite ve niteliği anlaşılması mümkün değil. Ancak pürüzlü veya pürüzsüz olması veya ona benzer görsel farklar bir yargı oluşturabilirse de her zaman doğruya götürmeyebilir. Bunları gördüğüm bazı şeyleri düşünerek yazdım.

Aynı malzeme olduğu halde sıcak veya soğuk dövme çelikler daha sağlam olur. Bu işlem ise esasen askeri ve genelde yivli silahlarda önemli. Dövme çelik yapmak için silah fabrikasına alınması gereken ek malzemeler oldukça pahalı diye okumuştum. Hatta epey pahalı. Bu işi yapanlar da av tüfeği için pek değilde, yivli silah üretenlerin av tüfeklerinde falan rastlanıyor. Ülkemizde yivli namlu üretebilen MKE ve Sarsılmaz. Yine de yivsiz namlularında uyguladılar mı uygulamadılar mı veya uyguluyorlar mı bilmek için laboratuvar analizi gerek. Bu ikisini ayırırsak, ülkemizde dövme çelik namlu üreten yoktur bence.

Namlu mazemesine gelince, mesela AISI 4140 kullanan her kim varsa, içindeki alaşım bellidir. Yine de namlunun üretimi ve çeliğin üretimindeki süreçler aynı alaşım çeliğin kalite farklarını oluşturabilir. Hatta aynı çeliği dövdüklerinde bile alaşım değişmez ama sağlamlığı değişir.

Namlu çapını arz talep belirliyor sanıyorum. Avrupa'da istenen çaplar Amerika'dakilerden daha dar genelde. Halen 18,3 mm tercih eden çok. Günümüzde Avrupa'da en yaygın çap bence 18,4 sayılır. Fişek malzemesinin de bu namluya uyuma daha yakın üretilmiş olabileceğini sanıyorum. 18,3 veya 18,5 de olsa pek fark etmez. Amerikan tüfeğiyle de Avrupa malıyla da av yapılıyor. Ben çapından ziyade yatak-namlu geçişlerinin, namlu şok geçişlerinin, şok daralmasının özenli yapılmış olmasını ararım ama bunları gözle fark etmek nerdeyse imkansız. Atış yapınca belli olur. Güvenilir imalatçılardan almak gerek.

Özellikle namlunun işlenmesi sırasında delme hızı bile etkiler metali. Kılcal çatlaklar oluşabilir. Veya ortamın ısısı, delme sırasındaki soğutmanın ne derece olduğu, bunlar belirleyici sebepler. Ortamda ani soğuma veya ısınma var mı, vs.. İmalathaneye termometre asıp ortamın sıcaklığını ölçen bile var. Ama sonuçta bizim yaptığımız av için bu kadar teferruat çok fazla. Yatak-namlu-şok hakkında yazdıklarınız normalde aklıma gelmez ama insan okurken "Aaaa evet, ne kadar doğru" diye düşünüyor. Daha on fırın ekmek yemem lazım..

Dövme çeliğe gelince, namlu değil de genel olarak metal bir parçadan bahsedersek; malzemeyi oluşturan demir atomlarının belli bir dizilişi (kafes yapısı) var. Ayrıca Karbon atomları da bu malzemenin bünyesinde bulunmakta ve onların da belli bir düzeni var. Siz ısı ile malzemeyi yumuşattığınız zaman Demir atomlarının düzeni bozuluyor ve hareket etmeye başlıyorlar. Sıvı olduklarında ise hiçbir düzen kalmıyor (Sıvı ve gazlarda belli bir atom dilişinin olmaması gibi). Bu noktadan (yumuşama noktasından) sonra eğer malzemeyi döverek soğutursanız, Karbon atomlarını olması gereken yerlere değil de Demir atomlarının aralarına girmeye zorlamış olursunuz. Halbuki hiç dokunmasanız ve yavaş yavaş soğutsanız (su vermeseniz), her atom olması gereken yere geri döner ve standart özellikler geri gelir. Ama döverek aralara sıkıştırdığınız Karbon atomları çeliğin kafes yapısını gerer (Distorsiyon). Saçma sapan yerlere düzensiz olarak yerleşirler. Bu gerilim sonucunda kafes yapı kasılır ve metal sertleşir. İşte su ve yağ vermenin genel mantığı da budur. Ani soğutma ile atomları oldukları yere zımbalamak. Ama çelik aynı zamanda kırılganlaşır da.. Bunu önlemek için de belli bir sıcaklığa kadar malzemeyi ısıtarak ısıl işlem uygulanır. Hem daha sert hem de çabuk kırılmayan bir malzeme elde edilir. Katkılardan bahsetmiyorum, çünkü çelik nerede kullanılacaksa ona göre katkı yapılır. Söylediğiniz doğru, bu malzemeler pahalı..  Velhasıl-ı kelam, dövme çeliğin diğerinden sağlam olmasının sebebi böyle..

Başınızı ağrıttım, hakkınızı helal ediniz efenim :)   
« Son Düzenleme: 13 Kasım 2012, 15:51:35 Gönderen: Tarkan ÖZHENDEKCİ »
  • Yıldız Elegant A3T
  • Akdaş AG 212S
  • Hatsan Escort
  • Öncü Tek Kırma
  • Kızılcık Dalından Sapan
1977 - BOLU - İstanbul
 

Çevrimdışı Raha BOLAT

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 623
  • Thanked: 113 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #81 : 13 Kasım 2012, 16:19:33 »
Özellikle namlunun işlenmesi sırasında delme hızı bile etkiler metali. Kılcal çatlaklar oluşabilir. Veya ortamın ısısı, delme sırasındaki soğutmanın ne derece olduğu, bunlar belirleyici sebepler. Ortamda ani soğuma veya ısınma var mı, vs.. İmalathaneye termometre asıp ortamın sıcaklığını ölçen bile var. Ama sonuçta bizim yaptığımız av için bu kadar teferruat çok fazla. Yatak-namlu-şok hakkında yazdıklarınız normalde aklıma gelmez ama insan okurken "Aaaa evet, ne kadar doğru" diye düşünüyor. Daha on fırın ekmek yemem lazım..

Dövme çeliğe gelince, namlu değil de genel olarak metal bir parçadan bahsedersek; malzemeyi oluşturan demir atomlarının belli bir dizilişi (kafes yapısı) var. Ayrıca Karbon atomları da bu malzemenin bünyesinde bulunmakta ve onların da belli bir düzeni var. Siz ısı ile malzemeyi yumuşattığınız zaman Demir atomlarının düzeni bozuluyor ve hareket etmeye başlıyorlar. Sıvı olduklarında ise hiçbir düzen kalmıyor (Sıvı ve gazlarda belli bir atom dilişinin olmaması gibi). Bu noktadan (yumuşama noktasından) sonra eğer malzemeyi döverek soğutursanız, Karbon atomlarını olması gereken yerlere değil de Demir atomlarının aralarına girmeye zorlamış olursunuz. Halbuki hiç dokunmasanız ve yavaş yavaş soğutsanız (su vermeseniz), her atom olması gereken yere geri döner ve standart özellikler geri gelir. Ama döverek aralara sıkıştırdığınız Karbon atomları çeliğin kafes yapısını gerer (Distorsiyon). Saçma sapan yerlere düzensiz olarak yerleşirler. Bu gerilim sonucunda kafes yapı kasılır ve metal sertleşir. İşte su ve yağ vermenin genel mantığı da budur. Ani soğutma ile atomları oldukları yere zımbalamak. Ama çelik aynı zamanda kırılganlaşır da.. Bunu önlemek için de belli bir sıcaklığa kadar malzemeyi ısıtarak ısıl işlem uygulanır. Hem daha sert hem de çabuk kırılmayan bir malzeme elde edilir. Katkılardan bahsetmiyorum, çünkü çelik nerede kullanılacaksa ona göre katkı yapılır. Söylediğiniz doğru, bu malzemeler pahalı..  Velhasıl-ı kelam, dövme çeliğin diğerinden sağlam olmasının sebebi böyle..

Başınızı ağrıttım, hakkınızı helal ediniz efenim :)   
Faydalı bilgiler.ısıl işlemi iyi kötü biliyordum ama bu daha basit ve anlaşılır olmuş.
Demirin içine kromu doldurmakla olmuyor bu işler:)
Raha BOLAT
1977 kırıkkale
 

Çevrimdışı Bülent SALIK

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 91
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #82 : 13 Kasım 2012, 18:55:19 »
15.000 fişek atışımızı tamamladık!

binde 10 çok başarılı, binde 20 ise iyi ve kabul edilebilir olarak değerlendiriliyor.

AK 212 beklediğimiz sonucu bize sundu: binde 2,5 ! : Bu miktarın 2,0'ı fişek arızası ve 0,5'i ise tüfek kaynaklı olarak tespit edilmiştir. Sadece kaliteli fişekler kullanmak sonucu değiştirebilir.
Tüfekte kesinlikle gevşeme, deformasyon, bozulma, kırılma, yarılma vb. olmamıştır.

En kısa zamanda videoları paylaşacağım.

Selamlar...
Ömer size ulaşamıyorum bir telefonunuzu versenizde sizinle görüşsek size bir pazar açmak istiyorum selamlar.
Bülent SALIK
0 Rh + 1969 MANİSA ikamet TEKİRDAĞ
Özkanlar fx 15 cesa süperpoze vursan 92 a
 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #83 : 13 Kasım 2012, 21:06:11 »
Sayın Köydemir, sayın Akdaş ve bu konuda bilgisi olan arkadaşlardan şunu öğrenmek isterim. Ben Avrupa namlulara baktığımda,  metal alaşımının yerli namlulardan çok farklı olduğu hissine kapılıyorum. Keza kubuz için de aynı şey geçerli.  Özellikle de yerli tüfeklerin fişek yatağı girişindeki traşlanmış bölge ve ejektör tırnakları metal olarak kalitesi düşük hissi veriyor. Acaba beretta,benelli, browning vb. ünlü markalar da  4140 mı kullanıyorlar, yok sa molibden,bakır vb. metallerden kendi markalarına özgü, özel alaşımlarmı kullanıyorlar? (Tabii bir de soğuk dövme olayı var) Sayın AKDAŞ, sizin şu ünlü markalara yaptığınızı belirttiğiniz namluların AK 212 veya sizden aldığım W&S 912 K süperpozenin namlusundan farkı nedir? AK 212’ nin namlu iç çapını “18,4 ve 18,5 arası yapıyoruz” demişsiniz. Bunun bir standardı yokmu? Şu bahsettiğiniz ünlü markalara yaptığınız namluların iç çapını kaç yapıyorsunuz? Özel olarak talep edersek AK 212’nin namlusunu  18,3 mm. (tabi bu iç çapa uygun şokları da) yapabilirmisiniz? SELAMLAR..


Zülküf Bey merhaba,
Komando Av vitrinindeki Avrupa tüfeklerin fiyatlarını az çok biliyorum. 10.000,00 TL altındaki tüfeklerin (hangi marka olursa olsun) namluları 4140'dır ve kubuzları da bizimkilerle aynıdır, hatta daha düşük olanlar olabilir. Fotoğrafta gördüğünüz şekilde kubuzu özel yaptırıyor ve kendimiz işliyoruz. Kubuzdaki çeliğimiz 1050 dövme çeliktir. İç parçalarda ise Akdaş pozelerinin 10.000,00 TL ve altındaki yabancı tüfeklerin bazılarından üstün olduğunu, en iyi olanlara muadil olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İç parçaları 4140 malzemeden üretiyoruz, parça sertliğini 45 rockwell olarak ölçüyoruz. Özetle Avrupa standartlarında üretim yapıyoruz. Şöyle 20.000,00 TL ve üzeri tüfeklere çıkarsak durum değişiyor. Kubuzu da 4140'dan yapıyorlar, bazen krom-nikel kullanıyorlar; daha özel namlu ve iç parça çelikleri kullanıyorlar vs.. Bu gibi ultra lüks tüfeklere karşı hisse kapılmak, hayran kalmak normaldir ama 10.000,00 TL altındaki tüfekler için bunu asla söyleyemem, hatta ahşap işçilikleri BÜTÜN Huğlu markalarından daha geride oluyor, bizzat birçok tüfek inceledim. Ama tercih ve hayranlık hissi kullanıcıya aittir; istediği gibi de kullanacaktır...



Volkan Bey'inde daha önce söylediği gibi yivsiz namlu için 4140 bile çok! Eskiden hangi çelik kullanılıyordu? Kaç yıldır moda oldu bu 4140 ? 30 senelik hala kullanımdaki Huğlu tüfekleri 4140 mı? Hayır... Namluyu kafamıza takmayalım yani; olması gerekenden daha sağlam ve kaliteliler . Yerli üreticilerin çoğu artık 4140 kullanıyor. Artık önemli olan ne kadar emek çekildiğidir; kullanılan malzeme değil.


Namlu iç çapı konusunda şunları söyleyebilirim:
Ben derin teknik konularda uzman değilim, ancak sizlerle Sadık ustamızdan aldığım bilgileri paylaşacağım. Bir standart yok mu diye sormuşsunuz Zülküf Bey; evet bir standart var dünyada ve biz de onu uyguluyoruz. 18,20 - 18,90 arası dünyadaki bütün önemli üreticiler tarafından kabul edilen değerlerdir ve her marka kendi ortalamasını tercih edip üretim yapmaktadır. Mesela ortalama olarak Browning 18,50, Beretta 18,40, SKB 18,60... tercih etmektedir. Bizde ortalama 18,40 olarak üretim yapıyoruz ve isteğe göre biraz değişebiliyor. Söylediğiniz gibi 18,30 mm bir namlu ve uygun şoklar özel olarak yapılır, ancak tuzlu olacağını hatırlatmak isterim. Yabancı markaya ürettiğimiz namlunun özelliklerini sormuşsunuz: İç çapı, kullanılan malzeme vs. tamamen aynıdır, tek fark bazen kostik boya olmasıdır. Haricinde bir farktan bahsedemem.

Ülke olarak yüzey kaplama teknolojilerinde gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğumuz için ürettiğimiz metal ürünlerini aklınıza gelen o ülkeler gibi çekici, göz alıcı bir halde sergileyemiyoruz. Bunu tüfeğe indirgeyerek söylemek tüm yerli üreticilere haksızlık olur ve işin doğrusu ihaleyi tüfek sektörüne bırakmak yanlıştır. Ama ne yazık ki tüfek de metal bir şey olduğu için görsellik açısından Avrupalı rakiplerinin yanında biraz geri kalabiliyor. Özellikle iç parçaların göze daha hoş gelmesinin nedeni kullandıkları görsel çeşitli kaplamalardır. Yerlilerin gözünüze kalitesiz görünmesinin sebebi belki de budur, aklıma başka bir şey gelmiyor.  Zira aynı çelik aynı parça söz konusu olan...

Konunun biraz dışında olabilir, fakat yine de bir kaç kelam etmek istiyorum bu "his" konusunda. Lütfen söylediklerim yanlış anlaşılmasın ve kimse kişisel olarak üstüne alınmasın. Ülke olarak maalesef hemen hemen bütün sektörlerde inanılmaz bir yabancı marka ve mal takıntısı doğmuş durumda. Yabancı marka ve malları gördüğümüzde kesin iyidir, adamlar yapmış abi... vs. diyoruz. Birçok konuda bu yaklaşım doğru da olsa fazla kendimizi kaptırdığımız için sektörü her ne olursa olsu yerli üreticiye haksızlık eder hale geliyoruz. Dünyaca ünlü malların kalitesi tartışılmaz, ancak uluslararası devlerle savaşma gücüne, tahmin edeceğiniz gibi, sahip olmayan yerli ise sonuç olarak ya dükkanı kapatıyor ya da ayakta kalmak için başka numaralar deniyor. Hikayeyi hepimiz biliyoruz...

Bu takıntımız öyle ileri boyutlara varıyor ki yerli malı olduğunu bildiğimiz şeylerde bile yabancı marka arıyoruz. Yerli üreticiler git gide isim tercihlerini yabancı dilde kullanıyor vs.... Bunu bizim Akdaş'ta canlı olarak yaşadık. Baz modeldeki süperpoze için konuşuyorum: Satışların %70'i Webley&Scott yüzde %30 Akdaş olarak gerçekleşti. İnsanımız genelde yabancı markayı istedi ve kimisi daha havalı olacağını, kimisi ikinci elde değerli olacağını falan düşündü, kimisine de öyle denk geldi herhalde...  Bilemem... Lütfen yanlış anlaşılmasın, serbest piyasada herkes istediğini alır satar, keyfine bakar...

Bağlamak istediğim nokta ise şudur: Hal böyle iken yabancı marka tüfeklerin hepsi gözümüze çok farklı geliyor. Tabii ki iyiler, ama sandığımız kadar üstün ve farklı şeyler değiller. 25.000,00 TL'lik tüfeği eline aldığında Sadık ustamız bile oldukça beğenerek seyrediyor ve ellerine sağlık diyor, 80.000,00 Sterlin değerindeki Holland&Holland'ı daha bir farklı inceliyor. Ama 15.000 ve altı fiyat etiketine sahip tüfekler için (Yarı otomatiklerin mühendislik kısmından bahsetmiyorum, konumuz başta çifte ve pozeler olmak üzere işçilik, malzeme...) aynısı söylemek aslında imkansız. Ünlü markaların ayakta kalmak için seri ve hızlı bir şekilde üretmek zorunda oldukları oldukça standart ve zayıf işçilikli tüfeklerden bahsediyoruz. Biz bunları bile büyüttükçe fiyatları da büyüyecek, yerli üretici de gitgide küçülecek ve değersizleşecektir...

Tabii ki herkesin kendi kararıdır, kimse kimseye karışamaz, ancak ülkemizde yapılan güzel işleri bu ülkenin vatandaşı olarak desteklemek başta bize düşer diye düşünüyorum. Tam çakmaklı bir tüfeği üretebilecek kadar usta ve yetenekli bir insan bu ülkede yetişebiliyorsa, demek ki biz çok daha iyi şeyleri zamanla başarabiliriz. Sağduyu...

Biraz uzattım kusura bakmayın, okuduğunuz için teşekkür ederim. Şahsi fikirlerimi geniş bir kullanıcı kitlesine sahip ve bilgili insanları bünyesinde barındıran bir ortamda paylaşmak benim memnun etti.
Umarım açıklayıcı bilgiler verebilmişimdir. Yazdıklarım şahsi görüşümdür, tekrar hatırlatmak isterim.

Saygılar, Sevgiler...
« Son Düzenleme: 14 Kasım 2012, 15:14:42 Gönderen: Ömer AKDAŞ »
 

Çevrimdışı Can EMiR

  • *
  • İleti: 112
  • Thanked: 2 times
  • Kırmızı ve Beyaz
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #84 : 13 Kasım 2012, 22:39:22 »
Açık yüreklilikle vermiş olduğunuz bilgiler ile bizleri aydınlattığınız için çok teşekkür ederim. Gönül ister ki bütün üreticiler sizlerin paylaştığı bilgileri , grupman testleri vb. dökümanları sitelerinde tüketicilerine sunsalar ve kullanıcıların aklında soru işareti kalmasa. Bu olayı şimdiye kadar bir siz bir de Yıldız silahta gördüm.
Avcılık Merhamet ve Vicdan Gerektiren Bir Sorumluluktur. İkisini Bir Arada Taşımayana Avcı Değil, İNSAN Bile Denemez. EMİR

https://www.facebook.com/kirmizivebeyaz
0542 560 EMiR
 

barışgökduman

  • Ziyaretçi
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #85 : 13 Kasım 2012, 23:05:23 »
Zülküf Bey merhaba,
Komando Av vitrinindeki Avrupa tüfeklerin fiyatlarını az çok biliyorum. 10.000,00 TL altındaki tüfeklerin (hangi marka olursa olsun) namluları 4140'dır ve kubuzları da bizimkilerle aynıdır, hatta daha düşük olanlar olabilir. Fotoğrafta gördüğünüz şekilde kubuzu özel yaptırıyor ve kendimiz işliyoruz. Kubuzdaki çeliğimiz 1050 dövme çeliktir. İç parçalarda ise Akdaş pozelerinin 10.000,00 TL ve altındaki yabancı tüfeklerin bazılarından üstün olduğunu, en iyi olanlara muadil olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İç parçaları 4140 malzemeden üretiyoruz, parça sertliğini 45 rockwell olarak ölçüyoruz. Özetle Avrupa standartlarında üretim yapıyoruz. Şöyle 20.000,00 TL ve üzeri tüfeklere çıkarsak durum değişiyor. Kubuzu da 4140'dan yapıyorlar, bazen krom-nikel kullanıyorlar; daha özel namlu ve iç parça çelikleri kullanıyorlar vs.. Bu gibi ultra lüks tüfeklere karşı hisse kapılmak, hayran kalmak normaldir ama 10.000,00 TL altındaki tüfekler için bunu asla söyleyemem, hatta ahşap işçilikleri BÜTÜN Huğlu markalarından daha geride oluyor, bizzat birçok tüfek inceledim... Ama tercih ve hayranlık hissi kullanıcıya aittir; istediği gibi de kullanacaktır...



Volkan Bey'inde daha önce söylediği gibi yivsiz namlu için 4140 bile çok! Eskiden hangi çelik kullanılıyordu? Kaç yıldır moda oldu bu 4140 ? 30 senelik hala kullanımdaki Huğlu tüfekleri 4140 mı? Hayır... Namluyu kafamıza takmayalım yani; olması gerekenden daha sağlam ve kaliteliler . Yerli üreticilerin çoğu artık 4140 kullanıyor.


Namlu iç çapı konusunda şunları söyleyebilirim:
Ben derin teknik konularda uzman değilim, ancak sizlerle Sadık ustamızdan aldığım bilgileri paylaşacağım. Bir standart yok mu diye sormuşsunuz Zülküf Bey; evet bir standart var dünyada ve biz de onu uyguluyoruz. 18,20 - 18,90 arası dünyadaki bütün önemli üreticiler tarafından kabul edilen değerlerdir ve her marka kendi ortalamasını tercih edip üretim yapmaktadır. Mesela Browning 18,50, Beretta 18,40, SKB 18,60... tercih etmektedir ortalama olarak. Bizde ortalama olarak 18,40 olarak üretim yapıyoruz ve isteğe göre biraz değişebiliyor. Söylediğiniz gibi 18,30 mm bir namlu ve uygun şoklar özel olarak yapılır, ancak tuzlu olacağını hatırlatmak isterim. Yabancı markaya ürettiğimiz namlunun özelliklerini sormuşsunuz: İç çapı, kullanılan malzeme vs. tamamen aynıdır, tek fark bazen kostik boya olmasıdır. Haricinde bir farktan bahsedemem.

Ülke olarak yüzey kaplama teknolojilerinde gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğumuz için ürettiğimiz metal ürünleri aklınıza gelen o ülkeler gibi çekici bir halde sergileyemiyoruz. Bunu tüfeğe indirgeyerek söylemek tüm yerli üreticilere haksızlık olur ve işin doğrusu ihaleyi tüfek sektörüne bırakmak yanlıştır. Ama ne yazık ki tüfek de metal bir şey olduğu için görsellik açısından biraz geri kalabiliyor Avrupalı rakipleri yanında. Özellikle iç parçaların göze daha hoş gelmesinin nedeni kullandıkları görsel çeşitli kaplamalardır. Yerlilerin gözünüze kalitesiz görünmesinin sebebi belki de budur, aklıma başka bir şey gelmiyor.  Zira aynı çelik aynı parça söz konusu olan...

Konunun biraz dışında olabilir, fakat yine de bir kaç kelam etmek istiyorum bu "his" konusunda. Lütfen söylediklerim yanlış anlaşılmasın ve kimse kişisel olarak üstüne alınmasın. Ülke olarak maalesef hemen hemen bütün sektörlerde inanılmaz bir yabancı marka ve mal takıntısı doğmuş durumda. Yabancı marka ve malları gördüğümüzde kesin iyidir, adamlar yapmış abi... vs. diyoruz. Birçok konuda bu yaklaşım doğru da olsa fazla kendimizi kaptırdığımız için sektörü her ne olursa olsu yerli üreticiye haksızlık eder hale geliyoruz. Dünya üncü malların kalitesi tartışılmaz, ancak uluslararası devlerle savaşma gücüne, tahmin edeceğiniz gibi, sahip olmayan yerli ise sonuç olarak ya dükkanı kapatıyor ya da ayakta kalmak için başka numaralar deniyor. Hikayeyi hepimiz biliyoruz...

Bu takıntımız öyle ileri boyutlara varıyor ki yerli malı olduğunu bildiğimiz şeylerde bile yabancı marka arıyoruz. Yerli üreticiler git gide isim tercihlerini yabancı dilde kullanıyor vs.... Bunu bizim Akdaş'ta canlı olarak yaşadık. Baz modeldeki süper poze için konuşuyorum: Satışların %70'i Webley&Scott yüzde %30 Akdaş olarak gerçekleşti. İnsanımız genelde yabancı markayı istedi ve kimisi daha havalı olacağını, kimisi ikinci elde değerli olacağını falan düşündü, kimisine de öyle denk geldi herhalde...  Bilemem... Lütfen yanlış anlaşılmasın, serbest piyasada herkes istediğini alır satar, keyfine bakar...

Bağlamak istediğim nokta ise şudur: Hal böyle iken yabancı marka tüfeklerin hepsi gözümüze çok farklı geliyor. Tabii ki iyiler, ama sandığımız kadar üstün ve farklı şeyler değiller. 25.000,00 TL'lik tüfeği eline aldığında Sadık ustamız bile oldukça beğenerek seyrediyor ve ellerine sağlık diyor, 80.000,00 Sterlin değerindeki Holland&Holland'ı daha bir farklı inceliyor. Ama 15.000 ve altı fiyat etiketine sahip tüfekler için (Yarı otomatiklerin mühendislik kısmından bahsetmiyorum, konumuz başta çifte ve pozeler olmak üzere işçilik, malzeme...) aynısı söylemek aslında imkansız. Ünlü markaların ayakta kalmak için seri ve hızlı bir şekilde üretmek zorunda oldukları oldukça standart ve zayıf işçilikli tüfeklerden bahsediyoruz.... Biz bunları bile büyüttükçe fiyatları da büyüyecek, yerli üretici de gitgide küçülecek ve değersizleşecektir...

Tabii ki herkesin kendi kararıdır, kimse kimseye karışamaz, ancak ülkemizde yapılan güzel işleri bu ülkenin vatandaşı olarak desteklemek başta bize düşer diye düşünüyorum. Tam çakmaklı bir tüfeği üretebilecek kadar usta ve yetenekli bir insan bu ülkede yetişebiliyorsa, demek ki biz çok daha iyi şeyleri zamanla başarabiliriz. Sağduyu...

Biraz uzattım kusura bakmayın, okuduğunuz için teşekkür ederim. Şahsi fikirlerimi geniş bir kullanıcı kitlesine sahip ve bilgili insanları bünyesinde barındıran bir ortamda paylaşmak benim memnun etti.
Umarım açıklayıcı bilgiler verebilmişimdir. Yazdıklarım şahsi görüşümdür, tekrar hatırlatmak isterim.

Saygılar, Sevgiler...


[/quote]Ömer bey,
Bugüne kadar hiçbir yerli silah firması yetkilisinin bu kadar zaman ayırıp samimi bir şekilde bizlere açıklama yaptığına şahit olmadım.Ağzınıza yüreğinize sağlık.Allah sizlerin yolunu açık etsin.İnşallah bu kış yıllık iznimde sizleri ziyaret edeceğim.
Saygılar
« Son Düzenleme: 13 Kasım 2012, 23:07:44 Gönderen: Barış GÖKDUMAN »
 

Çevrimdışı Zülküf ÖZDUMAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 588
  • Thanked: 336 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #86 : 13 Kasım 2012, 23:22:50 »
Sayın Akdaş, Avrupa takıntısı olanlar olabilir, ben de yok. Bunun ispatı sizin ürettiğiniz W&S 912k model süperpoze tüfeğinizi form üyeleri arasında ilk alanlardan biriyim.  Müşterilerinizin % 70'nin (bunların içinde ben de varım) Akdaş yerine W&S markasını (sizin ürettiğinizi bilmelerine rağmen 100-150 tl. fazla vererek) almalarını "Avrupa takıntısı" olarak değerlendirmeniz bence yanlış olmuş! Çünkü, bu yüzdelerin oluşumunda , İngilizlerin CIP yeterlilik testini (Permanent International Commission for the Proof of Small Arms) geçmeyen tüfekleri ithal etmeyecekleri düşüncesinin belirleyici olabileceğini de  sanırım düşünmüşsünüzdür. Çünkü yakın bir gelecekte çelik saçma zorunluluğunun geleceğini herkes biliyor.  En azından ben, bu nedenle W&S' yi tercih ettim. Ve belirttiğiniz % 70'in büyük bir kısmının da, Avrupalıların  standart kalite kontrolleri nedeniyle bu tercihi yaptıklarını düşünüyorum. Ve bu müşteri tercihlerinin de sizleri tetiklediğini, kalite testlerini başlattığını (15 000 fişek testleri vb.) görmek bizleri hem sevindirip, hem de yaptığımız tercihlerin, rekabet ve kaliteyi  katkısı nedeniyle doğru olduğunu düşünüyorum.
   Müşteri hizmetleri kalitesi yanında , ilgili, samimi ve çıkarı ikinci planda tutan AKDAŞ farkını, birebir yaşamış ve bunu diğer başlıklar altında dile getirmiş bir müşteriniz olarak, umarım eleştirilerimi katkı olarak alırsınız. Patern testlerinizi yayımlamanızı da sabırsızlıkla bekliyoruz. SELAMLAR..
  • Robust 222
  • Breda Astro
  • Sarsılmaz Concorde
Zülküf ÖZDUMAN
1962/Diyarbakır
 

Çevrimdışı Zülküf ÖZDUMAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 588
  • Thanked: 336 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #87 : 13 Kasım 2012, 23:43:03 »
Şunu belirtmeyi unutmuşum! Sizin markayı seçerken beni en çok etkileyen, sizin yukarıda gösterdiğiniz kubuzun dolu malzemeden işlenme aşamaları ile fotoğrafını vermediğiniz tetik gurubunun temiz işçiliğiydi. O fotoğrafı da ben buldum (sizin sayfalarınızda yok!). Ömer ve Sadık AKDAŞ' ın biz avcı camiasına verdiği değer nedeni ile yayınlıyorum.
 
photo sharing sites
  • Robust 222
  • Breda Astro
  • Sarsılmaz Concorde
Zülküf ÖZDUMAN
1962/Diyarbakır
 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #88 : 14 Kasım 2012, 09:06:34 »
Sayın Akdaş, Avrupa takıntısı olanlar olabilir, ben de yok. Bunun ispatı sizin ürettiğiniz W&S 912k model süperpoze tüfeğinizi form üyeleri arasında ilk alanlardan biriyim.  Müşterilerinizin % 70'nin (bunların içinde ben de varım) Akdaş yerine W&S markasını (sizin ürettiğinizi bilmelerine rağmen 100-150 tl. fazla vererek) almalarını "Avrupa takıntısı" olarak değerlendirmeniz bence yanlış olmuş! Çünkü, bu yüzdelerin oluşumunda , İngilizlerin CIP yeterlilik testini (Permanent International Commission for the Proof of Small Arms) geçmeyen tüfekleri ithal etmeyecekleri düşüncesinin belirleyici olabileceğini de  sanırım düşünmüşsünüzdür. Çünkü yakın bir gelecekte çelik saçma zorunluluğunun geleceğini herkes biliyor.  En azından ben, bu nedenle W&S' yi tercih ettim. Ve belirttiğiniz % 70'in büyük bir kısmının da, Avrupalıların  standart kalite kontrolleri nedeniyle bu tercihi yaptıklarını düşünüyorum. Ve bu müşteri tercihlerinin de sizleri tetiklediğini, kalite testlerini başlattığını (15 000 fişek testleri vb.) görmek bizleri hem sevindirip, hem de yaptığımız tercihlerin, rekabet ve kaliteyi  katkısı nedeniyle doğru olduğunu düşünüyorum.
   Müşteri hizmetleri kalitesi yanında , ilgili, samimi ve çıkarı ikinci planda tutan AKDAŞ farkını, birebir yaşamış ve bunu diğer başlıklar altında dile getirmiş bir müşteriniz olarak, umarım eleştirilerimi katkı olarak alırsınız. Patern testlerinizi yayımlamanızı da sabırsızlıkla bekliyoruz. SELAMLAR..

Zülküf Bey sizin bu işi ne kadar ciddiye aldığınızı, her türlü detayı incelediğinizi çok iyi biliyorum. Sizin gibi durumla yakından ilgilenen yerli avcılarımızın olması çok sevindirici. Benim sözüm sizin gibi düşünenlere değildi, zaten öyle olmadığı da yazdıklarımdan anlaşılır diye düşünüyorum.

Eleştirileriniz bizim için her zaman önemli olacaktır. Samimi ifadeleriniz için teşekkür ederim.

Şunu belirtmeyi unutmuşum! Sizin markayı seçerken beni en çok etkileyen, sizin yukarıda gösterdiğiniz kubuzun dolu malzemeden işlenme aşamaları ile fotoğrafını vermediğiniz tetik gurubunun temiz işçiliğiydi. O fotoğrafı da ben buldum (sizin sayfalarınızda yok!). Ömer ve Sadık AKDAŞ' ın biz avcı camiasına verdiği değer nedeni ile yayınlıyorum.
 
photo sharing sites

Paylaşım için teşekkürler.


 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #89 : 14 Kasım 2012, 09:08:09 »
Alıntı
Ömer bey,
Bugüne kadar hiçbir yerli silah firması yetkilisinin bu kadar zaman ayırıp samimi bir şekilde bizlere açıklama yaptığına şahit olmadım.Ağzınıza yüreğinize sağlık.Allah sizlerin yolunu açık etsin.İnşallah bu kış yıllık iznimde sizleri ziyaret edeceğim.
Saygılar

Barış Bey her zaman bekleriz.

Selametle

Çevrimdışı Bülent YAZKAN

  • *
  • İleti: 73
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #90 : 23 Kasım 2012, 18:26:03 »
Sadık beye iki adet (biri arkadaşım için) AK-212 siparişi verdim inşallah haftaya elimde olacak,  geldiğinde tüfeğimi de avlarımı da paylaşırım inşallah,herkese rast gele.
Bülent YAZKAN
1961-Ordu

upload photos
 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #91 : 28 Kasım 2012, 18:11:22 »
Herkese merhaba,

daha önce bahsetmiş olduğum 15.000 atış testinin ayrıntılarını teknik sorumlu personelimiz özetlemiş. Ben de sizinle burada paylaşmak istiyorum:

"Test senaryomuz şu şekildedir.


7 adet Tüfek rastgele seçildi. Bu tüfeklerle sırası ile

50 adet  32 gr.

50 adet 28 gr.

50 adet 50 gr.

50 adet 32 gr.

50 adet karışık

fişek atıldı.

 

Karışık atışlar

25 adet 32 gr.

15 adet 28 gr

10 adet 50 gr.

fişeklerden oluşmaktadır.

 

Her tüfek 250 atış sonunda temizliği yapılarak hiçbir parçasına dokunulmadan atışlara devam edildi.

 

Bu atışlar sonrasında elde edilen hata oranları şu şekildedir.

 

Seri No:            Atış adedi:                    Hata sayısı:                  Hata oranı:

2395                 1000                            3                                  % 0,3

2402                 1000                            1                                  % 0,1

2295                 1000                            3                                  % 0,3

2296                 1000                            2                                  % 0,2

2304                 1000                            5                                  % 0,5

2293                 1000                            3                                  % 0,3

2399                 1000                            0                                  % 0,0
____________________________________________________________
Toplam             7000                            17                                % 0,243

 

 

İlk 5000 adetlik testimizde toplam hata sayısı 17, toplam hata oranı ise % 0,24 olarak gerçekleşmiştir.

 

Bu sonuçlara göre ençok hata veren iki tüfek seçildi. Bunlardan biri 5 hata veren 2304 serili tüfektir. Diğeri ise 3 hata veren tüfek arasından rastgele seçilen 2295 serili tüfektir.

 

Bu iki tüfekle ayrı ayrı 4000’er atış daha yapıldı. Bu tüfeklerde temizlik her 1000 atışta yapılmış olup yine hiçbir parçasına dokunulmamıştır.

 

Elde edilen sonuçlar şu şekildedir;

 

Seri No:            Atış adedi:                    Hata sayısı:                  Hata oranı:

2295                 4000                            11                                % 0,275

2304                 4000                            6                                  % 0,15
_______________________________________________________________
Toplam             8000                            17                                % 0,2125

 

2295 ve 2304 serili tüfeklerin 5000 adet sonucunda gerçekleşen oranları ise;

 

Seri No:            Atış adedi:                    Hata sayısı:                  Hata oranı:

2295                   5000                            14                                % 0,28

2304                   5000                            11                                % 0,22
______________________________________________________________
Toplam             10000                            25                                % 0,25

 

olarak gerçekleşti.

 

Toplam 15.000 adet atışta gerçekleşen toplam hata oranı ise % 0,2267 dir."




Çevrimdışı Suat ÇALIŞKAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 4409
  • Thanked: 5442 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #92 : 28 Kasım 2012, 18:40:03 »
rakamlar çok güzel.tebrikler. Paylaşım için ayrıca teşekkürler.sadık usta yine yapmış yapacağını...
  • HANİÇ ÇİFTE SXS 67.5 cm Mobil şoklu
  • WİNCHESTER SX3 RED PERFORMANCE
  • AKKAR ALTAY COMMANDO 20ga 66cm
İtibar paradan kıymetlidir, değerini bilene


BİGA/1979
 

Çevrimdışı Volkan KÖYDEMİR

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 6325
  • Thanked: 1130 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #93 : 28 Kasım 2012, 22:31:45 »
Gerçekten çok iyi. Ömürlük tüfek arayanlara yerli malı seçenek bu.

Yukarıdaki hataların nelerden kaynaklandığı veya kaynaklanmış olabileceği de biliniyorsa daha da iyi. Sözgelimi fişeklerle ilgiliyse yukarıdaki hata oranından iskonto edilir. Fişekten değilse ve hata sebebi tespit edilmişse, illaki devamındaki üretim sürecinde dikkate alınır. En önemlisi, silahların bir tarafı kırılmamış.

Bence fişeklerde de hata olmuş olabilir. Değilse bile, düşük gramajlı olanlar belki sorun çıkarmıştır.

Lafı geveliyorum, özünü diyeyim; hata çok az ama bu hata içinde fişeklerle ilgili olanlar var mıydı, merak ettim.

Bir de, şu tüfeklerle çeşitli şokların grupman yüzdeleri, görünümleri olsa güzel olurdu.

Şimdilik öğrenmek istediğim son şey; yabancıların POI dediği yüzde oranı bunlarda nasıl? Yani, mesela 36 m de isabet ettirilmek istenen noktanın üzerine ve altına yüzde kaç dağılıyor? Bir noktaya isabetli atış için bantın bir bölümü görülüyor mu yoksa kasanın üzerinden arpacığın üstü gibi mi nişan alınıyor?

Aslında saçma atılan namlularda nişan pek alınmaz ama pattern deseni için hedefe nişan almak şart. Hatta bazı avcılar bilhassa nişan alarak av yapıyor. Onun için öğrenmek istedim.

Çok sordum ama paylaşılması sakıncalı şeyler değil sanıyorum. Mümkün olursa, süresi bence önemli değil.

Selamlar
1968
Dünya, kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.  Albert Einstein.
 

Çevrimdışı Fehmi TUNCER

  • *
  • İleti: 148
  • Thanked: 7 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #94 : 01 Aralık 2012, 17:17:57 »
volkan bey kendiniz deniyerek yapabilirsınız
Fehmi TUNCER
1959 antalya/hakkari
 

Çevrimdışı Volkan KÖYDEMİR

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 6325
  • Thanked: 1130 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #95 : 02 Aralık 2012, 20:28:10 »
volkan bey kendiniz deniyerek yapabilirsınız

Alırsam kesin yaparım. Hepsi birbirini tutmaz ama güzeli nasıl merak eder insan. Yıldız'ın deneme atışlarının sonuçları bence gayet iyiydi. Beklediğimden iyi. Bu da ondan kötü değildir ama.. Elbet öğreniriz. Saygılarımla..
1968
Dünya, kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.  Albert Einstein.
 

Çevrimdışı İsmail CANDOĞAN

  • *
  • İleti: 275
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #96 : 02 Aralık 2012, 20:36:05 »
sadık abi yapmışsa" o tüfek olmuştur..taşı koysan atar
 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #97 : 07 Aralık 2012, 08:59:39 »
Gerçekten çok iyi. Ömürlük tüfek arayanlara yerli malı seçenek bu.

Yukarıdaki hataların nelerden kaynaklandığı veya kaynaklanmış olabileceği de biliniyorsa daha da iyi. Sözgelimi fişeklerle ilgiliyse yukarıdaki hata oranından iskonto edilir. Fişekten değilse ve hata sebebi tespit edilmişse, illaki devamındaki üretim sürecinde dikkate alınır. En önemlisi, silahların bir tarafı kırılmamış.

Bence fişeklerde de hata olmuş olabilir. Değilse bile, düşük gramajlı olanlar belki sorun çıkarmıştır.

Lafı geveliyorum, özünü diyeyim; hata çok az ama bu hata içinde fişeklerle ilgili olanlar var mıydı, merak ettim.

Bir de, şu tüfeklerle çeşitli şokların grupman yüzdeleri, görünümleri olsa güzel olurdu.

Şimdilik öğrenmek istediğim son şey; yabancıların POI dediği yüzde oranı bunlarda nasıl? Yani, mesela 36 m de isabet ettirilmek istenen noktanın üzerine ve altına yüzde kaç dağılıyor? Bir noktaya isabetli atış için bantın bir bölümü görülüyor mu yoksa kasanın üzerinden arpacığın üstü gibi mi nişan alınıyor?

Aslında saçma atılan namlularda nişan pek alınmaz ama pattern deseni için hedefe nişan almak şart. Hatta bazı avcılar bilhassa nişan alarak av yapıyor. Onun için öğrenmek istedim.

Çok sordum ama paylaşılması sakıncalı şeyler değil sanıyorum. Mümkün olursa, süresi bence önemli değil.

Selamlar

Volkan Bey merhaba,

bir süredir kimi kişisel nedenlerden ötürü forumda yazmaya vakit bulamadım. Herkese merhaba!
İlk sorunuza şu an yanıt verebilirim, ancak grupman ve POI için biraz daha beklememiz gerekecek. Ön çalışma yaptık, fakat faaliyet için vakit bulabilmiş değiliz.

Daha önce de değindiğim gibi bu %0,2267 hatanın %0,20 kadarı fişek kaynaklıdır. Düşük gramajla ilgili sorun çok da yaşanmış değil aslında. Özetle, sırf tüfek kaynaklı hata oranı çok daha düşüktür. İskonto yapabilirsiniz.

Sizlere hatalı fişeklerden bazılarının fotoğraflarını gönderiyorum. Tüfeğe girebilen ne varsa attık. Yalnızca pirinç altı kısımları bozuk olanlar tüfeğe girmedi tahmin edeceğiniz üzere.








Grupman ve POI derecelerini vakit bulunca tespit edip hemen paylaşacağım.

İyi günler

www.facebook.com/akdassilah



« Son Düzenleme: 07 Aralık 2012, 13:33:03 Gönderen: Ömer AKDAŞ »
 

Çevrimdışı Ömer AKDAŞ

  • Free Üye
  • *
  • İleti: 284
  • Thanked: 106 times
  • Yeminli Mütercim Tercüman AKDAŞ SİLAH
    • Akdaş Silah
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #98 : 07 Aralık 2012, 15:10:59 »
Testin tamamlanış anından kısa bir kesit:



Test sırasında tüfekler her 1000 atışta bir temizlendi ve böylece şartlar daha da ağırlaştırıldı. 1000 atış sonrası temizlenmemiş bir tüfekteki parçaların görünümü:



Beklendiği gibi parçalarda deformasyon gözlenmiyor. Yalnızca boya veya kaplamada stardart eskimeler mevcut.
« Son Düzenleme: 07 Aralık 2012, 15:12:13 Gönderen: Ömer AKDAŞ »
 

Çevrimdışı Volkan KÖYDEMİR

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 6325
  • Thanked: 1130 times
Ynt: Türkiye'nin yepyeni Kinetik Sistemli Yarı Otomatik Av Tüfeği
« Yanıtla #99 : 07 Aralık 2012, 23:58:10 »
Elinize sağlık Ömer Bey. Yukarıki cevabınızı da okudum. Gayet başarılı. Kalanı da zaman içinde öğreniriz. Selamlar
1968
Dünya, kötülük yapanlar yüzünden değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.  Albert Einstein.