Sayın Köydemir, sayın Akdaş ve bu konuda bilgisi olan arkadaşlardan şunu öğrenmek isterim. Ben Avrupa namlulara baktığımda, metal alaşımının yerli namlulardan çok farklı olduğu hissine kapılıyorum. Keza kubuz için de aynı şey geçerli. Özellikle de yerli tüfeklerin fişek yatağı girişindeki traşlanmış bölge ve ejektör tırnakları metal olarak kalitesi düşük hissi veriyor. Acaba beretta,benelli, browning vb. ünlü markalar da 4140 mı kullanıyorlar, yok sa molibden,bakır vb. metallerden kendi markalarına özgü, özel alaşımlarmı kullanıyorlar? (Tabii bir de soğuk dövme olayı var) Sayın AKDAŞ, sizin şu ünlü markalara yaptığınızı belirttiğiniz namluların AK 212 veya sizden aldığım W&S 912 K süperpozenin namlusundan farkı nedir? AK 212’ nin namlu iç çapını “18,4 ve 18,5 arası yapıyoruz” demişsiniz. Bunun bir standardı yokmu? Şu bahsettiğiniz ünlü markalara yaptığınız namluların iç çapını kaç yapıyorsunuz? Özel olarak talep edersek AK 212’nin namlusunu 18,3 mm. (tabi bu iç çapa uygun şokları da) yapabilirmisiniz? SELAMLAR..
Zülküf Bey merhaba,
Komando Av vitrinindeki Avrupa tüfeklerin fiyatlarını az çok biliyorum. 10.000,00 TL altındaki tüfeklerin (hangi marka olursa olsun) namluları 4140'dır ve kubuzları da bizimkilerle aynıdır, hatta daha düşük olanlar olabilir. Fotoğrafta gördüğünüz şekilde kubuzu özel yaptırıyor ve kendimiz işliyoruz. Kubuzdaki çeliğimiz 1050 dövme çeliktir. İç parçalarda ise Akdaş pozelerinin 10.000,00 TL ve altındaki yabancı tüfeklerin bazılarından üstün olduğunu, en iyi olanlara muadil olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İç parçaları 4140 malzemeden üretiyoruz, parça sertliğini 45 rockwell olarak ölçüyoruz. Özetle Avrupa standartlarında üretim yapıyoruz. Şöyle 20.000,00 TL ve üzeri tüfeklere çıkarsak durum değişiyor. Kubuzu da 4140'dan yapıyorlar, bazen krom-nikel kullanıyorlar; daha özel namlu ve iç parça çelikleri kullanıyorlar vs.. Bu gibi ultra lüks tüfeklere karşı hisse kapılmak, hayran kalmak normaldir ama 10.000,00 TL altındaki tüfekler için bunu asla söyleyemem, hatta ahşap işçilikleri BÜTÜN Huğlu markalarından daha geride oluyor, bizzat birçok tüfek inceledim. Ama tercih ve hayranlık hissi kullanıcıya aittir; istediği gibi de kullanacaktır...
Volkan Bey'inde daha önce söylediği gibi yivsiz namlu için 4140 bile çok! Eskiden hangi çelik kullanılıyordu? Kaç yıldır moda oldu bu 4140 ? 30 senelik hala kullanımdaki Huğlu tüfekleri 4140 mı? Hayır... Namluyu kafamıza takmayalım yani; olması gerekenden daha sağlam ve kaliteliler . Yerli üreticilerin çoğu artık 4140 kullanıyor. Artık önemli olan ne kadar emek çekildiğidir; kullanılan malzeme değil.
Namlu iç çapı konusunda şunları söyleyebilirim:
Ben derin teknik konularda uzman değilim, ancak sizlerle Sadık ustamızdan aldığım bilgileri paylaşacağım. Bir standart yok mu diye sormuşsunuz Zülküf Bey; evet bir standart var dünyada ve biz de onu uyguluyoruz. 18,20 - 18,90 arası dünyadaki bütün önemli üreticiler tarafından kabul edilen değerlerdir ve her marka kendi ortalamasını tercih edip üretim yapmaktadır. Mesela ortalama olarak Browning 18,50, Beretta 18,40, SKB 18,60... tercih etmektedir. Bizde ortalama 18,40 olarak üretim yapıyoruz ve isteğe göre biraz değişebiliyor. Söylediğiniz gibi 18,30 mm bir namlu ve uygun şoklar özel olarak yapılır, ancak tuzlu olacağını hatırlatmak isterim. Yabancı markaya ürettiğimiz namlunun özelliklerini sormuşsunuz: İç çapı, kullanılan malzeme vs. tamamen aynıdır, tek fark bazen kostik boya olmasıdır. Haricinde bir farktan bahsedemem.
Ülke olarak yüzey kaplama teknolojilerinde gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğumuz için ürettiğimiz metal ürünlerini aklınıza gelen o ülkeler gibi çekici, göz alıcı bir halde sergileyemiyoruz. Bunu tüfeğe indirgeyerek söylemek tüm yerli üreticilere haksızlık olur ve işin doğrusu ihaleyi tüfek sektörüne bırakmak yanlıştır. Ama ne yazık ki tüfek de metal bir şey olduğu için görsellik açısından Avrupalı rakiplerinin yanında biraz geri kalabiliyor. Özellikle iç parçaların göze daha hoş gelmesinin nedeni kullandıkları görsel çeşitli kaplamalardır. Yerlilerin gözünüze kalitesiz görünmesinin sebebi belki de budur, aklıma başka bir şey gelmiyor. Zira aynı çelik aynı parça söz konusu olan...
Konunun biraz dışında olabilir, fakat yine de bir kaç kelam etmek istiyorum bu "his" konusunda. Lütfen söylediklerim yanlış anlaşılmasın ve kimse kişisel olarak üstüne alınmasın. Ülke olarak maalesef hemen hemen bütün sektörlerde inanılmaz bir yabancı marka ve mal takıntısı doğmuş durumda. Yabancı marka ve malları gördüğümüzde kesin iyidir, adamlar yapmış abi... vs. diyoruz. Birçok konuda bu yaklaşım doğru da olsa fazla kendimizi kaptırdığımız için sektörü her ne olursa olsu yerli üreticiye haksızlık eder hale geliyoruz. Dünyaca ünlü malların kalitesi tartışılmaz, ancak uluslararası devlerle savaşma gücüne, tahmin edeceğiniz gibi, sahip olmayan yerli ise sonuç olarak ya dükkanı kapatıyor ya da ayakta kalmak için başka numaralar deniyor. Hikayeyi hepimiz biliyoruz...
Bu takıntımız öyle ileri boyutlara varıyor ki yerli malı olduğunu bildiğimiz şeylerde bile yabancı marka arıyoruz. Yerli üreticiler git gide isim tercihlerini yabancı dilde kullanıyor vs.... Bunu bizim Akdaş'ta canlı olarak yaşadık. Baz modeldeki süperpoze için konuşuyorum: Satışların %70'i Webley&Scott yüzde %30 Akdaş olarak gerçekleşti. İnsanımız genelde yabancı markayı istedi ve kimisi daha havalı olacağını, kimisi ikinci elde değerli olacağını falan düşündü, kimisine de öyle denk geldi herhalde... Bilemem... Lütfen yanlış anlaşılmasın, serbest piyasada herkes istediğini alır satar, keyfine bakar...
Bağlamak istediğim nokta ise şudur: Hal böyle iken yabancı marka tüfeklerin hepsi gözümüze çok farklı geliyor. Tabii ki iyiler, ama sandığımız kadar üstün ve farklı şeyler değiller. 25.000,00 TL'lik tüfeği eline aldığında Sadık ustamız bile oldukça beğenerek seyrediyor ve ellerine sağlık diyor, 80.000,00 Sterlin değerindeki Holland&Holland'ı daha bir farklı inceliyor. Ama 15.000 ve altı fiyat etiketine sahip tüfekler için (Yarı otomatiklerin mühendislik kısmından bahsetmiyorum, konumuz başta çifte ve pozeler olmak üzere işçilik, malzeme...) aynısı söylemek aslında imkansız. Ünlü markaların ayakta kalmak için seri ve hızlı bir şekilde üretmek zorunda oldukları oldukça standart ve zayıf işçilikli tüfeklerden bahsediyoruz. Biz bunları bile büyüttükçe fiyatları da büyüyecek, yerli üretici de gitgide küçülecek ve değersizleşecektir...
Tabii ki herkesin kendi kararıdır, kimse kimseye karışamaz, ancak ülkemizde yapılan güzel işleri bu ülkenin vatandaşı olarak desteklemek başta bize düşer diye düşünüyorum. Tam çakmaklı bir tüfeği üretebilecek kadar usta ve yetenekli bir insan bu ülkede yetişebiliyorsa, demek ki biz çok daha iyi şeyleri zamanla başarabiliriz. Sağduyu...
Biraz uzattım kusura bakmayın, okuduğunuz için teşekkür ederim. Şahsi fikirlerimi geniş bir kullanıcı kitlesine sahip ve bilgili insanları bünyesinde barındıran bir ortamda paylaşmak benim memnun etti.
Umarım açıklayıcı bilgiler verebilmişimdir. Yazdıklarım şahsi görüşümdür, tekrar hatırlatmak isterim.
Saygılar, Sevgiler...