Gönderen Konu: ENDİEN TEKNİĞİ İLE NÜKLEER BAŞLIKLI LEVREK  (Okunma sayısı 4299 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
ENDİEN TEKNİĞİ İLE NÜKLEER BAŞLIKLI LEVREK
« : 16 Temmuz 2012, 23:33:32 »
Kulak Burun Boğaz doktoru ameliyat öncesi son kontrollerimi yapıyordu.Sorduğum soruya karşılık “Sen bu sene ağrıdan sızıdan dalış yapamazsın. Ameliyat öncesi git güzel bir tatil yap. İyileşmen 15 gün ile bir ay sürebilir.” dedi.
          Bunu öğrenir öğrenmez toparlandık Çandarlı’nın yolunu tuttuk. Deniz kenarının havasını öyle özlemiştim ki anlatamam. Kardeşim Yavuz’un da orda olması çok güzeldi. Benim oğlan Altan da dalışa merak sarmış. Amcasını yakalayınca durmadan ona sorular yöneltiyordu. Dalış konusunda teknik bilgisi benden çok olan amcasından doyurucu bilgileri alan Altan, dalış merakıyla yanıp tutuşuyordu.
          Öte yandan Antalyalı Ethem Eyiler Abim internet üzerinden avladığı balıkları gösterip onları adeta gözümün içine sokup benim gibi hasta bir adama acımadan nispet yapmaktan geri durmuyordu. 
          Bu şişkinlik psikolojisi içinde Dikili’deki meraya gitmeye karar verdik.Düşündük ki hanımlar yüzerken biz de balık avlarız. Yavuzlara dalış antrenmanı yapacakları için sağ tarafa gitmelerini önerdim. Balık için en verimli yer olan sol taraf da bana kalmıştı böylelikle.  OMER marka zıpkınımın şişi kırıldığı için emektar modifiye Yılmaz zıpkınımı aldım. Ne de olsa Sinarit’ten Levreğe kadar pek çok güzel balığı onunla vurmuştum.
          Deniz elbisesini giymek büyük bir eziyet haline gelmişti. Bu elbiseleri yapanlar ne kadar adi yapıyorlardı. Elbise her sene bir numara küçülüyordu ve her yıl içine girmek biraz daha zorlaşıyordu. :) :) :)
         Eklem yerlerim sancıyor, nefes almak bile güçleşiyordu… Güç bela elbiseyi giyip kendimi serin sulara bıraktım. Zıpkını kuracam omuzlarım acıyor. Palet çırpıyorum önce sağ ayağıma , sonra sol ayağıma kramplar giriyor. “Bu işler için çok mu yaşlanıyoruz ne? Ancak Dapiran, Silvio Ferruzi, El Denton Ağabeylerimiz 50’nin üstünde olmalarına rağmen hala dalıyorlar.Onlar dalar da ben dalamaz mıyım?”  :) :) :) diye düşünürken  derin derin nefes alıyorum kramplar çözülüyor. Sol tarafta bir kefal sürüsü var, güçlü bir manevrayla atış menziline giriyorum. Tetik düşürüyorum. Sonuç balık ayrı yere, şiş ayrı yere… :( Eyvah şiş yamuk galiba! Kumun üstünde bir iki deneme yapıyorum. Bizim şiş araba helezonuna dönmüş. :) :) :) Devam etmenin manası yok.
       Karaya çıktım. Düz bir taş bulup onun üzerinde demirci ustası gibi şişe balans ayarı yaptım. 15 dakikalık bir uğraştan sonra şiş mum gibi oldu. Tekrar suya daldım. 4-5- metre sularda agaşon yapıyorum. Ne gelen var ne de giden. 1,3,5,7,9 balık yok! Bu böyle olmayacak. Her dalgıç agaşon yaptığı için balıklar adeta eğitim almışlar. Agaşon yemiyorlar. Ne yapmak lazım. Taktik değiştirmek lazım. Bizde taktik çok: Kule tekniği, taşaltı tekniği ve yıllardır uygulamayıp unuttuğumuz Endien, yani baskın tekniği…
      Kıyıyı döven dalgaların içine girip çok sığ sularda Kefal, Sargoz, Levrek arayışı içindeyim. 10 metre gitmedim. Bir kefal sürüsüne baskın yaptım. İçlerinde çok irileri var.  Gözüm onlarda ama solumdaki taşlık kıyı boyunca kaçışıyorlar. Hangisine atayım diye kararsızlık yaşarken ileriden simsiyah bir şey, adeta nükleer denizaltı gibi sol çaprazıma doğru hızla ilerlerken beni gördü. Sağ tarafı çok sığdı, sol tarafa dönse bana açık hedef olacak. Sol çaprazıma doğru taşların arasında adeta slalom yaparak kaçmayı denedi. Bu büyük balık kim bilir kaç zıpkıncının elinden bu şekilde kurtulmuştu. Sığ suda da olsa balık çok hızlıydı. Zıpkınla takip etsem yetiştirmem mümkün değildi.Zıpkını kaldırıp insan kafası kadar bir kayanın üzerinden atlattım. Şimdi zıpkın balığın önündeydi. Geçmesi an meselesiydi. Balığın o muhteşem karaltısı görünür görünmez asıldım tetiğe CUF!... Tüm bu olaylar saniyenin dilimleri içinde gerçekleşmişti.
      Böylesine büyük bir balığın zıpkının makarasını açması gerekiyordu. Makara açılmamıştı. “Tüh Allah kahretsin! Kaçırdık koca balığı…” diye düşünürken ayağa kaktım. Şiş yerde yatıyordu, ipler de dalgaların içinde salınıyordu. İpleri toplamaya başladım. Sağımdaki kayanın öteki yanında bir şey kıpırdandı. Aman Allah’ım kocaman balık orda kuzu gibi yatıyordu. Yırtılma tehlikesine karşı ipleri yatırıp zıpkının kabzasına yapıştım. İpleri yere paralel şekilde çektim. Balık kuzu gibi geliyordu. Baktım, kıyıda şişe yaptığım balans ayarı iyi sonuç vermişti. Atış mükemmeldi. Balığın bel kemiği kırıldığı için kuyruk yapamıyordu. Her ihtimale karşı kalsamasından yakalayıp şişle birlikte karaya fırlattım. Son yıllarda vurduğum en iri levrek taşların üstünden bana bakıyordu. Hemen gerekeni yaptım ve balığı söndürüp belime bağladım. Tekrar suya daldım.

         

         Ne ağrı kalmıştı ne de sızı, zıpkın anında kuruluvermişti. Balık benim üzerimde adeta nükleer bir enerji patlamasına yol açmıştı. Kayaların arasından hızla süzülüyor, en kıvrak hareketlerimi eskisi gibi yapabiliyordum. :) :) :)
         Bu av nasıl bir şeydir anlamak mümkün değil. Ne kadar ağrın sızın olsun. Bir kanat , bir kuyruk gördün mü hiçbir şeyin kalmıyor.

       

         Kayaların içinden çıkan bir kefal sürüsünden en irisini almak üzere bir kule dalışı yapıyorum. Mesafenin hızla kapandığını fark edemeyen balık anında şişe geçiyor.
         Ağrı sızı yok, keyifler 1500…:) :) :)
         Kayaların arasından süzülüp açığa doğru kaçan bir sivriburun karagöz de benim tetikten nasibini alıyor. Baskın ikinci kez işe yarıyor.
       
         

         Geri dönmeye karar verdiğim anda bir kefalin taş altına girip saklandığını gördüm. Çaktırmadan bir dalış yaptım. Kayanın içinde kuyruğu görünüyor. Kuyruğun gövdeye doğru uzanan kısmına tetik düşürüyorum. CUF! Balık vuruluyor. Kayanın öteki tarafına dolaşıp balığı alıyorum. Geri dönüş yolunda bir kefale tetik düşürme esnasında balık ani bir refleksle şişten kurtuluyor. Kayaya çarpan şişin kırılmasıyla benim av zorunlu olarak  sonlanıyor.
         Kıyıya çıktım. Önce bir alkış koptu. Balığı gören fotoğraf çekmeye koşuyor.Keyifler dört köşe...
         Sonra eve geliyoruz. Şimdi bununla rakıyı kaynatırız diye düşünürken annem karşı çıkıyor. “Bu gün olmaz, bu gün kandil!” :) :) :)
     
         

         Eh ne yapalım, bunda da bir hayır vardır. Yarını güzelce kızartıp rakıları demliyoruz ve muhabbetin dibine vuruyoruz.

       

         Derken Dedem Korkut geliyor ve günün ehemmiyetini belirten şu maniyi düzüyor.
         
         O gün kandilmiş nice hayırlı kandillere
         Nükleer levrek vurmuşsun değişik taktiklerle
         Sanırım artık çok güzel kapak olmuştur
         Antalyalı Ağabeyimiz Ethem Eyiler’e

       
Not: Balık 2 kilo 100 gram gelmiştir.

Şimdilik dalın sağlıcakla. :)
 

Çevrimdışı N.Yıldız SÜKAN

  • Bayan Üye
  • **
  • İleti: 1955
  • Thanked: 14 times
Ynt: ENDİEN TEKNİĞİ İLE NÜKLEER BAŞLIKLI LEVREK
« Yanıtla #1 : 17 Temmuz 2012, 00:37:04 »
 :D :D Oğuz kardeşim yine avcılık konusunda meziyetlerini ortaya çıkarmışsın.  ;) Zaten bu aralar Kayseriden Ahmet Şakiroğlu kardeşim, arkasından senin balık konusunda ki görümtülerinizden büyük keyif aldım. Paylaşım için teşekkürler
Evli-1968-Çankırı (ikamet çanakkale)
 

Çevrimdışı Tuncay KANDEMiR

  • Tuncay Kandemir
  • Hocamız
  • *******
  • İleti: 4269
  • Thanked: 846 times
    • Avcı Sayfası avlak
Ynt: ENDİEN TEKNİĞİ İLE NÜKLEER BAŞLIKLI LEVREK
« Yanıtla #2 : 17 Temmuz 2012, 00:41:03 »
"Bu av nasıl bir şeydir anlamak mümkün değil. Ne kadar ağrın sızın olsun. Bir kanat , bir kuyruk gördün mü hiçbir şeyin kalmıyor."

işin özeti galiba bu :)
sen yinede elbiseye sığmaya çalış hocam rast gele...
Tuncay KANDEMİR 1971
Samsun Ankara
 

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: ENDİEN TEKNİĞİ İLE NÜKLEER BAŞLIKLI LEVREK
« Yanıtla #3 : 18 Temmuz 2012, 15:18:18 »
"Bu av nasıl bir şeydir anlamak mümkün değil. Ne kadar ağrın sızın olsun. Bir kanat , bir kuyruk gördün mü hiçbir şeyin kalmıyor."

işin özeti galiba bu :)
sen yinede elbiseye sığmaya çalış hocam rast gele...
Tuncay Hocam hominiyi bir kesebilsek elbisenin içine rahat girebileceğiz ama nerdee... Elbisenin her tarafı yırtık içinde :) :) :)

 
:D :D Oğuz kardeşim yine avcılık konusunda meziyetlerini ortaya çıkarmışsın.  ;) Zaten bu aralar Kayseriden Ahmet Şakiroğlu kardeşim, arkasından senin balık konusunda ki görümtülerinizden büyük keyif aldım. Paylaşım için teşekkürler
Nazife Hanım Çanakkale geyikli avınızı izlemek yeni nasiboldu. İzlemekten gerçekten çok keyif aldım. Devamını dilerim...
 

Çevrimdışı Murat ÇAKAN

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 2729
  • Thanked: 27 times
  • CMAS**MONITEUR INSTR. FLIGHT ENGİNEER INSTR.
Ynt: ENDİEN TEKNİĞİ İLE NÜKLEER BAŞLIKLI LEVREK
« Yanıtla #4 : 21 Kasım 2012, 00:38:32 »
daim olsun tebrik ederim.
Murat ÇAKAN 1980 BALIKESİR/HAVRAN-KOCADAĞ KÖYÜ 0543 405 1771

 
                                     "KOCADAĞLI ÇAKAN TEAM_10''
                                                    ''SETTER''