Kadir ENGİN Yazdı; Av Arkadaşım Fıçı
28 Haziran 2012 Perşembe ,
Hayatını dolu dolu yaşayan bir eski dost için yazı yazmak çok zor bir iştir. Uzun süren av arkadaşlığı, uzun süren bir hastalık, beklenen son. Neresinden baksan yüksek zirvelerden kopan çığ gibi izlenen 70 yıllık hayat göz açıp kapatıncaya kadar geçti. Aynı yaşlarda olan insanlar için çok şey ifade ediyor bu acı ölüm.
Elmalık mahallesinin, Ocak Kulübünün ele, avuca sığmaz sarışın çocuğu. Balıkçı, kayıkçı, mavnaçı, her zaman büyük avcı, Melet kenarı, Karapınar köyü avlakları, Melet ağzı kampları, Bafra Karaboğaz gölleri, Suşehri, Ezbider çorağı, Tercan ovaları, Erzincan avlakları, Zara düzlükleri, Tödürge gölü, Konya, Kulu kaz avlakları, Cihanbeyli ovaları, Durugöl avlakları avcı baba Mustafa’nın oğlu Fahrettin Tercan’ın hayatının geçtiği yerler.
Uzun bir dönem beraber avlandık. Bir hafta sonu Ordu’da, ikinci hafta Bafra, üçüncü hafta Ordu, dördüncü hafta Suşehri avlaklarında geçen aylar, yıllar. Hafta sonu avları yanında hafta içi küçük-büyük kaçamaklar.
Bol sigara ve alkol, şampiyonluk masaları. Ne için büyük bir rakıyı kim daha çabuk içmek için Ali Dede, Emenli köyü, Bafra gölleri.
Aznif masaları, dü, şeş, çaharı yek, dü şeş “bu taş buraya mı oynanır lan” büyük gürültü, tartışma. İkinci oyun sanki hiç bir şey olmadı. Beş dakika sonra tekrar müthiş gürültü ve tartışma, hırs, inat, savaş.
Ne için beş çay, üç kahve parası için hayır hayır para sadece figüran, esas sorun ben her konuda liderim, önderim, iddialıyım, inatcıyım, “TABİKİ HAKLIYIM” “BEN BABAYIM”.
Harcanan büyük efor, harcanan büyük zaman ve güle oynaya, avlana avlana geçen zaman.
Bu aleme meydan okuma, yarı kabadayı, yarı beyefendi, ama her zaman sevecen, kalender, alçak gönüllü bir koca yaşam.
Karadeniz’in ve Ordu’nun en hırslı avcısı, ava büyük zaman ve servet harcayan bir avcı, Konya’dan üç günlük avdan iki çuval kazla dönüp, pazartesi günü sabah erken saatlerde Ordu’ya yorgun argın geldiğimizde:
_ Arkadaşlar, ince bir kar yağmış, tam çulluk havası. Kazları ve malzemeleri eve bırakalım. İnce saçmalı fişek alalım haydi çulluk avına gidelim diyebilen yüreği avcılıkla dolu bir “DELİ ADAM”
Masaların vazgeçilmez adamı, rakı, aznif, kumar ve her yerde, yılbaşı, balo ve eğlencelerde bilhassa kırmızı fuları ile ünlü bıçkın bir adam.
Sarışın tipi, mavi gözleri ile hemen fark edilen bir eşraf çocuğu. Neslinin son örneği, asıl görevi devlet memuru, kim derki bu adam bayındırlıkta teknisyen. Kim der ki sanat okulu mezunu, kimse yakıştıramaz, tahmin bile etmez.
Ordu avcılarının sembol adamı, palavra yarışmalarının taçsız şampiyonu. Aslında espiri dolu yaşam, kendi kendinle mücadele eden bir kişi.
En avam ve en yüksek sınıf insanlarla temas halinde yaşayan, bundan büyük haz alan Fahrettin Tercan.
Ölümü kaçınılmaz bir koca kişi için ölmeden önce yazı yazmak ne kadar zor iş bilemezsiniz. Yirmi yıl önce yazdığım av anılarında “FIÇINAME” başlığıyla yazdığım yazıda da. Sıra dışı kişileri anlatmak en zoru yapmaktan çok daha zordur. Hayatını doya doya yaşamın bir orta çağ şövalyesi. Güne iki paket Maltepe veya malbora, bir o kadar tonlarla, içki, muhabbet masaları, espiriler, palavralar, av anıları, av maceraları, yarı dumanlı, yarı berrak bir hayat.
Her zaman hayat dolu, her zaman sevecen, herkese açık, yardımsever.
Son yirmi yılda Ordu avcılarının “BABASI” beyazlamış saçları, saçması omuzunda, civil deresi ağzında, rus kefalı, sarı kulak, kocabaş kefal gözleyen Fıçı Fahrettin, hep öyle oralarda yaşayacaksın. Tüm hafızalarda ve anılarda öyle kalacaksın. Heykelini bir gün Melet kenarına dikilmesi gereken örnek avcı, seni oralarda yaşatacağız. Ordu avcılarının, sana küçük bir ikramı. İnşallah yaparız.