Bu da bir başka kurutulan gölümüz...
https://www.balikavi.net/konu/manay-golunu-bilirmisiniz.32444/MANAY GÖLÜ
Manay Gölü 1950-1965 yılları arasında DSİ tarafından kurutulmuş, l750 hektarlık kısmı Burdur İli sınırları, 4000 hektarlık kısmı ise Antalya il sınırları içerisinde olan ve Antalya’nın Korkuteli ilçesine yakın kurutulmuş bir göldür. Adını bir zamanlar içerisinde dalgalanan sulardan ve suların çıkardığı seslerden alan Manay suların dansı ,Maney ise suların müziği demektir. Oysa, şimdi susuz olan Manay Gölü’ne her köy kendi adını vermekte ; Söğüt Köyü Söğüt, Osmankalfalar Köyü Osmankalfalar, Manay Köyü ise Manay demektedir.
Bir zamanlar içinde suların salındağı Manay Gölü havzası, bütün Tekeli yaylasının en yüksek ve en egemen yeridir: En alçak yeri olan göl düzeyi bile l349 m. yani Sivas tan biraz daha yüksek ve Muş ovası kadardır. Göl kurutulmadan önce, yörenin bereketi demek olan sular, bu yüksek havzayı kenarlayan dağların dış yüzünden çıkarak dört yöne dağılır; kuzeyde Burdur Gölü’ne ,batıda Dalaman çayına ,güney -batıda Eşen Çayı’na, güneyde Elmalı Ovasına, doğuda ise Kestel Gölü’ne akarken şimdi susuzlukla boğuşmaktadır.
Kurutulmadan önce yazın bile kurumayan gölün her tarafı ot ve çayırla kaplı, bol otlu olur ve buralara da Rahat yaylası denirmiş. Oysa şimdi buralar hep susuzdur!
Göl havzasının kenarı verimli ovalarla; Mandıralar, Karaova, Söğüt, Yalınlı,Kovalık vb. ovalarla kaplıyken bu ovalar şimdi susuzdur. Bir zamanlar bu soğuk yerlerde hayvancılık da tarım kadar önemliyken; hayvanlar için Söğüt gölünün sazı biçilip hayvanlara yem olarak kullanılırken şimdi onlardan eser bile yoktur.
Meteorolojik verilere göre yöreye düşen yağmur ve kar miktarı oldukça azalmış ve yöre İç Anadolu iklimi özelliğini göstermeye başlamıştır. Buna bağlı olarak yörede verim oldukça azılmış ve kuraklık 15 yıldır dayanılmaz bir hal almıştır. Bu konuda Korkuteli Ziraat Odasının gönderdiği rapor sonuçları konunun önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Göl kenarında bir zamanlar dekar başına 600-800 kg buğday kaldırırken şimdi bu rakamlar 50-70 kg düşmüş ve çiftçiler ektiği tohumu bile kaldıramaz duruma düşmüştür. Oda yetkilileri bu durumu her yıl “Hasat Tespit Raporu” ile yetkililere bildirdikleri belirtmişlerdir.
Sulak alanların vazgeçilmeyen konukları kuşlar ise, artık yöreye uğramaz olmuşlar ve bir zamanlar göl kenarında barınan turnalar, mekeler, yaban ördekler de yalnızca anılarda kalmıştır.
Ülkemizde 1950-60’lı yıllarda yoğun bir biçimde yaşanan göl kurutmaları ve kurutulan göl yataklarının halka dağıtılması, bu gölün yatağını almak isteyen köylüleri de harekete geçirmiş ve köylüler mahkemeye başvurmaya başlamışlardır. Bugün dava sayısı 100’ü bulmuş ve halen de bu davalar sürmektedir. Öyle ki bundan iki yıl kadar önce, göl yatağının tapusu halka verilmek üzere göl yatağında tespit yapılmış ve neredeyse gölün tamamı halka verilmek üzere parsellenerek hazırlanmıştır. En son bu yıl haziran ayında sonuçlanan bir davada da en büyük parsellerden biri halka verilmek üzere mahkemede karara bağlanmıştır. Şimdi bu dava dosyası Korkuteli mahkemesinde temyiz edilmeyi beklemektedir. Öyle sanıyoruz ki yarın demek olan, su rezervi demek olan ve milyonlarca yıldır orada varolan göl yatakları halka verilmez ve sağduyulu bir karara bağlanır.
Bugün Manay Gölü’nün yakın çevresinde 56 köy mevcuttur. Bu köylerin hepsi de yörede yaklaşık 15 yıldır süren kuraklıktan yakınmakta ve suya hasret kaldıklarını söylemektedirler.Ektikleri buğdayların boyu bile büyüyümeden hasat edilmekte ve istedikleri ürünü kaldıramamaktadırlar. Öyle ki Manay Gölü’nün kurutulması yalnızca iklimi etkilemekle kalmamış; yağmuruyla, taban suyuyla ve kaynaklarıyla beslediği diğer göller de nasibini alarak kuraklıktan kurumuştur. Çok yakınındaki Yazır Gölü ,Keklicek Gölü (Tapusu 1954 halka verilmiş) Taşkesik Gölü ve Sülekler yaylasının Gölcük Gölü ile Söğütçük Köyünün Gölcük Gölü şimdi kurudur.
Yörenin hiç araştırılmayan endemik türleri de (ki neler olduğunu bile bilmiyoruz) yokolmuştur. Oysa biliyoruz ki ,her göl yakın çevresinde kendine özgü bir ekosistem oluşturmakta, sazları,kuşları, balıkları ve havadaki nemiyle kendine özel bir dünya kurmaktadır. Kurutulan hiç bir gölde bu özel dünya kalmamış ve onların dünyaları başlarına yıkılmıştır.
Bilindiği gibi ikibinli yıllar “Su Yüzyılı” olarak nitelendirilmekte ve atmosferde biriken gazların etkisiyle de dünyanın gitgide ısındığı belirtilerek, önümüzdeki dönemde tüm dünyanın kurak bir döneme gireceği belirtilerek “su” ya hızla dikkat çekilmektedir. Ayrıca, tarımdaki gelişmeler suya olan ihtiyacı arttırmakta ve insanın da günlük su tüketimi hızla çoğalarak hergün daha çok suya ihtiyaç duymaktadır. Göller Yöre’sinin doğal zenginliği olan, herbiri bizi bunca tehlikeye karşı doğal koruyucu durumunda bulunan ve “Su Deposu” demek olan göllerimizin şimdi susuz olması onlara yeni bir bakış açısıyla bakmamazı gerektirmektedir.
Bizler Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şubesi olarak, kurutulmuş olan Manay Gölü’nün en kısa zamanda yeniden oluşturularak, eski canlılığının kazandırılmasını, gölün eski ekosistemine yeniden kavuşturularak, yöre halkının kuraklıktan bir an önce kurtarılmasını ve yörenin çok önemli olan tarım alanlarında tarımın yeniden canlandırılmasını istiyoruz.
TÜRKİYE TABİATINI KORUMA DERNEĞİ ANTALYA ŞUBESİ
28 Nisan 2010