Gönderen Konu: Ömer BOROVALIDAN Ne Bu Şiddet Bu Celal...  (Okunma sayısı 1962 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Özhan KELEŞ

  • Onursal Üyemiz
  • *****
  • İleti: 5447
  • Thanked: 127 times
Ömer BOROVALIDAN Ne Bu Şiddet Bu Celal...
« : 22 Haziran 2012, 21:50:22 »
.





Ne Bu Şiddet Bu Celal...




Yaz sıcakları mı insanların başına vuruyor diyeceğim ama kış gününde de aynı  celallenmelere pek çok yerde rastlamak mümkün. Avcılıktı, MAK’tı derken nereden çıktı şimdi bu diye düşünebilirsiniz. Söyleyeyim; sondan başa doğru bir takım da örnekler vereyim. Birkaç gün akşam sabah üst üste televizyon ekranlarında görmüşsünüzdür polislerin bir adamı dövüşünü. İnanılması güç, bir hırs ve sinir ile dövüyorlar adamı. Polis hırslanamaz, sinirlenemez, böyle bir şeye hakkı yoktur, zira devleti temsil etmektedir orada, kendi şahsı adına hareket etme hakkı yoktur. Devlet vatandaşın hizmetindedir. Polisin kendisine davranışı karşısında zıvanadan çıkan vatandaşın her türlü terslenme, ve hatta saldırısında dahi sadece gerektiği kadar müdahale ile etkisiz hale getirmek zorundadır. Dayak atarak değil. Vatandaşa efendice ve nazikçe hitap etmek zorundadır ve vatandaşın bir suçu varsa veya haklı bir uygulamaya itaat etmiyorsa gereken, dayaksız, küfürsüz yapılır, karakola götürülür, kanun ne diyorsa yapılarak, zabtı tutulur ve adalete teslim edilir.
 
Ama eline fırsat geçtiğinde kendini ispat etmek istercesine öldüresiye adam dövmek bizim şovenist, hoyrat, erkeklik gösterimiz olsa gerek. Askerde de aynı şey vardır. Eğitim çavuşlarının palaskayla asker dövmeleri çok meşhurdu bir zamanlar. Değişti mi bilmiyorum ama sanmam. Neden değişsin, insanımız değişmedi ki. Evlerdeki aile içi şiddeti de devamlı okuyoruz ve biliyoruz.  Çocuklara ve kadınlara güç gösterisi. Erkek adam döver… O zaman daha bir erkek olunuyor her halde.
 
Bu yazımın konusu esas olarak bireylerin fiziksel şiddet göstermeleri değildi aslında. Okuduğum bir takım yazılardaki şiddet ve celallenmelere değinmekti. Öyle de devam edeceğim aşağıda. Ama bu yazımın girizgahındaki dayak fasılları da aslında bence aynı sebebe dayanan “dayılanmaya, saldırıya, kendini daha bir erkek hissetmeye” dayanan ve aynı hissiyatla yazılarla birilerini döven ve birbirini de gaza getirmeye dayanan yazılar.

Bilmiyorum belki bazı okuyucularım çok insafsızca buldu bu değerlendirmemi. Anlatacağım neden böyle düşündüğümü. Ama müsaade ederseniz isim ve yazıların yer aldığı sitelerin de adını vermeden. Anlayan anlasın.

Gördüğüm o ki, bizim yabantv.com’da da, diğer bazı sitelerde de yazı yazan ve bu yazılara  yorum yapmaya kendini amade kılanların bir kısmı yazılarda konu edilen, hedef olan veya suçlanan birisi varsa, o kişi veya kişilere çalakalem saldırıya geçiyor. Çoğu da konu hakkında da en ufak bir bilgiye dahi sahip olmadan. Çok meraklıyızdır ya bilgi sahibi olmadan fikir serdetmeye. Bir yorum yazılmaya görsün, bu da öyle bir provokasyon oluyor ki diğerlerine, ver yansın. Aynı polislerin adam dövmesi gibi.
 
MAK sonrası yapılan yorumlara bakıyorum hep tenkit. Nasıl olmasın. Ama kimi tenkit, ya özel avlakçıyı, ya üniversiteden davet edilen temsilciyi tenkit. Beklentileri avcının yanında olması gereken ama olmayanları. Kullanılan tabir ve suçlamaları burada tekrar etmenin anlamı yok. Ben de bu tenkit edilenlerle konuştum, düşüncelerini dinledim. Yıllardan beri pek çok kereler de Ankara’da bakanlıktaki bu taslakları hazırlayan muhterem beylerle konuşuyorum. Çıkan sonuçlar hep aynı. Avcılığa bakışları değişmedikçe bu MAK sonuçlarının da değişeceğini pek sanmıyorum. Ne yapalım o zaman yazılarımızla yerden yere vurarak mı adam dövelim? Yoksa, bıkmadan usanmadan mantık ve bilime dayanan dünya örnekleri ile bu değişmez beyinleri yıllardan beri benim de yaptığım gibi bombardımana mı tutalım.

Neyse ben kendi yolumu biliyorum. Tabii isteyen de istediği gibi yazar. Buna benim karışmak haddim değil. Yalnız çok yılını hem yazı yazmaya hem bu avcılığın kalkındırılması ve çağdaşlaştırılması konusunda çalışmaya vermiş bir kişi olarak, ancak fikir, güç ve iş birliği ile bir şeyler yapılabileceğini düşünüyorum. 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu MAK sayısına 9 avcı üye ve 12 diğer üyeleri koyduğuna göre, kanunun bu maddesi değişmeden ancak bu kafaları değiştirip bizim haklılığımız yönünde çalıştırabilirsek, neticede de bir şeyler değiştirilebilir.
 
Ya kafaların içi değişecek, ya kanunun MAK maddesi. İdeali ikisinin de değişmesi. Lafı bırakıp işe soyunun beyler.

Laf demişken, bir de lafın gaza getirici hamasi nutuklar faslı var. Bir arkadaşımın bana gönderdiği bir av sitesinde KIF-Köpek Irkları ve Köpek Bilimleri Federasyonu’nu topa tutan bir  dizi yazı ve yorumu okudum. Aynen bu yazımın başlığı gibi bir şiddet ve bir celallenme silsilesi yazılar. KIF’in bütün kaide ve uygulamalarının bağlı olduğu FCI-Uluslararası Köpek Bilimleri Federasyonu’nun uyulması zorunlu olan kaideleri olduğunu bilmeden bu saldırılar yapılıyor her halde. İşlerine gelmeyen her şeye çok da ağır suçlayıcı kelimelerle karşı gelmeler. KIF’de yanlışlar olamaz mı? Tabii olabilir. Yeni kuruluş hataları da olabilir. Ama öyle bilgisizliğe ve sırf aşağılamak için olan saldırılar var ki. KIF’in hakemlerinin “köpekten ne anladığı” gibi. Her halde hakem olabilmek için kaç adet Irk Standartları yarışmasında, ring görevi, masa yazıcı yardımcılığı, masa sekreterliği ve hakem yazıcılığı yapıldığı ve arkasından da yabancı hakemlerin yaptığı uzun ve çok detaylı yalnız kendi seçmiş olduğu ırklarla ilgili bir sözlü imtihanı geçebilmesi durumunda o ırkların ırk standardı hakemi olunabildiğini her halde hiç bilmiyorlar. Benim sözlü imtihanım üç saat sürmüştü. Av köpekleri Mera yarışma hakemliği veya diğer iş köpeklerinin iş yarışmaları hakemliği ise, o ırk standardı hakemliğini kazanmış bir kişinin, mera veya iş yarış ve imtihanlarında sahada yardımcı görevleri yaptıktan sonra, kendisinin yetiştirdiği bir köpeğini iş yarışma veya imtihanına sokup köpeğin geçmesi şartı ile ancak bu konunun hakemi olunabilmektedir.  FCI’nin de KIF’in de kaidesi bu. Her halde bizim KIF hakemleri biraz olsun köpekten anlıyorlardır. KIF bağlantılı olmayan bir kuruluşun yarışma veya imtihanına uluslararası FCI hakemlerinin katılması yasak olduğu gibi, FCI’dan yarışmasına hakemlik yapacakları kurumu soruşturmaları ve izin almaları da zorunludur.   Gideceği ülkedeki FCI üyesi kurumun da yani Türkiye’de bizim KIF’in izinsiz katılan hakemleri FCI’a bildirmesi görevidir.

Şimdi bu tenkit yarışındakilere soruyorum, KIF dışı yapılan av köpeği mera yarışmalarında hakemlik yapan Türk avcılarımızın hangisi bütün bu tecrübe ve imtihanlardan geçmiştir? Yani hangisi resmi hakemdir? Bu mera hakemliği öğrenilemeyecek bir şey tabii ki değildir de, kendileri bu bilgileri nereden edinmişlerdir? Ve de, KIF hakemlikleri FCI’a bildirilmekte ve onların da onayı ile resmileşmekteyken, neden illa KIF’a karşı bir duruş sergilemekte ısrar edip, KIF’in resmi hakemlik kurslarına katılmaz, gerekli görevleri de tamamladıktan sonra imtihan vererek resmi hakem olmazlar da, bugünkü yeni tabiriyle “çakma” hakemlik yaparlar. Böylece hem de kendilerini ispat etmiş olurlar
 
Tabii illa KIF dışı faaliyete bu kadar meraklıysalar, o zaman FCI’a yazı yazıp üyelik istemeler, onların yurtdışı hakemlerini çağırmalar, bu KIF karşıtı debelenmeler niye. KIF’in onlarla bir derdi yok ki.
 
Benim de avcılık sistemi üzerine yazılarımı doğru dürüst anlamadan, “Türkiye’de avcılık paralı olsun istiyor” diye neredeyse vatan haini ilan ediliyorum. Birileri okuduklarını bir anlayabilse…
 
Bu ve benzeri bilgi eksikliğinden kaynaklanan yazılar, yorumlar bir de aşağılayan, küçük gören kelimelerle donanınca ve insanları da devamlı provoke eden, gaza getiren ve “yaşa var ol” nidaları ile adeta bir şak şakçılık seremonisine dönüşünce altında başka niyetler de aramaya başlıyor benim kafam.
 
Hele bazıları yazılarında birilerini hedef gösterip onların üzerinden kendilerine prim yapmayı adeta iş edinmiş. Merak ediyorum acaba yaklaşan AYHAK-Av ve Av Yaban Hayatı Konfederasyonu başkanlık seçimleri için bir oy yatırımı için midir bu kendine vazife biçme modeli. Tabii bu da yıllardan beri insanımızın siyasetçilerden öğrendiği bir üslup. Ama gene de insanların canını yakmadan kendi seviyelerini de düşürmeden bu hamasi nutuklar ölçülü atılsa daha iyi iş çıkarırlar düşüncesindeyim.





.
« Son Düzenleme: 22 Haziran 2012, 23:12:31 Gönderen: Özhan KELEŞ »
Özhan KELEŞ
28/05/1962-İstanbul
 

Çevrimdışı Mustafa DEMİRTAŞ

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 4867
  • Thanked: 156 times
Ynt: Ömer BOROVALIDAN Ne Bu Şiddet Bu Celal...
« Yanıtla #1 : 22 Haziran 2012, 23:12:40 »
gayet normal ölçülü yazmış usta.....
1968/amasya-istanbul-sarıyer
Hâlıkın dururken mahlûka tapma,
Şeytana uyup da yolundan sapma.(Lâ Edri)

VEFAT ETMİŞTİR
 

Çevrimdışı Kemal BOZKURT

  • *
  • İleti: 1014
  • Thanked: 9 times
Ynt: Ömer BOROVALIDAN Ne Bu Şiddet Bu Celal...
« Yanıtla #2 : 22 Haziran 2012, 23:22:06 »
Katılıyorum ustaya ama fazla söze gerek yok herkez kendi yolunda
Kemal BOZKURT
     ^^RİZE^^
1987 İSTANBUL / Kartal

jpg upload
 

Çevrimdışı Ersin DÜZYOL

  • *
  • İleti: 131
  • Thanked: 1 times
Ynt: Ömer BOROVALIDAN Ne Bu Şiddet Bu Celal...
« Yanıtla #3 : 23 Haziran 2012, 20:24:21 »
Değerli ömer ağbicim bu yazında banada yer vermişin tenkitlerinde kendimde söz hakkı buldum önce hocama saygım sonsuz kendisiyle görüşmelerimiz var ayrıca öyle kutsal görev yapan değerli insanları tenkit etmek onların hocalarına düşer benim haddime değil özel avlakçıya gelince neden bu kadar savunduğuna anlam veremedim öyle avcıya diş biliyen ben sadece avcılara ders vermek için geldim ve aynı zamanda siz yaban tv ailesinede toplantı sonunda hepsinin suradının halini görmek isterdim ailem bile yıllardır bu anı bekliyor diyen kişi için alkışmı tutacaktık neyse biz tüm avcı camiası paralı avlağa karşıyız m.a.k komisyonun yanlış kişilerin katıldığı üyelikten yanlış kararlar çıkmasına karşıyız herkez tutturmuş 2+1 niçin silah fabrikalarına kafa tutmuyosunuz neden  üretip sattığın malın arkasında durmuyorsunuz diye hesap sormuyorsunuz hep avcı üyelere tenkit ediyorsunuz biz EGE YABAN HAYATI AVCILIK FEDERASYONU olarak sekiz yıl önce sizin şahsınızın katılımı ile köpek yarışmalarına ba
şladık ilk hakemimiz uğur barutçuydu  her yıl çıtamızı artırdık yurt dışından gelen  F.C.İ hakemlariyle tecrübemizi artıdık ve şuan K.İ.F yönetimindeki arkadaşlara etkinliklerimizde görev vererek önlerini açtık ve K.İ.F nun kurulmasına neden olduk hiçte pişman değiliz iyi şeyler yaptığımıza inanıyoruz biz kimsenin arkasından atıp tutmayız biz TÜRKİYE AVCILIARINA hizmet vermek onların bilgilerini artırmak için yurt dışından en değerli F.C.İ hakemlerini ve yetiştiricilerini  misafir olarak davet ettiğimiz insanlara ceza aldırtmak yurdumun avcılarının okişilerle tanışmasını fikir alış verişini engellemek benim sözlük dağarcığımda vatan hainliğidir başarımızın karşısında çaresizliktir bu yıl  İTALYA ALMANYA BULGARİSTAN HOLLANDA İSPANYADAN DEVLER getirdik seneye inşallah daha başka ülkekerden getiricez gelenlerde çağırırsanız seve seve geliriz dediler TÜRK AVCILARINI SEVDİRDİYSEK NE MUTLU EYHAFa biz asla ne K.İ.F nede F.C.İ dışlamıyoruz çünkü onların üyeleri bizim avcı dernek üyelrimizdir dişlama diye bir lüksümüz yoktur bu kurumlarada ihtiyaç vardır  benim çok değer verdiğim sevgili ömer  ağbicim ben özümlede sözümlede bir bi insanım başkan olupta hizmet vermeyen elini taşın altına koymayan herkezi tenkit ederim göreve çağırırım bu sitede hiç bir arkadaşım şakşakçı değildir biz bir beraberlik yoluna düştük birşeyler yapabilirmiyiz avcıları ayağa kaldırp bir şeylerin hesabını sora bilirmiyizin peşindeyiz senin anladığın gibi AYHAKIN başına geçme hesapları peşinde olmadım buna ihtiyacım yok sayın başkanım ışın arıkök kesin bırakırsa hiç kıvırmadan başkanlığa açık olarak adaylığımı söylerim ama şuan EYHAF TA BAŞKANLIK HİZMET GÖNÜLLÜLERİ KONFEDERASYONUDA GENEL BAŞKANYARD AYHAKTA DENETLEME BİRİNCİ ASİL ÜYELİĞİ görevime devam ediyorum onun için benden yana sıkıntı yok ben yaban hayatına ve avcılığa gönül vermişim her aldığım görevide laikiyle yaparım seni kırmak için asla cevap yazmadım sadece hakkımda yanlış düşünülmesin diye yazdım ben atalarımdan  kimseni gururu duyguları ve umuduyla oynama diye öğüt aldım sana saygı duyuyorum ve seviyorum  birlik ve beraberlikte buluşmak üzere
« Son Düzenleme: 23 Haziran 2012, 20:37:05 Gönderen: Ersin DÜZYOL »
Ersin DÜZYOL
1958 izmir çimentepe