MAK Toplantısı Özeti:Onikiye Dokuz
Merkez Av Komisyonu toplantısı yapıldı. MAK toplantılarına yaklaşık yirmi yılı aşkın süredir gözlemci olarak, bu yıl da ilk kez resmi olarak üye sıfatıyla, İç Anadolu bölgesini temsilen katıldım. Toplantı öncesi Merkez Av Komisyonu üyesi seçilen, Ökkeş ASLANTAŞ (Doğu Akdeniz Böl. Avcı Üyesi), İlker GÜLEÇ (Marmara Böl. Avcı Üyesi), M. Emin ÜSTÜN (Batı Karadeniz Böl. Avcı Üyesi), Mehmet KURT (Doğu Karadeniz Böl. Avcı Üyesi), Ersin DÜZYOL (Ege Böl. Avcı Üyesi), Abdullah ERZURUM (Doğu Anadolu Böl. Avcı Üyesi), Erdoğan DURMAZ (Güneydoğu Anadolu Böl. Avcı Üyesi), Turhan KARABULUT (Batı Akdeniz Böl. Avcı Üyesi) bölgesel üyelerle sürekli temas halinde olduk. Tüm engellemelere rağmen Ankara’ya gelmeden birlik beraberliği sağladık. Bazı üyeler işlerini, güçlerini bırakıp, Ankara’ya iki gün bazıları üç gün önce geldiler. Önceden kararlaştırdığımız gibi bir gün önce konfederasyonun lokalinde buluştuk.
Genel sekreterimiz Mustafa Güzel başkanlığında toplandık, bölgesel avcı üyelerin yanı sıra toplantıya özel avlak temsilcisi Recep Serim’i de davet ettik, Recep bey kapıdan girdiğinde tüm avcılar tek bir soru sordu; “Toplantıda avcılardan yana mı olacaksınız, yoksa bakanlıktan yana mı?” Recep beyin cevabı kesin ve net olarak şuydu; “Ben yedi yıl önce avcılardan yana oldum kaybettim. Yedi yıl belimi doğrultamadım, bakanlık neye elini kaldırırsa, ben de elimi o yönde kaldıracağım, onlardan yana oyumu kullanacağım. Bu fikrimi de kimse değiştiremez” dedi. Üstüne bir de fincancı katırlarının hikayesini anlattı. “Ben bir daha bu fincancı katırlarını ürkütmem, benden kesinlikle oy beklemeyin” diyerek, bakanlıktan yana tavrını baştan belli etti. (Bu konuşmanın ve aramızda yaptığımız tüm konuşmaların video çekimleri arşivimdedir.) Tüm üyeler ile birlikte neden avcılardan yana olması gerektiğini anlattık, bayağı dil döktük, fakat Recep bey bakanlıkla olan ilişkilerini bozmamak ve zarar görmemek için ne dediysek dinlemedi. Recep bey özel avlakçı, üstelikte avcı kimliği var. Belki düşünceleri değişir diye, biz yine de toplantıda olmasını uygun bulduk.
Genel Sekreter Mustafa Güzel başkanlığında yapılan toplantıda minik bir Merkez Av Komisyonu toplantısı şeklinde madde madde taslak üzerinden görüşmeler yapıldı. Tüm üyeler düşüncelerini anlattı. Gerekçeleri ile bölgelerindeki avcılıkla ilgili isteklerini dile getirdi, Gelen üyelerin tamamı konusuna hakim olarak ve derslerini iyi çalışıp gelmişlerdi. Avcıları ve yaban hayatının sorunlarını çok iyi bilen bu üyeler, seçildikleri bölgelerindeki illerdeki avcıların isteklerinin tamamını dile getirdiler.
Mustafa Güzel toplantıda konfederasyonun görüşlerini aktardı, yasal mevzuatı iyi bilen sayın Güzel, konuşulan her konuda yasaları hatırlattı.
Toplantıda tüm bölgelerden gelen üyeler konuşulan konuları not aldı. MAK toplantısında hangi üyenin, hangi konularda konuşacağı kararlaştırıldı. Bir sözcü seçilmedi, herkesin tüm maddeler üzerinde görüşlerini dile getirmesi kararlaştırıldı. Tek vücut, birlik ve beraberliğimizi pekiştirerek aramızda yaptığımız toplantıyı sonuçlandırdık. Toplantı sonunda tek vücut, tek ses olduk. Fakat, özel avlakçı üyeyi ikna edemedik.
Ertesi gün Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı, Prof. Dr. Lütfi AKCA’nın açılış konuşması ile MAK toplantısı başladı. Bakanlığın sunumundan sonra maddelere geçildi. Müsteşar bey tekrar geleceğini söyleyerek başka bir toplantıya gitmek için üyelerden izin istedi. Mak toplantısı DKMP Genel Müdürü, Ahmet ÖZYANIK başkanlığında devam etti. Taslak üzerinde madde madde görüşmeler yapıldı. Bölgesel avcı üyeler tüm maddelerle ilgili hem bölgesel hem de genel olarak görüşlerini bildirdi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Temsilcisi Filiz ÖNTEPELİ, keklik avının tüm yurtta yasaklanmasını teklif etti. Avcı üyelerin tamamı bu teklife karşı çıktı. Daha sonra İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu illerinde yasaklanmasını teklif etti. Bu görüş de avcı üyelerin tepkisi nedeniyle diğer üyeler tarafından da kabul görmedi.
Avcı üyeler, göçmen kuş avının Avrupa birliği ülkelerinde ve komşularımızda olduğu gibi, haftanın yedi günü yapılmasını teklif etti. Bunun üzerine hemen oylama yapıldı. Komisyon 12’ye karşı dokuz oyla geçen yıl olduğu gibi, haftada 3 gün avlanılmasını kabul etti.
Limitlerin artırılması konusunda oylamada 12’ye karşı 9 oyla kabul görmedi.
MAK toplantısına Orman Fakültesi Temsilcisi olarak bu yıl ilk kez katılan Dr. Vedat BEŞKARDEŞ ilk konuşmasından bakanlıktan olan tavrı anlaşılıyordu. Hoca, hemen hemen her konuda konuştu. Fakat boş konuştu. Avcılığın ve yaban hayatının sadece kitaplarda yazıldığı gibi olmadığını kendisine anlatmaya çalıştık. Av ve yaban hayatıyla ilgili proje yapmasını önerdik ve Avcılar olarak destekleyeceğimizi söyledik. Hocanın da oyu otomatik olarak bakanlıktan yanıydı.
Toplantının yeni temsilcilerinden, Gönüllü Kuruluş Temsilcisi Nevzat AĞAOĞLU ise avcılığa karşı olduğunu ilk konuşmasında söyledi. Tüm maddelerde, Bakanlık neye el kaldırdıysa o da otomatik olarak el kaldırdı.
Orman Genel Müdür Temsilcisi Hakan RAGIPOĞLU ise, Zorunlu olarak katıldığı için konudan çok uzaktı. Biz tarım zararlılar kapsamında domuz sürek avını tartışırken o normal sürek avını epey konuştu. Sonra kendisine iki avında farklı olduğunu anlattık. Tüm maddelerde, onunda oyu otomatik olanlardandı.
Gençlik Spor Gen. Md. Temsilcisi Ufuk ARMAN bazı önemli maddelerde görüşlerini sundu. oyunu bazı maddelerde bakanlıktan yanı bazılarında ise avcılardan yana kullandı.
Avcı üyeler, öncelikle bölgelerindeki av ve yaban hayatı ile ilgili konuları en ince ayrıntılarına kadar dile getirdiler, koruma-kontrol çalışmalarının istenilen düzeyde olmadığını anlattılar. Denetlemenin yetersiz olduğunu söylediler. Av ve Yaban Hayatına bilim adamlarının ilgisinin az olduğunu, bu konuda bakanlığın üniversiteler ve bilim adamlarıyla işbirliği yapması gerekliliğini vurguladılar. Bilimsel bir envanter çalışmasının yapılması gerektiğinin altını çizdiler. Avlaklarda gözlemledikleri çarpıklıkları dile getirdi, yanlış yapılan zirai mücadeleyle ilgili bilgiler verildi, zirai ilaç kutularının doğaya atıldığını, bu atıkların yaban yaşamına zarar verdiği anlatıldı. Doğaya bırakılan başıboş sokak köpeklerinin yaban hayatına verdiği zararlar anlatıldı ve Beykoz örneği verildi. Ağır kış şartlarında bakanlığın çalışmalarına avcılar olarak katkı sağlandığını, bu konuda ve yaban hayatının korunmasında birlikte çalışmayı teklif ettiler. Ava gidildiğinde, bir yıldır biriktirilen meyve çekirdeklerini ve ektiklerini ve avcı derneklerinin ağaçlandırma faaliyetlerini anlattılar.
Ülkemizde yaklaşık on milyon tüfek olduğunu, bunlardan sadece 115.700 avcının, av pulu satın alarak, yasal avcı olduğunu vurguladılar. Yasa dışı av yapanlara karşı caydırıcı önlemlerin bir an önce alınmasını ve tüfeklerin ruhsatlandırılarak, bunlar içinden avlananların ise sistemin içine sokulması için bakanlığa görev düştüğü hatırlatıldı.
Ülke genelinde tek pula geçilmesi tek fiyatın olması teklif edildi. Pullar basıldığı için bu teklife sıcak bakılmadı.
Yaban domuzu sürek avında prosedürün ve formalitelerin çok olduğu vurgulandı, kotaların belirlenmesinde bilimsel bir çalışmanın olup olmadığı soruldu. Ülke genelinde domuz popülasyonun çoğaldığı anlatıldı. Domuz avında formalitelerin ortadan kaldırılması teklif edildi. Genel ve Devlet avlakların belirlenmesinde ne gibi kriterlerin olduğu bu konudaki çalışmalar soruldu. Planlanması ön görülen avlakların durumu soruldu. Bakanlık yetkilileri şu an genel ve devlet avlaklarının içinde örnek avlak olarak tescil edilen 96 avlak olduğunu ve tüm yurtta avlak sistemine geçileceğini anlattılar.
Yaban Domuzu avı konusunda Tarım Bakanlığı temsilcisi domuzun tüm ülkede çoğaldığını, köylülerin ürünlerine büyük zarar verdiğini, bu nedenle yılın her gününde avlanmasının serbest olmasını istedi. Avcı üyeler üreme dönemleri dışında olmak kaydıyla bu öneriye sıcak baktı. Genel müdür hariç, bakanlık yetkilileri bu öneriye “avcılar domuz avına gidiyoruz der, diğer hayvanları avlar” gerekçesiyle sıcak bakmadı. Bir avcı üye yaban domuzu avı dört gün olsun diye teklif getirdi. Avcılar, Tarım Bakanlığı üyesi ve Genel Müdür’ün olumlu oyuyla, domuz avı haftanın dört gününe çıktı.
Bölgelere göre avın açılış ve kapanış tarihleri konusunda hararetli tartışmalar oldu. Avcı üyeler tarafından ördek avının daha ileri bir tarihe kadar uzatılması teklif edildi. Bu teklifte oylama sonucu bakanlığın istediği şekilde aynen kaldı.
Avı haftada üç gün ile kısıtlamak, avlaklarda avcı baskısını çoğaltacağı anlatıldı. Hiçbir avcının yedi gün ava gidemeyeceği anlatıldı.
Akü veya rüzgarla hareket eden mekanik mühreler konuşuldu. Sadece rüzgarla kanatları hareket eden ördek mühresi kullanılması oy çokluğuyla kabul edildi.
İki günlük bagaj limiti konusu gündeme geldi. Bu konuda avcılara güvenilmesi gerektiği anlatıldı. Avcı üyeler prosedürü azaltmayı teklif etti. Müzakereler sonucu avlanacakları ilin şube müdürlüğüne bildirim zorunluluğu kaldırıldı. Beyana dayalı olarak “avcı iki günlük av limitini yanında taşıyabilecek” ibaresi eklendi. Bu madde oy birliğiyle geçti.
2 1 sorununu bu MAK toplantısında çözelim teklifi götürdük, dergide şahsımın, Mehmet Şahankaya’nın ve YABAN TV’nin internet sitesinde yayımlanan Ömer Borovalı’nın yazılarını referans verdik. Avrupa birliği üye ülkelerinin mevzuatlarını anlattık. “Bu yazıların tamamen bilimsel olduğunu, bilmeyen birisinin bile 2 1’in ne ifade ettiğini anlayacağını, mutlak surette Haznesi iki fişek alacak şekilde sınırlandırılmamış konusuna açıklık getirelim’’ dedik. Bakanlık yetkilileri; ‘’Biz öyle anlamıyoruz. Bizi mahkemeye verin. Doğrusunu mahkeme sonucunda öğrenelim...’’ dediler. Aslında bu sorunu avcılar değil tüfek sanayicileri ve ithalatçılarımızın çoktan anlatması ve çözmesi gerekiyordu. Sonuçta avcılardan çok bu uygulamadan tüfekçiler zarar görecek. Sektör MAK toplantısının farkında bile değil.
Bu kararlardan sonra MAK toplantısını terk etmeyi bile düşündük. Ancak, adım gibi biliyorum ki; bakanlık kamuoyuna ‘’avcılar haftanın yedi günü ve limitsiz av yapmak istedi. Bizde kabul etmedik’’ diyerek, kamuoyunda da zaten olumsuz olan notumuzu iyice düşüreceklerdi. Çevreci geçinenlere koz vermiş olacaktık. Bu nedenle toplantıya devam etmek zorunda kaldık.
Sonuç olarak 3 gün olan domuz avı 4 güne çıktı. İki günlük bagaj limitinde formaliteler kalktı. Avcının beyanı esas alınacak hale getirildi. Rüzgarla çalışan mekanik kanatlı ördek mühreleri serbest bırakıldı. 4 olan keklik limiti ikiye, 12 olan bıldırcın limiti 10’a indirildi. Diğer tüm maddeler aşağı yukarı aynı kaldı. Genel ve devlet avlaklarında kota dahilinde haftanın 7 günü avın serbest olması devam ettirildi.
Sevgili avcı dostlar.
Biz toplantıya başlarken “artık kavgadan gürültüden uzak bir toplantı yapmak için buraya geldik” dedik. Artık avcılar kanadı, bakanlık kanadı olsun istemiyoruz. Bu ülke bizim, yaban hayatı hepimizin... Bakanlık ile sürdürülebilir bir avcılık ve yaban hayatı için en doğru kararları birlikte alalım... Siz yerli kuşumuz olan kınalı kekliğin limitini yirmiye çıkarsanız, ilk önce biz avcılar karşı çıkarız... Bu nedenle, burada alacağımız kararlar makul olsun, bilimsel kriterlere uygun olsun... En önemlisi uygulanır olsun... dedik. Fakat MAK Kararları taslağına baktığımızda avcılardan yana olumlu bir madde olmadığını da biliyorduk. Toplantıda ise maalesef bakanlık yetkililerinin statükocu yaklaşımları gözle görülür bir şekildeydi. Bakanlıkla organik bağı olan özel avlakçıyı ve her yıl mak toplantısına katılan atıcılık ve avcılık federasyonu yerine spor genel müdürlüğünden bir üyeyi çağırmaları toplantı öncesi soru işaretiydi. Kendilerine göre 12’ye 9 oy stratejilerini iyi oluşturmuşlardı. Bir iki maddede Genel Müdürün desteğinin dışında “yetkililerden olumlu bir tutum görmediğimiz gibi, isteğimiz kararlar da alınmadı.” MAK’ın bu günkü yapısıyla gelecekte de aksi kararlar beklenmesi zor görülüyor.
Toplantıda bakanlık yetkilileri sıkıştıkları konularda, “illerden gelen karar bu” deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Avrupa birliği ülkelerinde ve komşularımızda göçmen kuşlarda haftanın yedi günü av serbest, bizde de öyle olsun diyoruz. Avrupa birliği ülkelerinden gelen belgeleri sunuyor ve komşu ülkelerdeki mevzuatı anlatıyoruz. Bakanlık sıkıştıkça “haydi oylamaya geçelim” diyor. Sonuç belli 12’ye 9.
“Sizlere destek olalım, av ve yaban hayatını geliştirelim, yasadışı avcılıkla mücadele edelim” diyoruz “tamam” diyorlar. Gelin ülkedeki yasadışı avlananları durdurun diyoruz, icraat yok. Peki ülke genelinde denetlemeleri çoğaltın diyoruz “yeterli eleman yok” diyorlar. “Pulları tek pul yapalım” diyoruz. Pullar basıldı, seneye bir bakalım diyorlar. İşimiz çok zor 12’ye karşı 9 üyeyiz. Ağzımızla kuş tutsak sonuç bakanlığın istediği gibi çıkıyor. Peki ya ne yapmamız lazım. Her zaman yazıp çiziyorum. Her platformda söylüyorum. “Bakanın gündeminde avcılık yok” biz bakanın gündemine avcılığı sokmadıktan sonra sonuç hep aynı olacak. 12’ye, 9.
Bu kısır döngü devam edip gidecek. Ben buradan tüm avcılara ve sektör temsilcilerine sesleniyorum, birçok iş adamı var, birçok siyasi partilerin içinde görev yapan avcılar var. Bu ülkeye katma değer kazandıran sektörümüz var. Avcılığı bir şekilde “Bakanın gündemine sokmamız lazım.” Bürokratlar radikal bir karar almaktan korkuyorlar. Sürekli kısıtlamaya giderek avcılığı çıkmazın içine sokuyorlar. Bu gidişle ne av kalacak, ne de avlak, ne de gelişmekte olan av sektörü. Avcı milletini sistemin dışına çıkartmak için sürekli avcılığı kısıtlayıcı, yasaklayıcı kararlara imza atıyorlar.
Bölgelerinden seçilerek işini gücünü bırakıp Ankara’ya gelen, benim davetimi geri çevirmeyerek konfederasyonda yaptığımız toplantıya eksiksiz katılan, tek ses, tek yürek olarak, Merkez Av Komisyonu Toplantısında, avcılığı ve yaban hayatını savunan, bölgelerindeki avcıların ve yaban hayatının sorunlarını dile getiren fedakar başkanlarım; Ökkeş ASLANTAŞ (Doğu Akdeniz Böl. Avcı Üyesi), İlker GÜLEÇ (Marmara Böl. Avcı Üyesi), M. Emin ÜSTÜN (Batı Karadeniz Böl. Avcı Üyesi), Mehmet KURT (Doğu Karadeniz Böl. Avcı Üyesi), Ersin DÜZYOL (Ege Böl. Avcı Üyesi), Abdullah ERZURUM (Doğu Anadolu Böl. Avcı Üyesi), Erdoğan DURMAZ (Güneydoğu Anadolu Böl. Avcı Üyesi), Turhan KARABULUT (Batı Akdeniz Böl. Avcı Üyesi) oluşan bölgesel avcı üyelerimize şahsım ve tüm avcılar adına teşekkür ediyorum.
Sürdürülebilir bir avcılık ve yaban hayatı için biz avcıların kavgadan gürültüden uzak, tutarlı ve bilimsel yaklaşımımızdan dolayı, bakanlık yetkilileri, bu güne kadar yapılan en güzel MAK toplantısıydı dediler. Fakat bizim bu yaklaşımımıza maalesef aynı duyarlılıkla yaklaşılmadı. Bizim isteklerimiz sınırsız avlanmak değildi. Bunu da çok iyi anlattığımızı sanıyorum. Bakanlık anlamış gibi gözüktü. Maalesef anlayamamış. Bu MAK toplantısının perde arkasını anlattığımız avcı dostlarımız her şeyi çok iyi anlıyorlar ve bize hak veriyorlar. Fakat tüm bu gerçeklere rağmen avcı üyelere laf sokuşturanlara söyleyecek bir lafımız yoktur. Canları sağ olsun, onlarda bu ülkeye lazım. Bana göre bu yıl avcılar değil. Bakanlık kaybetti. Hem de yanlarına aldıkları 12 kişiyle birlikte…
Sevgi ve saygılarımla
Kamil ÜÇBAŞ
not: özel avlakcının videosu,