Adam Sahibini Isırır mı
Dostlar bir araya geldiği zaman sohbetlerde koyu olur.Üçgün önce, Kadir Engin ağbeyim ile bizim Sedat Cengiz'in ticarethanesine gidiyoruz.Atıf dayım (Asarlı) da orada.Sedat tam çayları söylemişti ki (Çangal) Fatih de kapıdan içeri girdi.Peşinden Baki Altunışık, başladık muhabbete bu kadar avcı yanyana gelirde konu ne olur avdan başka.
Derken konu Fahret Tercan (Baba ) ile yapılan avlara geliyor ,herkes onunla yaşadığı bir anısını anlatıyor gülüyoruz. Nasıl gülünmez acayip adamdır Fahrettin ağbey (Baba).Sıra bende anlatmazsam ölürüm .
Ciseli bir, sabah buluştuk. Fahrettin Ağbey (Baba)ile bıldırcın avına gidiyoruz istikamet Paşaoğlunun tarafı neyse avlağa giriyoruz Baba,bana sesleniyor; Çıldırmışşşş Serhat; efendim diyorum .Haydi gidelim Faik Akman'ın lokantasına pancar çorbası içelim.Kafamı sallayıp , olur diye işaret ediyorum. Fakat Faik ağbeyin lokantası, sabahları açık olmaz.Şunu söylemeden geçemeyeceğim Faik ağbey ile de iyi dostlar.Neyse, Baba bu ya vardır bir bildiği . Ben anahtarın yerini biliyorum, deyince başlıyoruz lokantaya doğru yürümeye. Aynen dediği gibi anahtarı saklanan yerden alıyor ve açıyor lokantanın kapısını ,akşamdan kalma pancar çorbasını ısıtıp, birer tas koyup getiriyor masaya.Ceplerin de biber taşır. Biberleri de iyi yakar haaa, her birine numara da koyar kafasına göre. Çok yakan biber, bir numara .Az yakan biber, beş numara.Bir numara biberden, birer tane çıkatıyor doğruyoruz çorbalarımıza. Sanki biber değil, zehir mubarekler, ağzım burnum yanıyor....Baba ya bakıyorum, çala kaşık soluksuz yiyor. Birşey fark ediyorum.Baba yaşlanmış, görünüyor gözüme.Sonra fark ediyorum ki, takma dişleri ağzında yok soruyorum ,Baba dişler rahatsızmı etti, çıkarmışın ağzından. Baba, yok rahatsız etmedi ama pancar içine sarmasın diye çıkarttım....Tamam der gibi başımı sallıyorum,yine.Çorbalarımızı içiyoruz. İçtiğimiz çorbaların parasını da çorba kaselerinin yanına bırakıp,dalıyoruz avlağa.Güzel de kuş var.Köpeklerin fermaları, atışlar derken. Baba birden bire, elini ağzına götürüp okkalı bir küfür sallıyor .Ben ne oldu? Baba diye sorunca, Baba, bana dişlerimi galiba lokantanın lavabosunda unuttum; diyor.Bende, o zaman sen git dişlerini al. Ben, seni bekliyorum; Baba, bir iki adım atıp, okkalı bir küfür daha sallıyor.Ne oldu demeye kalmadan, bacağıma bir şey kaçtı galiba. Acıtıyor bacağımı. Yüzüne bakınca, canının yandığı anlaşılıyor. Koşarak yanına gidiyorum.Neren acıyor..?Diye sorunca; çizmesinin , boğaz kısmını işaret ediyor...Çıkar da bakalım belki pıtırak otu falan kaçmıştır. Baba çizmeyi,ayağından çıkartıyor ve o anda, paçasından aşağıya takma dişleri düşüyor .Ben ilk şaşkınlığımın ardından kopuyorum. Başlıyorum gülmeye amma ne gülme.Ben gülerken o da takma dişlerini avucuna almış dişlerine bakarak ulan adam sahibini ısırır mı diye basıyor küfürü
Şimdi, böyle bir adam daha yeryüzüne gelirmi,gelmez mi bilemem ama bildiğim tek şey var. Böyle bir adamı yaşamak haytımda yaptığım en güzel şey. Özellikle tanımak demiyorum Baba yaşayan efsanedir .Hem güldürür,hem öğretir. Sağlıkla kal Baba Seni seviyoruz..........