Gönderen Konu: OT SIÇANI'NIN İKİNCİ SINAVI 2. BÖLÜM (Anılarım - 4)  (Okunma sayısı 1948 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
2. BÖLÜM
Yıl 1987 Bir hafta önce, eniştemle ve özellikle  Ot Sıçanı Fındık’la yaptığımız avı unutamıyorum. Amcaları, ava gidip gitmeyeceklerini unutmuşum artık, cumadan enişteyi aradım. Ava gidemeyeceğini söyledi. Mevsim kış olunca kahveler dolmuş taşmış. Eniştenin sandviç işleri iyice kızışmıştı. Dedi ki “Biz hafta içi ava gittik 16 bıldırcın 1 tavşan vurduk.”, “Yuh! Bana ne söylemedin be enişte?” “E okulun var be oğlum.” dedi. “Valla kırar gelirdim.” Dedim ama doğru söylüyordu. Tabi bıldırcınları duyunca bende iştah daha da kabardı. Dedim ki “ Ben Fındık’ı alıp gitsem olur mu?” “Al git oğlum da otobüse köpekle almazlar seni. Nasıl yapacan?” Günün doğru ikinci sözü. “Bir çaresine bakacağız.” deyip kapattım.

 Doğru markete Orta boy karton Sana Yağı kutularını bilirsiniz. Aldım onlardan bir tane, altına bir naylon, üstüne bir çapıt. Sabahleyin erkenden tüfekli çuval sırta, Yallah Tepeköy’e…

Köpeği halamdan aldım, garaja kadar zincirle götürdüm. Garajda Sana Yağı kutusunu kurdum. Hop köpek içine :) :) :) Sorun yok. İndim otobüsten Sana Yağı kutusunu bir güzel sakladım, çünkü hava çok bulutlu, yağmur yağdı yağacak, daldım bizim tarlaya. Gez gez kuş yok. İkinci tarla yok. Dedim “Enişteler hafta içi iyi temizlik geçmişler herhalde.” Tarlanın sonuna vardım.Köpek bir sağa koşuyor, bir sola, kuyruk hiç durmuyor. Bas kızım yok. Allah Allah! Kedilemeler, durup durup yürümeler. Bir çakıldı BAS KIZIM! Önünde 5 tane varmış. Frink! Prink! TAM, TUM! Biri düştü, öteki yaralı gitti, sete kondu. Sıkıyı değiştirdim. Bir tane de ayağımın dibinden fırladı TAK! Küt aşağı, at torbaya :) :) :) Settekini de aldık. Sen yağmur bir başla. Sanki gök delindi. Köpek de ben de sıçana döndük. Kutuyu sakladığım yere gittim bizim kutu su almış cibreye dönmüş :) :) :)  Otobüsçülerden köpeği gören almıyor bizi. 1.5 saat bekledim en son biri insafa geldi de beni aldı ama donlara kadar ıslandım. Otobüste üstümden buhar çıkışını hiç unutmuyorum. Av oldu tam bir rezalet…
 
Aradan bir hafta geçti. Fındık’la ava gitmek çok güzel ama kepazeliği çok. Amcamları da merak ediyorum ne yaptılar acaba diye. O sırada bizim Çatalburun Funda fabrikadaki yoz köpeklerden biriyle eşleşmiş. Tam da av zamanı köpek gebe kalmış. Berber de her zaman yaptığı gibi köpeği biraz ava başlayınca yağlı bir müşteri bulup köpeği satmış. Amcam da Berber de köpeksizlikten ava gitmiyorlarmış.



Uploaded with ImageShack.us

Ben dümeni amcamların evine kırdım. Korkut arkadaşıyla gezecekmiş erkenden çıktı gitti. Biz amcamla av muhabbetine devam. Sordum “Amca yarın ava gitmiyor musun?”  diye.Dedi ki “ Köpek yok oğlum nereye gidecen? İki hafta önce (Yani benim gidemediğim hafta) 3 kişiyle ava gittik. Üçünün de köpeği var. Arabadan iner inmez herifler köpeklerinin arkasına bir takıldılar. Bizi bırakıp s….ir olup gittiler.Biz herkesi arabamızla taşıyoruz, köpeğimizle av yaptırıyoruz ama millet öyle değil çok bencil. O yüzden sinir oldum gitmiyorum .”

Böyle söyleyince bu benim içime oturdu. Ancak öyle hassas bir durum var ki. Bir yanda amcam köpek olmadığı için ava gidemiyor. Diğer tarafta Fındık av yapıyor desem , hoş inanmaz ya, köpeği alabilir, o yüzden de enişte köpeksiz kalabilir. Gel de çık işin içinden. Yaptığımız avı da anlatamadım, ne yapsam ne etsem, düşünüp duruyorum. Saat 9.5 oldu “Amca ben müsaade isteyim.Yarın erken kalkacam.” dedim. “Hayırdır.” dedi doğal olarak.
- Bıldırcına gidecem.
- E köpek?
- Var enişteninkini alıyorum.
- Av yapıyor mu o?
- Eh her hafta vuruyoruz 8-10 kadar
- Enişten gitmiyor mu?
- Hafta içi gidiyor o, cumartesi pazarları çalışıyor.
Bu diyaloglar geçerken amca da 14 yaşındaki çocukların sabırsızlığıyla ellerini ovuşturmaya başladı. :) :) :)
-Eh birlikte gidelim o zaman, dura dura paslandık yahu! Anlaştık sabah erkenden vın…Eniştenin eve vardık. Erkenden işe çıkmış. Aldım arabanın  anahtarlarını Amcam eve girdi halamla hoş beş ederken arka bahçedeki Ot Sıçanı’nı doğru bagaja. Sonra Allahısmarladık deyip ayrıldık evden.

Beni her zaman gittikleri Tulum Dağı’nın arkasında bir yere götürdü. Bagajı açtım. Amcam Arap köpeğin çıkacağını düşündüğü için Ot Sıçanı Fındık’ı görünce şok oldu. “Bu ne yahu?” dedi. “Sen öbür köpeği almadın mı?” “Hayır.” dedim, yüzü düştü. “ Ona gerek yok bu daha iyi.” Deyince, afallayan amcam hayal kırıklığıyla arabaya yaslandı. “Ulen el kadar köpek av yapar mı?” dedi. :( :(

İki hafta önce benim işlediğim hatayı o da işliyordu. Ama 4.5- 5 aylık Fındık. Hem de Ot sıçanı kadar Fındık av yapıyor desem inanmazdı ki… “Bu sözünü birazdan hatırlatırım sana.” diyerek tüfeğe iki fişek koyup tarlaya daldım.

Ot sıçanı için zorlu sınav başlıyordu. Ancak tarla otlu mu otlu. Çizme boyu ot olunca biz yürüyemiyoruz, köpek ne yapsın? Köpek başladı Fiyuuk, Fiyuuk! Haydi alıyorum karıkları atlatıyorum. 1,2,3,5 Amcam dedi “Olmaz bırak, geri dönelim.”

Ben de gerildim tabi. Ulen bir tane bıldırcın çıkmaz mı be yav? Amcam durmadan konuşuyor. Derken köpek başladı kuyruğu kamçı gibi sallamaya. Ben köpeği takip ediyorum. Köpek  sağ sol yapa yapa sete doğru gidiyor. Anladım ki önünde birden fazla kuş var. Amcam konuşmaya devam ediyor. “Siz yanlış görmüşsünüzdür. O kadar köpek av yapmaz.Oyun oynarken kendi kalkmıştır o…v.s.”

Sonra köpek bir çakıldı. Fakat o bunu görmedi. Amcama elimle sus işareti yaptım. Sonra elimi havada hızla sallayarak çabuk gel işareti yaptım. Otun içinde tek ayak kalkık bir biçimde fermada çakılı köpeği gösterdim. Amcam gözlerini fal taşı gibi açtı. Bana  “Çabuk sağa geç.” dedi. Ardından BAS, TUT! Fındık bir daldı, iki tane varmış önünde Prink Prink! O birine, ben birine ikisi de düştü. Ben kendiminkini koştum aldım. Amcam kuşu bulamıyor. Köpeği kucakladığım gibi kuşun düştüğü yere koydum. Kuyruk başladı oynamaya. Sol ileri gitti bir baktık ağzında geliyor.

Amcam gözlerine inanamadı. “Ulen gel bakayım şeytan çekici” diyerek köpeği bir kucakladı. Ağzından bıldırcını ben aldım. Köpek amcamın yanaklarını yalıyor, ama umrunda değil. “ Canım benim, kızım benim, büyümüş de avlar yaparmış da…” Sonra köpek kucağında şaşkınlıktan oturdu kaldı. Sordum, “Amca el kadar köpek av yapıyor muymuş?” “Hayret!” dedi. 10 dakika sevdi köpeği.
Hadi bir hamle daha köpeği karıklardan atlata atlata gidiyoruz. Baktım kuyruk yine başladı. Firink! Bam Güm! Aşağı . Aldık.
Oraya mı gidelim. Buraya mı gidelim diye düşünürken. Bir baktık köpek çakılı bekliyor. Dur dedim ben bıldırcını görecem. Ana bir de ne göreyim! Bembeyaz bir kuş. Aynı bıldırcın gibi ama bembeyaz. “Amca bunun önünde bir kuş var. Aynı bıldırcın gibi ama bembeyaz.” dedim Neyse BAS,TUT! Tum tek sıkıda aşağı. Gittik baktık hakikaten bıldırcın bembeyaz. O zamana kadar hiç görmemiştim ama arada oluyormuş. Seneler sonra televizyonda gördüm aynısını. O gün 5 amcam 3 ben olmak üzere 8 bıldırcın vurduk. Amcam köpeğin avına doyamadı.



Uploaded with ImageShack.us
(Amcamın yıllars sonra yaptığı bir bıldırcın avından)

Anlattım artık “Amca eniştemler dünyanın kuşunu vurmuşlar bu sene bununla falan… Geçen hafta da 3 tane vurdum ama yağmurdan mahvoldum.” dedim. Olayı anlattım dönerken uzun uzun… Bir de dedim ki “Eniştenin Arap köpek hiç av yapmıyor. Hep bununla avlanıyorlar. Sezonun bitmesine az kaldı. Sezon sonuna kadar köpeği alma da  bari adamları köpeksiz bırakma.” O da gülümseyerek “Zaten almak istesem, yer mi var be oğlum, kalsın.” dedi. Ben rahatladım.
 
Akşamına Berber’deyiz. Çayları içtik Berber’e dedi ki “Biz yarın bıldırcına gidiyoruz.” Berber de dedi ki “E Abi hani köpek?” amcam hafif gülümseyerek tek gözünü kapatıp tamam işareti yaptı. Berber her zamanki gibi başladı yine “ Abi falancayı da alalım, filacayı da alalım. Almıyoruz bozuluyorlar bize …” Amcam kızdı. “Bak.” dedi. Biz bunca zaman el alemi ava taşıdık, köpeğimizle av yaptırdık. Bir kere köpeksiz kaldık. Buyur beraber gidelim. Beraber avlanalım. Benim köpeğin fermasında sen de at.diyen yok. Bizim çocuklar otobüsle şurda burada rezil oluyorlar, biz el alemi gezdiriyoruz. Kimseyi çağırma, biz bize avlanalım. Bundan sonra oğlanlar gelecekler, yer kalırsa o zaman başkalarını alırız.”  diye bir fırça çekti Berber’e. İçimden “Helalin var be amca!” diye haykırasım geldi. Böylece berberin araba saltanatı da bitmişti. Benim de içimin yağları eridi.

Sonra Berber’den çıktıktan sonra “Akşama babanları yemeğe bize çağır. Ama sakın hiçbir şey anlatma.” dedi. O gece sofra kuruldu. Amcam keyiflene keyiflene yaptığı avı babama anlattı. O gün sofranın tek konusu vardı. OT SIÇANI  Fındık. Zorlu sınavını başarıyla vermişti.


Uploaded with ImageShack.us
Peki Ot Sıçanının ekürisi Arap'a ne olmuştu?
İşte o başka bir hikaye

Şimdilik kalın sağlıcakla…

DEVAM EDECEK.
« Son Düzenleme: 10 Mayıs 2012, 00:01:39 Gönderen: Oğuz BABAÇOĞLU »
 
The following users thanked this post: Gökhan AKDOĞAN

Çevrimdışı Oğuz BABAÇOĞLU

  • Müdavim Üyemiz
  • ***
  • İleti: 477
  • Thanked: 53 times
Ynt: OT SIÇANI'NIN İKİNCİ SINAVI 2. BÖLÜM (Anılarım - 4)
« Yanıtla #1 : 09 Mayıs 2012, 16:12:53 »
Meraklısına Notlar:
Sezon sonunda amcam Fındık’ı aldı. Bakacak yeri olmadığı için Berbere vermek zorunda kaldı. Sonra baktı köpek berbere av yapıyor, kendisine yapmıyor. Köpek Berber’de kaldı. Tek şart satılmamasıydı. Berber bütün köpeklerini gözünün yaşına bakmadan satardı ama Fındık’ı satmadı. Fındık efsane bir köpek oldu. Her av sonunda Berbere deste deste kuşlar, tavşanlar vurdurdu. Yaptığı avlar verdiği fermalar dilden dile konuşuldu. Herkesin beğenisini kazandı. 1996 yılında ecele yenik düştü. Babasının ölümünde bile ağlamayan  Berber, Buca köprüsünün altına fiyakalı bir mezar yaptı. Başına da şu levhayı dikti. “Burada bana hayatımın avlarını yaptıran can yoldaşım Fındık yatıyor.” “Neden oraya gömdün?” diye sordum çok sonraları. “Evim Buca’da işyerim Eşrefpaşa’da. Her önünden geçişimde bir Fatiha okuyayım istedim.” dedi.  Gözleri boncuk boncuk olmuştu…
 

Çevrimdışı N.Yıldız SÜKAN

  • Bayan Üye
  • **
  • İleti: 1955
  • Thanked: 14 times
Ynt: OT SIÇANI'NIN İKİNCİ SINAVI 2. BÖLÜM (Anılarım - 4)
« Yanıtla #2 : 09 Mayıs 2012, 16:31:26 »
Yaşanmış çok güzel  ve nostaljik av hikayesi olmuş. Ben de bu vesile ile hatıralarıma gittim.  30 yıl ve 19 yıl evvel ölmüş olan av köpeklerimden aliş ve fındık adında ki kırma av köpeklerim aklıma geldi. Onlar ile çok güzel hatıralarım var. Hey gidi günler hey.
Evli-1968-Çankırı (ikamet çanakkale)