Çok doğru. Şimdi İzlanda'ya gitsem 10 kaz mı avlarım, yoo. Şöyle bir durum var, vicdani limit kişiden kişiye değişir. Hatta yıllar geçtikçe, aynı kişi için bile limiti değişir. Benim bildiğim ve gördüğüm ve hatta araştırmacıların söylediğine göre, avcılar yıllar geçtikçe daha az sayıyla yetinirler. Tersini görmedim, duymadım. Bunlara rağmen, belki vicdani limitimiz içinde bulunduğumuz av popülsayonuna göre değişiyor olabilir. Her avcı her zaman av bulmak ister ve kendinden sonra da kalsın ister. Bu sebeple vidani limiti koyarken bilerek bilmeyerek kendini kısıtlıyor olabilir. Bilmiyorum, yalnız düşündüğümü söylüyorum.
Şu an avın bol olduğu yere de gitsem kendime göre limitimi fazla aşmam diyorum ama böyle deneyimim olmadı. Kendimi bildim bileli sayı peşinde olmadım. Onun için Arjantin'e de gitsem, zararlı mücadelesi bile olsa kıyamam. Avcı can aldığı için, canın değerini iyi bilir bence. Avlasa da sınır koymalı.
Kendime göre yazıyorum, kişiye göre değişir. Yine de fazla vuran veya limiti doldurmayı çok önemseyenleri pek tasvip etmiyorum. Buna rağmen, içinden geldiği halde limite uyabilen iradelileri takdir ederim.
Konu başındaki domuz avında ne olduysa oldu. Ali Bey konu hakkında o yorumu yapmayabilirdi. Diyelim ki, bunları söylerken samimi bile değildi, yani varsayalım diyorum, bu durumda bile böyle bir yorum TV den yayın yapan bir avcının sorumluluğu olması lazım. Kendileri veya bugüne kadar yanlış davranan kim varsa, onlar için yapacak bir şey yok. Önemli olan bundan sonraki nesilin doğru örnekleri görmesi. Ali Veli Selami önemli değil. Doğruyu vurgulamak, yapmak önemli. Ülkemizde az görünen avların başka ülkelerde bol bol avlandığının izlenmesi özellikle genç avcılarda hırs yapmaya neden olabilir. Bu da gerçek. Bence bundan ziyade, ava giden birinin gördükleri, yaşadıkları,... kısacası avlamak haricinde zevk veren şeyleri vurgulamak gerek. Kuş çoktu, linda güzel ferma verdi, boşum yok, aha da ispatı diye dizip başında foto çekilmekten ibaret gösterilmemeli. Eskiden av anlılarını dergilerde okurdum ve yaşlı avcılardan dinlerdim. Avın daha bol olduğunu söylerlerdi ama şu kadar vurduk diye pek söylenmezdi. Oradaki dostluklar, matrak olaylar, ders çıkarılacak hatalar, ava hazırlanmak, yaşanan heyecan, seslerini duyunca veya görünce kalbin hızlı atması, manzara, doğadaki olumsuz değişiklikler için sıkıntı ve geçmişe özlem gibi bir sürü şey vardı. Resim de hi aradığım bir ayrıntı değildi. Bugün ise tam tersi. 1-3-5 foto ve yeni avcıya veya bana bir şey vermeyen, sıradan, zevksiz bir şey. E zor tabi, hem altına düşüne düşüne yazacaksın, hem de bu yazıların okunmasını umacaksın. TV işin bir kısmı, biz ne yapıyoruz ki. Uzun ve biraz daldan dala oldu. Fakat Zafer Bey'in yorumu ilham verdi
Güzel bir nokta yakalamış bence.