0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
HAYIRLI OLSUN MURAT BEY YİNE BOMBA GİBİ SÜPER BİR TRANSFER
Değerli avcı kardeşim, Murat sen bu işlerin duayenisin. Hayırlı ve uğurlu olsun. Senin adına sevindim.
gercekdende süper videolar gözlermiz kamastı izlerken
Murat abim fiziğiyle olsun burnuyla olsun çok güzel bir köpek ve çok sağlam kanlardan geliyor ülkemizde böyle damızlıkların olması gurur verici bişey emeğine sağlık abi
abiiiii allahım gonlune gore versın herseyde bır hayır vardırr yeniii gozdemızz lukass su gozluklerın bana gondersene ıyı atıslar yapıyor hee
Senin gibi pırlanta değerinde bir insana böyle yakutlar yakışır kardeşim. Hayırlı uğurlu olsun.
Murat bu ne hız gelir gelemez.Yarışmalarda dereceler keklik avında fermalar videolar Arionun üzüntüsünü erken unutturacak sana LUKAS Bizede sölenecek fazla söz bırakmamışsınız zaten herşey yukarıdaki resim ve videolarda anlatıyor kendini Hayırlı uğurlu olsun .Tebrik ederim seni
EGDERLI KARDESIM MURAT DEDIKYA GELEN GIDENI ARATMACEK SEKILDE BI POINTER BULCEZ DEMISDIM.BENCEDE LUKAS OYLE BIR CANLI ONU COK ZAMAN TAKIP ETIGIM GUZEL DAMIZLIK OLMASI ICIN ISDEDIGIMIZ HER SEY LUKAS.DA VARDI BENIM ACIMDAN HIC DUSUNMEDEN BU POINTERI SAHIPLENMEN OLMAKDI SANA HERSEYIN MUKEMELI YAKISIR
Öncelikle hayırlı uğurlu olsun çok güzel bir pointer.Maşallah...
Yeni köpeğin Lukas'ı çok beğendim,Allah nazarladan saklasın sevgili Murat kardeşim. Bu güzel kanları Ülkemize kazandırdığın için ayrıca seni tebrik ve taktir ediyorum.Saygı ve SelamlarımlaMehmet Derebağ
murat abi hayılı olsun çok güzel bir köpek maşallah videolar ve resimler her şeyi anlatıyor. fazla söze gerek yok selamlar mavikent ten,,,,,
Yalvaçta normal şartlarda sert geçen kışın, pekte soğuk olmayan bir Çarşamba sabahıydı. Bugün ısısını ve ışıklarını bonkörce bizimle paylaşacağına inandığımız güneş, henüz göstermemişti sıcak yüzünü yalvaç sokaklarına ki, o alacakaranlıkta bizde bir telaş vardı. Hafif ehli keyfliğin verdiği rahatlıktan olsa gerek çorbacıyıda unutmamıştık bu telaşenin içinde. Yataktan yeni kalktığımızın apaçık isbatı olan kıpkırmızı gözlerimizle daldık çorbacıya. Garsonun şaşkın bakışları içinde masamıza doğru ilerlerken “korkma sadece bir tas çorba içmeye geldik” deme ihtiyacı hisstettim içimden. Çorbaları içtik içmesine de, ehl-i keyfiz dedikya yalvaçta çınaraltı diye tabir edilen asırlara şahitlik etmiş o bin yıllık koca çınarın altında bir bardak çay içmeden ava mı çıkılırmış? Sabahın seherinde henüz yalvaç ahalisiyle hemhal olmamış çınaraltı meydanının sessizliğini Murat Ağabeyin “kahveci buraya iki çay” nidası bozmuştu. Göz rengimizden hafif daha koyu olan çaylarımızı içtikten sonra tuttuk dağların yolunu. Nihayet varmıştık meraya. Tüfekler hazırlandı, köpekler salındı. Geze geze bitiremeyeceğimi sandığım dağlarla alay eden bir pointer koşuyordu önümde. LUKAS! Avcılığı bence en güzel anlatan atasözlerinden biri şudur. Nasipse gelir şamdan yemenden, nasip değilse ne gelir elden. Bugün biraz şansımız olmalı ki meraya girer girmez bir alay keklik uçurduk önümüzden. Onun heyecenıyla bir yandan alayın gittiği yöne doğru yürüyor, bir yandan da nerelere konabileceğini kestirmeye çalışıyorduk. Alayı bulmanın hırsıyla olacak bir an Murat ağabeyle arayı açtığımı farkettim. Murat ağabeyin hayli aşağıda kaldığını farkettiğimde hem biraz dinlenmek hemde lukası gözlemek maksadıyla oraya dönmüştüm ki lukastaki değişikliği farkettim. Aynı değişikliği Murat ağabeyde farketmiş olacak ki tüfeğini hazırlamak yerine kamerasını çıkarmıştı. Derken Lukas ferma. Şu an ne kadar kolaydı terennümü. Lukas ferma. Oysa o anda nasıldı? Kararmıştı heryer. Sadece lukas vardı odak noktamda. Örsmü düşmüştü gökten yere, neydi köpeğin bu hali? Titreyen dizlerle ona doğru adımlar atmaya başladım. Attığım adımlarla ayaklarımın altında ezilen kuru otların hışırtısı bir gerilim müziği gibi çınlıyordu kulaklarımda. Her adım farklı bir heyecan, farklı bir kalp kıpırtısıydı. O öyle bir andır ki göğüs kafesine eliyle destek vermek ister insan, fırlayıp gitmesin diye kalp. Her şey bitmiş, yok olmuş ve sadece üç şey kalmıştı küre-i arzda. Ben, Lukas ve nerede olduğunu tam olarak kestiremediğim bir alay keklik. Adımlarım sıklaşmış ve bir o kadarda ürkekleşmişti. Sağ elimle adeta kabzanın yerinde durup durmadığını denetleyip duruyordum. Önce cici parmağım, son olarakta işaret parmağım kabza burada yerinde diyordu. Ve sonrası… ne bir çığ bulutu yuvarlanıyordu derin vadiye, ne de gökler gürlüyordu. Sadece sekiz kadar keklik parlamıştı çalının içerisinden. Sonrası malum. Ve birden her şey eski haline dönüverdi. Yer gök aydınlandı, kulağımda çınlayan o gerilim fonu sustu ve her şey yeniden suret kazanmaya başladı. Rahatlamıştık. Lukas işte böyle bir anı bize yaşatan pointerdir. NOT: bu konuda seyrettiğiniz ilk video aynen bu şekilde çekilmiştir. Tabi ben affınıza sığınarak olayı biraz hikayeleştirdim. Bütün avcı dostlarımızın hayatlarında belkide yüzlerce kez yaşadığı bu anı benim gözümle anlattım. Böylesine güzel bir anı bana yaşatan Akgün Av Köpeklerinin sahibi Murat Akgün’e teşekkür ediyorum…