Çok teşekkür ederiz Emre bey. Forumda böyle konular açılınca gerçekten renk geliyor. Nefes almadan okudum hepsini. Birşey sormak istiyorum; domuzu delip geçen kurşunu hatırlayabiliyorsanız nasıl olduğunu yazar mısınız? Kurşun şekli neydi, tapa nasıldı, kaç gr. barut vardı gibi..
Bendeki gülle kurşunlar 36gr. geliyordu. O zamanlar daha yeni başlamıştım sarmaya, pek bilgim yoktu. Tüfeğin tepmesine göre ayarlıyordum barutun gramını. Gülle çok teptiği için neredeyse 1,5gr.' ın altına düşmüştüm. Halbuki bunun bir enerjisi var, tabi ki hayvanı yıkmaya yetmiyordu. Daha sonra Ata otomatik ile bir deneme yapayım dedim. Ölçek ile 2,5gr. barut koydum (2,1 gr ve üstüne çeyrek ölçekten biraz daha az). Ayrıca kovanın dibini kara barut ile yemledim. Sonra da ağzına gülle kurşun koydum. Amaç yüksek tahribat gücüne sahip bir fişek yapmak ya, akıllıyız sözde.. Bir patladı ki, çömeldiğim halde geriye yıkılıyordum. 30 metreden bedenim kadar ağacı vuramadım. Deli kurşun oldu, saptı gitti. Mekanizma geriye gelip öylece takıldı kaldı. Namlu başını sıyırmış. El kundağı kırıldı, aradan kaçan gaz elimin içine girip kanattı. Ben şaşkın şaşkın bakıyorum.. Elim kan içinde. Hemen müdahale ettik ama iş işten geçti tabi. Tanıdık bir tüfekçi vardı, ona götürdüm tüfeği. Adım dengesize çıktı
Ama eğer elimdeki "Ata" olmasaydı, mekanizmanın parçalanıp yüzümü dağıtacağını söyledi. Ölümden dönmüşüm haberim yok. Bu kadar baş ağrıttığım yeter. Demek istediğim, bizim ustamız yoktu. Hep deneyerek öğrendik. Halbuki 10 milyarlık tüfeğin olacağına, sağlam bir ustan olsun daha evladır. Forumdaki bu tip konular ve sizler gibi insanlar buna hizmet ediyorsunuz. Allah razı olsun.