"Akarsu durursa dünya ölür"
Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, ''İnsan vücudundaki kan kadar dünya için gerekli olan akarsuların akışı durdurulduğunda dünya ölür'' dedi.
Eken, Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu (KARDOĞA) ve Doğa Derneği tarafından Belediye Kültür Müdürlüğü Vahit Sütlaş Tiyatro Sahnesi'nde düzenlenen ''Yatağına Sığmayan Yalanlar ve HES Gerçeği'' konulu toplantıda, bir dere havzasını simgeleyen maketle Hidroelektrik Santrallerinin (HES) doğal dengeye verdiği zararı anlattı.
Evrende, yaşanabilen tek gezegen olan dünyayı diğer gezegenlerden ayıranen önemli özelliğinin, 4'te üçünün sularla kaplı olması olduğunu belirten Eken, ''Su, hayatı oluşturacak güçtedir. Su hayatın ana sebebidir. Su hayat değil, hayat sudur. Su olmasa hayatın varlığını bile söyleyemeyiz. Dünyanın yer şekillerini su oluşturur. Ayrıca su, canlıların yaşam kaynağıdır. Su döngüsü bozulduğunda yaşam tehlikeye girer'' diye konuştu.
Bazı kesimler tarafından akarsuların boşa aktığının iddia edildiğinişaret eden Eken, akarsuların insanlar, bitkiler ve tüm canlıların yaşamı için nakil hatları olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:''Su, canlıların yaşamından çıktığında herşey yok olur. İnsan vücudundaki kan kadar, dünya için gerekli olan akarsuların akışı durdurulduğunda dünya ölür. Yaşamın farklı parçalarını bir arada tutan sudur. Nehirlerdeki sular, içinde birçok alüvyonları taşır. Bu alüvyonlar yer altı, toprak ve denizleri besler. Bu alüvyonlar ve diğer maddeler denize ulaşmadığında, denizdeki canlı hayatı yok olur. Toprak ve yer altı suları verimini kaybeder. Akarsular üzerine yapılan barajlar nedeniyle, sadece suyun önü kapatılmıyor aynı zamanda dağlardan gelen husubatların da önü kesiliyor. Barajlarda biriken suların husubatları dibe çökerek bütün besin maddeleri kayboluyor. Barajdan geçen su ölmüş olarak geçiyor. Nil Nehri bu şekilde yok oldu. Şu anda Kızılırmak Deltası bu nedenle her gün geriye gidiyor.''
Türkiye'de bugün hemen hemen her akarsu üzerinde HES inşaatı bulunduğunu ve sayılarının binleri bulduğunu vurgulayan Eken, şöyle devam etti:
''HES nedeniyle, dağın zirvesinden gelip denize inmesi gereken su, hiç yatağını görmeden borudan akıyor. Derelerimiz kaynağından alınıp borulara hapsediliyor. Su materyaller taşıyamayınca, hem su hem de havzalar ölüyor. Doğu Karadeniz'de tüm dereler özel şirklere satılmış durumda. Derelerimizin canı çıkarılıyor. Sadece dereler değil, ağaç, kuş, bitki, böcek her şey ölüyor. Dereler üzerinde yapılması planlanan HES'ler yapılırsa gelecek yıllarda Anadolu'da yaşamın varlığının devamı mümkün olmayacak.''